Ray Kurzweil: Google’ın tüm imkanlarını kullanıyorum
Faruk Ay, 7 Haziran 2015Singularity Üniversitesi’nin “Exponential Finance/ Üstel Finans” etkinliği geçtiğimiz günlerde Amerika’nın New York şehrinde gerçekleşti. Bu etkinlikle ilgili yazılarımız ve röportajlarımız var. İlk olarak medyada da çokça yer bulan Ray Kurzweil’in konuşmasından başlamayı tercih ettik.
Etkinliğin ikinci günü CNBC televizyonu finans editörlerinden Bob Pisani ile söyleşi yapan Kurzweil söyleşiye geçen sene olduğu gibi yine uzaktan katıldı. Ama bu sefer görüntüsü ekrana yansıtılmak yerine ilkel bir robot-avatar aracılığı ile sahnede yerini aldı.
Pisani ilk olarak Kurzweil’in yeni imajına (bir öncekinden memnun kalmamış olacak ki değiştirmiş) iltifatlar düzerek giriş yaptı, ardından Google’da çalışmaların nasıl gittiği ve günlerinin nasıl geçtiğini sordu.
Kurzweil Google’ın içinde kendi şirketini yönetir gibi rahat hareket ettiğini ve kendisine işine karışılmayacağı garantisinin verildiğini söyledi. Google’ın inanılmaz kaynakları (hem işlem gücü, hem depoladıkları devasa veri) ile 50 senedir kovaladığı, insan zekasını dijital olarak yeniden oluşturma hayalini gerçekleştirebileceğini ifade etti.
Google da tipik bir günü “Beyin” takımı ile yapılan toplantılar, dilin incelikleri (sıfatların gizli özellikleri, metaforlar vs.) üzerine saatlerce konuşmalar ve daha detay sayılacak birçok konuda farklı disiplindeki ekiplerle yapay zeka çalışmalarını ilerlettikleri ve daha önce belirlediği insan zekasına eş yapay zeka hedefinin 2029 da yakalanacağına dair takvimin sorunsuz işlediğini söyledi.
Ardından Pisani’nin Moore Yasasının geçerliliğini yitirmeye başladığına dair sorusuna Kurzweil Moore Yasası’nın kendi kullandığı kavramın “Hızlandırılmış kazanımlar yasası/ Law of accelerating returns” eş anlamlısı olmadığı ama eksponensiyel kavramını herkesin gündemine sokan meşhur bir yasa olduğunu ifade ettikten sonra 2020 yılında transistörlerde 20 karbon atomu boyutuna erişeceğimizi ve bundan daha fazla küçültülebileceğini sanmadığını söyledi. Bununla birlikte Kurzweil teknolojinin evrimsel bir süreç olduğunu, özellikle fiyat performans noktasında eksponensiyel ilerlemenin daha ucuz transistörler ve benzeri yeniliklerle tutarlı bir şekilde devam edeceğini öne sürdü. Tahminleri konusunda da istatistikler veren Kurzweil “Age of Spiritual Machines” kitabında yaptığı 147 tahminin %86 sının tuttuğunu, tutmayanlara örnek olarak 2009 da kullanmaya başlayacağız dediği “insansız araba” gibi teknolojiler olduğunu söyledi. (2009 da teknoloji çalışıyor olsa da hayatımıza 2015 de girmeye başlayacak) Bununla birlikte fiyat performans üzerine yaptığı tüm tahminlerin tuttuğunu da belirtti.
Kurzweil üzerinde çalıştığı yeni kitabını da burada ilk kez duyurdu. Daha önce yazdığı “Singularity is Near / Singularity Yaklaştı” kitabının devamı olacak ve 18 ay sonra çıkması planlanan yeni kitabın ismi “Singularity is Nearer / Singularity Daha da Yaklaştı”. (bu isim salonda gülüşmelere neden oldu)
Bir sonraki soru “2023 yılında insan beyni kapasitesine sahip bilgisayarlara sahip olacak mıyız?” oldu.
Kurzweil bu soruya verdiği cevapta genel olarak iki farklı yöntemin olduğunu, başını Avrupalılar’ın çektiği beynin tüm fakülteleri ile kopyalanmaya çalışıldığı projenin bir tarafta olduğu ve bunu gerçekleştirmenin çok daha uzun süreceğini ama kendi bahsettiği haliyle beynin işlevsel yönünün taklit edileceği dönemin 2030 ile başlayacağını öne sürdü.
Bu dönemdeki 3 ana gelişmeyi şu şekilde özetledi:
- Bağışıklık sisteminin geliştirilmesi: Beynin nasıl çalıştığını çözdüğümüz zaman her türlü hastalık ve negatif etkileri bertaraf edecek teknoloji destekli çözümler üretebileceğiz.
