Nick Bostrom
Misafir Yazarlar, 15 Mart 2016ALİ MUSA ARSLAN – Nick Bostrom 10 Mart 1973 de İsveç’te doğmuştur. Oxford University’de felsefe profesörüdür. İnsanlığın geleceği gibi fütüristik konularda çalışmalar yapmaktadır (varoluşsal risk (existential risk), insan geliştirmenin ahlaki boyutu, simülasyon argümanı (simulation argument), gelecek teknolojilerinin sonuçları, bilimsel yöntembilim(metodoloji)). Yaklaşık 200 eser yayınlamıştır. Bunların içinde Anthropic Bias (Routledge, 2002), Global Catastrophic Risks (ed., OUP, 2008), ve Human Enhancement (ed., OUP, 2009) vardır. Ayrıca Bostrom’un akademik ve popüler eserlerinin yanı sıra transhumanism ile ilgili konularda medyada pek çok demeçi vardır (klonlama, yapay zeka, süperzeka, zihin yükleme, singleton, cryonics, nanotechnology ve simulation argument).
Bir gün teknolojinin insan zihinlerinin bilgisayarlara yüklenebileceğini, her hatıramızı gelecek kuşaklar için saklamanın ve insanların düşünme hızlarını daha hızlı programlar yükleyerek hızlanabileceğini, insanlığın teknoloji ile kendisini geliştirebileceğine ve bunun sonunda posthuman seviyesine de bu sayede ulaşılabileceğini düşünmektedir.
1998 de The World Transhumanist Association’ı David Pearce ile kurmuştur. Bu kurumu insan kapasitesini arttırılması için teknolojinin ahlaka uygun kullanılmasını savunan kar amacı gütmeyen bir uluslararası üyelik olarak tanımlıyor.
İnsan geliştirmenin ahlaki boyutu (ethics of human enhancement)
Bostrom insan gelişimiyle ilgili bioetik tartışmaya eğimli statükonun azalması için tersine çevirme testi (reversal test) önermektedir. Tersine çevirme testi kavramı bioetik ve insan gelişimi çerçevesinde Bostrom ve Toby Ord tarafından ortaya atılmıştır. İnsanların irrasyonel mevcut durumdan kaynaklanan önyargıları (status quo bias) olabileceğini varsayıyor (olağan durumu değiştirmeme isteği, değişikliği kendi eliyle yapmaktan çekinme durumu), ve bu durumda insan özelliklerindeki gelişimle ilgili makul bir eleştiri ile değişime karşı olmak için yapılan eleştiriyi nasıl yapacağımızı sormakta. Bu testi şu şekilde açıklamaktadır:
Bazı parametrelerin kötü neticeler sebebiyle değiştirilmesi önerildiği zaman, aynı parametrenin tersi yönünde bir değişim düşünülmeli. Eğer bu da aynı kötü sonuçları ortaya çıkarıyorsa, neden bu parametreyle pozisyonumuzun ilerleyemeyeceğini açıklama yükümlülüğü bu sonuçlara ulaşan kişilere aittir. Eğer bunu yapamıyorlarsa bu durumda onların status quo bias’e izin verdiklerinden şüphelenebiliriz.
