Çekirdekler – 2
Feridun B. Kaya, 13 Ocak 20151) Ray Kurzweil’ın okült bir gruba müntesip olduğunu ve bu gruba Şeytanîler de dendiğini daha önce ifade etmiştik. İlk 20’lik daireye dahil iken mertebe aldığını ve daha yüksek bir konuma getirildiğini de eklemiştik. Artık ilk 13 kişiden biridir.
2) 2012 Singularity Summit toplantısında sitemizin yazarlarından Bedirhan Sonakın kendisi ile fotoğraf çektirmek için yanına yaklaştığında, Ray Kurzweil onun İstanbul’dan geldiğini öğrenince hem Bedirhan hem de onun yanında bulunan diğer arkadaşlar, Kurzweil’ın yüzünde sanki bir bulut, karanlık bir gölge geçtiğini gördüklerini söylediler. Psikolojisi aniden tepki vermiş bu duruma. İstanbul onda niye böyle bir tesir oluşturdu, bizim için bir merak konusu.
3) Bedirhan Sonakın’ın o esnada gerçekleşen enteresan bir başka tecrübesi daha var. Fotoğraf çektirirken Kurzweil’ın koluna giriyor Bedirhan. Ondan sonra 1,5 saat boyunca kolunun hep uyuşuk kaldığını ifade etti. Psikolojik de olabilir başka şeyler de.
4) Singularity Üniversitesi’nin kurucularından ve Singulariteryen toplantıların en çok sahne alan simalarından olan Peter Diamandis aynen Ray Kurzweil gibi Singularity’yi bir ekol olarak sembolleri ile de üzerinde taşıyor. Parmağındaki Singularity Üniversitesi’ne ait büyük yüzük de buna dahil. Ama Peter Diamandis, Ray Kuzweil’ın müntesip olduğu okült şeytanî gruba dahil değil. Yani işin “batın” kısmına vakıf olmayabilir. Tabii bu istihbaratı birkaç sene önce gönül ehli latif bir zattan almıştık. Şimdi durum değişmiş midir? Zannetmiyorum.
5) 2012 Singularity Summit toplantısının en parlak konuşmacılarından biri Temple Grandin idi. Singularity düşüncesinin tam zıddına fikirler serdetti. Çok farklı bir insan… Arkadaşlarımız onu İstanbul’a davet ettiler. Ve onu çok şaşırtan bir de hediye. Hakikaten şaşırdı. Şaşırmalıydı.
6) Ray Kurzweil’ın körler için yaptığı okuma makinesi onun en çok iftihar ettiği ve aynı zamanda tanıtılması ile ilgili PR çalışmalarında en çok kullanılan en kuvvetli bir donedir. Bu alet yazılı bir metni tarayan ve daha sonra taradığı o metni yüksek sesle okuyan çamaşır makinası büyüklüğünde bir cihazdı. İlk müşterisi, meşhur Amerikalı şarkıcı Stevie Wonder idi. Yıl 1985’di.
Aradan 23 sene geçti. 2008 yılında Dünya Bilim Festivalinde cebinden el büyüklüğünde bir cihaz çıkardı. Bu cihaz 23 sene önceki cihazın daha gelişmiş bir modeliydi. 23 sene az daha azmetmiş. Bu gidiş devam ederse bir sonraki hedef körlerin okumasına sebep olacak aletin nano boyutlarda olması; yani dışarıdan gözükebilen herhangi bir alet olmadan körlerin gözlerinin görebilmesi. İnsanlık için sevinilecek bir gelişme. Körlerin mutluluğu için keşke bu güzelliklere bizim insanımız vesile olsa. Çünkü insanlık için faydalı bu gibi icraatlar, niyetleri çok farklı kuzu postundaki kurtlar elinden zuhur ederse, deccaliyeti fark edebilecek basiretten uzak olan insan kalabalıkları, ahirzamanın bu dehşetli tehlikesinin çekim alanından kendilerini kurtaramazlar. Hem dünya nüfusunda büyük bir yer kaplayan Hıristiyanlar hem de ehl-i sünnet Müslüman toplulukları Hz. İsa’nın (as) tekrar gelişini, nüzûlunu intizar ediyorlar. Hz. İsa’nın (as) en büyük bir vasfı “körleri iyileştimesi”; onları görür haline getirmesi; diğer önemli bir vasfı da “ölüleri diriltmesi” idi. Ne enteresan ki, Singularity düşüncesinin (dini mi demeliydik?) en büyük amaçlarından biri “immortality”; yani “ölümsüzlük”; ve bu sahte dinin en tanınan peygamberinin(!) en büyük amaçlarından biri de “körleri iyileştirmek”.
Acaba bu yüzden mi dualarımızda istiaze ettiğimiz (Allah’a sığındığımız) şeylerden biri de “Mesih ül Deccal”; yani “Deccal Mesih”dir? Allah’ım; “Yalancı Kurtarıcı’nın” şerrinden sana sığınırız.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017