- Sinir sistemine doğrudan erişen sanal dünyalar: Şu anda dar anlamıyla bir sanal dünya dönemine girmek üzereyiz önümüzdeki sene ile birlikte gözlükler vs. ile sanal dünya tecrübesi yaşayacağız ama beynin nasıl çalıştığı çözüldüğünde bu sanal dünyalar gerçek bir matrix’e dönüşecek.
- Neokorteksimiz online hale gelecek: Beynin bir işlem sınırı var ama biz işlevsel yönünü çözdüğümüz beyni bulut bilişim tarzı bir yöntemle o işlem gücünü kullanacak hale getirerek evrimde bir üst basamağa çıkabiliriz. Hibrit insan olarak adlandıracağımız bu durumda biyolojik ve biyolojik olmayan bir arada kullanılacak hatta biyolojik olmayan kısmımız diğerine oranla daha fazla olacak.
Daha sonra Pisani Kurzweil’e “Ex-Machina” filmini izleyip izlemediğini sordu.
Kurzweil filmi duyduğunu ama henüz izlemediğini, izlediği “Her” filmini şu ana kadar yapay zeka üzerine yapılan filmlerden daha çok beğendiğini çünkü bu filmde distopik bir kurgu olmadığını, iki grubun yapay zekanın kontrolünü ele geçirmek için savaşmadığını ya da yapay zekanın insanları yok etmek üzere hareket etmediğini görmekten memnun olduğunu dile getirdi, sadece filmde yapay zekaya bir beden verilmemesini eleştirerek bu kısmın yapay zekayı geliştirmekten çok daha kolay olacağını söyledi.
Kuantum bilgisayarlar üzerine gelen soruya bu konuda hala kuşkulu olduğunu çünkü hala ekponensiyel gelişmeyi destekleyecek bir kanıtın ortaya koyulamadığını söyledi. Bununla birlikte şu anda Kuantum Şifrelemenin çalıştığını ve bunun insanların mahremiyeti için iyi bir gelişme olarak gördüğünü, fakat iş deşifre işlemine geldiğinde hala büyük sayılarla olan işlemlerde çözülmesi gereken sorunlar olduğunu ifade etti.
Söyleşinin merakla beklenen anı Elon Musk ve Stephen Hawking gibi ünlü isimlerin art arda yaptıkları “Yapay Zeka (YZ)”nın tehlikeleri ile ilgili açıklamalara Kurzweil’in ne diyeceği idi. Fakat tam soru sorulurken Kurzweil ile bağlantı kopması Singularity Üniversitesi tarafında bir panik havası yaşattı ve Salim İsmail sahneye zıplayarak soruya esprili cevaplar vermeye çalıştı : “Elon Musk YZ’nın tehlikelerinden dem vurup diğerlerini bu alandan uzaklaştırmayı planlıyor sonra kendisi yatırım yapacak.”
Kısa süren bağlantı probleminin giderilmesi ile Kurzweil YZ meselesinin bu şekilde tartışılmasının iyi birşey olduğunu söyledi, eskiden “YZ gerçekten geliştirilebilecek mi yoksa imkansız mı?” diye tartışılırken şimdi tartışmaların geldiği noktanın aslında YZ konusunda nasıl bir gelişme ortaya konduğunu gösteriyor dedi ve YZ’yı birçok teknoloji gibi ateşe benzetti ve iki ucu keskin bıçak olarak adlandırdığı bu teknolojilerin bize çok güzel vaadlerinin yanında tehlikeler de getirdiğini söyledi.
YZ’nın bu konuda tek potansiyel tehlike olmadığını biyoteknolojinin de bir varoluşsal risk (existential risk) taşıdığını, örneğin geliştirilecek ölümcül bir virüsün tüm dünyada yayılması ile insan ırkının sonunu getirebileceğini, buna karşılık bilim insanlarının bu konuda riskin önüne geçmek üzere 30 yıl önce Asilomar diye bilinen toplantıda belli kararlar aldıklarını ve sürekli bu kararların güncellenerek ciddiyetle çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Kurzweil YZ konusunda birçok insana göre iyimser olsa da risklerin hafife alınmasından yana olmadığını ve bu konuda yapılacak tartışmaların YZ gelişimini güçlendireceğini ifade etti.
