Transhümanizme Giriş – 1

, 16 Kasım 2012

Okuyacaklarınız Transhümanizme Giriş adı altında topladığımız bir yazı dizisinin ilk kısmıdır. Gözlerimizin önünde hızla büyüyen bir sistemi nasıl olur da şimdiye kadar göremedik, duyamadık deyişimizin kelimelerle ifadesidir belki tüm yazdıklarımız. Bu kadar aşikâr, ama bir o kadar da örtülü bu sistemin terminolojini ve neleri amaçladığını anlamak ve sizlere aktarabilmek ana hedefimiz olacaktır.

Transhümanizme Giriş

Transhümanizmin ne olduğunu ele almadan önce hümanizmin ne olduğunu ya da ne olmadığını hatırlayalım: Hümanizm, insana dair konulara dinlerin ya da inanışların ve bunlarla ilişkili kavramların ışık tutmasını istemeyen, bunu yaparken herhangi dini karşısına almayan, kavgaya tutuşmayan bir akımdır. Kaynaklar onun için doğaüstü güçlerin varlığıyla ilgilenmeyen etik tabanlı bir görüştür der. Türkçemize insancılık olarak tercüme edilmiştir, otorite karşısında insanı özgürleştirme olarak da tanımlanır. Daha iyi bir dünya hedeflediği iddia edilen hümanizm, agnostisizme (bilinemezcilik) hatta ateizme (tanrıtanımazlık) daha yakın duran bir görüştür aslında. Oysa birçok insan hümanist kelimesini sadece insancıl, diğergâm, insanları sevme ülküsü olan anlamında tanımlamakta ya da algılamaktadır.

Bir açıdan bakıldığında, transhümanizm, hümanizmin bir sonraki adımı olarak görülebilir, ancak konuya farklı disiplinleri birlikte değerlendirerek bakmak gerekmektedir. Transhümanizm, bilim ve teknolojinin tüm imkânlarının transhuman kelimesi ile tanımlanan dönüşmüş bir insan için seferber edildiği bir sistemdir. Transhuman, yani bu dönüşmüş insan posthuman adı verilen daha sonraki bir evre için geçiş mahiyetindedir. Posthuman ise bize göre daha güçlü ve sağlıklı, yaşlanma etkileri azaltılmış (hatta ortadan kaldırılmış), fiziksel-zihinsel-duygusal kapasiteleri çok üst düzeye çıkartılmış bir öte-insandır.

Bu noktada belki Nietzsche’nin Übermensch kavramını hatırlamakta yarar var. Übermensch Almanca’dan dilimize üst-insan, insanüstü, süperinsan, öte-insan ya da insanötesi olarak tercüme edilebilir. Biz yazımızda Übermensch yerine üst-insan terimini kullanacağız. Nietzsche üst-insanı şu şekilde tanımlıyor: “İnsan, hayvan ile üst-insan arasına bağlanmış bir halattır, öyle bir halat ki, bu halat bir uçurumun üzerinde yer alıyor. ” (“Der Mensch ist ein Seil, geknüpft zwischen Tier und Übermensch, – ein Seil über einem Abgrunde.”). Başka bir tanımlamasında “Maymuna oranla insan neyse, insana oranla üst-insan da odur” der Nietzsche. Yine bir başka yerde Nietzsche “İnsanlık içinde, ortalama insandan başka, daha yüksek ve daha güçlü bir insan türünün gerçekleşmesi gerekir.” demiştir. Öte yandan 1871 yılında Fransız oryantalist ve dinbilimci Ernest Renan’ın “Nasıl insanlık hayvanlıktan ortaya çıktıysa, ilahlık da insanlıktan ortaya çıkacaktır” fikri dikkat çekmektedir. Bu fikir günümüz transhümanistlerinin “bizler tanrılar olacağız” deyişi ile büyük benzerlik göstermektedir.

Bu öte-insandan (posthuman), uzayda koloniler kurması, süper zeki makinelere dönüşmesi, fiziksel varlığından sıyrılarak sanal gerçeklikte yeni bir hayata yelken açması gibi özellikler beklenmektedir. İnsanoğlunun bu dönüşümü sürecinde kullanılan bilim ve teknolojinin imkânları NBIC (Nano, Bio, Info, Cogno), yani nanoteknoloji, biyoloji, iletişim ve cognitive (bilişsel) başlıkları altında ele alınmaktadır. Transhümanizm disiplinler arası (interdisciplinary) bir sistemdir, zira filozoflar, fütüristler (gelecekçiler), hippiler, bilim adamları, hukukçular, sosyologlar, tıp doktorları, mühendisler, sanatçılar, edebiyatçılar, psiko-farmakologlar, genetikçiler, teknoloji merkezleri, şirketler, bürokratlar transhümanizmin başarısı için faaliyet göstermektedirler. Sadece birkaç on yıldır kendini göstermeye başlayan bu sistemin başarısı için kimileri yüzyıllardır hazırlık yapıyordu. Bu yazıda bu sistemi daha yakından tanımaya çalışırken sürekli geçmişe dönmek durumunda kalacağız.

