Transhümanist Parti ve Zoltan Istvan
Misafir Yazarlar, 20 Mayıs 2015ALİ MUSA ARSLAN – Transhumanist parti Amerikan siyasetinin ön planına teknolojiyi ve bilimi koymayı hedefleyen bir siyasi organizasyon. Bu parti 7 ekim 2014te kar amacı gütmeyen organizasyon olarak fütürist Zoltan Istvan tarafından kuruldu. Hedefleriyle ABD ve dünyayı çok daha ilerilere götüreceğini iddia ediyor.
Partinin kurucusu Zoltan Istvan 1973 doğumlu, 21 yaşında tek başına dünyayı deniz yoluyla gezen, 100’den fazla ülke keşfeden, National Geographic için çalışmış biri. Istvan gezileri sırasında tanık olduğu patlamayan bombalar gibi savaş kalıntılarından etkilenip ölümü çok yakınlarında hissetmiş, bu da kendi deyimiyle onu düşünmeye sevk etmiş. Buradan itibaren kendisine felsefeci, fütürist ve transhumanist sıfatlarını kazandıracak dönemi başlıyor ve bu işi partiye dönüştürüp ABD’nin esas politikası haline getirmeye çalışmaya kadar gidiyor.
Istvan’a göre insanlık için yeni yol makine ile insan vücudunun birleştirileceği ‘cyborg’laşmaktan geçiyor. Robotik kalp, yapay uzuvlar ve zihin okuyucu başlıklar buna örnek olarak verilebilir. Istvan ‘cyborg’laşmayı robotik kalple izah ediyor. Amerika’da kalp hastalıkları en çok can alan durumların içinde yer alıyor. Bu hastalıkların önüne kriz geçirmeyecek robotik bir kalple geçilebilecektir. Bu konudaki çalışmalar bunun hiç bir sorun çıkarmadan gerçekleştirilebileceğini gösteriyor. Bu ise zaten tranhumanistik bir meseledir ve cyborglaşmadan kasıt da budur. Bu düşünceler de kalbi yalnızca kan pompası olarak görmenin bir tezahürüdür. Halbuki biz kalbin pek çok manevi işlevi olduğunu ve onları henüz keşfedememiş olmamızın yok oldukları anlamına gelmeyeceğini biliyoruz. Ancak materyalist bakış açısıyla bunların varlığını tamamen inkar yolu seçildiği için robotik kalbin insan kalbinden çok daha başarılı olacağı iddia ediliyor. Allah’ın insandaki evi insanın elinden alınmaya çalışılıyor. Her ne kadar bunlar iyi niyetli gözüken amaçlarla sunulsa da böbrek yetmezliği gibi çok daha yaygın olan bir konuda, yapay böbrek üretmek yerine öncelikle kalbin tercih edilmesi akıllara niyetleri konusunda soru işaretleri getiriyor. Robotik kalp burada sadece bir örnek teşkil ediyor, robotik kalp üzerinden insana bakış açılarını belirtiyorlar, insanın acımadan kesilip biçilebilecek bir “et torbası” olarak gördüklerini ilan etmiş oluyorlar.
Dünyadaki her insana hitap etmek istemeleri bir başka özellikleri. Dünyanın çoğunluğu kendini dindar olarak tanımlaması bu meselelere belli önyargılarla bakmalarına neden oluyor. Bu önyargıları kırmak bu akımın en büyük amaçları arasında yer alıyor. Ölüm doğal yaşamın bir parçası olarak görülüyor ve denklemin dışına atılması kabul edilmiyor. Ancak transhumanism yalnızca ateist insanlardan oluşmuyor. Istvan için sadece daha uzun yaşamayı istemek buna dahil olmak için yeterli. Istvan burada öncelikle insanları kendisi gibi düşünebilmeleri için kendi sahasına çekmeye çalışıyor ve aslında bu insanlara düşüncelerinin yanlış olduğu ya da bununla uğraşırlarsa dinden vazgeçmeleri gerektiği şeklinde yaklaşmamak gerekiyor, burada olan sadece insan doğasını geliştirmek, insanlara bunu anlatabilirseniz, insanlar buna ikna olacaklardır diyor. Burada ölümsüzlüğü aradığımızı iddia etmiyoruz, neden 10000 yıl yaşamayalım diye ekliyor. Her düşünceden insanı kendi tarafına çekmek için kendi hedefleriyle çelişen fakat bunun karşılığında karşı tarafı da kendi zeminine çeken ve bir sonraki hamlesinde kendi hedefine ikna edeceği yolu elde etmiş oluyor.
Bu kadar uzun yaşamak istemiyorum denmesi bir başka korkuları.
Ancak bunun bilim hemen yanı başımızda olduğu teziyle defetmeye çalışıyorlar. 30-40 yıl içinde bunların sonuçlarını verecek, insanlar da bunu görünce neden birden çok kariyerim olmasın, neden çocuklarıma daha çok vakit ayıramayayım demeye başlayacaklar diye ümit ediyorlar. Halbuki yumurtanın kabuğunu çelikten yapmaya çalışmak civcive hayır mı şer mi olacaktır bunu sizlerin değerlendirmesine bırakıyorum.