Kurzweil daha sonra iddialı bir şekilde teknoloji sayesinde dünyanın en güvenli ve şiddetin azaldığı çağında yaşadığımızı iddia ederek “ee şiddetin arttığını duymuyor musun hergün haberlerde?” diye soranlara da haber alma imkanlarımızın yine teknoloji sayesinde çok geliştiği ve bundan 100 sene öncesinde şiddetin çok daha fazla olmasına rağmen bundan haberdar olan kişilerin ne kadar az olduğunu söyledi.
Son olarak dinleyicilerden gelen sorulardan birinde devletin rolü ile ilgili Çin’i örnek vererek, geçtiğimiz günlerde bu ülkeye yaptığı ziyaretten ve orada devletin yenilikleri nasıl desteklediğinden bahsetti. (Google bir süredir doğrudan Çin hükümeti ile görüşmelerini sıklaştırmıştı) Eksponensiyel gelişmelerin önünü açmak için devletlerin regülasyonları azaltması gerektiğini çünkü bunun bir sıfır toplamlı oyun olmadığı ve dünyanın neresinde olursa olsun herhangi bir gelişmenin herkes için kazanç olacağı ve diğerleri tarafından bu gelişmelerin alınıp bir sonraki ilerlemenin kaydedilebileceğini söyledi.
Yakın zamanda etkinlikle ilgili daha geniş bilgiyi paylaşacağız.
“Ray Kurzweil: Google’ın tüm imkanlarını kullanıyorum” yazısına 3 yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Mehmet Bey değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Elon Musk meselesinde ince bir espri var aslında, yapay zeka karşıtı görüşlerinin dışında başarısı kıskanılan bir girişimci ve Peter Thiel’in aksine bu oluşuma beklenilen desteği henüz vermiyor, Salim İsmail sadece burda değil başka konuşmalarında da Elon Musk hakkında hafiften iğneleyici lafları sürekli sarf ediyor. Dediğiniz gibi Deep Learning meselesi şu an için bildiğimiz en etkili yöntem, Google’ın satın aldığı Deep Mind bu konuda etkinlik boyunca örnek gösterilen çalışmalara sahip. Ray Kurzweil “How to Create a Mind” kitabında gitmeye çalıştığı yolu biraz anlatmış. Tabi Google’daki imkanlarla şu anda bildiğimiz tekniklerin dışında nelerle uğraşıyorlar meçhul. Bir de bu konuşmadaki önemli nokta “mind upload” gibi uçuk bir kavramdan beynin teknoloji ile geliştirilmesi gibi daha makul görünen bir seviyeye gelmeleri oldu.
Ben şahsen Elon Musk hakkındaki yoruma katılmıyorum. Onun en iyi ihtimalle kullanacağı yapay zeka uygulamaları geçen yıllarda nerdeyse insan görüntü tanıma seviyesine ulaşan yapay sinir ağı sistemleri olabilir. Trafik işaretleri tanıma konusunda, kendi giden araçlar teknolojisinde. onun dışında Elon Musk’ın ilgi alanı farklı zaten. Kesişim noktası pek yok. Ama konumuza dönecek olursak maalesef evet. Ben de şahsen Pattern Recognition ve Machine Learning üzerine çalışmış birisi olarak Deep Learning konuları tehlikeli boyutlara varıyor. 2011 Trafik işaretleri tanıma sistemi yarışması bir başlangıç bu adamlar için. İnsan beyninin ne düşündüğünü çözen algoritmalar hala çok düşük başarı yüzdesinde olsa da geliştiriliyor deep learning ile. Deep Learning üzerine araştırma yapmanızı tavsiye ederim şahsen. Ama tabi ki komple bir beynin sadece bir kısmı bu. Bilgisayar Mühendisi olarak insan beyninin tamamının bilgisayar modellemesinin yapılabileceğine hala ihtimal vermiyorum. Deep Learning, şu aşamada görüntü ve ses tanıma, insan düşüncelerini okuma gibi tehlikeli konularda çalışabiliyor. Sıfırdan çıkarım yapabilen bir algoritma olabileceği pek aklıma gelmiyor doğrusu. Ama yukarıdaki arkadaşa katılıyorum. Bu sitenin yaygınlaşması lazım. İslam dünyasını bekleyen arkadaki tehlike bunlar aslında, yüzeyde görünenlerle uğraşıyoruz hala.
yahu kardeşim bu ne sürat? siz de mi eksponensiyelsiniz? bir kaç gün önce olmadı mı bu toplantı? medyada basit bir şekilde geçen bir haber, her-an’da detaylı ve içeriden haberler ile anlatılmış. bu site keşke daha fazla insan tarafından bilinse. bağlantının kopması ironik olmuş. daha fazla fotoğrafların paylaşılması merakımız biraz giderir. yine bir “her-an farkı” olmuş.