Bilderberg 2015 – 1
B. Sadık Ünal, 9 Ağustos 2015Bilderberg Toplantılarını Okumak Üzerine Yöntem Tavsiyesi
Kabala, tarihselliği içinde sürekli değişen; bir yönüyle eklektik; aynı kelimelerle sürekli farklı şeyler ifade edebileceğiniz bir manevi disiplin yumağı. Bu yüzden “kabalaya göre” derken ne ifade ettiğinizi uzunca anlatmanız gerekiyor. Ben bunu yapmadan bu tabiri kullanmayı ve manalandırmayı okuyucuya havale etmeyi tercih ederek bu meselenin sadece bir yönünden bahsedeceğim: Kabalitik Büyü Anlayışı ve Bilderberg.
Kabalanın bir yönü inisiyatik olarak kamil olmayan tüm öğretilerde olduğu gibi metafizikten büyüye kayma ve büyü yoluyla kuvvet; teshir; algı yönetimi yapma merkezinde bulunuyor. Bu büyülerin bir kısmı metafizik yörüngeli olmakla beraber bir kısmı da son derece fiziki bir zemine oturuyor. Bunlara bir örnek olarak ele alınacak olursa medya sektöründe yapılan algı büyülerinde, özellikle haberlerin dizilimi ve sunum biçimi bazen algıyı deterministik bir tarzda belirleyebiliyor. Bir başka örnek olarak da algının yönlendirilmesi üzerine internet üzerinde yapılan özel bir testin nihayetinde, muhataptan an itibariyle aklından geçen şeyi söylemesi isteniyor ve muhatapların %98’i bu alakasız gibi gözüken soru yığınına cevap verdikten sonra aklından geçen şeyi “kırmızı telefon” diyerek aynı kelimelerle cevaplıyorlar. Aynı testi çözen ben de algısı belirlenemeyen %2’lik kesimde kalmama rağmen %98’in algısından çok da uzak olmayan bir cevap verdiğimi gördüm. Şu an bu testin çok daha gelişmiş bir versiyonunu “algı yöneticileri” aracılığıyla gündelik hayatımızın bir parçası olarak çok defa yaşadığımızı ifade edebilirim.
Bilderbeg Toplantıları kamuoyu oluşturma ve geleceği şekillendirme gücü olan insanların davet edildiği bir platform. Böyle bir platformun doğası gereği kendisi ile ilgili algıyı yönetemeyecek kadar aciz olduğunu düşünmek sanıyorum en mütevazi ifadesi ile ileri düzeyde bir saflık göstergesidir. Yani kamuoyu oluşturma iddiası olan ve farklı derecelerde algı yönetiminde iradi veya gayri iradi olarak, konumlarından dolayı uzmanlaşmış insanların oluşturduğu bir platform, akli bir sonuç olarak bizzatihi “nasıl algılandığı” sorusu ile azami düzeyde ilgilidir.
Bu yönüyle Bilderberg toplantıları en azından 3 farklı kategoride okunabilir:
(1) Toplantı ile ilgili resmi açıklamalar ve altı çizilen hassasiyetler,
(2) Bilderberg Resminin anlattıkları (Katılımcılar ve bu katılımcıların şahs-ı manevisinden/kimyasından çıkan anlam),
(3) Kimyanın biraz derin analizi ile ortaya çıkarılabilecek olan etkinler ve edilgenler listesi.
Katılımcılar aynı ölçüde entellektüel birikim, zeka ve vizyona sahip olamayacakları için buraya davet edilenlerin bazılarının etki altına alınmak, bazılarının ise etki etmek üzere çağrıldığını da varsaymak durumundayız. Bu tarz varsayımlar bize gelecek adına makro planların kabaca taslaklarını sunabilir.
Analizler genellikle yüzeysel komplo teorileri de dahil olmak üzere birinci kategori üzerinden yapılıyor. İkinci kategori ile ilgili yorum hiç denecek kadar az olurken üçüncü kategorinin varlığından dahi genel itibariyle haberdar değiliz.
Bilderberg’i Neden Bilmiyorduk? Şimdi Neden Biliyoruz?
Gizem ve gizlilik bir güç unsurudur. Allah isimleriyle ve sıfatlarıyla bilinebilir, ama Zatı ile meçhul-u mutlaktır. Bu “bilinemezlik cazibesi” belki milyonlarla asfiyanın, evliyanın ilahi cezbeye kapılmasına ve hayatlarını ok gibi dosdoğru bir istikamette yaşamasına sebep olmuştur. Özetle; hakikatte gizem/gizlilik/bilinemezlik unsuru çok önemli bir hareket ettiricidir. İnsan tabiatı gereği bilemediğinin peşinde ve etkisindedir. Allah’ın bilinmez/gizli bir hazine olduğuna dair hadis-i kudsi, tasavvuf tarihinde merkezi bir riyasete sahiptir bu cümleden.
