“İnternet Benim Dinimdir”
Davut Demirhan, 1 Eylül 2015Bu sözün sahibi iki kez kanser bir kez de akciğer nakli ameliyatı atlatmış ve bu günlere gelebilmesini internet sayesinde ulaşabildiği insanlara borçlu olduğunu düşünen Jim Gilliam.
Aşağıda bu konuda yaptığı konuşmayı izleyebilirsiniz:
Hikayesinin daha uzunca bir versiyonu ve daha detaylı fikirleri içinse internette ücretsiz olarak yayınladığı kitabını indirebilirsiniz.
Kitabında anlattığına göre çocukluğunda ailesi oldukça dindarmış. Kendisini de dindar bir hıristiyan olarak yetiştirmek için ellerinden geleni yapmışlar ve Gilliam’ın ergenlik döneminin ortalarına kadar bu konuda başarılı oldukları da anlaşılıyor. Ancak Gilliam’ın dindarlığı ailesinin kendisi için özenle oluşturduğu korumacı fanusu internet sayesinde kırmaya başlaması ile aşınmaya başlıyor ve ailesinin tasvip etmediği alışkanlıklar benimsemesi de bununla paralel gelişiyor.
Gilliam’ın kitabından anladığımız kadarıyla çocukluk ve ergenlikteki iki büyük meşguliyet alanı din ve internet. Başlangıçta din ağırlıkta gidiyor, henüz ortada internet en temel haliyle bile yok. Daha sonra internetle tanışıyor ve bir süre din ve interneti birlikte götürüyor. Hatta bu dönemde interneti insanları kendi dini ve muhafazakar Amerikalı görüşlerine ikna etmek, kendine benzeyen insanların topluluklarına katılmak için kullanıyor. Ancak internet sayesinde farklı insanları ve kültürleri tanıdıkça kendisinde de değişimler başlıyor. Ailesinin şeytani sözler içerdiğini düşündükleri için yasakladığı şarkıları dinlemek gibi faaliyetlere başlıyor.
Ailesi ile çatışmalar yaşadığı, bilgisayarından ve internetinden uzaklaştırılmakla cezalandırıldığı bu dönemlerden sonra ailesinin zoruyla bir hıristiyan üniversitesine başlıyor. Orada okurken, 18 yaşında, zor iyileşen bir tür kansere yakalandığını öğreniyor. Kendisi tedavi görürken annesinin de kansere yakalanıp ölmesi Gilliam’ı derinden yaralıyor. Annesi örnek bir insan, iyi bir hıristiyan olmasına rağmen bunların onun başına gelmesini anlayamıyor. İyileştikten sonra tekrar kansere yakalanıp ağır tedavilerin ardından bir kemik iliği naklinden sonra kanserden kurtuluyor.
Sonraki dönemde internetten edindiği dini insancını sarsan bilgiler ve konular (İncil’in toplanma – elenme süreci, evrim vb.) annesini kaybetmesinin acısı, annesinin ölümünün ardından ailesinin parçalandığını görmesi gibi şeylerle birleşince ateist oluyor. Anlattığına göre ateist olmasında 11 Eylül saldırılarından ve ABD’nin bunlara Irak Savaşı ile cevap vermesinden sonra hıristiyan olsun müslüman olsun din kaynaklı tutuculuğu kötülüklerin sebebi olarak görmesi de etkili.
Kanseri atlattıktan sonra iş hayatında bazı başarılar yakalamış giderken akciğerlerinin gördüğü kanser tedavilerinden dolayı oldukça yıprandığını ve akciğer nakli olmazsa öleceğini öğreniyor. İnternet sayesinde hikayesini geniş kitlelere ulaştırabiliyor. Böylece yakınları ve kendisine destek vermek isteyen tanımadığı biçok insan hep birlikte riskler sebebiyle kendisini ameliyat etmek istemeyen hastaneyi ameliyata ikna ediyorlar. Çok riskli olan bu ameliyatı da atlatıp çalışan akciğerlere kavuştuğunda tüm bu kavuştuğu şeyleri insanlara borçlu olduğunu düşünüyor. Kendi ifadesiye Tanrı’yı buluyor. Tanrı, ona göre insanlar birbirlerine bağlandıklarında “olan” bir şey.
