Exponential Finance – 3

, 3 Ekim 2015

İlk iki yazıda Singularity Üniversitesi (SU) çevresinde eklemlenen kitleyi ve SU’nun nasıl bir çekim alanı haline geldiğinden bahsettik. Tekrar ortaya koymak gerekirse etkinliğin ulaştığı kitle, onlarla iletişim biçimi ve onları kucaklayışı çok etkileyici. Bu etkinin daha da büyüyeceğini öngörmek çok da zor değil. Gelelim Singularity dediğimizde akla ilk gelen süperstar Ray Kurzweil’a.

Sitemizi takip edeneler hatırlayacaklardır, çok değil 3 sene önce Singularity Summit 2012’de yan yana fotoğraf çektirme ve ayaküstü görüşme fırsatı bulmuştuk. Yine sitemizi takip edenler, kendisi hakkındaki görüşlerimizi aktardığımız, kendisinin büyük resimdeki pozisyonunu ortaya koyduğumuz yazılarımızı da hatırlayacaklardır. Ray Kurzweil Singularity akımının en öncü ismi, öngörüleriyle akımı yönlendiren bir rolü var. Singularity kavramını, “bu dünya cenneti” ve “tanrı kavramı olmayan bir din” şeklinde tanımladığımız için bir nevi bu dinin peygamberi (Hak din ve hak nebileri tenzih ederek) tabirini kullanmıştık. Tabi Kurzweil’ı körü körüne eleştirmiyoruz, bugüne kadar aldığı onlarca patent ve icat ettiği bir çok teknoloji var. Bunlar ve bunların ardılları halen kullanılıyor. Bu nedenle sadece şarlatan olarak bakmıyoruz kendisine, bilakis güçlü ve söylediği sözün arkasını dolduran bir kişilik. Zaten bu nedenle Singularity misyonunun öncüsü rolü ona verilmiş. Bu nedenle subjektif olarak daha çok faydalandığımız konuşmalar olsa da, objektif olarak en önemli konuşma onun yapacağı konuşma olacaktı.

Ray-Kurzweil-1_pVR

Programda ilgi çekici olan şey Kurzweil’ın isminin diğer konuşmacılardan farklı bir şekilde etiketlenmiş olmasıydı. “Presenting Virtually” yani sanal bir sunum yapacaktı Kurzweil. Bunun nasıl olduğu da konuşma başladığında ortaya çıktı. Konuşmada tek başına değildi Kurzweil, konuşması bir çok konuşmada moderatörlük yapan Bob Pisani ile soru cevap şeklinde gerçekleşti. Kurzweil ise tekerlekli, kendi kendine hareket edebilen ve üzerine ekran yerleştirilmiş bir cihazda sahneye çıktı. “Kuzey Amerika’da bir yerde” olduğu belirtilen Kurzweil bu halde başladı Bob Pisani ile olan diyaloguna. Bob Pisani öncelikle ne kadar eski dost olduklarından bahsetti ve onun ne kadar önemli bir kişilik olduğunun altını çizdi.

kurzweil_pisani

Ve Ray Kurzweil konuşmaya başladı. Bob Pisani ona soru sorarken ekranın bağlı olduğu düzeneği uzaktan kumandayla Pisani’ye çevirirken, kendi konuşurken de seyricilere döndürerek, uzaktan konuşmasına rağmen, salonda varlığını hissettiren bir etki vermeye çalıştı. Bilindik Ray Kurzweil argümanlarının öncesinde sıkı bir Google güzellemesi ile başladı konuşma, Kurzweil kimsenin işlerine karışmadığını ve kendi şirketini yönetiyor gibi olduğunu söyledi. Google’da yapılanların önemini defalarca altını çizerek ortaya koydu ve teknolojinin evrimsel sürecin bir devamı olduğunu belirtti, bu yorum daha önceki etkinliklerden de bildiğimiz yorumdu. Örneğin Julia Galef de 2012’de Singularity Summit’de benzer bir yorumu, insanın evrimsel süreci teknoloji aracılığıyla yönetmeye başlayacağını anlatarak yapmıştı. Moore kanunun, kendisinin tüm bilgi endüstrisinde öngördüğü fiyat/performans alanındaki üssel gelişimin sadece bir alt başlığı olduğunu, bir sonraki üzerine çalışıldığını ama kendisinin belki on adım ileriyi düşündüğü için, şu anda bir sonraki üzerine çalışanlar tarafından bile şaşkınlıkla karşılandığını belirtti.

