Gelecek Kimin? – 3
Yıldız Keskin, 26 Aralık 2015Önceki yazılarda içinde yaşadığımız bilgi teknolojisi içinde internet mimarisinin nasıl şekillenmiş olduğuna, bu mimarinin özellikle orta sınıf insanı ne şekilde etkilediğine ve buna alternatif olarak Lanier’in, Ted Nelson’un internetin ilk dönemlerinde ortaya attığı fikirden esinlenerek kurduğu modelden bahsettik. Bu yazıda bu modelin birtakım ilkelerinden ve kurucusu konumunda olabilecek aktörlerinden bahsedeceğiz.
Bugünkü modelde bir temel sorun riskin, internetin gelişmesiyle Siren Server olmayan, orta sınıf insan üzerinde yoğunlaşması. Bugünkü modelde büyüklük olarak belli bir seviyeyi geçerek Siren Server olabilen bir şirket, bulunduğu sektörde riski üzerinden atabiliyor ve Lanier’in tabiriyle “too big to fail” durumuna geliyor. Ancak pisayada risk asla kaybolmuyor, sadece büyük bilgi havuzları oluşturamayan küçük girişimcinin üzerine kalıyor. Lanier’e göre yüksek teknolojinin kullanıldığı bir ekonominin insancıl ve adaletli olabilmesi için liberal bir dürüstlük fikrine dayanması yetmez; risk ve ödül kavramlarının birleştirilmesi gerekir. Bugünkü sistemde insanlar arasında ürünlerin değişimi, büyük şirketlerin oluşturdukları platformlar üzerinden yürüdüğü için bunların hilesine maruz kalıyoruz. Bu yüzden gelir elde etme umuduyla internet ortamına ürün sunan kişilerin çoğu çalışmasının karşılığını alamıyor (öyle ki Lanier bu durumun Hollywood’dakinden bile beter olduğundan bahsediyor, çünkü Hollywood’da bile benzer umutlarla ürün ortaya konan kişilerin bir kısmı başlangıç için yapımcılar tarafından sermaye bulabiliyor; oysa bu modelde bir girişimde bulunabilmek için neredeyse herkes başlangıç için kendi zaman ve sermayesini ortaya koymak durumunda). Riskin adaletli dağılımı için öncelikle Siren Server’ların, ürünleri bünyesinde toplama ve tekelleşme faaliyetlerinden kurtulmak gerekiyor. Bu da sunulan bilginin ücretsiz olmamasını gerektiriyor. Bütün gelirin Siren Server tarafından alınarak ürün sunan kişilere adaletsizce ve kendi isteğine göre dağıtması yerine eğer sunulan ürün doğrudan ücretli olursa ve ürünün sahibine her kullanım, bugün internette kullanılan tek yönlü linkler yerine iki yönlü linklerle küçük bir ödeme olarak dönerse herkes başarısının karşılığını adaletli bir şekilde alır. Elbette internette her küçük şey için ödeme yapmak fikri hoş gelmese de sonuç itibariyle insanların emeğinin karşılığını aldığı bir sistem oluşturmak bu şekilde mümkün. Dolayısıyla yeni modelin ilk ilkeleri riskin adaletli dağılımı ve bilginin ücretsiz olmaması.
Herkesin çalışmasının başarısına göre gelir elde etmesi demek elbette herkesin geçimini sağlayabilecek duruma gelmesi anlamına gelmiyor. Ancak burada aslolan risk dağılımının adaletli olması ve herkesin çalışmasının tam karşılığını alması. Bugünün gelir dağılımına bakıldığında bir “winner-take-all” durumu söz konusu. Orta sınıf insan giderek zayıflarken küçük bir zümrenin giderek zenginleşmesi durumu mevcut. Gelir dağılımı grafiğinin zenginleri temsil eden başı giderek yükselirken düşük gelirlileri temsil eden kuyruğu giderek uzuyor. Yeni modele göre kurgulanmış bir sistemde de elbette grafiğin yoksulları temsil eden bir kuyruğu olacak ama temel mantık grafiğin ortasında orta sınıfı temsil eden kısmın şişmesi ekonomiyi ayakta tutması. Winner-take-all sistem denirken kastedilen bir girişimcinin ancak belli bir eşiği geçerse iyi bir kâr elde etmesi ve bu eşiği geçemeyen herkesin çalışmasının boşa gitmesi. Siren Server mantığına göre de bu eşiği geçmek, bilginin toplanmasıyla giderek zorlaşıyor.
