3. Sanayi Devrimi
Misafir Yazarlar, 9 Aralık 2015ALİ MUSA ARSLAN – Enerji çağımızın en büyük gereklerinden biri, onun eksikliğinde hayatımızı devam ettirmekte bir hayli zorlanacağımız kaçınılamayacak bir gerçektir. Peki enerjiye olan bu açlığımızı ve ondan kurtulmamız gerektiğini bir yana bırakacak olursak, bu bağımlılıkla bizi nasıl bir gelecek bekliyor? Her bağımlılıkta olduğu gibi bunun da sonlanabilme ihtimali insanoğlunu krize sokmaya ve çeşitler çözümler aramaya yöneltmeye yetiyor. ABD EIA’sına göre 1980 yılında 283.147 katrilyon BTU enerji tüketiyorken 2012 yılında bu 524.076 katrilyon BTU’ya çıkmıştır (1katrilyon BTU=1.05505585*1018 joules). Madem bu kadar tüketimi arttırdık bir yerden de üretimi arttırmamız lazım. Dünya olarak sanayi devrimleriyle birlikte enerji kaynağımız olarak fosil yakıtları yani dünyada kısıtlı miktarlarda bulunan, bazılarının oluşması bin yılları alan bir kaynağa yöneldik. Bu kaynağın başlıca iki tehlikesi vardı;1-bunlar çevreye zarar veriyordu 2- bir zaman gelecek ve bunlar bitecekti. Tabi üretimde müthiş patlamaya sebep olan bir kaynak bulunduktan sonra ve saydığımız etkilerin nesiller sonra anlaşılacak olmasıyla, bu insanoğlunu bu kaynaklara saldırmaktan geri koymadı. Ağaçları kestik, kömür çıkardık, petrol için kan döktük, döküyoruz. Öyle ki bunları elde etmek uğruna insanlık tarihinin en kanlı savaşları verildi. Şimdi ne yapmaya çalışıyoruz? “Dünyamızın kirlenmesi”, tabi kaynaklar bitmiyor olsa bu umurumuzda olmazdı o ayrı mesele, ile karşı karşıyayız. Ama enerjiye de vazgeçemeyeceğimiz kadar bağımlı hale geldik. Bu durumda hangi alternatifleri ele almaya başladık? Bu konuda kafa yormuş, alternatif olarak “yeşil enerji”ye dünyayı ikna etmeye çalışan birisi olan Jeremy Rifkin’in bu konuda “3. Sanayi Devrimi” adında bir kitabı bulunmakta.
Jeremy Rifkin’e göre bir ekonomik devriminin meydana gelebilmesi için yeni bir enerji kaynağıyla yeni bir iletişim teknolojisinin gelişmesi gerekmekte. Bu ikisinin birleşebildiği durumlarda dünya yeni bir devre geçmekte. 1.sanayi devrimi kömür ile matbaanın birleşmesinden doğmuştu. 2.si ise petrol ile elektrikli iletişim araçlarının birleşmesiyle gerçekleşti. 3.sü ise internet temelli iletişimin yenilenebilir enerjiyle birleşmesiyle ortaya çıkacak. Gelecek bu çağda yüz milyonlarca insan evlerinde işyerlerinde fabrikalarda kendi yeşil enerjilerini üretecek ve bunu bir “enerji internet”inde tıpkı bizim şu an bilgiyi paylaştığımız gibi paylaşacak. Yani aslında sanayi devrimi için temel şartlar oluştu, artık bunun gerçekleşmesi an meselesi. Rifkin pek çok devlet görevlisiyle, projelerin ne kadar akla yatkın olabileceğini bu konuda ilk adımları atmanın önemini anlatmak amacıyla görüşmeler yapmakta. Rifkin bu konuda bazı verilerini kitabında paylaşmış; dünyanın alt tabakalarına doğru yaklaşık 4000 derecelere varan sıcaklık bulunmakta bunu jeotermal enerji ile kullanmaya başlayabiliriz; rüzgar panelleri 18000 dolara inşaa ediliyor ve kendini 10 yıl içinde çıkarıyor, sonra tamamen kar getirmekte ve rüzgarlar esmeye devam ettiği sürece bunun bir sonu da yok; nitekim dalga enerjisi ve güneş enerjisi de aynı şekilde. Üstelik bu enerjiler fosil yakıtlar ve uranyum gibi dünyanın sadece belli bölgelerinde bulunan yakıtlardan değiller. Yenilenebilir enerji her yerde. Örneğin, güneş enerjisinde güneş varken fotovoltaik paneller elektriği üretecekler. Gerekli miktarı kullanılacak artan kısmı ise bir saklama sisteminde hidrojenin elektroliziyle saklanacak. Güneş gittiğinde hidrojen yeniden elektriğe çevrilecek ve kullanılabilecek. Aynı zamanda bir internet temelli şebeke oluşturmaktan bahsediyor. Artık herkes üretici konuma geçtiği ve enerjiyi doğadaki olaylardan çıkarmaya başlayacağımız için sürekli bir üretim olacak. Üretim fazlası olan yerler olacaktır. Bu kişiler bu internet temelli şebekeye fazla üretimlerini koyacak ve bunu ihtiyaçları olan satın alacaklar. Bu aynı zamanda yeni bir borsanın doğmasına ve anbean değişken fiyatlandırmaya sebebiyet verecek. Kitabında umutla bahsettiği yılın çoğu gününde güneş alan Afrika ve Orta Doğunun bir kısmına güneş panelleri koyma ve dünyayı besleyecek yeni enerji kaynaklarına ilk en büyük adım sayılabilecek Desertec Projesi pek de ilerleme kaydedemedi. Hatta Germany’s Süddeutsche Zeitung gazetesinde Desertec Industrial Initiative’in arkasındaki firmaların projenin sonlandırılması görüşünde olduğunu yazdı.
