Kral Arthur, Ekskalibur ve Maden
Mehmet Aydemir, 2 Eylül 2014Namı Britanya’dan kıta avrupasına oradan da tüm dünyaya yayılmış Ekskalibur efsanesini sanırım duymayan yoktur. Batı literatüründe sıkça karşılaştığımız bu “gizemli kılıç” hakkında tarihte destanlar, şiirler, romanlar yazılmış, şarkılar bestelenmiş ve zamanımızın pop-kültürüne uyumlu diziler/filmler çekilmiş olmasına rağmen Ekskalibur hala ilgi çekmeye devam ediyor. Zannediyorum bu ilginin kısaca iki önemli nedeni var. Birincisi, onca esere rağmen konunun hala çok gizemli olması. Arthurian tarihçiler arasında çok ciddi görüş ayrılıkları var ve bu belirsizlik hakikatı anlama noktasındaki motivasyonun diri kalmasına neden oluyor. İkincisi, farklı fantastik edebiyat türlerinde sıkça gördüğümüz savaşçı, kılıç, maden..vb gibi öğelerin birbirleriyle ilişkisi insanların şuuraltında önemli bir yer tutuyor ve bu öğelerin kuvvetlice vurgulandığı Ekskalibur efsanesi 1500 yıldır doğru veya yanlış versiyonlarıyla muktesebatımıza yerleşmiş durumda.
Efsaneye göre Uther Pendragon ölümünden sonra kayaya saplanmış kılıcı çeken kişinin tahta geçeceğini vasiyet eder. Büyülü kılıcı elde eden kişi aynı zamanda Britanya’da çok büyük bir hakimiyet kuracaktır. Bir çok kişi denemesine rağmen kılıcı yerinden oynatamaz . Arthur ise tek seferde kılıcı çeker ve tahta oturur.
Kimi kaynaklarda ise bir kılıçtan daha bahsedilmektedir. Tahta çıktıktan sonra yapılan bir savaşta Arthur devrin Kralı Pellinore ile savaşırken kılıcı kırılır. Kral Arthur büyücü Merlin’in yardımıyla Gölün Hanım’ından (Lady of the Lake) Ekskalibur’u alır. Kılıç kadar kılıcın kını da çok önemlidir ve sahibine insanüstü özellikler vermektedir. Kın sayesinde Kral Arthur’un vücudunun herhangi bir yeri yaralansa da kanamayacaktır. Hikayenin sonrasını internette yer alan birçok hikayeye havale ederek esas ilgilendiğimiz soruya geçelim.
Ekskalibur’un sahibine özel güçler vermesini sağlayan özelliği neydi?
Bu sorunun cevabını bulmanın çok zor olduğunun farkındayım. Nasıl olmayayım, yüzyıllardır belki binlerce insan cevabın peşinde koştu. Ancak tarihte yaşanan bazı benzer ve sahih hadiselerden ipucu elde edilebileceği kanısındayım.
Öncellikle Ekskalibur’un kendi döneminde daha önce hiç kullanılmamış bir maden tarafından dövüldüğünü düşünüyorum/düşünmeye sevk ediliyorum. 1100’lü yıllarda yaşamış Britanyalı tarihçi ve meşhur Arthurien Geoffrey of Monmouth’a göre Ekskalibur (Excalibur) ismi latince bir sözcük olan “caliburnus”dan gelmekte. Caliburnus’un etimolojik kökeni ise ortaçağ latincesinde kullanılan bir kelime “chalybs” yani “çelik”. Aynı zamanda türkçede kullandığımız sağlam, sert gibi mecazi anlamları var. Tıpkı barutun icadı, atomun parçalanması, gelişmiş savaş uçaklarının üretimi kendi dönemlerinin tarihsel sürecini değiştirmesi gibi Kavimler Göçü zamanının Britanyası’nda yeni bir madenin kullanılmasının tarihin gidişatını değiştirecek bir etkisinin olması kulağa çok normal geliyor.
Bu bağlamda Arthur-Ekskalibur hikayelerinin ne kadarı gerçek ne kadarı hayal mahsülü bilemiyorum ancak buradan madenlerin insanlık tarihinde önemli bir yere sahip olduğu sonucuna varıyorum. Bu tezi savunmama yarayacak bazı ilahi argümanlarım var;
Biz Davud’a tarafımızdan bir imtiyaz verdik: “Ey dağlar! Ey kuşlar! Onunla beraber tesbih edin, şevke gelip Allah’ın yüceliğini terennüm edin.” dedik.Ayrıca demiri ona yumuşattık (demiri şekillendirme kudreti verdik) “Bütün bedeni örtecek uzun zırhlar yap, onları dokumada intizama dikkat et ve siz de ey Davud ailesi! Hepiniz faydalı ve makbul işler yapınız, çünkü Ben yaptıklarınızı görüyorum.” buyurduk. (34/Sebe-10,11)
“Demir kütleleri getirin bana!” Zülkarneyn iki dağın arasını demir kütleleriyle doldurtup dağlarla aynı seviyeye getirince: “Körükleyin!” dedi. Tam onu bir ateş haline getirince, “Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim.” dedi. (18/Kehf-96)
Şu kesindir ki, Biz resullerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti gerçekleştirmeleri için, resullerle beraber kitap ve adalet terazisi indirdik. Mahiyetinde büyük bir kuvvet ve insanlara birçok fayda bulunan demiri de, kullanmaları ve Allah’ı görmedikleri halde O’nun dinini ve peygamberlerini, kimlerin bu kuvvet ile destekleyeceğini bilip ortaya çıkarmak için, büyük bir nimet olarak indirdik. Unutmayın ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak galiptir (kimsenin desteğine ihtiyacı yoktur).(57/Hadid-25)
Ayetlerde de gördüğümüz üzere Allah insanlara ihtiyaç duyduklarında madenleri kullanmayı öğretmiş ve nimetlerinden bir nimet olarak çağlara gökten tanzim etmiştir.
İnsan-maden ilişkisinde bence bir diğer başlık daha var. Sadece araç-gereç, savaş aleti yapmanın ötesinde Allah fizyolojik olarak da insanı sodyum, potasyum, demir, çinko..vb madenlere bir bakıma mecbur bırakmıştır. Hekimler bunların eksikliğini hastalık olarak tanımlamaktalar. Bazı minarellerin eksikliği hafıza sorunlarına bazısı kansızlığa bazısı da dolaşım bozukluklarına neden olmaktadır. Yazımıza konu olan Ekskalibur’un kınının kanamayı durdurma özelliğinin olması bugünün bilimsel gerçekliğinde hiç de mucize gibi görünmüyor.
İzin verirseniz yazımı yine bir soruyla sonlandırmak istiyorum;
Nereden çıktı/çıkacak bu tarih değiştiren madenler?
İpucu: 3 Mart 2008, Muğla
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017