Aslında winner-take-all mantığının günümüzde toplumda giderek yerleşmiş olduğunu görüyoruz zaten. Yetenek yarışmaları örneğin bunun en iyi özeti gibi. Binlerce insan arasından sadece bir tanesi ödüllendiriliyor. Bunun gibi dünyada çok az kişi ünlü bir film yıldızı, müzisyen veya sporcu olabiliyor. Bugünkü internette bilgi paylaşımı modeli de Siren Server’ları ortaya çıkararak bu winner-take-all grafiğinin daha da güçlenmesine yarıyor. Her ne kadar, Lanier’in deyişiyle, setlerle yapay bir çan eğrisi grafiği oluşturmaya çalışsak ta ancak ve ancak ekonomide riskin dürüst dağılmasını sağlayarak grafiği düzeltmek mümkün.
Ted Nelson’un fikir öncülüğünü ettiği modelin diğer bir ilkesi de her bilginin kaynağının (provenance) hatırlanması ve asla kaybolmaması. Bunun bağlamsal olmayan bilginin nasıl önüne geçeceğinden önceki yazıda bahsetmiştik. Bununla birlikte insanların çalışmaları birikimli olarak ilerlemiş olacak ve belki de emeklilik fonlarına gerek kalmayacak. Çünkü ürününüzün karşılığını her kullanımda aldığınız bir sistemde bir kişinin yaşlanana kadar çalıştıktan sonra o güne kadar biriktirmiş olduğu emeğin karşılığını alarak geçimini sağlayabileceği düşünülebilir. Bu şekilde orta sınıfı ayakta tutan geçici setlerden kurtulmanın ilk adımları da atılabilir. Ama Lanier’in önerdiği bu setlerden tamamen kurtulmak değil. Dediğimiz gibi bir çan eğrisi sisteminde de yoksul bir sınıf tamamen ortadan kalkmamaktadır, ana fikir orta sınıfın güçlenmesi ve ekonomiyi ayakta tutmasıdır.
Günümüz modelinde neredeyse maneviyatı öldürecek ölçüde bir rekabet söz konusudur. Durumu anlatan güzel bir örnek te günümüzde aile-çocuk ilişkileridir. Anne ve baba çocuğa çok çalışmasını ve sınavlardan iyi sonuçlar almasını tembihler, çocuk ise sistemin sakatlığını ve yozlaşmışlığını hisseder ve böyle bir rekabet ve çalışma hırsına sahip değildir; dolayısıyla tembel olmayı tercih eder. Anne-baba çocuğa, çok çalışarak bir yerlere gelmiş kişileri örnek olarak gösterir ancak böyle kişilerin sayısının azlığı, bu tembihlerin ikna ediciliğinin önüne geçer. Sonuç olarak ya çocuk ta kendini bu sisteme kaptırarak çok çalışır ve büyük ihtimalle gelecekte emeğinin karşılığını alamaz, ya da daha iyi bir fikir de bulamayarak tembelliği yeğler. Bu durumlarda aslında ne anne-baba ne de çocuk suçlu değildir. Lanier’in deyişiyle hem anne-babanın tembihlerini ve çocuğun dürüst çalışmasını haklı çıkaracak olan şey dürüst bir ekonomi modelinin varlığıdır. Her zaman sorunun temeline inmek gerekir.