Rifkin’e göre bu yeni gelecek çağda artık enerjiye sahip, uluslararası ilişkilere, politikalara yön veren elit kesimin otoritesi kaybolacak, çünkü ortaya küçük küçük pek çok üretici çıkacak. Yani bir nevi gücün de demokratizasyonu başlamış olacak. İnsanoğlu artık tekellere mahkum olmayacak. Kendi küçük dünyasında kararlarına etki eden pek çok faktör ortadan kalkmaya başlayacak ve farklı bir statüye geçiş başlamış olacak.
Avrupa Birliği bu konuda pek çok adım atmaya başladı. Yenilenebilir enerji yüksek bütçe ayırmış durumdalar. Bu yatırımların en can alıcı tarafı ise bir kere bu para kendisini çıkardıktan sonra sadece bakım masrafları için para gerektirecek olmasıdır, dünya dönmeye devam ettiği müddetçe bu kaynaklar enerji üretecektir. Rifkin bu konuda dünyaya eşit dağılımın gerçeklemesinden önce ilk atılımı yapan ülkelerin bu sürede aslan payına sahip olacakları, Türkiye gibi gelişmekte olan ve konumlarından kaynaklı bu enerjilere sahip olabilecek olmasıyla, gelişmiş ülkelerle aralarındaki açığı tahmin edilemeyecek hızla kapatabileceklerini belirtmektedir. Buna dayanak olarak ise önceki sanayi devrimlerinin sonuçlarını göstermektedir. Sanayi devrimleri bir nevi dünyanın çağ atlaması görevi görmektedir ve bunu kavrayabilen devletler kurumlar avantajlı konuma geçebilmektedirler. Rifkin bir sanayi devrimlerinin insanlık refahına olumlu etki yaptığını düşünmektedir. Mesela 2.sanayi devrimi sonrası gelir dağılımında her ne kadar piramidal bir yapı olsa da milyonlarca insan 1.sanayi devrimi sonrasına göre daha refah içinde yaşayabilir hale gelmişti. 3.sanayi devrimi ile ise insanlık bu piramidal yapıyı yıkacaktır demektedir.
Peki neden böyle bir değişim olmak zorunda? Çünkü dünyada petrol azalmakta. Rifkin’e göre mortgage krizinin asıl sebebi mortgage değildi. Azalan petrol ile birlikte petrol fiyatlarındaki yükseliş bunu doğurmuştu. Hayatımızdaki ulaşım araçlarından kullandığımız teknoloji aletlere kadar nerdeyse her şey petrol temelli olduğu için bu artış hayatın her alanına sirayet etmekte. Rifkin’in ifadesiyle bir an önce bu bağımlılıktan kurtulmalıyız yoksa daha büyük krizler kapıda. Buna aynı zamanda dünyanın geleceği için de ihtiyacımız var. Sıcaklık derecelerinin yükselmesi kötüye gidişin işaretçilerinden yalnızca birisi. Buna engel olabilmek için karbon bazlı enerjiyi bırakmamız gerekmekte. Nükleer enerji her ne kadar karbon salınımı yapmasa da hiç kimse temiz olduğunu iddia edemez. Hem insanlık hem de birlikte yaşadığımız hayvanlar bitkiler için ciddi tehdit oluşturmakta. Küresel ısınma hikaye diyen görüşler de bulunsa da karbon bazlı enerjinin kirli olduğu gerçeği yadsınamaz. Bunların yol açtığı asit yağmurları nedeniyle çiftçiler verim elde edememekte, ağaçlar kurumaktadır. Bunlara sebebiyet veren bu ateş tutkusundan vazgeçememeyi anlamak mümkün olmayacaktır. Dileriz Türkiye de bu konuda fikir üretir, dünyanın gidişatından daha da uzaklaşmaz.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017