Transhümanizme Giriş – 6
Oğuz Aksakal, 13 Nisan 2013Yazı dizimizin bu bölümünde çizgilerin dünyasına yaptığımız yolculuk devam ediyor.
Tekrar geriye 1920’lere dönelim. 1923 yılında Türkiye’de Cumhuriyet ilan edilmeden 13 gün önce Walt ve Roy Disney biraderler Disney Brothers Cartoon Studio’ yu kurarlar. 1929 yılında Walt Disney Productions adını alan şirket aslen bir Yahudi olan CEO’su Michael Eisner’in görev yaptığı yıllar arasında yer alan 1986 yılından bu yana The Walt Disney Company adını kullanmaktadır. Bünyesinde Walt Disney Motion Pictures Group adıyla bilinen bir organizasyonu, Disney Channel, ESPN, ABC, ABC Family gibi kanalları, birçok yayın kuruluşunu, tematik parkları barındırmaktadır.
Walt Disney Motion Pictures Group şu alt birimlerden oluşmaktadır: Walt Disney Pictures and Television (Walt Disney Pictures, Touchstone Pictures, Hollywood Pictures, Disneynature), Walt Disney Animation Studios (DisneyToon Studios), Pixar Animation Studios, Image Movers Digital, Marvel Studios (Marvel Entertainment). Kabul edersiniz ki bu bir görsel ve yazılı medya imparatorluğudur. Bugünkü CEO yine bir Yahudi olan Robert Alan “Bob” Iger’dir.
1923 – 1928 yılları arası Disney’in sessiz sinema/animasyon yıllarıdır. Bu dönemde ilk çalışma Alice’s Wonderland (Alice’nin Harikalar Diyarı) olmuştur. Alice adındaki bir kız çocuğunun animasyon dünyasındaki maceralarının konu edildiği bu ilk iş Mart 1924 ile Ağustos 1927 arasında seri halinde (Alice Comedies) devam ettirilir. Serinin büyük kısmında kendinize “burada komik olan ne?” sorusunu sorarsınız. Aslında birçok korku unsuru içeren bu çizgi animasyonda Alice zamanının büyük kısmını tehlikelerle mücadeleyle geçirir. Küçük bir kız çocuğunun bir kütüğe bağlanarak hızla dönmekte olan bir testereye doğru sürüklenmesi bunlardan birine örnektir. Bir diğer örnek ise serinin Alice’s Mysterious Mystery adlı bölümünden: Kötü karakterler (kedi Mike ve fare Ike) bir okuldaki öğrencileri (burada köpekleri) kaçırırlar, getirdikleri yer bir sosis fabrikasıdır. Buradaki sahnelerden birinde köpeklerden biri kukuletalı (Klu Klux Klan tipi kıyafet giyen) biri tarafından üzerinde ölüm odası yazan bir odaya doğru götürülür bir süre sonra kukuletalı karakterin elinde sosislerle dışarı çıktığını görürüz. O köpekçik sosis olmuştur artık. Alice’in Harikalar Diyarı’nın bu anlamda 1914 yapımı The Perils of Pauline film serisi ile benzerlikler içerdiğini söyleyebiliriz.
Alice’in Harikalar Diyarı’nı Oswald The Lucky Rabbit (Şanslı Tavşan Oswald) serisi izler. Ardından 1928 yılında Walt Disney ve Ubbe Ert Iwwerks (kısaca Ub Iwerks) yeni bir çizgi karakter oluştururlar: Mickey Mouse. Bu karakter Walt Disney’in adeta sembolü olur. Ağustos 1929 yılında Silly Symphonies serisi üretilir. Serinin ilk bölümü The Skeleton Dance (iskelet dansı) ismiyle çıkar. Kasım 1929 yılında Hell’s Bells (cehennemin çanları) bölümünde cehennem, iblis, zebaniler, kanatlı yılanlar, üç başlı köpek (Kerberos) başrollerdedir. Nisan 1939’a kadar devam etmiş bu seri daha sonra kendi gösterilerine sahip olacak yeni çizgi karakterlerin oluşmasına vesile olmuştur, bunlardan bazıları Donald Duck, Pluto ve Humphrey the Bear olarak gösterilebilir.
