Singularity ve Kuantum Bilgisayarlar
Ali Fevzi, 11 Mart 2014“Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu yaratmaktır.”
– Peter F. Drucker
GF 2045 stratejik ve sosyal girişimi, yapay zeka hakimiyetinde, makineleşen bir toplum geleceği kurmak isteyen transhumanistlerin bir projesi. Proje, ölümlü insandan, ölümsüz hologram tipi avatara 4 adımda geçmeyi hedefliyor ve bu adımların bitişi olarak 2020, 2025, 2035 ve 2045 gibi net tarihler veriyor. Projenin bitiş tarihinin 2045 olması, “Singularity” kavramının günümüzde liderliğini sırtlayan Ray Kurzweil’in 2045’de gerçekleşeceğini tahmin ettiği teknolojik “Singularity” ile aynı tarih olması tabi ki rastlantı değil. Kurzweil’in her konuşmasında, Moore yasasına dayandırdığı gelecek tahminleri, tahminin ötesinde, aslında kendi ve kendisi gibi düşünen futuristlerin tüm enerjisini sarfettiği ve inşaası için emek verdikleri, tüm teknolojik ve bilimsel gelişmeleri kanalize etmeye çalıştıkları dünya düzenidir.
Literatürde Moore yasası olarak bilinen ve üstel büyümeyi ifade için kullanılan kavram, Intel’in kurucularından Gordon E. Moore’un 58-65 yılları arasında yaptığı gözleme sonucu “İşlemcilerin hızları her 18 ayda İkiye katlanır” tespitine dayanır. Bunun sebebi de teknolojinin bir çipe sığan transistör sayısını her 18 ayda ikiye katlamasıdır. Intel başta olmak üzere, çip üreticilerinin üretim ve tasarım olarak kendilerine hedef koydukları yasa, günümüze kadar geçerliliğini koruyarak gelmiştir. Kurzweil, “The Law of Accelerating Returns” (Hızlandırmanın Geriye Dönüş Kanunu) teorisiyle bunun doğal olduğunu, her yeni teknoloji ile artan, bilgiyi işleme kapasitesi ve hızı, yeni teknolojileri doğurmakta ve ivmeli hareket devam etmektedir. Hatta bu yasanın, dünya üzerinde var olduğuna inandığı evrim süreci ile atomlardan bakteriye, DNA’dan insan beynine uzanan süreçte artarak gelen bilgi işleme kapasitesi ve hızın sebebi olarak görmektedir. Evrimsel sürecin inşa ettiği günümüzdeki son organik teknoloji olarak gördüğü insan beyninin, bunu bir üst safhaya, yani yapay zekaya evrilmesini, Big Bang’den şimdiye devam eden sürecin parçası olarak nitelendirmektedir. Aydın insanlara düşen vazife ise bu evrimsel süreci devam ettirmek ve “Singularity” ile nihayet bulacak sona insanlığı taşımaktır. Bu sondan bir basamak öncesinde ulaşılması gereken seviye, insan ve makine entegrasyonundan meydana gelecek transhuman dedikleri, yeni tür yada yeni mekanik-robot insandır. Bütün bunları gerçekleştirebilmek içinse bilgi işleme hız ve kapasitesinin yeni teknolojilerle aynı hızda devam etmesi ve bu ürünlerin robot ve yapay zeka alanında istihdam edilmesi gerekmektedir.
Hesaplama donanımları uzun zamandır, Kurzweil’in yasasına uygun olarak birim zamanda güçlerini katlıyor. Abaküsten mekanik hesaplayıcılara, röle temelli donanımlardan vakum tüplerine, transistörlerden entegre temelli bilgisayar teknolojilerine bu akım devam ediyor. Limitlerini dolduran bir teknoloji yerini başka bir teknolojiye bırakıyor ama hesaplama gücüne dayalı hız ivmeli bir şekilde artıyor. Ve her yeni teknolojiyi, transhumanistler, kurmayı istedikleri mekanik tabanlı yapay dünya düzeni için gerekli şekilde yönlendiriyorlar. Toplumu’da Hollywood film ve dizileri ile bu değişimlere hazırlıyorlar. Sitemizde yer alan Singularity ve Hollywood yazı serisine bakılabilir.
Transistör boyutları küçüldükçe küçüldü, nanometre seviyelerinde ve artık bir çipin içine sığabilecek maksimum seviye geldi. Hatta şimdiden, artan transistörlerin getirdiği ısınma ve kontrol sorunları konunun uzmanlarına “acaba Moore Yasası’nın sonu mu geliyor?” dedirtiyor. Bu sorunun cevabını zaman gösterecek ama şurası kesin ki mevcut teknolojinin fiziksel imkânları sınıra dayanmış durumda. Bu yüzden yeni bir teknoloji ile devam edilmesi gerekiyor. Bunun için ise şu an en ideal aday kuantum fiziğine dayalı bilgisayarlar. İlk kez 1980 yılında Yuri Mann ve Richard Feynman tarafından kavramsal olarak ortaya atılan kuantum bilgisayarlar, atom altı parçacıların kuantum fiziği ile çalışıyorlar ve günümüzün klasik fizikle çalışan süper bilgisayarlarından kat be kat hızlı olma potansiyeli mevcut. Henüz pratik olarak emekleme aşamasında olsa da, normalde yıllarca sürecek üst düzey ve son derece karmaşık hesaplamaları, dakikalar gibi çok hızlı bir şekilde yapabilecekler. Bu yüzden kuantum bilgisayarlarının yapılması, Kurzweil’in sürekli üzerinde durduğu Moore Yasası’nın devamı ve gelecek projelerinin gerçekleşebilmesi için çok ama çok önemli.
İlk başarılı örneklerini IBM firması ve Yale üniversitesinin çalışmaları veren kuantum bilgisayarlara giden yolda şu an dünyanın pek çok üniversite ve ar-ge enstitüsünde çalışmalarına devam ediyor. Çalışma performansı ve ne kadar kuantum olduğu tartışılsada, D-wave adlı ticari firma, ilki 2007 de olmak üzere, ticari arenada şuana kadar 3 adet kuantum bilgisayar sattı. Sonuncusunu geçen sene sattığı, bedeli 10 milyon USD olan bilgisayarın müşterisi ise Google firmasıydı. 2012’de Kurzweil’in mühendislik direktörü olarak işe başladığı Google firmasının, 2013’de NASA ile birlikte çalıştığı kuantum yapay zeka laboratuarları için bir kuantum bilgisayar alması, yine 2013’de en büyük robot üreticilerinden “Boston Dynamics” firmasını alması ve son olarak 2014’ün başında “DeepMind Technologies” adlı yapay zeka üzerine çalışan firmayı satın alması gösteriyor ki Kurzweil geleceği sadece tahmin etmiyor.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017