Yeryüzünde Cennet ve Ölümsüzlük

, 14 Mayıs 2013
Yavaş yavaş robotlaşan insanlık...

Yavaş yavaş robotlaşan insanlık…

“Genç ve güzel görüntünüzün değişmediği, sürekli mutlu hissettiğiniz, hastalık ve yaşlılığın olmadığı, ebedi bir dünya hayatı”
Transhümanistlerin teknoloji vasıtasıyla inşa etmek istedikleri ütopya geleceğin kısa bir özetidir. Cennet tasviri gibi duran bu özellikler karşısında, cennete ve bekaya müştak insanın kayıtsız kalmaması, fıtratı gereği mümkün değil. Öncelikle sanal alemlerde, fantastik yaşamlarla başlayacak bu vaatlerden, hangisi, ne kadar gerçekleştirilebilir şimdiden kestirmek güç. Ama kesin bir şey var ki, bütün bunların olabilmesi, sahip olduğumuz biyolojik bedenlerle imkânsız.


 

Bu yüzden gelişen teknolojilerle birlikte yavaş yavaş robotlaşmamız; beyne yerleştirilecek çipler, mekanik kol ve ayaklar, yapay kalp ve diğer organlarla başlayacak sürece paralel, insanlaşan robot teknolojisi sayesinde mekanik bir bedene kavuşmamız öngörülüyor. Bunun olabilmesi içinde bilinç kopyalaması için yeterli araştırmalarında bitmiş olacağı varsayılıyor. Bu projede eksik olan şey, ya da ödenmesi gereken bedel; manevi duygularımızın kumandanı, imanın mahalli olan, Allah’ın kişi ile arasına girdiği “kalp” ten vazgeçmek. Madde ve manayı madalyonun iki yüzü gibi düşünürsek, Allahın en güzel surette yarattığı, organik kalp ve bedenden mahrum insanın, ondan murat edilen manaya da erişmesi imkânsız olacaktır. Bu açıdan maddi olarak vaat edilen cennet manevi anlamda bir cehennem olacaktır.

Technocalypse - Yakılan temsili insan bedeni

Technocalypse – Yakılan temsili insan bedeni

Transhumanistlerin üzerinde durduğu, diğer önemli bir konu, üstsel fonksiyon şeklinde büyüme hızına sahip yapay zekânın, gelecekte, insanlardan çok daha zeki olacağına, insana bir ihtiyacı kalmayacağı, bizi bir böcek gibi göreceği, insanları yok etmek üzere savaşacağı ve bu savaştan kaçınılmaz bir şekilde galip çıkacağı varsayımıdır. Varlığına devam etmek isteyen insanoğlu bu gerçekle yüzleşmeli, kendini robotlaştırmalı ve yapay zeka ile entegre hale gelmelidir. Değişime ayak uydurmalı, bu yolda cesur ve karalı olmalıdır. Değişime ayak uyduramayanların sonu, evrimin doğal seleksiyon yasası gereği bellidir. Çünkü bu teknolojiler sonucu oluşacak yeni tür, Transhuman, kendisinden daha güçsüz eski türün yaşamına izin vermeyecektir. Transhumanistlerin bu konuları anlattıkları, “Technocalypse” adlı belgeselin ilk bölümünün başlangıcında, elinde meşaleleriyle bir grup kalabalık, gece karanlıkta, insan şeklinde dev bir heykeli yakar ve bölümün devamı boyunca küle dönmekte olan bu heykeli ara ara izleriz. Bu, organik bedene sahip, robotlaşmaya karşı duran ve bunun bir parçası olmayacak insanoğlunun sonuna dair verilen mesajdır.

Deccal’ın beraberinde bir cennet ve bir cehennem vardır. Onun cehennemi bir cennet, cenneti de bir cehennemdir.” (Hadis)

