Süper Kahramanlar ve Transhümanizm

, 20 Nisan 2016

UZAY ÇAĞI – Ironman, Captain America, Ant-man, Black Widow, Superman, Batman, Spiderman ve daha birçok süper kahraman.

Özellikle bu günlerde Süper Kahraman filmlerine yoğun bir şekilde maruz kalmaktayız. Gerek Ironman ve Captain America’nın karşı karşıya geldiği “Civil War” filmi, gerek Batman ve Superman’in birbiri ile savaştığı “Adaletin Şafağı” gibi filmler ile izleyici ister istemez kendisini bir tarafa daha yakın hissediyor. Kendisini o karakterle özdeşleştiriyor veya kazanması durumunda seviniyor.

Peki hayal ürünü bir Süper Kahramanı sevmenin, desteklemenin ne gibi bir sakıncası olabilir? Bu soruya cevap olarak sizlere eski bir haberi hatırlatmak istiyorum. Yıllar evvel Pokemon çizgi dizisinin yayından kaldırılmasına sebep olan bir hadise aslında Süper Kahramanların insan fıtratına nasıl bir etkide bulunduğunu somut bir şekilde ortaya koyuyor. Bu yazının yazılma amacı tam da bu noktaya işaret etmek ve bunun gelecekte nasıl toplumsal bir insanlık sorununa dönüşebileceğine vurgu yapmak.

süper kahraman

Ne yani her çizgi film izleyene kendini camdan mı atıyor diyebilirsiniz, ancak burada önemli olan nokta insanın kendisini Süper Kahraman sanması değil. Daha da ötesi insanın o Süper Kahraman’a ve doğal olarak o Süper Kahramanın sıradışı özelliklerine özenmesi, imrenmesi, ve içten içe hayranlık beslemesi…

Yukarıdaki soruya tekrar dönecek olursak, bir Süper Kahraman’a imrenmek, hayranlık beslemek, kendimizi onun yerinde hayal etmek gelecekte nasıl bir insanlık sorununa dönüşebilir?

Kısa cevap: Süper Kahramanlar insanları, özellikle çocukları ilerleyen yıllarda yaşayacağımız Transhümanizm (Transhumanism) patlamasına hazırlıyor ve bunun zihinsel alt yapısını kuruyor. Süper kahraman filmleri ile yetişmiş bir neslin transhumanist düşüncelere meyletmesi bu akımın etkilerini kat ve kat artırıyor. Bu toplumsal eğilim de insanları insan olma vasıflarından uzaklaştırıyor.

Transhümanizm Nedir?

Transhümanizm, hızla gelişen teknolojiyi kullanarak insanın fizyolojik kabiliyetlerini geliştirmeyi (Zihinsel kabiliyetleri de dahil edebiliriz) ve ihtiyarlama-hastalanma gibi istenmeyen veya gereksiz görülen yönleri ortadan kaldırmayı amaçlayan ve bunu savunan uluslararası bir akımdır. Transhümanist düşünürler, üst insana(Post-human, Übermensch) ulaşmak için insanı geliştirme(!) tekniklerini ve yüksek teknolojinin potansiyelini ve olası sonuçlarını tartışırlar.

Günümüzde yapay organlar giderek gelişiyor, zamanla yeni fonksiyonlar ve daha gelişmiş özellikler kazanıyor. Başlangıçta kolu veya bacağı olmayan hayvanlar ve insanlar için suni kol, suni el, suni bacak geliştirerek özürlerini azaltıcı bir hizmet sunuyorlar, ancak gelecekte insanları birbirinden ayıracak, çok büyük ikilemler ve tartışmaların sebebi olabilecek bir potansiyele sahipler.

Yapay uzuvlar teknoloji ile birlikte belirli bir seviyeye geldiğinde, insanlar, kolunu kaybedip suni kol taktırmış bireylere özenecek miyiz?

Öncelikle bu soruyu sormamız lazım, ancak bu soruya şimdi vereceğimiz bir cevabın bir önemi yok. Önemli olan, bize bu soru sorulduğunda yapay uzuvların özenilecek kadar gelişmiş olması.

Ağrımayan, acı hissetmeyen ve yorulmayan bir kolunuz olsa ve bu kol ile 300-400 kilo yük taşıyabiliyor olsanız eski sağlıklı ve doğal kolunuzu özler misiniz?

“Bekara karı boşamak kolay” sözüne atıfta bulunarak bu soruya

-Hayır! Doğal kolumdan asla vazgeçmem

diyebilmek kolay, çünkü organikliğin ve hissetmenin önemini bugün az da olsa hissedebiliyoruz; ancak bu hissin gelecekte de böyle olmayacağını kim söyleyebilir? Bugün dahi vaadleri sınırlı makineler uğruna sağlıklı uzuvlarından vazgeçebilecek insanlar varken, gelecek geldiğinde o sahte cazibeye nasıl karşı koyacağız?

