Modern Dünya Modern Mülkiyet

, 5 Ocak 2016

ALİ MUSA ARSLAN – Mülkiyetin sınırları her zaman tartışma konusu olmuştur. Yine önceki yazımızla benzerliği olan fikri mülkiyetin sınırlarını ve üzerimizdeki etkilerini ele alacağız. Fikri mülkiyet hakkının sınırları teknolojinin etki ettiği bir başka alandır. Bir eserin ihlal edilmiş olmasının kabul edilmesi için illa tamamının alınıp çoğaltılması gerekmez, bir kısmının alınması da yeterlidir. Somut olan eserin tamamı, parçaları veya esaslı unsurları alınmadığı müddetçe serbest yararlanma, esinlenme mümkündür. Önemli olan somutlaşmış şeklini ve esaslı unsurlarını almamaktır. Serbest yararlanma ile iktibas serbestisi farklı şeylerdir. İktibasta atıf yoksa intihal söz konusu olacaktır, serbest yararlanmada ise atfa gerek yoktur.

Teknolojinin fikri mülkiyet üzerinde oluşturabileceği değişikliklere geçmeden önce mülkiyet hakkı üzerindeki etkilerine bakmak lazım. Mülkiyet kanunlar tarafından korunan bir haktır ve sınırları da kanunlarla çizilmiştir. Ancak bu sınırlar çağımızda değişmiştir. Gerek Roma Hukukunda gerekse Anglo-Sakson hukukunda hakim kararlarında mülkiyet toprak sınırlarının altının tamamını ve uzaya kadar üstünü kapsamaktaydı. Uçakların icadına kadar kabul edilebilir bir düzenlemeyken uçakların toprak sahiplerinin izni olmaksızın topraklarının üzerinden uçmaya başlamasıyla işler değişmeye başlamıştır. Amerika’da Thomas Lee ve Tinie Causby adlarında iki çiftçi uçakların tavuklarını korkuttukları ve çiftlikten kaçmalarına sebep oldukları gerekçesiyle uçakların mülkiyet haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açmışlardır. Çok eski zamanlardan beri hukuk toprak sahibinin izni olmaksızın toprağının üzerinden geçemezsin demekteydi, bu durumda uçuşların durdurulması gerekirdi. Fakat Amerikan Yüksek Mahkemesi 100 yıllık geleneği de göz önüne alarak William O. Douglas tarafından kaleme alınan kararında Causby’lerin kaybetmesi gerektiğine hükmetti. Yüksek mahkeme modern dünyada gökyüzüne kadar mülkiyeti koruma doktrininin artık uygulanabilirliğinin kalmadığını, aksi halde her uçuşun pek çok hak ihlali davasına konu olacağını belirtmiştir. Günümüzde de dronelarla birlikte bu konu tekrar gündeme gelmiştir. Droneların kendi arazisinin üzerinden geçerken tüfekle vuranlar dahi çıkmıştır. Bunun mülkiyet kavramında nasıl değişikliğe yol açacağını da önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ayrıca burada mahremiyetin ihlali de devreye girmektedir.

Peki modern dünyanın değiştirdiği ve sınırlandırdığı mülkiyet hakkının başına gelenler neden fikri mülkiyet hakkının başına gelmesin? Günümüzde bir bilgisayarı olan herkes başkasının ürettiği bir içeriği alıp onu dijital teknolojiler aracılığıyla başkaca şeyler söylemek için kullanabiliyor. Aslında burada önemli olan teknik değil zira televizyon ve film yapımcıları 50-60 yıldır bunu yapabiliyor. Son yıllarda sıkça duyduğumuz enerjiden gücün dağılımına pek çok alanda demokratikleşme sürecine girdiğimiz ya da arifesinde olduğumuz meselesi burada da kendini somut bir şekilde gösteriyor (3.sanayi devrimi yazısı). Önem arz eden mesele de bu tekniğin bir demokratikleşme sürecine girmiş olması ve artık herkesin bir şeyler söylemek için bu tekniği kullanabiliyor olmasıdır. Bu araçlar artık nerdeyse konuşma araçlarına dönmüştür, bir nevi okuryazarlık konumundadır. Bu yeni neslin konuşma ve düşünme tarzını oluşturmaktadır. Bu sayede sadece dinleyen, izleyen pasif neslin yerine üretim faaliyetindeki yerini yeniden alan yeni bir nesil bulunmaktadır. Pasif nesil sadece oku kültürü diyebileceğimiz bir kültür içindeydi, üreticilik tüketiliyordu fakat tüketici bir üretici değildi. Lawrence Lessig’in de ifade ettiği gibi insanlık kültürü tarihinde kültür hiç bu kadar ticari hiç bu kadar bir noktaya odaklanmış olmamış ve milyonlarca insanın yaratıcılığı hiç bu kadar etkili bir şekilde ortadan kaldırılmamıştı.

