Singularity ve Hollywood – 2
B. Sadık Ünal, 12 Şubat 2013Hollywood’un Büyüsü
Bir yönüyle Hollywood, “kendini gerçekleştiren bir kehanet” için üzerine düşeni yapmaktadır. Milyarlarca dolar kaynak harcayarak, büyük kablolu kanallar, ulusal televizyonlar , yükselen yönetmenler – henüz ortaya mantıklı bir çerçeve çıkmasını dahi beklemeden- Singularity’yi ve hatta Singularity Düşüncesi ve gelecek projeksiyonunda olan felaketleri bile, kaderi bir sonuç gibi kabullenmekte ve kabul ettirmeye çalışmaktadırlar.
Aslında, izleyici kitlesinin, ortalama olarak herhangi bir konuda düşünsel açıdan beslenmek gibi bir talebi yoktur. Kitlenin tek ihtiyacı, iyi bir hikâye dinlemektir. Dolayısıyla izledikleri şeye, daha çok empati kurabildiği, dramatik hikayesine dokunabildiği, sevdiği bir karakter üzerinden dahil olur. Bir kere karakterle özdeşleşme, kendini bir tutma eğilimi başladıktan sonra, o karakterin doğruları, izleyicinin doğruları olmaya başlar. Tam bu noktada, yavaş yavaş fikir/düşünce ekimine geçilir. Karaktere duyulan aşk/bağlılık nispetinde, izleyici kendinden vazgeçmeye başlar. Çünkü ekranda gördüğü karakter, bazı açılardan ona benzemekte ama zorlukları aşmak, güzellik, akıl, beceri gibi pek çok yönden kendisine üstün gelmektedir. Karaktere bağlı olarak gelişen bu alter ego/ikinci kişilik, zaman içinde asıl kişiliğe de baskın hale gelebilir. Bu durum, diğer bir ifade ile: İnsanın psikolojik sağlığını ağır biçimde tehdit edebilmektedir. Bu saldırı karşısında, izleyici asli bir varlık şuuruna sahip değil ise artık düşünceleri ve hayatı ile ilgili kararları kendi vermez. Artık gelişen ikinci kişiliği; film/dizi kahramanına bağlı kişiliği, karar verir. Bir de en başta size bu propagandayı yapan filmi/diziyi satın aldığınızı yani aslında satın almaya değer gördüğünüzü düşünürseniz bu süreç –ikinci kişiliğin güçlenme süreci- hızlanabilecektir. Zaman ayırdığınız bir işe, bir de ayrıca para yatırmış olacaksınız; bir yönüyle sizi kendinizden kurtarıp bir başka kişiye dönüştürmesi için birine “psikolojik estetik ”parası ödeyeceksiniz. Paranızın ve zamanınızın karşılığı olarak bir ikinci kişilik satın almış olacaksınız.
Hakikatini bilmeyen insan, hakikatsiz halinden nefret etmiş ve bu nefret ettiği kişiden kurtulmak için herkese ve her yere para ve zaman harcamaya başlamıştır. Kendi benliğinden kurtulmak için suikastçı arayışına girmiştir. Çağımızda, Hollywood veya daha geniş anlamıyla tüm görsel hikâye anlatıcılığı, insanların bu zaafına/”ihtiyacına” göre hareket eder. Dolayısıyla Hollywood büyüsünün özü: (1)Karakter ile Özdeşleşme/Benzeşme ve bunun sonucu olarak, (2)Karakterin Dünya Görüşünü benimseme üzerinedir. Bir nevi, insan kişiliği üzerine yapılan bu büyünün, temalara olan ihtiyacı, temaların bu büyüye olan ihtiyacından çok daha azdır. Singülariteryen tezlerin işlendiği ve zarar eden veya singilariteryen tezleri işlemediği halde kar eden pek çok proje de bunun ispatıdır zaten. Sonuç olarak; singülariteryen tezler, aslında, Hollywood’u etkisine alan bir düşüncenin, dayatmak istediği bir gelecek projeksiyonundan kaynaklanmaktadır. Bir yönüyle Hollywood, “kendini gerçekleştiren bir kehanet” için üzerine düşeni yapmaktadır. Milyarlarca dolar kaynak harcayarak, büyük kablolu kanallar, ulusal televizyonlar, yükselen yönetmenler – henüz ortaya mantıklı bir çerçeve çıkmasını dahi beklemeden- Singularity’yi ve hatta Singularity Düşüncesi ve gelecek projeksiyonunda olan felaketleri bile, kaderi bir sonuç gibi kabullenmekte ve kabul ettirmeye çalışmaktadırlar.
Hollywood ‘un/Görsel Endüstrinin tesirine, tarihteki bazı trajik başarıları çerçevesinde bakarsak daha iyi anlamış olacağız. Amerikan Rüyası, son 60 yılın Amerikan Ekonomi-Politiği üzerinde Hollywood’un etkilerini anlatan ve bu gücün çok önemli propagandalar, ekonomik, sosyal trendlerin inşası için kullanıldığını gösteren bir örnektir.