Hakikate ve hakikatler hakikati olan Zat’a bir davetiye hükmünde olan bu cazibe unsurunun dünya için kullanılması da mümkün. Bir yönüyle hakikate olan ilginin, gizem/gizlilik ambalajı ile çok daha çekici/cazip kılınmış, güç tutkusuna yönelik bir ilgiye, meraka dönüşmesi hakikatin çarpıtılmış bir hali; yani zihni körleten ve manevi arayışın yerine güç arayışını koyan bir anlayış. Bilderberg yıllarca bu çeşit bir gizemden doğan ve katılımcıları üzerinde gizem/gizlilik büyüsünden gelen cazibenin tesirini kullanan bir organizasyon oldu. Sisli perdeler ardında kimsenin bilmediği bu “gizlilik meclisi”ne katıldığı için kim bilir kaç kişi kendisini şanslı saydı ve insanlığa ait sırları keşfediyor olma duygusu ile hakikatte ilahi esrarın keşfi için verilen latifelerini bu nevden basit sırların peşinde uyuşturdu. Allah’a ait olduğunu bilemedi hakiki kudretin; ve bir ilahi hareket ettiricinin tahrifinden kaynaklanan güç büyüsünün kurbanı oldu.
Günün birinde Bilderberg açığa çıktı ve artık toplantıların nerede yapıldığı ve kimlerin katıldığı biliniyordu. Güç büyüsü bozuldu(!) veya algı ile ilgili yeni bir büyüye geçildi. Bu büyü de ilahi bir hakikatin dünya menfaatine çevrilmesi gibi bir yanlış okuma mahsulüydü. Bu sefer Bilderberg, “Şiddet-i zuhurunda perdelenme” hakikatinin tahrifine dayanmaya başladı. Farklı kesimler, hatta Bilderberg ile ilgili yıllarca komplo üretmiş isimler dahi -Türkiye’de Fehmi Koru gibi- davet edildi; bu platform algıda “normalleşti”, artık herşey o kadar “göz önünde” oluyordu veya şiddet-i zuhurunda perdeleniyordu ki komploya yer kalmamıştı. En azından büyük kitleler için durum böyleydi ama katılımcıları üzerinde gizlilikten kaynaklanan “güç büyüsünü” sürdürmeye devam etti. Çünkü katılımcılar yeterince iç daireye giremediklerini tecrübe ediyorlardı. Fehmi Koru, davetin cazibesinden kendini alamayıp katıldığı Bilderberg ile ilgili yorumlar yazarken umduğunu bulamadığını ifade etti. Yapılan bir takım gizli toplantılar olduğu ve bunlara davet edilmediği hissine kapıldığını ifade ediyordu. Bilderberg bu isimleri davet ederek kendi meşruiyetini çağın liberal algısına uygun olarak arttırırken bu isimleri bir nevi bekleme odası hükmünde toplantılarda ağarlayarak gizem ve gizlilikten doğan güç büyüsünü de ayrıca devam ettiriyordu.
Bilderberg hakkında düşünmek; büyüden kabalitik algı tekniklerine ve oradan ezoterik cemaatler ve cemiyetlerin güç mücadelesine kadar pek çok konuyu da düşünmek demektir. Dolayısıyla hiçbir Bilderberg Toplantısı kolayca yorumlanabilecek işler cümlesinden olmasa gerek diye düşünüyorum.
Bilderberg ve Tesadüfe İnanmakta Zorlandıklarımız
Herhalde dünyada en iyi korunan yerlerden biri Bilderberg Toplantılarının yapıldığı mekandır. Katılımcıların kendine özgü tedbirlerinin yanı sıra Bilderberg Toplantısı’nın olağan dışı güvenlik önlemlerine rağmen bir kaza kurşununa gerçekten inanmakta zorlanabilirsiniz. Özellikle de bu kaza kurşunu anti-terör biriminin özel eğitimli bir personelinin silahından çıkmışsa. İnanması zor olsa da bu seneki Bilderberg Toplantısı’nın güvenliğinden sorumlu EKO Cobra Anti-Terör timinin bir üyesi helikoptere binişi esnasında elindeki tüfeğin ateşlenmesi sonucu helikopterde zarara yol açtı.