Bir diğer mesele ise bu oluşumun LGBT ile ilerde kesişmeyi umması. Öncelikle LGBT’nin ne olduğunu genişletilmiş halini ileriki makalelere havale etmek üzere biraz açalım. LGBT “lezbiyen”, “gey”, “biseksüel” ve “transgender” kelimelerinin baş harfleridir. Eşcinsel kelimesi bu kavramların hepsini kapsamadığı için 1990lerden itibaren çatı kelime olarak Amerika Birleşik Devletleri ve diğer İngilizce konuşulan ülkelerde yaygın hale gelmiştir. 1960lardan önce heteroseksüel olmama için kullanılan ortak bir kelime yoktu, 1860lardan beri kullanılan “üçüncü cinsiyet” vardı fakat bu da geniş kabul görmüyordu. 1970lerde gey kelimesi günümüzdeki anlamını kazandı. 1990lara kadar kendi aralarında birbirlerini kabul etmeme gibi iç çekişmeler olsa da, 1990dan itibaren bir isim altında hareket etmeye başladılar.
LGBT hareketiyle transhumanism in pek çok ortak noktası mevcut. Transhumanistler insanın vücuduyla istediğini yapabilmesini yani morfolojik özgürlüğü savunuyorlar. Başkasına zarar vermediği müddetçe istediğimizi yapabiliriz düşüncesinden hareket ediyorlar. Gelecekte belki cinsiyet ortadan kalkacak, rahme ihtiyaç duymadan bebekler dünyaya gelecek, bebeklerimizi dizayn edeceğiz, bilimin insanı esaslı biçimde değiştirdiği bir dünyaya doğru gidiyoruz, dolayısıyla LGBT ve transhumanism muhakkak bir yerde kesişeceklerdir diyorlar.
Başkasına zarar vermediği müddetçe istenilenin yapılabilmesi, bu dünyada bir yolcu, bu vücudun bir emanetçisi olan insan için kabul edilebilir bir düşünce değildir. İnsan malik olmadığı bir şeyde dilediği gibi tasarruf hakkına sahip değildir, İslami düşünceye göre bu vücutlar da bizlere emanet olduğuna göre bunların bu argümanlarla kabul ettirilmeye çalışılması mümkün değildir.
Istvan, Tranhumanist Partinin esas amacını tranhumnist zihniyete sahip bir dünya oluşturmak olduğunu ve ölümün üstesinden gelmek olduğunu belirtiyor. Hükümetlerin en büyük bütçe kalemini savunma harcamaları oluşturmaktadır. Istvan’a göre bu çok yanlış bir uygulama. İnsanlara direk etkili sonuçları olacağı için en büyük kalem teknoloji harcamaları olmaları. Eğer 1trilyon dolar ayrılırsa bu meseleye, 10 yıl içinde ölüm meselesini aşılmış olacaktır diyor.
Hükümet bu meseleleri yavaşlattığını Bush’un kök hücre araştırmalarını veto etmesi örneğini veriyor ve 21. Yy ın en önemli teknolojisinde gecikmiş olunduğunu belirtiyor. Eğer başkan olabilirse yapacağı 3 temel şeyi şöyle sıralıyor;
- Amerikalı bilimadamlarının 15-20 yıl içinde ölümün ve yaşlanmanın üstesinden gelebilmesi için her türlü kaynağı sağlamak
- Radikal teknoloji ve bilimin sevilmesi ve uğraşılması için Amerika’da bir kültürel zihniyet oluşturmak
- Transhumanist çağa geçerken teknolojinin kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla gerekli önlemleri anlamak
Transhumanizm yine de dünya üzerindeki her az olsun çok olsun her toplulukla iletişim kurmaya, ortak bir zemin oluşturmaya ve kendi fikirlerine ikna etmeye çalışıyor. Görülen o ki dünyanın şu anki lokomotif ülkesi ABD’nin siyasi hayatına da atılarak bu hedeflerine daha rahat ulaşmak için efor sarfetmekteler. Her ne kadar propogandalarında liberal bir dil kullanmaya çalışsalarda, vaadlerinin tek doğru olduğu ve bunun karşısında durmanın divanelik olduğu önermesinden hareket ettikleri için, konuşmalarını dinlerken ya da yazılarını okurken insanın aklında çeşit çeşit distopik gelecekler canlanabiliyor. Amaçlarındaki olası başarı durumunda, Hak görüşü savunuyor olmak deli olarak yaftalanmaya yeter neden olacak, şimdiden karşı argümanlarla gerekli mücadele verilmezse, ileride görüşünü savunabilmek çok daha güç hal alacak ve bu konularda düşünmemiş olan tarafsız çoğunluğun transhumanist görüşten yana olmasına neden olacak.
Araf Suresi
185.Hiç düşünmezler mi göklerin ve yerin hükümranlığını, o muazzam saltanatı? Düşünmezler mi Allah’ın yarattığı herhangi bir mahlûktaki ilahî düzenlemeyi?Onu da düşünmezlerse bari ecellerinin yaklaşmış olabileceği ihtimalini?O halde buna iman etmedikten sonra, daha hangi söze inanırlar?
186.Allah kimi şaşırtırsa onu doğru yola getirecek yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, körü körüne yuvarlanır giderler.
“Transhümanist Parti ve Zoltan Istvan” yazısına 2 yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Çalışma için teşekkürler. Yalnız eleştirilerinize katılmıyorum. Kalp kelimesi üzerinde tahrifat yapmışsınız. Kuran’daki kalp manevidir. Zorda kalınca siz de o kalbi takarsınız.
Ayrıca yaratılış ve ölüm üzerinde düşünmüşler ve bu kanaatlere varmışlar.
zoltan kelimesi “sultan” kelimesinden geliyormuş. adamın adı sultan.