Kitabın ilerleyen bölümünde Gilliam artık işi iyice abartıyor. Son bölümün adı “Vahiy” (İncil’deki son bölüme nazire). Burada artık yazar internetin sadece bir araç olmadığını, “kutsal” olduğunu, saygısızlık edilmemesi gerektiğini anlatıyor.
Hatta bu yeni dine bir sembol bile bulmuş: #
Jim Gilliam çok zor bir hayat geçirmiş ve birçok travma yaşamış birisi. Geçirdiği birçok ağır hastalık sonrasında mucizevi şekilde iyileşmesiyle büyük bir şükran duygusuyla dolduğu anlaşılıyor. Çocukluktan beri dindar bir hıristiyan olarak yetiştirilmiş. Acı bir şekilde kaybettiği sevgili annesinin kendisinden hep iyi bir hıristiyan ve dürüst biri olmasını beklediğinin bilincinde. Hem annesinin anısını onurlandırmak ve onun memnun olacağını düşündüğü bir hayat yaşamak istediği hem de dopdolu olduğu şükran duygularını yönelteceği bir mecrayı bilinçli veya bilinçsiz olarak aradığı anlaşılıyor. Ateist olduktan sonra bu ikisini gerçekleştirebileceği en uygun yol olarak da insanlık ve insanlığı birleştiren internete “inanmayı” görmüş.
Böylece Gilliam’ın şu anki halinin aslında kurtulmaya çalıştığı hıristiyan kültürünün bir sonucu olduğu görülebiliyor. Bir din oluşturmaktan, bu dini yaymaktan bahsetmesi, dinine hıristiyanlıktaki haça nazire gibi bir sembol bile bulmuş olması bunun delillerinden. Sonuç olarak şükrünü tamamen yanlış yerlere yöneltip insanlara paylaştırmak ve ziyan etmek talihsizliğinde bulunan bir insan. Kurduğu “din”in pek fazla insan tarafından heyecan verici bulunacağını düşünmüyorum ama Gilliam’ın hikayesi bize musibetlerin olduğu gibi şükür sebebi olan olayların da insanları ne kadar ilginç bir şekilde saptırabileceğini göstermesi açısından kıymetli.
İşin biraz spekülasyon kısmına girdiğimizde ise kitabın önsözünü yazan Ben Horowitz dikkatimizi çekiyor. Gilliam aynı zamanda NationBuilder adında bir girişimin de kurucusu ve Horowitz de bu girişimin yatırımcılarından. Zaten önsöz Gilliam’ın ve NationBuilder’ın bir reklamı gibi. Bu açıdan bakıldığında internet üzerinden ücretsiz olarak indirilebilen bu kitabın aslında NationBuilder için güzel bir halkla ilişkiler çalışması olabileceği gibi tatsız bir zanda bulunmak da mümkün.
İşin ekonomik yönü bir kenara bırakıldığında da Tanrı’nın reddi, insanların şükrünü alıp sağa sola saçarak ziyan etme niyeti kitabın manevi amaçlarını da açıkça gösteriyor. Bu fikrin aktif şekilde yayılmaya çalışılması da dikkati çeken ayrı bir konu. Ve bu da yine Gilliam’ın işiyle bağlantılı. Sattığı hizmet (NationBuilder) insanların internette kitleleri bir amaç için seferber edebilmesini kolaylaştırmak üzerine.
Jaron Lanier Singularity’yi karikatürize şekilde tanımlarken “bilinç kazanan İnternet”ten söz ediyor. Bununla birlikte düşünüldüğünde bu “internet dini” fikrinin zaten bir din olan Singularity ile ilişkisi de dikkat çekici. Tüm insanları mutlu edebilmeye kadir, hepsinin ötesinde bir güce sahip bir varlık Gilliam’ın dinindeki internetin vasıfları olarak sayılabilir. Singularity’deki aşkınlıkla ve vaatlerle oldukça paralel bir anlayış.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017