Singularity Avrupa Zirvesi Günlüğü – 2
B. Sadık Ünal, 6 Aralık 2014Peter Diamandis’in Yükselen Yıldızı
Lobide bulunduğu çok kısa sürelerde gördüğü teveccüh, konuşmasının uzunluğu ve dinleyici sayısının çokluğu itibariyle Amsterdam’daki zirvenin yükselen yıldızı Diamandis gibi gözüküyordu. İçerik itibariyle hemen hemen yeni hiçbir şey söylemedi. Clinton Global Iniatiative’de yaptığı konuşma ve aldığı takdir hem kendisi tarafından, hem de takdim edilirken Salim İsmail tarafından dile getirildi. Diamandis vakit kaybetmeden sitesine koyduğu bu takdirle çok gururluydu. “Abundance” isimli kitabı da ayrıca Bill Clinton tarafından hem CGI programında hem de Clinton ile yapılan bir röportajda ayrıca tavsiye edilmişti.
Bill Clinton – Diamandis dostluğu bir açıdan önemli olabilir. Bilişim/Bilgi Teknolojilerini geliştirme konusunda demokrat siyasetçiler daha geniş bir vizyona sahipler. Cumhuriyetçiler “eski ekonomi” şirketlerini destekleyerek A.B.D’den know-how’ın kaçmasına sebep olan hareketleri ile meşhur. Geçtiğimiz günlerde ise Cumhuriyetçiler büyük bir seçim zaferi kazandı. Bu seçim zaferinden sonra ikinci döneminde Obama ile çalışmayan ve dolayısıyla ismi yıpranmamış olan Hillary Clinton’ın ismi Başkanlık için yarışacak adaylar arasında hemen öne çıktı. Hatta bazı demokratlar bir mucizeye, bir “Musa”ya ihtiyaç duyduklarını ve bu çıkışı ancak Hillary Clinton ile yapabileceklerini söyleyecek kadar muhtemel başkan adayının etrafında kenetlendi. Hillary Clinton’ın bu senaryo çerçevesinde başkan olması durumunda Bill Clinton da Beyaz Saray’a dönmüş olacak. Sanırım Diamandis meteor madenciliği gibi aşırı maliyetli yatırımları, PPP (özel-kamu ortak projeleri) çerçevesinde bu dönemde gündeme getirmeye çalışacaktır.
Salim İsmail, Diamandis ve Kurzweil
Salim İsmail, televizyonlara röportaj verdiği ve programın yöneticiliğini üstlendiği halde Diamandis’e göre bir adım geride kaldı. Programa katılmamasının da etkisi ile Ray Kurzweil’e yapılan göndermelerin hiç denecek kadar az olması şaşırtıcıydı. Ray Kurzweil daha önceden çok defalar hayatının projesi gibi sunduğu Singularity Üniversitesi projesinden vazgeçmese dahi, fiili olarak uzaklaşmış gözüküyor. Google için ne gibi projelere liderlik yaptığını bilmesek de, bu projelerin Kurzweil’i Singularity Üniversitesi’nden uzaklaştıracak kadar önemli ve zaman ayırmaya fazlasıyla değecek işler olduğunu tahmin etmek zor değil. En azından Kurzweil’in kanaati bu yönde olmalı.
Diamandis’in Yeni Kitabı: Bold
“Bold” kelimesini ‘cesur/cüretkar’ olarak çevirebiliriz. Diamandis’in yeni kitabı ve çıkış tarihi amazon.com’da ilan edildiği üzere: 3 Şubat. Ancak bazı konuşmacıların elinde gördüğümüz kadarıyla kitabın baskısı yapılmış durumda. Arka kapakta yer alan ilk yorum da Bill Clinton’ın.
Herkese cesur olmayı tavsiye etmekle birlikte Singularity Avrupa Zirvesi’nin bugüne kadar gerçekleşen diğer organizasyonlardan daha fazla tehditleri nazara vermesi, dikkat çeken bir tenakuz niteliğinde. Aslında görünürdeki bu tenakuzun altında şöyle bir mesaj var: “Çok korkulacak bir geleceğe doğru gidiyoruz. Büyük tehditler altındayız, ama biz korkmuyoruz. Siz de bizimle hareket ederseniz, bu gelecekte tehditlere maruz kalmamak adına fırsatları değerlendirebilirsiniz.”
Bu çerçevede Diamandis, dolaylı yoldan bir kurtarıcı gibi, en azından kurtarıcılardan biri gibi, konumlandırılmış oluyor. Diamandis’in ilk kitabının alt başlığı: “Gelecek düşündüğünden/zannettiğinden daha iyi” idi. Tehditlerin ve risklerin oluşturduğu ve gelecek adına korkuların arka planı doldurduğu bir zeminde, Diamandis bir umut kapısı olarak parlıyor ve genel argümantasyon yapısının zayıflığı böylelikle gizlenmiş oluyor.