Girişten itibaren konuşmanın en önemli özelliği ise bugüne kadar dinlediğim Ray Kurzweil konuşmaları içinde, Ray Kurzweil’ın en çok “ben” dediği konuşmaydı. Sürekli kendisininden ve olaylara nasıl baktığından, daha da önemlisi öngörülerinden bahsetti. Etkinliğin katılımcıları kendi alanlarında ne kadar üst düzey ve uzman olsalar da, Singularity konusunda çok deneyimli olmadıkları için, Kurzweil’ın kendisinin ne kadar önemli olduğunu anlatması gerekliydi. Kitlenin deneyimsizliği konusunu da açıklamak gerekiyor diye düşünüyorum, finans alanında tepe pozisyonlardaki bir çok yönetici dışında, katılımcılar arasında orta-üst düzey konumlarda bulunan finans sektörü çalışanları da vardı ve bunların sayıları oldukça fazlaydı. Bunlardan sohbet imkanı bulduklarımız da bu etkinliğe aslında yeni iş imkanları nasıl buluruz ve kendi bildiğimiz alanda yeni neler yapabiliriz düşüncesiyle etkinliğe gelmişlerdi. Yani aslında Singularity kavramı ve bunun felsefesi ile çok ilgilenmiyorlardı, bir sonraki dalga ne olacak ve biz de bunu nereden yakalarız diye düşünüyorlardı. Ray Kurzweil’ın bu yeni kitle karşısında çok net bir biçimde olumlu bir imaj oluşturması gerekiyordu. Son kitabının çıkmasından bu yana 3 sene geçmişti ve etkinliği seyredenler, etkinlikten ayrıldıklarında çok satan kitaplar raflarında Kurzweil’ın herhangi bir kitabını bulamayacaklardı. Daha da ötesi, bu kitlenin takip etmesi muhtemel olan The New Yorker gibi ana akım dergilerde Kurzweil ile ilgili çıkan haberler biraz yaralayıcıydı.

Bu nedenle konuşmasında, yukarıda belirttiğimiz gibi “ben” kelimesini fazlasıyla kullandı ve belirttiğimiz gibi öngörülerinden de bahsetti, kendisinin öngörüleri nedeniyle eleştirilen ve hatta biraz da dalga geçilen bir durumuna karşı da pozisyon almış oldu. Öngörüleri konusundaki özgüveni her zamanki gibi çok üst seviyedeydi ve kesinlikle öngörülerinin yanlış olmadığını (hatta %86 oranında doğru olduklarını), yanlış olanların da yön olarak doğru ama zamanlama açısından yanlış olduklarını söyledi. Buna örnek olarak da sürücüsüz arabalarının çıkışı hakkındaki öngörüsünde 5-6 senelik bir yanılma olduğunu, ancak şu anda bu arabaların artık hayatımıza girmek üzere olduklarından bahsetti. 1980’lerin başından bugüne kadar olacak her şeyi aşağı yukarı tahmin ettiğini belirtirken, arama motoru olacağını bildiğini ama sadece Stanford’dan bir kaç kişinin arama motoru ile bu kadar ilerleyeceğini tahmin etmediğini söyleyerek, işverenine bir selam daha çaktı.

