Black Mirror – 3

, 12 Şubat 2016

Hafıza kimliğimizi oluşturan en temel özelliklerden biri. Zihnimiz yaşadıklarımızı kaydediyor,bu kayıtları kullanıyor ve bu şekilde kişiliğimiz şekilleniyor. Ancak hafızamız üzerinde tam olarak kontrol sahibi değiliz. Aslında kayıtlarımızda herşey var ve silinmiyor ama biz bu kayıtlara her zaman, hatta çoğu zaman istesek bile ulaşamıyoruz. Kimi zamanda ulaşmamayı tercih ediyoruz. Unutmak aslında büyük bir lütuf ,eğer her şeyi tüm ayrıntıları ile hatırlasaydık beynimizi dolduran bir çok gereksiz unsur hayatı çekilmez hale getirecekti. İnsan kelimesi   nisyan yani unutma kökünden gelen bir kelime; buradan anlayacağımız üzere insan unutan bir varlık ve bu özelliği onu tanımlıyor. Peki ya hafızamız üzerinde tam kontrol sahibi olabilseydik?! Üstelik kayıtlarımızı sadece hatırlamakla kalmayıp film seyreder gibi bütünüyle  seyredip başkaları ile de paylaşabilseydik ne olurdu? Ufuk açıcı dizi Black Mirror üçüncü bölümünde neler olabileceğine dair bir hikaye anlatıyor.  Bu bölümde insanlar hafızalarını istedikleri gibi kontrol etmelerini sağlayan implantlara sahipler. Boynun başa yakın bir yerine takılan bu implantlar her anınızı kaydediyor ve serçe parmağı büyüklüğünde bir kumandayla kontrol ediliyor. Hatırlamak istediğiniz bir an olduğunda kumanda ile  o ana gidip film izler gibi geçmişinizi izliyorsunuz. İsterseniz bu anları televizyon ekranına yansıtıp paylaşabiliyorsunuz. Adeta dvd ile film izlerken geri sarar gibi hafızanın istenen bölümüne ulaşabiliyorsunuz. Genç evli çift bir kaç aylık bebekleri ile mutlu bir yaşam sürüyor görünmektedirler. Ancak bu tabloyu tehdit eden bir sır vardır ve hafıza implantı sırların en büyük düşmanıdır. Bu teknoloji öyle büyük bir güce sahiptirki mahremiyetinizi sizden alabilir. Unutma hakkınızı yok edebilir.  O halde böyle bir güce sahip olmak kimin hakkı olabilir?

blackmirror_3

Ahiret inancına sahip olan insanlar hayatlarının her anının kayda alındığına inanırlar. Diriliş sonrası bu kayıtlar insanın karşısına çıkarılacak ve insan buna göre hesap verecektir. Kayıt altına alma ve hesap sorma işi tamamen ilahi güce ait bir tasarruftur. Benzer bir gücü dünyada, insanın eline alması büyük sorunlara yol açabilir. Bazı anların gizli kalması ,bazı anıların küllenip soluklaşması daha iyi olabilir.  Doğal akışı değiştirecek müdahaleler sağladıkları faydadan daha fazla soruna yol açma potansiyeline sahiptirler.  Sorun  insanın hükmedemeyeceği alanlara bile hükmetmek istemesi. Elimize ateşli bir silah almış ,tehlikenin farkında olmayan çocuklar gibiyiz. Maddi sahada sağlanan gelişmeler bize fazla güven verip heyecanlandırıyor. Bu kez kadim dertlerin cevabını bulmak üzere olduğumuzu düşünüyoruz.

Bilim ve teknolojinin gelişimi hayatımıza olumlu katkıları elbette inkar edilemez; artık sıcak ve soğuktan daha çok korunabiliyor,daha kolay ve hızlı haberleşebiliyor, çok daha hızlı ve konforlu yolculuk yapabiliyoruz. İtiraz noktası burası değil.  Teknoloji uzun süre insan hayatını kolaylaştırdı  ancak artık ondan beklediğimiz sadece bu değil. Yeni teknolojilerden beklediğimiz bizi dönüştürmesi, insan ötesi bir varlık haline getirmesi. Aslında sorun insanın ne olduğunu hiç anlayamamış olmamız. Durum böyle olunca insan olmanın getirdiği yüklerden kurtulmak isterken başka ve taşıyamayacağımız yükleri sırtlanıyoruz. Kusurlu gördüğümüz yanlarımızı düzelttiğimizi sanırken tam aksi kendimizi bozuyoruz. Bu kusurların bizi insan yaptığını gerçek insan olmanında aşkın bir makam olduğunu düşünmüyoruz. Sonuç olarak sorunlar azalmak yerine artmaya ve karmaşıklaşmaya başlıyor. Aslında temel sorun değişmiyor, insan tekamüle muhtaç bir varlık fakat bu tekamülün nasıl olması gerektiğini bilmediğinde yanlış sonuçlara ulaşıyor. Kendini tanımayan ,potansiyelinden haberi olmayan insan hissettiği sıkışmayı aşmak için ideolojileri ,bilimi teknolojiyi  putlaştırıyor. İnsanlar bir dönem bazı ideolojilerin her şeye cevap verdiğine inandı fakat aradığını bulamadı. Bilimin tüm dertlere deva olacağını düşündü. Bilimin tüm katkısına rağmen nihai çözüm olmadığını gördü. Şimdide teknoloji yoluyla insanı kökten değiştirmeye çalışıyoruz ve bu istek öngörülemez riskler ve tehlikeler barındırıyor.  Yapılması gereken insan denen meçhulu tanımaya çalışmak ve bu çabanın ışığında yeni teknolojileri kurmak.  Bilime ve teknolojiye onların taşıyamayacağı yükleri yüklememek.

Dizinin sonunda kahraman bir karar verip implanttan kurtuluyor. Belki de girilmemesi gereken yasak bölgeler, bu dünyada görülmemesi gereken hesaplar vardır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.