Peki bu yeni modelin ortaya çıkmasında kurucu aktörler kimler olabilir ve ne tür çalışmalar ortaya koyulabilir? Öncelikle anlaşılmalıdır ki günümüzün bilgiye dayalı ekonomisinde dengenin kendiliğinden sağlanacağını ve ekonominin problemlerinin kendiliğinden çözüleceğini düşünerek ilgisiz kalmamak gerekir. Ne var ki Lanier’den sunacağımız önerilerin hiçbiri doğrudan sorunların üstesinden gelmeyebilir veya yetersiz kalabilir. Bunları ayrı ayrı ihtimaller olarak değerlendirerek çürütmek yerine vizyonumuzun genişlemesi için örnek olarak alabiliriz ve konuya duyarlılığımızı arttırabiliriz. Kimlerin ilk adımı atabileceğine dair Lanier’in önerilerinden bazıları:
– Bir grup uzman bilgisayar mühendisi veya teknik uzman:
Durum o ki bilgiyi işlemede ve bunu lehine kullanmada uzmanlaşmış, bu şekilde Siren Server’lar kurabilmiş insanların sayısı oldukça az. Bu kişilerin gelişen ve değişen aktivitelerini sıradan insanların anlaması oldukça zor. Bunun gibi gerçek anlamda zeki ve atılımcı ruha sahip teknik uzmanların sayısı da oldukça az. Dolayısıyla orta sınıf insanın kendiliğinden bilinçlenmesini ve bir adım atmasını beklemek güç olur. Alternatif bir sistem geliştirilmesinde belki yüz, belki bin kişilik bir grup biraraya gelerek yeni bir model oluşturabilir.
– Startup şirketler:
Her kullanıcının birbirine sunduğu ürünler için mikro ödemeler yaptığı, kişisel aktivitenin kâra dönüştüğü ve gerçek bir işin avantajlarını sunduğu bir internet sitesi neden düşünülemesin? Eğer böyle bir site hızla ilgi toplarsa ve yeterine büyürse Siren Server’ları denklemden çıkarma şansına sahip olabilir. Bu şekilde sektörlerde kaybolan iş imkanlarını telafi edebilir. Kickstarter bunun düşüncesinde iyi bir örnektir. Kickstarter her ne kadar orjinal ve ortalama insan dostu bir model sunsa da konumuz için yetersiz bir örnektir; zira kickstarter müthiş bir büyüme gösterse dahi Siren Server faaliyetlerinin önüne geçecek ve işsizlik sorununu çözecek kapasite değildir. Dolayısıyla bu amaçla kurulan bir startup’ın daha kapsamlı ve kullanıcı bilgisinin değerinin karşılığını kullanıcıya kâr olarak döndürecek ve yeni bir ekonomi modeli oluşturacak nitelikte olması gerekir.
Ne var ki bunun da beraberinde getirdiği birtakım sorular olacaktır. Örneğin belli bir grubun başlattığı bir startup projesi de örneğin Facebook kadar büyüdüğü zaman kaçınılmaz olarak bir Siren Server’a dönüşebilir; dolayısıyla bunun amaçla çeliştiği düşünülebilir. Ancak zaten tabandan gelen bir hareketin de sonuç olarak bir güç merkezi doğurmadan başarılı ve etkili olması çok zordur. İnternet ortamında bir nüfuza sahip olmak için merkezileşmiş bir güce ihtiyacı olacaktır. Bugün Siren Server’ların yaptığı gibi sadece kâr elde etmek için insanların haberi olmadan bilgilerin harmanlanarak ve kullanılarak riski kendi adına sıfıra indirmek yerine kullanıcıyı merkez alan ve baştan itibaren amaçları hakkında dürüst olan bir startup’ın bu konuda başarılı olması ve sorunun bir parçası olmaması mümkündür. Dolayısıyla tepeden inme bir şekilde de olsa problemi çözmeye odaklı olarak ve amaca sadık kalarak bu mümkündür.
– Hükümetler, Merkez Bankaları vs. :
Bugün bakıldığında internet üzerinden dünyaya hizmet veren teknoloji ve finans şirketleri ileri derecede uluslararası ve işlevleri hükümetlerce denetlenmesi zor hale gelmiş durumda. Gelecekte de bu durum daha da ilerleyecek ve bu şirketler daha gelişmiş daha karmaşık hale gelecek gibi de duruyor. Dolayısıyla hükümetlerin ve merkez bankalarının bunları kontrol etmeye çalışması gelecekte de zor gibi duruyor. Ancak hükümetler geçmişte toplumu ayakta tutan birçok setleri inşa ettiler ve birtakım kurumlar da serbest piyasanın düzenlenmesinde büyük rol oynadı. Bununla beraber günlük yaşamımızda olmazsa olmaz yollar, iletişim altyapısı, evlere elektrik su vs. dağıtımı görevini de kamu hizmeti olarak devlet yüklendi. Gün geçtikçe devletin kontrolünün etkisi azaldı, uluslararsı kuruluşların etkin olduğu bir dönem yaşandı; ve belki gelecekte artık uluslarüstü (supranational) kuruluşların etkisi artacak ve herşey özel şirketlerin etrafında şekillenecek. Ancak geçmişte ikincil gibi gözüken bazı ihtiyaçlar bugün olmazsa olmaz gibi bir hal almakta. Dolayısıyla belki birgün devlet kontrolü faktörünün de geri dönebileceği ve ekonomide daha etkin hale geleceği de umulabilir. Bunun da tamamen seçenekler dışına itilmemesi gerekir.