Technocalypse - Yakılan insanın yerine dikilen yeni insan

Technocalypse – Yakılan insanın yerine dikilen yeni insan

Belgeselin ikinci kısmında, yakılan heykelin (organik bedene sahip insanın ölümünden sonra) yerinde, yeni doğan güneşin ilk ışıkları altında, tamamen yeni ve modern başka bir heykel (yeni formundaki transhuman) görürüz. Bilincin transferi diyebileceğimiz bu proje, en çok Budizm’in, bilinç üzerinden gerçekleştiğini düşündükleri reenkarnasyon anlayışına benzer. Farklı bilinçler ile birlikte yaşamı mümkün gören inançda, yapay zeka ile birleşme fikri ile bire bir örtüşür. Bu yüzden Transhumanistler ile Budistler arasında sıkı bir ilişki ve çalışma birlikteliği vardır. Hatta Dalay Lama’nın bu projelere bizzat destek vermesi, bu görüşlerine uygunluğundandır. Dünya hayatında ölme ve başka formda yeniden hayatına devam etme, ruh göçü (reenkarnasyon) adı altında, geçmişten günümüze bir çok batıl inanışta, tahrife uğramış dinlerde ve sapkın mezheplerde var olan bir olgudur. Maddenin ezeli ve ebedi olduğuna inan materyalist bir zihniyetin, bu olguyu yorumlama şeklide, ancak maddeye enkarne olduğu zaman sonsuzluğu kavuşacağına (Budizmde’ki Nirvana) olacaktır. Bunu evrimin bir parçası, doğal bir süreç olduğunu söyleyerek Darwin ve evrim teorisine bağlılıklarını ifade ederler. Teknoloji ise, bu fikirleri gerçekleştirmede, medeniyetin getirdiği kutsal bir araçtır. Kendi içinde daha bir çok batıl akideyi ve fikri barındıran transhümanistler görünüşte yeni fakat geçmişi çok eskilere dayanan bir inanışın günümüz temsilcileridir.

Halihazırda, bu vaatlere inan, bu teknolojiler sayesinde, bu dünyada, tekrar dirileceğine ve ebedi yaşayacağına inan, bu yüzden kafasını yada bütün vücudunu donduran insan sayısı giderek artmaktadır. Ahreti ve dolayısıyla tüm iman akidesini inkara götüren bu vaatler inanan insanların kuvve-i maneviye için tehlike oluşturmaktadır. Oysa ki Kur’an-ı Kerim’in bu konudaki hükmü açık ve nettir. Buzlukta bekleyen insanlarda çoktan ölmüştür ve hesap gününü beklemektedirler.

(Kâfirlerden birine ölüm gelince, “Rabbim, beni geri çevir, tâ ki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim” der. Hayır; bu söylediği boş laftır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır.) [Müminun 99-100]

Teknoloji vasıtası ile belki ölüme geçicici bir hayat rengi verebilecek olsa da kaçıp durmakta oldukları ölüm er geç onlara da ulaşacaktır.

(Resulüm, senden önce de hiçbir beşere ebedilik vermedik. Şimdi sen ölürsen, sanki onlar ebedi mi kalacaklar, her canlı ölümü tadacaktır.) [Enbiya 34, 35]

“Yeryüzünde Cennet ve Ölümsüzlük” yazısına 2 yanıt var

  1. Leyli demiş ki: ( 19 Ağustos, 2016, 1:50)

    İlk yazınızdan başlayarak sona doğru okuyorum. Kuran ve hadis kaynaklı yazdığınıza dayanarak ehli sünnet olduğunuzu varsayıyorum. Acaba teknoloji aldatmacasının altında insanların çok daha başka bir yol, tabiri caizse negatif seyri sülukla, kundalini, teslimiyet vb batıl nefis transformasyonlarıyla deccalin saflarına katıldığının, yapay organlardan çok daha önce bu yola adım atıldığının da farkında mısınız? Sonraki yazılarda buna rastlayacak mıyım merak içindeyim. Rastlamayacaksam koca bir hiç bu site.

  2. Nebioğlu demiş ki: ( 22 Şubat, 2016, 11:13)

    Kaleminize sağlık. 2013 yılında heran’ın yayın hayatı başlarında yazılmış bir yazı olarak bir önsöz içeriğinde özetler içeriyor. Hap niyetinde tek başına sadece bu yazıyı okutsak bile birçok insan için neyin ne olduğunu anlaşılabilir.

    Bir sorum olacak: Teknoloji vasıtasıyla ölüme geçici bir renk verme tabiri sitede başka yerlerde de geçiyor sanki. Buradan kasıt nedir biraz açabilir misiniz? HerAn’a göre örneğin ölümün geciktirilmesi ve bedenin yaşlanmasının durdurulması mümkün mü?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.