Exponential Finance – 1
Bedirhan Sonakın, 18 Haziran 2015Singularity Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği, Exponential Finance etkinliği New York’ta 2-3 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi. Biz de Her-An olarak, Türkiye’den katılan yegane ekiptik. Etkinliği takip etmenin yanında, röportajlar ve bire bir sohbetlerle etkinliğin nabzını tutmaya çalıştık.
New York’un finansal bölgesinde, 9/11 olayında yıkılan ikiz kulelere çok yakın olan bir otelde gerçekleştirilen etkinlik çok iyi organize edilmişti. Etkinliğin içeriği finans olmasının yanında CNBC ve Deloitte gibi iki büyük kuruluşun da üst düzey destekçi olması, etkinliğin genel katılımcı kitlesinin finans dünyasından olmasını sağlamıştı. Katılımcılar arasında finans dünyasından çok sayıda üst düzey yönetici de bulunuyordu.
Etkinliği başında yayınlanan Singularity Üniversitesi videosunda baş rolleri Ray Kurzweil ve Peter Diamandis paylaşıyordu. Etkinliğin açılışı SU yöneticisi Will Weisman tarafından yapıldı ve Weisman konuşmasına Deliotte’un ve CNBC’nin yaptığı desteklerin önemini vurgulayarak ve onlara teşekkür ederek başladı, bunun dışında Credit Suisse’in de kendilerine destek olmaya başlayacağını söyleyerek onlara da teşekkür etti. Dünya çapında etkin bu kuruluşların desteğinin, SU’nun vizyonunun iş dünyasında çok hızlı yayılmasında büyük etkisi olacağını şimdiden öngörebiliriz.
İlk dikkatimizi çeken SU’nun kendisini konumlandırdığı yer oldu. Peter Diamandis’in konsantrasyonu son 10 yıldaki patlama yapan projelerin dünüştürücü etkilerine (AirBNB’nin otelciliği ve Über’in ise taksiciliği dönüştürmesi gibi) dikkat çekerek, bankacılık ve finans dünyasının da bu etkiye maruz kalacağını ancak SU’nun bunun farkında olduğunun altını çizmek oldu. Bu dönüşümün kaçınılmaz olacağını defalarca vurgulayarak, SU’u “exponential” alanda yegane danışman gibi konumlandırmaya çalışıldığı izlenimini ciddi bir biçimde hissettik.
Yıkıcı anlamına gelen “disruptive” kelimesi genel olarak neredeyse tüm sunumlarda ortak kullanılan kelimeydi. Yine Über’in ve AirBNB’nin ortaya çıkıp sektörlerinin var olan oyuncularının yerine nasıl bir anda geçtiği bu konuda tekrar tekrar verilen örneklerdi. Bu konuların üzerinde durulurken kullanılan cümle şuydu:
“Eğer bir alanda para kazanıyorsanız, birisi yakında bunu bozacaktır”
Diamandis sunumunda, bir yandan bankacılık ve finans sektörüne sıra size geliyor dikkatli olun derken, diğer yandan Moore’s Law’ın psikolojik kaldıraç etkisini her zamanki gibi kullanarak, “biz SU’da geleceğin teknolojilerinin gelişimi hakkında projeksiyon yaparak, projelerimizi buna göre geliştiriyoruz” şeklinde bir yaklaşımla kendilerini üst bir konumdan hitap eder konuma getirdi.
Fintech tabiri de sunumlarda genel olarak geçiyordu ve yeni teknolojilerin finansal uygulamalarını geliştiren şirketler için kullanıldı. Ancak Diamandis bu konuyu da bir adım ileri götürerek, “gelecek 10 yılda göreceğimiz gelişmelerin %1’ini daha görmedik” dedi ve mobil cihazların, banka şubelerinin yerine geçeceğini, finans sektöründeki en önemli 5 pozisyonun finans dışı alandan gelen pozisyonlar olacağını ve en önemlisi de, yeni nesil finans şirketlerinin aslında teknoloji şirketleri olacağını iddia etti.
