Edward Frenkel Röportajı – 1

, 13 Mart 2016

Aşk ve Matematik

AKİF MANİSALI – San Fransisco, Amerika’da en fazla İstanbul’u andıran şehir. Berkeley ise her tarafına beton yığınakları yapılmadan önceki Çamlıca’yı hatırlatır. Hiç bir şehrin bir zamanların İstanbul’u veya halihazırda Boğaz’ın şu an yağmalanmakta olan semtlerine rakip olabileceğini düşünmem ama biz elimizdekini bu hızla yok eder ve şehri betona gömmekte ısrar edersek belki de kısa bir süre sonra bu fikrimi değiştirmek zorunda kalırım.

Berkeley, şöhretini Çamlıca’yı hatırlatmasından ziyade California Üniversitesi’nin Berkeley Kampüsü’nden alır. Bu kampüs, Amerika’nın kısa tarihinde çok sayıda kayda değer ve genellikle ana akım dışı muhalif seslerin merkezi olmuştur. Dünya’da düşünceye yön vermiş pek çok ismin de Berkeley’den geçtiğini hatırlatalım. Biz de Berkeley’nin sıra dışı ve zaman geçtikçe etkisini daha da arttıracağını düşündüğümüz dahilerinden biri olan Edward Frenkel ile röportaj yaptık. Röportajda bir bilim insanından beklenecek şekilde sorgulayıcı mantığı ön plandaydı. Singularity Akımı’ndan yapay zekaya, rasyonaliteye, mantığa, bilim felsefesine, ölümsüzlüğe… kadar uzanan ve entelektüel açıdan çok tatminkar bir sohbet gerçekleşti.

Edward Frenkel

Edward Frenkel

Edward Frenkel, sıra dışı bir matematikçi portresine çok da uygun düşen ve Türkçe dahil 14 dilde yayınlanmış olan “Aşk ve Matematik” isimli kitabın yazarı aynı zamanda. Çevrildiği dillerde çok hızlı bir şekilde en çok satanlar listesine giren bu kitap, hayatın en kopuk gözüken iki alanının nasıl da mezcedilebileceği ile ilgili ilhamlarla dolu. 20 yaşında, henüz doktorası dahi yokken Harvard Üniversitesi’ne ders vermek için davet edilmiş bir matematikçinin aşk ile matematiği hayatın “iki sütunu” gibi görmesi hatta kitabına isim verirken aşkı ilk, matematiği ikinci sıraya yazması ilginçti. Çok vaatkar bir röportaja gittiğimizi hissediyorduk.

Edward Frenkel bizim için kitabını imzalarken

Edward Frenkel bizim için kitabını imzalarken

Edward Frenkel ile röportajımızı Berkeley’deki ofisinde gerçekleştirdik. Bizim için tahsis ettiği süreyi bir saat kadar genişletmesi sonucu tahminimizden uzun bir röportaj oldu. Uzunluğun röportaja entelektüel yoğunluğundan hiç bir şey kaybettirmediğini söylemeliyim. Aksine röportaj uzadıkça kendimizi gittikçe derinleşen bir perspektifle yüz yüze bulduk.

Röportaj sonunda vedalaşıp ayrıldığımızda UC Berkeley’de erken gelmiş bir baharın meltemleri vardı. Kuş cıvıltılarının çeşitliliğinden doğa dostu bir ortamda olduğunuzu hemen hissediyordunuz. Berkeley’de yeşil, hakim tonu ifade ediyordu; ağaçlar arasında kaybolmuş evler, binalar ise istisnai bir mevcudiyetin ifadesiydi. İnsan doğa içindeydi, doğa insan tarafından kuşatma altında değil.

UC Berkeley’in doğa ile içi içe kampüsü

UC Berkeley’in doğa ile içi içe kampüsü

Parçalar halinde yayınlayacağımız bu röportajın son kısmında Edward Frenkel’in Türkiye ve özellikle Türkiye’nin yeni nesli ile ilgili mesajını da bulacaksınız. Her parçası ile yepyeni fikirlerin ve ilhamların tetikleyicisi olacağına inandığımız röportajın ilk bölümü:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.