Sanıyorum bu “kaza” kurşununun da tesadüften öte bir manası vardı. Güvenlik konusunun en fazla önlem alınan durumlarda dahi ne kadar kırılgan olabildiğini anlatıyordu bize. Özellikle özgürlüklerin rafa kaldırılmasının en önemli destekleyici argümanının güvenlik kaygıları olduğu düşünülürse bu “kazara” ortaya çıkan durumun aslında anlayana iyi bir satır arası okuma sunduğunu bile söyleyebiliriz.
Eleştirilerin ucuzluğu ve kolaycılığı
Bilderberg hala yarı-açık bir organizasyon olmakla eleştiriliyor. Bloggerlara veya sosyal medyaya ve anlık video, bilgi paylaşımına kapalı kalmaya devam ediyor. Yeni çağın önemli mecralarını; yeni medya üzerinden kitleleri etkileme şansını yitiriyor(!). Eğer bu görüntü bir kaç sene içinde değişirse atılacak haber başlıklarını düşünmek hiç de zor değil. Bir kaç blogger veya yüksek takipçisi olan bir kaç sosyal hesap kullanıcısı Bilderberg’e davet edilse “Değişime kimse direnemiyor” veya “Artık yeni dünyada eski siyasetler işlemiyor”,“Komplo Teorileri Çağının Sonu” denilecek ve böylelikle algının üzerine bir büyü katmanı daha giydirilecek. Bilderberg sosyal medya açılımı yaparsa aslında çağın ruhuna yenilmiş olmayacak, çağın ruhuna daha uygun bir propaganda yöntemi belirlemiş olacak. Mutlaka katılımcı blogger ve sosyal hesap kullanıcılarını -zaten davet ederek “iltifat etmiş” olmanın psikolojik üstünlüğünü de kullanarak- yönlendirmek adına gereken herşeyi planlayacaklardır.
Fehmi Koru örneğinden hareket edersek bu toplantılara katılmak ile bu toplantıların iç dairesine girmek aynı şeyi ifade etmiyor. Fehmi Koru gibi yılların duayen gazetecisinin dahi pek de fazla “içeriden bilgi” veremediği bu toplantılara “dış daire” kadrosundan katılacak sosyal medyacıların da aynı duruma düşmemeleri için bir sebep yok. Bilakis uzun yılların gizemini ortaya çıkartma motivasyonu ile Bilderberg’in itibar kazandırmak istediği düşüncelerin daha hızlı yayılmasına alet olabilirler.
Peter Thiel, LGBT ve Bilderberg
Paypal’daki başarısını birbiri ardınca verilen pek çok doğru yatırım kararı (Facebook, Palantir Technologies vs…) ile devam ettiren Thiel yeni ekonomi dünyasının parlak dahisi konumunu her geçen gün güçlendiriyor. Geleceğin sürekli olarak teknolojinin ittirmesi ile beklentilerin üstünde sürprizlerle dolu olduğu bir dünyada, geleceği şekillendiren teknolojilere yatırım yapan insanların söyleyecek sözü olması anlaşılır bir şey. Ama Peter Thiel’in, üzerinden bir mesaj vermek söz konusu olduğunda bahsi geçenden çok daha renkli bir kişisel arkaplanın da sahibi olduğunu söylemeliyiz. LGBT Hareketi’nin gündemde kendisine çok yoğun yer bulabildiği bugünlerde o, eşcinsel kimliğini açık olarak taşıyan biri ve aynı zamanda eşcinsel hakları ile ilgili savunulardan transgenderism hareketinin kendisine iyi bir yer bulduğu Singularity Üniversitesi’nin de kurucularından. Bilderberg gibi bir organizasyon, yazının ilk kısmında iddia edildiği gibi katılımcılarının kimyasından ve onların hal/bulunuş/oluşları üzerinden bir resim çizmeye çalışıyorsa bu resimde Thiel üzerinden:
(1) cinsiyet değiştirme özgürlüğü,
(2) LGBT evliliği,
(3) Singularity düşüncesi, ve büyük ölçüde
(4) Yapay Zeka (YZ) ve
(5) YZ merkezinde ölümsüzlük arayışı gibi başlıklar yer bulur;
Çünkü Peter Thiel kişiliği etrafında ön plana çıkan konular bunlar ve Bilderberg’in bu yılki konuları arasında da Peter Thiel’e bağlı ve ona bağlı olmayan yönüyle bu konular üzerine de müzakerelerin ve sunumların gerçekleştiği görülüyor.