Silly Symphonies serisi devam etmekteyken Kasım 1937’de Grimm Kardeşlerin Snow White and Seven Dwarfs (bizdeki adıyla Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler) animasyonu tamamlanır. Walt Disney’in çizgi filmi masalın aslından bir takım farklılıklara sahiptir, bunlardan biri şudur; Gerçek hikâyede Prens geldiğinde Pamuk Prensesi uykuda bulur (ölü zannederler) ve onu tabuta koyarlar, taşırlarken ısırdığı elmanın parçası boğazından çıkar ve Pamuk Prenses gözlerini açar (uyanır). Walt Disney uyarlamasında Prens, Pamuk Prensesi öper ve prenses gözlerini açar. Şirket 1940 yılında Pinokyo ve Fantasia’yı, 1941 yılında Dumbo, 1942 yılında Bambi’yi hazırlar. Öte yandan II. Dünya Savaşı yıllarında olunduğu göz önüne alınırsa, savaş kimileri için büyük paraların kazanıldığı zamanlardır. Walt Disney, siyasal içerikli, propaganda amaçlı çalışmalara da imza atarak o dönemde ihtiyaç duyduğu parayı kazanır. Bu tür çalışmaları arasında Education for Death ve Der Führer’s Face’i gösterebiliriz. Education for Death, Gregor Ziemer’in romanıyla aynı adı taşımaktadır. Ziemer’in romanında Naziler’in çocukları nasıl eğittiklerini bulabilirsiniz, kitabın bir yerinde eğitmenin, çocuklara içinde Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in de yer aldığı birkaç kitabı çocukların tükürmeleri için verdiğini görürsünüz.
Savaş sonrası dönemde (1946 – 1950 arasında) bir dizi uzun metrajlı çizgi film üretilir. 1950’de Cindirella, 1951’de Alice in Wonderland, 1952’de The Story of Robin Hood and His Merrie Men, 1953’de Peter Pan ve The Sword and the Rose ve 1954 yılında 20.000 Leagues Under the Sea çizgi filmleri çekilir.
18 Temmuz 1955 yılında Walt Disney Disneyland’ı açar. 1955 – 1965 yılları arasında Lady and the Tramp (Hanımefendi ve Serseri), Sleeping Beauty (Uyuyan Güzel), One Hundred and One Dalmatians (101 Dalmaçyalı) animasyonları ile aralarında Pollyanna ve Mary Poppins’in de yer aldığı filmler gösterime girer. 1961 yılında Walt Disney Sherman Biraderleri (Robert Bernard Sherman ve Richard Morton Sherman) Disney eserlerinde şarkı sözlerini yazmaları için işe alır. Walt Disney şarkılarının arkasında hep bu iki Yahudi kardeş yer alacaktır.
Günümüzde bilgisayar teknolojisi yardımıyla bazı şarkıları hızlı ya da yavaş ve ya tersten dinleyecek olursanız arka plana saklanmış çeşitli mesajlar bulabilirsiniz, bu konuda internette birçok araştırmaya ulaşmak mümkün. Sherman Biraderlerde böyle bir arama yapmanıza gerek yok, zaten mesajlar gayet açık ve net veriliyor. Bir şarkılarında (You are sixteen) “onaltı yaşındasın, öyle güzelsin ve benimsin” diyorlar. 15 Aralık 1966 yılında Walt Disney akciğer kanserinden ölür, şirketin idaresi tümüyle Roy Disney’e kalır.
Özetle bu bölümde bahsettiğimiz dönem çizgi sinemasında şiddet ve korku azami düzeyde kendini göstermektedir. Çocuk figürü şiddetin tam ortasında, korkunç hadiselerin içerisindedir, Yunan ve Germen mitolojisinden karakterler, şeytanlar ve adını koymakta zorlanacağımız ucubeler ortalıkta cirit atmaktadır. Çocuklar çizgi film ve romanların sözde süper kahramanlar ve pagan figürlerle dolu karanlık dünyasında yollarını kaybetmektedir.
“Transhümanizme Giriş – 6” yazısına 2 yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Transhümanizm anlatıyorum diye girip yahudi conspiracye çevirdiniz davayı inanılmaz rezillik. İnce ince dini deyimler sokuşturmandan anlamam gerekirdi.
http://www.youtube.com/watch?v=WJkYjJA8JTE
Alice Comedies Short 1 Alice’s Wonderland (1923)