Bence bu konudaki gerçekten iyi bir politik hamle yaptı ve hem kendi itibarını kurtardı (ya da kendisini yeni tanıyanlar karşısında sağlam bir biçimde inşa etti) ve öngörülerinin bundan sonra da, özellikle bu yeni açılım yapılan kitle tarafından takip edilmesini sağladı; hem de kendi hatalarını ortaya koyarak bir tevazu(!) örneği göstermiş oldu.Tabi hemen arkasından da bu konuşmasını bir kehanet yapamadan bitirmemek için, “dizüstü bilgisayarların gücünün 2023 yılında bir insanın beyin kapasitesini geçeceği” iddiasında bulundu. Açıkçası bu öngörü-kehanet konusunun sürekli olumlu ya da olumsuz amaçla konuşulmasının ve yorumlanmasının faydası yine Ray Kurzweil’a oluyor. Dalga geçmek ya da ilham almak amacıyla da olsa yoğun bir biçimde takip edilen tek kahin kendisi oluyor, kendisini merkezde tutmaya devam ediyor.

ray_beam

O ana kadar bizim için de çok faydalı geçen bu etkinlikte, henüz bir aksaklık olmamıştı ve her şey kararında ve yolunda gidiyordu. Ancak Ray Kurzweil’ın tepeden inme konuşmasına aracılık eden hareketli ekran sisteminde ilk komik ve uyumsuz durumla karşılaştık, ilginç bir biçimde bu sistemin mikrofonunu salonun ses sistemine bağlayamadıkları için, ekrana bir bant ile iliştirilmiş bir yaka mikrofonu ile bu sorunu çözmüşlerdi. Gerçekten çok amatör gözüküyordu. Ancak sadece kozmetik sorunlar yoktu, tam Bob Pisani, Ray Kurzweil’a konuşmanın en kritik sorusunu sorduğu anda bağlantı kesildi. Salim Ismail hemen hızlı adımlarla sahneye çıktı ve teknik sorun nedeniyle özür dileyerek, soruyu Kurzweil yerine cevaplamaya başladı. Salim Ismail bir süre konuştuktan sonra bağlantı tekrar kurulabildi. Sorunun içeriği ise son aylarda Elon Musk ve Stephen Hawking tarafından dile getirilen, FHI’ın ise uzun süredir bahsettiği, hatta Nick Bostrom’ün üzerine “Varoluşsal Risk” ve “Süper Zeka” isimli kitaplar yazıdığı, bir yapay zekanın ya da bir üstün zekanın insanlar açısında varoluşsal risk oluşturup oluşturmayacağı konusuydu. Bob Pisani bu soruyu sorarken, bu fikrin yayılmasını bir virüse benzeterek “nereden geldiği belli olmayan virüs şeklinde sordu”. Henüz bağlantı kurulamadığı için sahneye hızla çıkan Salim Ismail soruyu cevaplamaya başladı, bu soruya karşı iki argümanı vardı. İlki Elon Musk’a sert bir biçimde saldırmak oldu, dalga geçerek Elon çok iyi bir girişimci, bu konularla başkası ilgilenmesin diye herkesi korkutuyor şeklinde bir argüman ortaya koydu, daha sonra ise her teknolojinin tehlikelerinin ve yararlarının olduğunu söyleyerek bu konuda uzmanların ortak bir yaklaşım sergilediklerini hatta Elon Musk’ın da bunlardan birisi olduğunu söyledi.