Bilderberg’te en fazla öne çıkan ismin “yeryüzünün en başarılı eşcinseli” olması ile özellikle Amerika’da LGBT hakları konusunda devrimsel gelişmelerin aynı seneye denk düşmesi de satır arası okuma noktasında dikkatten kaçmayacak bir diğer husus.
“Sizden önce nice kavimler helak ettik. Onlar eşya ve süs bakımından sizden üstündüler.” Meryem Suresi 74. Ayet
Eşya bakımından üstünlük teknoloji üstünlüğü; süs bakımından üstünlük ise eğlence ve hikmetsiz -sadece süsleyici- sanat açısından üstünlüğü ifade ederse, bu iki tanımlayıcı niteliği ayırdedici özellik olarak kendinde taşıyan bir bölge var dünyada: Amerika Birleşik Devletleri’nın Kaliforniya Eyaleti. Maddi medeniyet açısından bu bölge “eşya ve süs” bakımından üstünlük sağlamış olmakla beraber dünyada eşcinselliğin de anavatanı, başkentleri olarak görülen iki şehre (Los Angeles ve San Francisco) ev sahipliği yapıyor. Bir yönüyle modern dünyada Sodom ve Gomore’yi çağrıştıracak ve aynı zamanda “eşya ve süs” üstünlüğü ile mağrur, Kaliforniya’dan ziyadesi olan bir bölge ve Los Angeles ve San Francisco’dan ziyadesi olan şehirler bulunmamakta.
Bu açıdan da bakıldığında Peter Thiel, San Francisco’da öncü teknoloji yatırımları olan bir eşcinsel olarak herhangi bir resme ve alt metne katkıda bulunmak açısından amacına pek muvafık bir seçim gibi gözüküyor.
Singularity ve Bilderberg
Singularity kavramına, en fazla tekrar eden temalar, konular üzerinden bakarsak, bir açıdan “Singularity” kavramının da isim babası olması yönüyle Yapay Zeka en birinci kavram olarak görünürken bunu sırasıyla; ölümsüzlük ve insanın mahiyetinin değiştirilmesi (transhuman) ve insanın insan denemeyecek birşeye dönüştürülmesi (posthuman) gibi konular takip eder. Son yıllarda bu konular genel kitlede “uçuk” görülmeye başlandığı için realiteye yönelme stratejisine dönerek teknolojinin sosyal ve ekonomik tehdit ve vaatlerine daha fazla eğilen bir vitrin oluşturma çabasındalar ama yine de hareketin kurucuları, Ray Kurzweil başta olmak üzere, ölümsüzlük fikrinin son 20 yıla denk düşen bir süre içinde en önemli ikonik karakterleri olarak beliriyor. Bu zeminde hem reel-politiğin temsilcileri ile Singülariteryenler arasında bir köprüye ihtiyaç duyuluyor hem de “ciddi” platformların gündemine Singülariteryen konuların sokularak ölümsüzlük, yapay süper zeka gibi bugün için insanların çoğuna uçuk gelen konuların normalleştirilmesi amaçlanıyor. Bu açıdan da 2015 Bilderberg Toplantısı’nın önemli çabaların miladı gibi bir nitelik taşıdığı söylenebilir.
Bilderberg 2015, Singularity Üniversitesi kurucusu Peter Thiel’i davet etmesinin yanı sıra Eric Schmidt’i de davet etti. Eric Schmidt, Bilderberg toplantılarına 2011, 2012, 2013 ve 2014’de de katılmıştı. Google’ın yönetim ve icra kurulu üyesi olan Schmidt, doğrudan aksiyon alarak Singularity akımına yardım eden Google’daki değişimin tetikleyicilerinden biri. Time Dergisi, Eylül 2013 sayısında daha çok Larry Paige’i ön planda tutan bir kapak konusu ile çıkmıştı. “Can Google Solve Death?”; yani “Google Ölümü Yenebilir mi?” diyordu kapaktaki başlık. Google’daki Singulariteryen eğilimlerin, Eric Schmidt’in üst üste Bilderberg Toplantılarına katılmaya başladığı ve Ray Kurzweil’in Google bünyesinde bir araştırma ekibini yönetme görevini üstlendiği tarihlerin sonrasına denk gelmesi de Singularity, Google ve Bilderberg arasında bir senkron olduğunu bize gösteren detaylardan. Eric Schmidt, ölümsüzlük vaadini “mümkün” kılacağı iddia edilen, bu yönü ile de ölümsüzlüğün kardeş konusu sayabileceğimiz yapay zeka konusunda da 2015 Bilderberg’e katkılarını sundu. Özetle; Bilderberg’te Singularity merkezindeki konuların artan ağırlığı ve Ray Kurzweil’in perspektifinden doğmuş gibi gözüken pek çok alana Google’ın yatırım yapması, hem sermaye hem de eski egemenlerin meclisinde bu akımın konumunu kuvvetlendirdiğini gösteriyor.
