Avatar 2045 ve C Planı
B. Sadık Ünal, 1 Haziran 2013Dmitry Itskov ve Avatar
Dmitry Itskov, Rus asıllı bir dolar milyarderi. İş hayatındaki başarılarından daha çok, 2045 yılında, insanlığa ölümsüzlüğü vaat eden bir proje kapsamında medyada yer buldu. Bu proje kendi içinde beş aşamadan oluşuyor. Son aşamada ise tamamen insan benzeri bir sentetik bedene, insanın aklının/zihninin/şuurunun kopyalanması ile son buluyor. Bu sentetik bedenin, insanın zihnine/kendine/şuuruna, ev sahipliği yapacağı ve böylelikle insanın ölümsüzleştirileceği iddia ediliyor.
Dmitry Itskov, bu amacını hayalden gerçeğe dönüştürmek için, 2045 adını verdiği bir organizasyon kurdu. 2013 yılı 15-16 Haziran tarihlerinde 2045 Vakfı, New York’ta bir kongre düzenliyor. Kongre’de beş aşamadan oluşan planın, ilk aşamasının tamamlandığı iddiası ortaya konulacak. İlk aşama, tamamen insan benzeri mimik ve reflekslere sahip, robotik bir yüz simülasyonu yapmak olarak özetlenebilir. Dmitry Itskov’un, bu işi başarırken kullandığı taşeron ise yine aynı kongredeki konuşmacılar arasında yer alan David Hanson.
Planın ilk aşamasına Avatar -A ismi verildi. Avatar – B, C, D, E versiyonları ise 2045’e kadar gerçekleşmesi umulan aşamalar. Bu aşamalar “tele-presence” denilen ve insanın bir çeşit uzaktan kumanda sistemini kullanarak, sinir sistemine bağlı bir robotu kontrol etmesi ve bir nevi sentetik robotik bedenini uzaktan algılamasını ve yönetmesini içeriyor. Son aşamada ise, insanın biyolojik bedenini tamamen terk edip zihnini robotik bedene aktarması (mind uploading) amaçlanıyor. Özetle: Bu dünyadaki kalbinizi ve Allah vergisi bedeninizi alıp size teknolojik bir cihaz vermeyi amaçlıyorlar. İnanılması gerçekten çok zor olan bu iddianın, bazı yan ve yardımcı tezlerle payandalandırılması gerekiyor.
Uzakdoğu, yani metafizik sapkınların ve her türlü batıl inanışın rahatlıkla hayat bulduğu bu coğrafya, tamamen materyalist olan fikirler için her zaman mistik, metafizik sos üretimini sağlıyor. 2045 Vakfı, bu imkândan da faydalanmak adına düzenlediği kongrede, bu coğrafyadan gelen konuşmacılara da geniş yer veriyor. Bu konuşmacılardan biri olan “Pilot Baba” gerçekten tam uçuşa geçiyor ve: “İnsan ruhu başka bir bedene, hatta teknolojik bir bedene transfer olabilir. Biz böyle bir şeye reenkarnasyon olarak inanıyoruz. Bu sefer de transfer olunacak beden neden teknolojik olmasın” diyor. Japon kökenli bir fütürist olan Michio Kaku ise “biz zaten eşyanın da ruhu olduğunu düşünüyoruz” diyerek, değirmene su taşıyanlar arasındaydı. Dalai Lama ise daha da ileri giderek, Avatar 2045 projesini kutsamıştı. Sonuçta, milyonlarca tanrıya tapılan ve eşyanın kendisinin de panteistik bir şekilde tanrılaştığı kültürlerin evlatları, bu tür inanç sapmalarını yeni tanrıları olarak alkışlayabilirler. Bahsi geçen sebeplerin doğal sonucu olarak, akla Araştırmacı Yazar Oktan Keleş’in yazdığı “C Planı” geliyor. Bu plan, Uzakdoğu ile ilgili çok önemli ve erken öngörüler içeriyordu.
Avatar ve C Planı
Oktan Keleş, C Planı hakkında kitabında aşağıda geçen pasajı aktarıyordu:
Yeni Dünya Düzencileri “C PLANI’NI” devreye sokacaklardır.
- Rusya yeniden bir kutup seçilmeli.
- Dünya iki kutuplu olmalı.
- Daha sonra Rusya, AB, ABD ve küresel güçler birleşip Tanrı ve Tanrısızlar Savaşı’nı tetiklemektir.
- Burada Tanrılılar kutbunda Hıristiyan, Musevi ve Müslümanlar; Tanrısızlar kutbunda ise Çin ve Hindistan yer alacaktır.
- Müslümanlara bu davada ileri uç askerlik yaptırılacak ve bu savaşta Hıristiyanlar ve Museviler egemenliklerini kurup İslam’ı da böylelikle eritmek -sözde- isteyeceklerdir.
Kod: Tanrı öldü.
Büyük Orta Doğu projesi Tanrılılar arası savaşı;
C Planı Tanrısızlarla Tanrılılar arası savaşı temsil ediyor.