Konumuza dönecek olursak Süper kahramanların çocuklara etkisi ortada. Süper kahraman şapkasından tutun ayakkabısına, hatta çorabına kadar Süper kahraman kıyafetleri giyiniyorlar. Süper kahraman kostümleri, sırt çantası, yatak-yastık kılıfları, duvar saati, kahvaltıda içtikleri meyveli süt, yedikleri dondurma.. Çocukların bütün yaşantısını kuşatmış bir sektörden bahsediyoruz. Böylesine kapsayıcı bir zihin kuşatmasında fanatikliğin, imrenmenin, özenmenin çıkmayacağını kim iddia edebilir?

Süper kahraman oyunları ve Süper kahraman kostümleri belki az da olsa Süper kahramanmış gibi hissettiriyordur, fakat çocukların o parlak hayal dünyasındaki “Süper Kahraman” gibi olma arzusunu söndüremeyeceği aşikardır!

Süper kahraman filmleri bazı noktaları itibariyle birbirine benzer. Mesela takım elbiseli bir adamın beklenmedik bir zamanda (Genellikle ana karakterin en güçsüz olduğu zamanda) karşısına çıkar ve şunu söyler:

“Yenilmez olmak istiyor musun?”

Kahramanımız bu teklifin ardında yatan kötü niyetin ve risklerin farkındadır ve başta kabul etmez, fakat şartlar bir şekilde ona kabul ettirir. Devamında ise teklif şu şekilde değişir:

“Dayanılmaz acılar çekeceksin, ancak başarabilirsen yenilmez olacaksın”

Nihayetinde kahramanımız dayanılmaz acılara katlanır ve sıradışı özellikler kazanır.

Kaptan Amerika’nın doğduğu sahne! Cılız, çelimsiz bir insanın kusursuz bir kahramana dönüşmesi:

Logan zaten üstün özellikleri olan bir mutanttır, ancak intikam için daha da güçlü olmak ister:

Süper Kahramanları yenilmez ölüm makinalarına (veya iyiliğin dostu kötülüğün düşmanına) dönüştüren bu teklifin gelecekte bütün insanlığa yağıldığını düşünün.

Billboardlarda, Televizyonlarda;

“Sıradışı özellikler kazanmak ister misin?”

benzeri bir sloganla insanlara yapay organ ürünleri tanıtan yayınları düşünün. Hatta daha da öteye gidelim, inanılmaz etkileyici bir Avenger, Süper Kahraman filmi izlediğinizi ve film bittikten sonra bu yapay organ reklamının çıktığını düşünün. Çocukların ebeveynlerine bu ürün için yapacakları ısrarı hayal edin.

Bugün hâlâ üniversiteye şehir dışına giden öğrencilerin eve geri geldiklerinde boyalı saçlı, küpeli veya dövmeli olması tartışılır. Geleceğimiz evden çıktığında transhuman olarak veya bir cyborg olarak eve gelebilir. Bunun ne demek olduğunu hayal edebiliyor musunuz?

Babası ile yapay kol konusunda tartışan ergenlik çağındaki bir erkeğin gizli gizli kolunu kestirip son model bir yapay kol taktırdığını ve bunu bio-makyaj ile gizlediğini düşünün. Kanunen yeterli yaşa erişmemiş gençlerin bu işlemi yasadışı yollarla yaptığı, kanunsuzların kaliteli yapay organları olan bir insanı(!) kaçırıp organlarını çaldığı bir dünya hayal edin. Evet, bütün bunlar çok uzak bir tarihmiş gibi geliyor öyle değil mi? Öyle gelmesin! Nitekim, o uzak dediğiniz tarih bugün, şu an, şu dakika inşaa ediliyor ve her geçen saniye bu inşaata tuğla koyuluyor. Eğer o tarihte olacaklardan şikayetçi isek bugünün inşaasına müdehale etmeliyiz. Yanlış anlamayın, buradan çıkarılacak sonuç film izlememek değil; özellikle çocuklarımıza insan olma bilinci kazandırmak, uzak kaldıkları organikliğin önemini kavratmak ve transhumanizm gibi tehlikeler hakkında bilinçlendirmek bir çözüm olabilir veya en azından çözüme katkı sağlayabilir.

Bugün nasıl şirketler daha iyi akıllı telefon için yarışıyorsa, 10 sene sonra daha iyi yapay kol geliştirmek için birbirleriyle rekabet edeceklerdir ve bu sektör giderek genişleyecek, daha kapsayıcı bir hâl alacaktır. Önce yapay kol, sonra yapay bacak, sonra yapay iskelet, yapay şu, yapay bu derken insandan ne kalacak geriye?

Günümüzde dahi yapay kalp geliştirip biyolojik ölümün önüne geçme çalışmaları yapılmakta. Daha fazla ömür, daha fazla hafıza, daha fazla güç uğruna mı bize ait olmayan şeylerden vazgeçeceğiz?

UZAY ÇAĞI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.