Dünya Büyücülerin Şafağına Uyanırken
Arthur C. Clarke, “Yeterince gelişmiş bir teknoloji büyüden ayırt edilemez.” der.
Bu sözden mülhem biz de: “Yeterince gelişmiş bir teknolojiyi üreten bir mühendis, büyücüden ayırt edilemez.” diyebiliriz. Böyle bir teknoloji geliştirici zümre/sınıf, yeni çağın ruhban sınıfı olmaya ve ruhban sınıfı olmanın avantajlarına, en başta da eleştirilemezlik kalkanına sahip olmaya adaydır. Kurzweil, Thiel, Eric Schmidt gibi önemli teknoloji geliştiriciler veya teknoloji geliştiren ekiplere liderlik yapanlar artık doğrudan doğruya Bilderberg gibi en azından tarihsel olarak kendilerini önceleyen büyük organizasyonları etkilemeye başladılar. Vaat ettikleri teknolojiler ve genel olarak teknolojinin vaatlerini sunum biçimleri, onları halkın iradesi üzerinde olduğu gibi intelijansiyanın iradesi üzerinde de irrasyonel ve asimetrik etki sahibi olan bir büyücü kimliğine büründürdü. Gerçekten de her hastalığa şifa, her derde deva, ölüme çare otu satan bir zümre/sınıf ile kim mücadele edebilir, hatta eleştirilmesini düşünebilir? Bu kadar büyük rüşvetler karşılığında bir fikrin namusu hangi noktaya kadar savunulabilir? Bu büyücülerin yalanına inanmaktansa hakikate inanmayı gerçekten kim seçebilir? Hakikat batıla galiptir her daim ama anlaşılamayan ve yok hükmüne düşen, sadece sureti kalan bir hakikat bu kadar “süslü” yalanlara karşı nasıl galip gelir? Bu gibi soruların cevabını başka bir yazıya havale ile kısaca; büyücülerin şafağına uyanmak üzere olduğu söylenebilir insanlığın; yalancı şafağın da bir hakiki şafağın müjdecisi olduğunu unutmayarak…
Bilderberg 2015 Toplantıları’nın Ardından – 2 Yazısı Konu Başlıkları:
– Ölümsüzlük, Singularity ve Bilderberg
– Yeni Bilderberg ve Singularity Akımı
– David Rockefeller ve Henry Kissinger/ Ölüme Meydan Okuma Seremonisi
– Barosso Neyin Sembolü?
– Türkiye’den Kimler Katıldı ?
– George Osborne ve James Wolfenson’un Bilderberg Resmine Katkısı
“Bilderberg 2015 – 1” yazısına 2 yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
2’yi sabırsızlıkla beklemekteyiz. Bildenerg hakkında küçük bir araştırma yaptık. fakat finans ayağı dışında herhangi bir iz bulamadık. küresel finans hareketleri planlama çekirdeği denilebilir gibi. toplantılarına sosyologların yada başka branş dallarıyla ilgilenen insanlarında çağrılması normal çünkü İktisat, Sosyolojiden ayrı tutulamaz. hele insanlar arasında ki gelir dağılımının bu kadar uç olduğu çağımızda sosyolojik değişimlerin her an analiz edilmesi onlar için elzemdir gibi geliyor. zenginler kendi kontrollerinde olmayan ihtilallerden fazla haz etmeyebilirler. bütün toplumların kimyaları farklı olabilir. yani kimisi yada pek azı manevi duyguları ön plana alabilirken diğer büyük bir kitle refahla ilgileniyordur. Singularity her ne kadar bilimle anılıyor gibi dursa da çok büyük bir bölümü sosyal projedir. dolayısıyla refaha hitap edecek yönleri ön plana çıkartılacaktır. bu konuda yazılacak çok şey var ama biz 2. bölümü daha çok merakla beklemekteyiz..
yeni bir laptop aldım. toshiba. içinde bir oyun kendiliğinden size yüklü veriliyor. adı ”doodlegod”. amblemi de üçgen içinde tek göz. başlangıçta siz ”tanrı!” gibi 4 ana unsurdan elementleri yaratıyorsunuz! bu başlangıç çağı oluyor. daha sonra sırasıyla teknoloji çağı-modern çağ ve tabiiki büyü çağına geliyorsunuz. birilerinin dediği gibi ”singularity is near”.