– Siren Server’ların çokluğu:
Siren Server’ların önemli bir özelliği sayılarının oldukça az olması. Herkesin duymuş olduğu birkaç düzine Siren Server dışında adını pek duymadığımız belki birkaç yüz tane var. Bunların sayılarının azlığı ve servetin küçük bir zümrede toplanması temel problemi oluşturuyor. Ancak bunlardan örneğin yüzbinlerce veya milyonlarca olsa, yani büyük data havuzlarından yararlanan çok sayıda şirket olsa, bu durum güçlü bir orta sınıfın ortaya çıkmasına sebep olabilir ve probleme çözüm bulunabilir. Elbette Siren Server’ları sayıca çok fazla kılmaya çalışmak Siren Server’ların doğasına ve mantığına ters, çünkü bu şirketlerin temel özelliklerinden biri rekabeti imkansız kılmak. Dolayısıyla bunun kendiliğinden olması beklenemez. Ancak bazı küçük düzenlemeler bu durumun oluşmasını sağlayabilir. Örneğin bir şirketin yüzden fazla kullanıcının bilgisini bir tık ile rıza göstermesiyle toplaması kanunen yasaklansa ve bundan sonrası için kullanıcılara her sağladıkları bilgi için ödeme yapılması gerektiği düzenlense ortaya her sektörde bilgi fiyatlarının pazarlığını yapacak aracılar türeyebilir ve her sektörde küçük oyuncular önem kazanabilir. Örneğin küçük müzik yapım şirketleri müzik sektöründe daha etkin olabilir veya 3D yazıcı ürün ve tasarım evleri meydana gelebilir.
Yeri gelmişken sektörde risk konusuna dönerek bir meseleden bahsetmek istiyorum. Bugün bir şirket “too big to fail” seviyesine gelerek bir Siren Server olurken riski neredeyse tamamen kendi üzerinden atmış oluyor. Gerçekte piyasada risk hiçbir zaman ortadan kalkmadığı ve orta sınıf insanın üzerine dağıldığı için adaletsizlik meydana geliyor. Ancak riskin her birey üzerine eşit olarak dağıtılması adaleti sağlamakla beraber herkesi diken üzerinde tutma gibi bir probleme meydan verebilir. Lanier’in bu konudaki düşüncesi, piyasada adaletin sağlanması ama aynı zamanda riski beraber üstlenecek birtakım birlikteliklere de izin verilmesi yönünde. Böyle bir düzen de iş politikalarına daha uygun düşecektir. Her sektörde harmanlanmış bilgiyi kullanan binlerce küçük şirketin olduğu bir düzen de risk kavramının bu yönüne uygun düşecektir. (Bu fikri Jeremy Rifkin’in internet of things kavramı çağrışımlarıyla beraber düşünmek te mümkün).
Bu fikirlerin bazıları, biri veya hiçbiri birkaç paragrafta okunarak tam ve uygulanabilir gelmeyebilir. Aslında burada ulaşmaya çalıştığımız sonuç problemin iyi kavranması, sadece sorunlar değil çözümler üzerine de kafa yorulması ve bu fikirlerden yararlanarak yeni yolların da araştırılması ve geliştirilmesi. Belki de Siren Server’ların önünün alınamadığı, kontrolden çıktığı, setlerin yıkıldığı ve ortalama insanın köleleştiği ve saldırganlaştığı karanlık bir gelecek bizi bekliyor. Belki de ilerde bazı şeyler temelden değişecek ve gelecek daha aydınlık olacak. Bu yorumları yapmak bizim için erken elbette, bizim üzerimize düşen bilincimizi kaybetmeden bu sorunların üzerine yürümek ve efor sarfetmek.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017