Dünyanın hemen halihazırda mevcut büyük sorunları adına hiçbir çözüm önerisi getirmedikleri halde yakın-uzak gelecek için bütün çözümleri vaat etmeleri Diamandis ve benzerlerinin inandırıcılıkları adına en büyük boşluk. Genel argümantasyon yapısının bozukluğundan kastımız da biraz bu mesele. Bugün geleceğin vaat ettiği risklerin, tehditlerin sadakası hükmünde olan sorunların hiçbiri ile ilgili en ufak bir maslahat teklifini dahi ancak ararsanız belki bulursunuz, ama iş 10-20 yıl sonrasına gelince “eksponansiyel mucize” ile herşeyin hallolacağına inanmamız isteniyor. Benim teklifim, küresel büyük sorunlardan birini çözsünler, biz de eksponensiyel olarak yarın binini çözeceklerine inanalım. Aksi halde; Halep orda ise arşın burada; gelecek orada ise bugün burada demenin de bizim hakkımız olduğunu düşünüyorum.
Singularity Avrupa Zirvesi ve 3B Yazıcılar
3B Yazıcılar konusu, doğrudan herhangi bir konuşmanın omurgasına oturmamakla birlikte, eskisine göre çok daha fazla bir oran ile hemen hemen her sunumda kendine yer buldu.
Andre Wegner isimli konuşmacı ise sunumun bir kısmını 3B Yazıcılara ayırmıştı. Kısa sürede kullanılan materyel sayısının 4’ten 300+ gibi bir mertebeye gelmesinin üzerinde özellikle durdu. Son 12 yıl içi nde ise seri üretimde, 3B yazıcı gibi bireysel üretim kapsamında üretilebilen parçaların oranının %0’dan %34’e çıktığından bahsetti. Yani nihai sanayi mamüllerinin %34’ünde bir kısım parçanın 3B Yazıcı ile üretilebildiğini vurguladı.
Sadece 2 hafta önce Hewlett-Peckard’ın 3B Yazıcı üretim hızını 10 kat arttıran bir teknoloji geliştirdiğini duyurduğundan bahsetti. Bu teknoloji ve yeni ürün ile ilgili bilgiye Hewlett-Peckard’ın sitesinden ulaşılabiliyor. Geleneksel sanat yaklaşımında bir sanatın değerini onun zaman maliyeti ve ayrılan zamanın kalitesinin belirlemesine mukabil, bir nevi pragma ve nicelik çağı olan günümüzde hız, sanatın tek değer ölçüsü olma yolundadır. Bu yönüyle Hewlett-Packard’ın geliştirdiği yeni teknolojinin, 3B Yazıcıların ufkunu bir süre için daha çok hızın ve buna bağlı olarak ekonomik faydanın bir enstrümanına çevireceğini tahmin edebiliriz. Diğer yandan hız ile birlikte materyel kalitesinde de bir artış sağlanırsa, her evin küçük bir fabrikaya dönüşeceği günlerin zannettiğimizden daha yakın olduğunu söyleyebiliriz.
Andre Wegner kalitesiz dizayn ve kalitesiz materyalin 3B Yazıcı sektörünün gelişiminin önündeki en büyük engel olduğundan bahsetti. Materyal ve dizayndaki kalite sorununun düşük satışa sebep olduğundan, bunun düşük kar ve sonuç olarak düşük ar-ge bütçelerini mümkün kıldığından ve düşük ar-ge bütçesi ile istenilen materyallerin geliştirilemediğinden bahsetti. Bu kısır döngü, sektörün geleceğinde olmak isteyenlerin kaliteli kreasyonları cezbedecek materyaller geliştirmeleri gerektiğini gösteriyordu.
Büyük ihtimalle, materyal kalitesinin gelişimi sanatın da mecrasını değiştirebilecek etkilere sahip olacak. Son 100 yıl içinde form/şekil düzeyindeki gelişimin; sanatın sunumu için kullanılan “technos”un, sanatın ve sanatçının yönünü etkilediği düşünülürse, bu öngörümüzün de haklı çıkması şaşırtıcı olmayacak.
Sanatsal yaratıcılık ile üretimin arasındaki mesafenin kalkması sonucu, artık yapmanın yerini hayal edebilmenin ve tasarlayabilmenin aldığı yeni bir gelecek devriminin ilk ayak sesleri 3B Yazıcılardan geliyor. Bu gelecek beklentisine benzer bir düşünce ile Andre Wegner, 3B Modellemenin dil kabiliyeti gibi fıtratın bir parçası haline getirilmesini öneriyor ve çocukluktan itibaren eğitimin bir parçası haline gelmesinin öneminden bahsediyor.
Not:
Singularity Avrupa Zirvesi Günlüğü’nin 3. yazısının içeriği: Rob Nail ve Brad Templeton’ın sunumları, Google Gözlüğü ve Google’ın sürücüsüz aracı, Zirvede sağlanan “dil birliği” ve anlamı…
“Singularity Avrupa Zirvesi Günlüğü – 2” yazısına bir yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
ray kurzweil googleda yaptiklarini bazi konusmalarinda anlatiyor aslinda, cok detayli olmasa da. how to create a mind kitabini hayata gecirmeye calisiyor google’da. natural language i anlayan insan beyni gibi calisan yapay zeka yapmaya calisiyor diye biliyorum. bunun disinda seyler de yapiyor olabilir, tam bilmiyorum.