Existential Risk
Dünya merkezli, düşünsel faaliyet gösteren hayatın yok olması veya temelli ve sert bir biçimde potansiyelinin azalması olarak tanımlıyor. Global bir felaketin dünyayı bulmasıyla insanlığın yok olmakla karşı karşıya kalması riskidir. (meteor çarpması, süper volkanik patlamalar olabileceği gibi nükleer savaş, bioterörizm de olabilir)
Simulation Argument
Bostrom aşağıdaki durumlardan en azından birinin doğru olması gerektiğini savunuyor;
1- İnsan uygarlığı simülasyon gerçeklik üretmek için gereken teknolojik olgunluk seviyesine ulaşmaktan uzak ya da bu simülasyonlar fiziksel olarak imkansız
2- Yukarda geçen teknolojik statüye erişen uygarlık pek çok sebepten ötürü(başka alanlarda gelişme için hesaplar yapmak, varlığımızı simülasyon gerçek içinde esir tutmak üzerine etik düşünceler…) anlamlı sayıda simülasyon gerçeklik üretemeyecektir;
3- Tecrübelerden kurulmuş varlığımız zaten bir simülasyonun içinde
Bu üçlü ayrımın niceliğini açıklamak için, şöyle bir denklem sunuyor;
[fsim= fpNH/(fpNH)+H]
fp => gerçeklik simülatörlerini programlayabilecek teknolojik kabiliyete gelmiş bütün insanlık medeniyetleri
N => bahsedilen uygarlıkların çalıştırdığı geçmiş simülasyonların ortalama sayısı
H => gerçeklik simülasyonu hayata geçirilemeden evvel yaşamış ortalama insan sayısı
fsim => sanal gerçeklikte yaşayan tüm insanlar
Geçmiş simülasyonların ortalama sayısını (N) bu gibi simülasyonlar yapmaya çalışan uygarlıkların sayısı(f1) ile bu medeniyetlerin yaptıkları simülasyonların sayısının(N1) çarpımıyla hesaplayabiliriz.
[N=f1N1]
formül şu şekilde olacaktır;
[fsim=fpf1N1/(fpf1N1)+1]
Çünkü post human’ın hesaplama gücü (N1) çok yüksek değer olacaktır, en azından aşağıdaki 3 tahminlerden biri doğru olacaktır:
[fp ≈ 0]
[f1 ≈ 0]
[fsim ≈ 1]
Posthumanı da şu şekilde tanımlamaktadır:
Bostrom posthuman için geliştirilmiş bir insan tabirini kullanmaktadır. Fakat bunu ahlaki ve kültürel bir üstünlük olarak algılamamak gerekir, burada bahsedilen herkesin ulaşabileceği(!) bir geliştirme teknolojisidir, diye eklemekte. Ayrıca bunun sebep olabileceği etik ikilemleri de şöyle sınıflandırmaktadır; yetişkin ve düşünme kabiliyeti yerinde olanların kendi bedenlerinde yapacakları değişiklikler ile ilgili sorular, diğer taraftan çocuklar ya da embriyolarda yapılacak oynamalarla ilgili sorular, son olarak da bu teknolojiye ulaşımla ilgli sorular eğer teknoloji pahalı olursa nasıl bir sistemle adaleti sağlayabiliriz gibi.
Singleton
Bostrom bu kavramın insanlığın geleceği için olası senaryoları formülleştirmek ve analiz etmek için kullanışlı olduğunu öneriyor.
Bostrom singleton hipotezinde dünya merkezli düşünebilen yaşam formunun bir singleton oluşturacağını ileri sürüyor. Ve ona göre bunun olması olmamasından daha yüksek bir ihtimal. Tarihte de genelde gittikçe yükselen sosyal örgütlenmelere rastladığımızı belirtiyor (avcı çiftçi topluluklardan şefliklere, şehir devletlere, ulus devletlere ve şimdi birden çok uluslu örgütlenmelere, bölgesel birlikteliklere, çeşitli uluslararası yönetim bünyelerine ve küreselleşmenin diğer yönleri). Bunlara dayanan tahminle bu akımın bizi singleton’ın oluşturulmasına götüreceğini düşünmektedir. Ve öngörülen bazı teknolojilerin yapay zeka, zihin kontrolü gibi singleton’ın oluşturulmasını kolaylaştırabileceğini düşünmekte.
Bu teorisinde Bostrom singleton’ın yalnızca bir üyeden oluşan bir zümre olacağını söylemekte. Tabi bunun içinde en yüksek seviyede tek başına karar alan bir organın bulunduğu dünya düzeninin varlığının şart olduğunu ekliyor. Bunun güçleri arasında kendi varlığına ve egemenliğine karşı harici ya da dahili herhangi bir tehdidi engellemek olduğu gibi mülkünün esas özellikleri üzerinde etkili kontrol uygulamak(vergilendirme ve toprak paylaştırma gibi).
Not: Nick Bostrom ile Aralık 2012’de yaptığımız röportaja buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynaklar:
Human Genetic Enhancements: A Transhumanist Perspective
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017