Ardından gelen iki konuşmacı ise, finans alanından gelen ve fintech alanında yeni uygulamalar geliştiren iki profesyoneldi. Bu iki kişinin de üzerinde durduğu konu yeni neslin (millenials olarak adlandırılıyor) banka olarak tanıyacağı şeyin bir cihaz ve bir ya da birden fazla uygulama olacağıydı. Odaklandıkları nokta ise finansal işlemlerin işlevsel olmasının tek başına yeterli olmayacağı, bunun yanında farklı bir deneyim olması gerekliliğiydi. Bunun tabiri ise UBERvari bir bankacılık deneyimi olarak yine aynı konuya atıftı.
Soru cevap bölümünde 3 konuşmacı beraberdi, ve en ilginç soru ise ileride Google Bank yada Microsoft Bank gibi bir şey görecek miyiz şeklindeydi. Buna verilen cevap ise daha farklı bir yaklaşımdı ve evrensel bankacılığı bütün alt kırılımlarında ayrı birer uygulama gelişeceği hakkında ortak bir görüş vardı. Asıl sorunun regülatör kurumların (devletler, IMF vb.) bu dönüşüme ayak uydurup uyduramayacağı konusunda olduğunu belirttiler. Diğer bir dikkat çekici unsur da Diamandis’in ters sorulara verdiği cevaplarda çok sık olarak “yeniliklerin korkusu” ve “peşin hüküm” kavramlarına sarılmasıydı. Örneğin Uber konusunda yaşanmış saldırı ve taciz gibi problemlerden bahsedildiğinde, bunları bu kelimelerle karşılayarak soruları profesyonel bir biçimde geçiştirdi.
Anladığımız kadarıyla tüm dünyayı internet ağına katma amacıyla yapılan projeler, örneğin Google’ın Loon projesi özellikle Afrika’da sıkıntı olan bağlanma sorununa odaklanıyor ve oradaki kitlenin internet ağına katılmasının getireceği değer çok önemseniyor. Peter Diamandis de bunu çok önemsediğini çok hissettirdi.
Bunların ardından sabah seansında finansal yatırım alanında hazırlanan bir uygulama hakkında konuşuldu ve sonrasında Brad Templeton’un sunumu yer aldı. Brad Templeton sunumunda genel olarak Yapay Zeka’nın gelişiminden bahsetti, ancak her konuda yapay zeka kullanımına gerek olmadığının bebek ağlarsa süt istiyordur, burada yapay zeka olmasına gerek yok gibi bir örnekle anlattı.
Öğlen seansı daha çok finans odaklıydı. CNBC’de finans editörü olan Bob Pisani sunumları yöneten kişiydi. Bu da CNBC’nin işin içine ne kadar girdiğini gösterdi bize. Gerek moderatörlük, gerekse de soru-cevap seansları ile öğlen sunumları devam etti. Genel odak noktası Bitcoin ve bunun teknolojik altyapısı olan “blockchain” üzerineydi. Bu konuya odaklanan ve girişimleri olan tecrübeli finansçıların konuşmalarından anladığımız, dijital para birimi mantığının çok hızlı bir biçimde finans dünyasında yayılma olasılığının olduğuydu. Sunumlar teknik detaylar içerse de coşku ve heyecan açısından tatminkardı, bu izleyicileri de etkiledi.
Son olarak günün en dikkat çekici sunumlarından birisi de ABRA adlı uygulama hakkındaydı. ABRA uygulamasının geliştiricisi Bill Barhydt’in yaptığı sunum genel olarak ABRA’nın çalışma prensibi üzerineydi. Ancak uygulama, dünyanın her yerinde insanların birbirine bankalardan bağımsız para yollayabilmesini sağladığı için fazlasıyla dikkat çekiciydi. Aslında blockchain sistemi üzerinden çalışan, ancak görünürde kişilerin uygulama aracılığı ile nakit para transferi yapmasını sağlayan bu uygulama herkesi etkiledi.
Öğlen seansı katılımcıların ilgi alanlarına göre bölündüğü küçük toplantılarla devam etti. İkinci gün ise Salim İsmail’in ve Ray Kurzweil’ın günüydü. Bir sonraki yazımızda etkinliğin ikinci günü hakkındaki izlenimleri bulabilirsiniz.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017