Çekirdekler – 1

, 7 Ekim 2014

1) Ray Kurzweil, Singularity denildiğinde ilk akla gelen kişidir. Singularity’nin bir din olup olmadığı, ilgili mahfillerde tartışılan bir konu. Müesses herhangi bir dinde olması beklenen bir çok şeyi ihtiva ettiği muhakkak. Ama daha gelişme sürecinde. Bebekliğini yaşadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bebeğin büyüyüp gelişebileceği vasatı, dört bir koldan hazırlamaya çalışıyorlar. Zamanlamaya azami dikkat ediyorlar. Erken bir hamle yapmama konusundaki dikkatleri hayranlığımı celbediyor.

Ray Kurzweil, Singularity denildiğinde akla gelen ilk kişidir dedik. Ama en birikimli ve donanımlı kişi olduğu anlamına gelmiyor bu. Hatta Kurzweil’da çok bariz sırıtan zaaflar, bazı aydın kafalarda Singularity tehlikesini hafife almaya da sebebiyet verebiliyor:
“Bu şarlatanlar mı insanlık tarihindeki en korkunç tehlikeyi getirecek olanlar? Hadi canım sende…”

Kurzweil, oluşturulmaya çalışılan Singularity dininin(!) şu andaki peygamberidir(!) Bunu sadece biz söylemiyoruz. Singularity ile biraz daha ilgilendiğiniz zaman bolca karşınıza çıkacak olan bir tespittir bu. Kurzweil bu sahte dinin son peygamberi de değildir. Daha başka yıldızlar da çıkacak sahneye ve “son şarlatan”ı çıkarıncaya kadar bu devam edecek.

Ray Kurzweil, Amerikan Devleti'nin en yüksek bilim nişanını Bill Clinton'dan alırken.

Ray Kurzweil, Amerikan Devleti’nin en yüksek bilim nişanını Bill Clinton’dan alırken.

2) Ray Kurzweil’ı anlamadan Singularity hakkındaki kanaatleriniz eksik olmaya mahkumdur. Tekrar ediyorum: Ray Kurzweil’in zaaflarına takılmayın. Aynı şeyleri bir robot gibi devamlı tekrar etmesine, uçuk ve ayakları yere basmayan gelecek projeksiyonlarına, zekanın bir tezahürü olan espri anlayışından yoksunluğuna… Bu uzar gider. Bunlara takılırsanız, ilk düğmeyi daha baştan yanlış iliklemiş olursunuz ve bu sizi doğru bir sonuca götürmez. Daha doğrusu bir şeyler hep eksik kalır.

Ray Kurzweil sadece bir bilim adamı, girişimci ve mucit değildir. “Kurzweil sadece Kurzweil değildir.” Bu konulara ileride değinmeyi düşünüyoruz. Sadece şunu belirteyim:

Bu kadar espriden yoksun, ruhsuz, robot görünümlü futurist bir adamın, üzerinde kocaman bir Mickey Mouse olan eski tip bir analog saati otuz küsür yıldır kolunda taşıması… Bu kontrast, üzerinde seyredeceğimiz büyük bir hikayenin sinema perdesidir.

Senelerdir kolunda taşıdığı Mickey Mouse saati

Senelerdir kolunda taşıdığı Mickey Mouse saati

3) Ray Kurzweil, kendisine tâbi olan bir çok insanı yadırgatacak şekilde okült bir yapıya mensup bir kişidir. Birkaç sene evvelki durumuna göre daha ileri bir mertebeye yükseltilmiştir. Bu okült yapıya, dilerseniz, Oktan Keleş’in literatürümüze kazandırdığı şekliyle “Şeytanîler” diyebilirsiniz.

4) Singularity ve Kurzweil’i anlamak için Neoplatonizm’i, Spinoza’yı ve İslamî kültür içine sızan şekliyle “Ukûl-u aşere” düşüncesini bilmek zorundayız. Singularity, eski bir düşüncenin çağımıza uyarlanmış ve güncellenmiş yeni bir formudur. Dikkatlice bakanlar, süslü, dijital bir perdenin ardındaki o eski yüzü görebilirler.

Singularity yaklaştı...

Singularity yaklaştı…

5) Singularity tehlikesi konusunda hakikaten bir şeyler yapmak isteyen ve bu sele karşı “iyilik duvarı”na bir değil bir çok tuğla koymak isteyenler, bilmeliler ki bunun için kolay bir yöntem vaad edilmiyor. Dileyen, taraftar olarak tezahürat da yapabilir ve bu bile çok önemlidir. Futbolda seyirci 12. oyuncudur. Maçları bazen seyircinin performansı belirler. Olumlu veya olumsuz. Ama sahaya girip oynamak isteyen ve böylece bir tuğla yerine bin tuğla koyabilecekler, çamura girmeyi de göze almalı.

Mücadele etmek düşmanını tanımaktan geçiyor çünkü. Bu zorluğu göze alanlar, Kurzweil’ın en önemli eseri olan “Singularity is Near” kitabını (tabii İngilizce biliyorlarsa) okumalılar. İnternet üzerinden konuşmalarını seyretmek çok daha kolay. Özellikle kendisi hakkında, kendisinin arkasında olduğu iki tane belgesel-film var:

a) Transcendent Man (1 Mart 2011)

b) Singularity is Near (20 Temmuz 2012)

Bunlarla başlayabilirsiniz. Türkçe’de de bu konuda faydalanabileceğimiz kitaplar var. Merak eden okuyucularımız için o kitapların da ismini verebiliriz.

Hasılı; mücadele etmek isteyenler için kolay bir yol vaad edilmiyor. Ama yoldaşa da o kadar çok ihtiyacımız da var ki…

“Çekirdekler – 1” yazısına 5 yanıt var

  1. Fatih INC demiş ki: ( 16 Ekim, 2014, 2:45)

    Es-Selam olsun,Eser Seyyah Savaşçı bilinci ile yaşamak ölmek nasib eylesin Yüceler yücesi ALLAH
    İlgi ve Alaka ile takip ediyorum ALLAH Kaleminize Güç kuvvet versin Erenler Yoldaşınız olsun EyvAllah.

  2. feridun b. kaya demiş ki: ( 14 Ekim, 2014, 17:57)

    ilk önce michio kaku’nun “geleceğin fiziği” ve tübitak yayınlarından yeni çıkan “yeni hümanistler” kitapları ile başlayabilirsiniz.

  3. esad coşkuntürk demiş ki: ( 13 Ekim, 2014, 22:45)

    Merhaba;

    Karınca misali eğer bizim de bu yangına bir damla su taşıyarak katılma imkanımız varsa, tarafımızı belli etme adına… ne mutlu bize…

  4. orkun demiş ki: ( 13 Ekim, 2014, 19:26)

    Selam selam….Bu yolu gösterdi bize bir Sultan….O yolu kimlerle yürüyecegimizide…Yoldaşınız olmak şereftir…Kervanın revan olacagı zamanlara dikkat kesildik gözümüz işaret fişeklerinde….EyvAllah…..

  5. ali demiş ki: ( 13 Ekim, 2014, 15:54)

    nedir bu kitaplar nereden nasıl temin edebiliriz ?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.