FM-2030

“Geleneksel isimler bir kişinin soyunu, etnik kimliğini, milletini ve dinini tanımlar. Ben ne on yıl önceki ne de yirmi yıl sonraki kişiyim. FM-2030 ismi 2030’lu yılların ne denli büyülü zamanlar olacağına dair inancımı yansıtıyor. 2030’da yaşsız olacağız ve herkesin sonsuza kadar yaşayabilecek mükemmel bir şansı olacak. 2030 bir düş ve bir amaç…”  – FM-2030

Bu ifade 2030 yılında sonsuz hayatı yakalayacağına inanarak ismini FM- 2030 olarak değiştiren Feridun M. Esfandiary’e ait.

FM-2030 (1930 – 2000)

Esfandiary Ekim 1930’da İran’lı bir diplomatin çocuğu olarak Brüksel’de dünyaya gelir, babasının vazifesi dolayısıyla çocukluğu birçok ülkede geçer, öyle ki 11 yaşına gelene kadar 17 ülkede yaşama fırsatı bulur ve bu fırsatı bir ailenin çocuklarına verebileceği en güzel hediye olarak tanımlar. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra 1948 Londra olimpiyatlarında Iran milli basketbol takımında yer alır. 70’li yıllarda tüp bebek, tele-konferans, tele-alışveriş, tele-tıp gibi kavramlardan söz eder. 1989 yılında CNN’de Larry King ile söyleşisinde uzayda kolonileşmeden ve ölümsüzlükten bahseder. Larry King programında Esfendiary’nin yeni çıkan “Are you a transhuman?” başlıklı kitabını da izleyici ile tanıştırır. Kitabında “Sen bir transhuman mısın?” diye soran Esfandiary, The New School’da verdiği dersler esnasında transhuman kelimesini “yeni evrimleşen varlıkların ilk tezahürü” olarak tanımlar.

“Are You Transhuman?” Kitabı

Transhuman kelimesini Türkçemize geçiş insanı olarak çevirebiliriz. “Sen bir geçiş insanı mısın?” sual-cevap biçiminde 25 test içeren okuyucu ile etkileşen bir kitap. İlk test “kelime hazineniz ne kadar güncel” üzerine kurulu. Bilim ve teknolojinin kelimelere yüklediğimiz anlamları nasıl değiştirdiğini, ya da zihnimizdeki kavramları ne tür yeni kelimelerle ifade ettiğimizi ele alıyor. Değişimin kelimelere yüklenen anlamlar, yeni üretilen kelimeler ya da evrilen kelimeler ile başladığını vurgularcasına… İkinci test telefon bankacılığı, elektronik bankacılık gibi araçları ne kadar kullandığınızı sorguluyor. Seksenlerin sonunda günümüzün elektronik ticaretini görür gibi FM-2030. Okulun bir sonraki safhası tele-eğitim, hastanenin bir sonraki safhası tele-tıp diyor… Daha da ileri bir görüş sergileyerek her insan üzerinde ve içinde alıcılar vericiler içererek sisteme bağlanmış olacak diyor. Testler devam ediyor ve son test “Sen bir geçiş insanı mısın?” başlığı ile veriliyor.

Esfandiary, dünyaya Feridun ismi ile gözlerini açar ancak 2000 yılının Temmuz ayında pankreas kanseri sebebiyle FM-2030 olarak tekrar gözlerini yumar. Hayal ettiği 2030’a ulaşamasa da bedeni Arizona’da ALCOR merkezinde ileride “yeniden canlandırılmak” üzere muhafazaya alınır.

“Transhümanizme Giriş – 1” yazısına 4 yanıt var

  1. Nahsum karakaya demiş ki: ( 9 Haziran, 2017, 4:57)

    Dan brown nun cehennem adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim bunun üzerine yazılmış bi kitap ve şu anda kitabın yarısındayım 🙂

  2. turhan demiş ki: ( 6 Eylül, 2016, 21:48)

    Allahin takdiri bu
    Sonsuz yasamdan gum diye cehenneme

  3. Oguz Aksakal demiş ki: ( 26 Şubat, 2015, 11:23)

    Sayın Tugba Kaya,

    paylaşımınız için teşekkür ediyoruz.

  4. Tugba Kaya demiş ki: ( 26 Ocak, 2015, 16:41)

    önemli bir konu. teşekkür ederim.
    sizinde bahsettiğiniz gibi bu işin temelinde evrim teorisi var. evrim teorisinin üzerine daha fazla gitmek gerektiği kanısındayım. http://www.dunyabizim.com/index.php?aType=haber&ArticleID=17850&q=tu%C4%9Fba+kaya

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.