Hollywood Büyüsü’ne Bir Örnek: Kabusa Dönüşen Rüya
Amerika, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, düşük yoğunluklu kalkınma modelini seçti. Amaç, nüfusun banliyölere (suburb) doğru kaydırılmasıydı. Bu model üzerine Amerikan Sinema Endüstrisi, “Amerikan Rüyası”nı inşa etti. Amerikan Rüyası ana hatları ile banliyö yaşamını cazip göstermek üzerineydi: Büyük Ev, büyük araba,geniş yollar, yeni evler için yeni eşya ve büyük mutfaklar için büyük buzdolapları ve fırınlar… Orta sınıfın özendirildiği bu hayat ile tüketime teşvik edilmesi esastı. Başlangıçta, Amerika için bir projeydi, sonunda ise bütün dünyanın gördüğü bir rüyaya dönüştü. Ortalama bir sinema filmi izleyicisi için, Amerikan banliyösünde bir ev sahibi olmak, bir gaye-hayal konumuna yükseldi. Ekonomik gelişme de sağlandı ve yıllar içinde emlak sektörü, Amerikan ekonomisinin lokomotif sektörü oldu. Sonuç ise, bugün itibariyle 15 Trilyon Dolara varan bir mortgage borç stoğudur. 1865 yılında köleliğin kalktığı Amerika’da, 2008-2009 emlak krizleriyle kölelik, sessiz sedasız tekrar tesis edildi. Bu sefer, insanlar kendilerini 20-30 yıl içinde dahi ödeyebilecekleri şüpheli olan mortgage kredileri üzerinden “gönüllü” olarak köleleştirdi. Birçok Amerikalı, bu maceraya nasıl sürüklendiğini hiçbir zaman anlayamayacak. Hollywood Filmlerinde gördüğü hayatları ve karakterlerin tercihlerini, nasıl benimsediğini anlayamayacak, çünkü bütün bunlar bir anda dayatılmadı. O rüyaya/ büyüye, yavaş yavaş kendini kaptırdı ve duygularının, düşüncelerinin nasıl manipüle edildiğini anlamadan, bir köleye dönüştü. Sanırım bu noktada Hollywood, Amerikan orta sınıfını tüketime sürükleyen ve Amerikan Rüyası İmgesini yaratan bir merkez olarak günah keçisi olmayı hak eder.
Eğer bu ve benzeri örnekler iyi analiz edilirse, Singularity ve Hollywood ilişkisinin, geleceğin trendlerini belirlemede ne derece etkin bir rol oynayabileceği ortaya çıkar. Bir zamanlar Amerikan Rüyası’nı satanlar; şimdilerde aynı usul ile Singularity Rüyası’nı satıyorlar. Ne yazık ki bu rüya öncekinden farklı olarak en başından beri bazı kabus senaryolarını içeriyor. ( Singularity’nin gelecek projeksiyonu ve insanlığa yaşatabileceği acılar ile ilgili daha detaylı bir görüş için, Araştırmacı-Yazar Oktan Keleş’in yazdığı bir roman serisinin beşinci kitabı olan “Deruni Devlet” isimli eseri şiddetle tavsiye ediyorum.)
Singülariteryen Temalı Filmlerin Bütçeleri ve İçerikleri Üzerine
FİLMİN ADI | FİLMİN BÜTÇESİ (MİLYON DOLAR) |
---|---|
A.İ. | 100 |
Eagle Eye | 80 |
I Robot | 120 |
Frankenstein | 45 |
X-Men | 75 |
X-Men First Class | 160 |
Robocop | 100 |
Matrix | 63 |
Matrix-2 | 150 |
Matrix-3 | 110 |
Terminator-2 | 150 |
Terminator-3 | 200 |
Terminator-4 | 200 |
Gattaca | 36 |
Blade Runner | 28 |
Ironman | 140 |
Spiderman | 140 |
Tron Legacy | 230 |
Amazing Spiderman | 230 |
Bicentennial Man | 100 |
Total Recall | 60 |
Star Wars-1 | 115 |
Star Wars-2 | 115 |
Star Wars-3 | 113 |
Filmlerin içerikleri ile Singularity temalarının kesişimleri aşağıdaki gibidir:
Yapay zeka(1), Ruhu/İrade/Şuuru Olan Robotlar(2),Hafıza Ekimi(3), Bionik İnsanlar(4),Yapay Genel Zeka/Singleton(5), Virtüel Cennet/Cehennem(6), Transhuman(7), Posthuman(8), Robot-İnsan Savaşı(9), Robot Hakları(10) vs…
Singularity ve Hollywood-3 Yazısının İçeriği:
- Dizi ve filmlerin , Singularity ile ilişkileri çerçevesinde analizi.
- %70’e varan reyting kaybına rağmen, televizyon ekranlarında, 5 sezon varlığını sürdüren Fringe Dizisi ve Yapımcısı JJ Abrams’ın diğer projelerinin Singularity çerçevesinde analizi.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017