Şimdiden uyanık olmak, bu doktrini iyi algılamak gerekir.”
2045 Vakfı’nın, kendini kurumsal açıdan, yukarıda geçen plana göre konumlandırdığı hissediliyor. Rusya, uzun zamandan beri ileri teknolojiler adına öncü hamleler yapamaz iken, yeni devrin şartlarına da uygun olarak liberal görünümlü –bir dolar milyarderinin şahsi tasarrufunda gibi görünen- Avatar 2045 Projesi ile en ileri teknolojiler ile bağlantısını ortaya koydu. Singularity Perspektifinden bakılırsa, şimdiden iki kutuptan biri oldu. Diğer yandan Uzakdoğu ile kendini aşılarken, singulariteryen fikirler adına metafizik kanattan devşirmeler de yapıyor. Dalai Lama, Pilot Baba gibi isimler ilk ve öncü olmalarının haricinde, kendi cenahları adına bir propaganda aracı konumundalar. Dalai Lama, konuşurken sadece kendi inancını tahrip etmiyor, “din” , “inanç” gibi çok genel kelimeler/kavramlar çerçevesinde tüm inançlar adına teslimiyet bayrağını çekmeye çalışıyor. Bu yönüyle de özellikle Hindistan’ın uzun vadede ters köşeden, yani metafizik cenahtan bir taraf olacağını öngörmek zor değil.
Çin’in AGI (Yapay Genel Zekâ) araştırmalarına her yıl artan katkısını da hesaba kattığımızda, C Planı’ndaki bir diğer parçaya daha ulaşmış oluyoruz. Özellikle Ben Goertzel ve Hugo De Garis gibi bazı AGİ araştırmacıları için Çin’in şimdiden ikinci bir vatan hükmüne geçtiğini söyleyebiliriz.
Sonuç olarak: C Planı’nın sahipleri ile Singularity ve Avatar Projelerinin sahiplerinin aynı kişiler olduğunu düşünmek adına çok sayıda nesnel sebebe sahibiz.
Avatar’ın Manası
Avatar kelime olarak Sanskritçe kökenli ve manası ise: “Düşmüş Tanrı”. Daha çok düşmek yerine “inme” tabiri de tercih edilebilir. Aynı zamanda bu kelime, Vishnu isimli tanrının geri dönüşleri ve reenkarnasyonu için de kullanılıyor. Bu yönüyle bir nevi mesih inancını da andırıyor. Yani kelimede, bakış açısına göre yüksekten inmenin travmasını görmek de; mesih’üd deccal’in (yalancı mesih/deccal) kokusunu almak da mümkün.
Şeytan, mutlaka insanı kendi düşüşüne de ortak etmek istiyor. Kendi bedenini külliyen reddetme fikri de, içinde böyle bir düşüşü/isyanı barındırıyor. Yani ahsen-i takvim’de yaratılan insanın, kendi ruhu için seçilen libası, bir Avatar için terk etme hikayesi aynı zamanda bir isyana/düşüşe azmettirme hikayesidir. “Avatar” kelimesinin manası ve 2045 organizasyonunun, bu kelimenin kökeni olan bölge ülkeleri ve inaçları ile ilişkileri bu açıdan kayda değer bir veri teşkil ediyor.
Aşağıda inme/düşme hadisesi ve travmatik etkisi ile ilgili ayetler bulunuyor:
Biz de: “Haydi, dedik, birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin! Siz orada belirli bir süre ikamet edip yararlanacaksınız.” (Bakara Suresi 36.Ayet)
“Çabuk in oradan!” buyurdu Allah, “Öyle orada kurulup da büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çabuk çık, çünkü sen alçağın tekisin! (Araf Suresi 13. Ayet)
İnsan Olarak Doğmak Avatar Olarak Ölmek
Adem (as) da düşmüştür ancak tevbe kapısından geçen ve Şeytan’ın girmediği bir yol ile yükseklerin en yükseğine uçan bir rampa olmuştur bu düşüş. Dolayısıyla Şeytan için önemli bir amaç da insana tevbe kapısını kapatmaktır. Bu amaç ise ancak insanın Rabbi ile irtibatı olan kalbini yok etmekten, insana, muhatab-ı Rahman vasfını kaybettirmekten geçer. Avatar projesi aynı zamanda insanı, insanlığından, kalbinden, tevbe kapısından vazgeçirme projesidir; “kalpsiz insan” projesidir. İnsanı, Avatar’a çevirmek belki geri dönüşü (tevbesi) olmayan bir düşüş içindir; Şeytan’ın çıkamadığı insanlık ufkundan, insanı alıp kendisi ile sonsuz bir düşüşe sürüklemesi içindir.
C Planı, Avatar Projesi ile birleşince, metafizik açıdan İnsanlık Tarihi’nin en büyük yıkım projesini dönüşüyor. Bizlere ise “her an” ve “her cephede” savaşa hazırlanmak düşüyor.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017