mulkiyet_1

Ve internet bu üretme kültürünü yeniden ortaya çıkarıyor gibi duruyor. İnsanların para için değil yaptıklarını sadece yapmak istedikleri için ürettikleri bir kültür oluşuyor. (Fakat bu üretimin hala belli siteler için gelir kaynağı teşkil ettiği, bu insanların aslında kendilerini ifade edebilme karşılığında bu sitelerin bir nevi çalışanları olduğu gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Yani ticari gayenin tam olarak ortadan kalktığından söz edemeyiz. Daha ayrıntılı bilgi için Davut Demirhan’ın Ücretsiz İçerik ve Bedeli yazısı incelenebilir) Fakat fikri mülkiyet kanunları bu meselelere henüz olumlu yaklaşmamaktadır. Her kullanım uçak örneğinde olduğu gibi bir ihlal teşkil etmektedir. Sınırları belirlenmeden hakkaniyet ölçüsünde üstünkörü bir tanımlamayla kullanıma müsaade edilmekte ancak bu da kötü niyetli kullanıma yol açmaktadır. Kanun ile bu teknolojilerin kullanımındaki uyuşmazlık her iki tarafı da yollarında aşırılığa götürüyor. Bir tarafta hakkaniyete uygun kullanılıp kullanılmayacağı gözetilmeksizin internetten içerik indirebilmeye olanak sağlayan yeni teknolojiler gelişiyor, diğer taraftan insanlar arasında bir telif hakları karşıtlığı ortaya çıkıyor, telif haklarının var oluş sebebi reddediliyor, üretilen bir değeri para ile almak olağan dışı kabul ediliyor. Buna ise bu kanun dışı hareketin artık olağan görülmesi yol açıyor. Bu sebeple bu konular üzerine bir düzenleme yapılması ya da ilk üreticilerin üretimlerinin amatör olarak kullanımını serbest bırakmaları gerekmektedir, aksi takdirde, insanlar bu teknolojileri kullanmaktan vazgeçmeyeceğine göre normal insanların bile isteye kanuna aykırı yaşamaları yozlaştırıcı etki oluşturacaktır. Bir esere para vermeden sahip olma anlayışı giderek daha fazla taraftar bulacaktır.

Bu sebeplerle düzenlemelerin bir an önce makul şekilde yapılması gerekmektir. Aksi halde burada herkesin kendi isteğine göre hareket ettiği, günümüzde olduğu gibi üreticinin sömürülmesine açık yollar artmaya devam edecektir. İnsanlar farkında olmadan başkalarına, insanın diğer canlılardan farklılığını ortaya koyan şeyi, fikirlerini ego tatmini gibi uzun vadede bir şey ifade etmeyen bedel karşılığı satmaya devam edecektir, bu da üretimin sağlığını etkileyecektir. Halbuki bu konu üzerine düşünülse ve ortak bir yol bulunsa, insanların üretme arzusu sömürülmese, sanal alemde oluşan bu anarşinin de önüne geçilse faydalı olacaktır. Bu yeni alemi hala tam olarak idrak edememiş olmamızın sancılarını yaşıyoruz. Yine bu yeni alemdeki hareketlerimizin bizi nasıl etkilediği konusunda da yeterli bilgiye sahip değiliz. Fakat artık dünyanın değiştiği, insanların sanal olarak da kendilerini ifade edebildikleri hatta normal yollarla ulaşamayacakları kitlelere ulaşabildikleri bir gerçek. Ve yine insanların artık üretici konumuna geçtikleri de bir gerçek ancak üretimin niteliğindense niceliğinin önem arz ettiği bir anlayış yerleşmiş durumda.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.