ismail_pisani

Salim Ismail sözünü bitirmek üzereyken, Kurzweil ile bağlantı tekrar kuruldu ve Bob Pisani bu soruyu ona tekrar virüs atıfıyla sordu. Kurzweil, Salim Ismail ile benzer argümanları kullandı ama bunu ondan çok daha iyi bir şekilde yaptı. Öncelikle yine “ben”i kullanarak, bu konuda ilk yazanlardan birisi olduğunu, ancak şu anda olumsuz konuşanların (Hawking ve Musk) aslında yapay zeka konusunda şüpheci olanlar ve bunun olacağına inanmayanlar olmasını ilginç bulduğunu belirtti. Her teknolojinin yararının ve tehlikesinin olduğu savını o da ortaya koydu. Ateşhem bizi ısıtır, hem de evimizin yanmasına neden olur gibi örneklerle savını güçlendirdi. Ancak bunun yanında günümüzde bir biyolojik silah yapılmamasının da sebebinin, bu konuda ortaya koyulan biyoteknoloji protokollerinin olduğunu ve bunun yapay zeka tarafında da yapılabileceğini, zaten bir büyük yapay zeka olmayacağını, 2 milyar yapay zeka olacağını ve bunlarla beraber yaşayacağımız anlattı. Son olarak da Steven Pinker’ın azalan şiddet eğilimi ile ilgili çalışmalarına atıfta bulunarak, bu azalmanın bilgi teknolojilerinin artışı ile olduğunu, gelecekte bunun daha da güçleneceğini söyledi. Ray Kurzweil en kritik konuları dahi güçlü örneklerle bilgi teknolojilerindeki gelişime bağlamak ve bunun her şeyin ilacı olduğunu anlatmak konusunda çok usta. Bunu genel olarak Peter Diamandis ve Salim Ismail gibi bir çok SU yöneticisinde görüyor olmamız, bu konularda ön çalışmanın ne kadar güçlü yapıldığını bize gösteriyor. Benzer sorular ve cevaplar hem daha önce çalışılmış oluyor, hem de bir aksaklık veya istenmeyen durumda alternatif bir plan işlemeye başlıyor. Bağlantı kesilmesi ve ardından Salim Ismail’in hızlıca soruyu cevaplamak amacıyla sahneye çıkıp, sonra gördüğümüz gibi Kurzweil ile aşağı yukarı aynı tarzda cevap vermeleri bu bakımdan çok etkileyiciydi.

Soru cevap seansına geçildiğinde gelen “yapay zekanın kapatılması ile şu anda bilgisayarlarımızda çalışan bir programı kapatmak aynı şey mi?” şeklindeki soru, Kurzweil’ın yapay zekanın potansiyel normalleşme ve entegrasyon süreçlerini, gerek kadınların oy hakkı kazanma süreçleri, gerekse Afro-amerikalıların hak mücadeleleri ile karşılaştırdı. Hukuki ve sosyal alanlarda ilerleyen yıllarda yapay zeka hakları konusunun tartışılmasını her-an olarak bekliyorduk. Henüz hayal edilen androidler ya da robotlar tarzında net bir gelişme olmamasına rağmen böyle bir konunun tartışılması, konuyu farklı alanlardaki uzmanlar nezdinde de ciddi ve tartışılır yapacak. Bir nevi normalleşme ve kabullenme süreçlerinin hızlanması anlamına geliyor bu durum.

Expoenential Finance 2015 etkinliği, hem ulaştığı kitle hem de içerik olarak bizim bugüne kadar katıldığımız tüm etkinliklerden daha güçlü ve oturaklıydı. Diğer etkinliklerde yer alan hayran kitlesi nevinden katılımcılardan ziyade bu etkinlikte, pozisyon sahibi ve etkin kişilere ulaşılması sağlandı. Deloitte ve CNBC gibi kurumların sahiplenmesi de çok önemliydi. Bu sahiplenme Singularity Üniversitesi’nin merkezde durma ve herkesi kendine çekme etkisini de güçlendirdi. Ray Kurzweil ise herkesten farklı bir biçimde konuşma yaparak, kendi farklı ve üstün pozisyonunu ortaya koydu.

Önümüzdeki süreçte Singularity Üniversitesi’nin merkezdeki pozisyonunun daha da güçlenecektir. Tabi halen bu akıma dahil, ama merkezden biraz daha uzakta duran Peter Thiel, Elon Musk gibi girişimcilerin yapacaklarının ve Oxford’da bulunan FHI (Future of Humanities Institute) gibi akademide daha kuvvetli ve geçerli olan yapıların çalışmalarının, bu merkezde oluşan çekim etkisine olumlu-olumsuz katkılarını da takip edeceğiz. Ancak sadece finans alanında değil, Exponential Medicine ve Exponential Manufacturing gibi etkinliklerle, Singularity Üniversitesinin “exponential” terimine ambargo koymaya çalıştığını ve kendisini endüstrilerle daha fazla entegre edeceğini, Kaliforniya’da bulunma etkisini sonuna kadar kullanacağını öngörmek zor değil.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.