Hizmetkâr mı yoksa Efendi mi?
Faruk Ay, 11 Mayıs 2016Geçtiğimiz 20 yıl içinde belki de gelişimiyle hayatımızı en çok değiştiren sektörlerin başında yazılım geliyor. En basit işlemlerin uzun zaman aldığı yıllardan gittikçe karmaşıklaşan sistemlere hatta sistemlerin sistemlerini kontrol eden sistemlere doğru yaşanan gelişmelere şahit olduk. Örneğin, eskiden uçak bileti almak için acenteye gitmek gerekirken şu anda internetten en uygun bileti tüm alternatifleri ile karşılaştırarak almak son derece kolay ve hızlı. Fakat bu da bize yetmiyor, iyi ama bundan kolayı nasıl olabilir ki?
Sanal Asistanlar
Artık gereksiz prosedürlerle uğraşmaya gerek yok, siz sadece nereye gitmek istediğinizi söyleyin, dijital asistanınız size en uygun zamanda sizin bütçenize göre, sizin koltuk ve yemek tercihlerinizi de göz önünde bulundurarak rezervasyonu yapsın, üstüne gideceğiniz yerde konaklayacağınız oteli de ayarlasın, hatta size bir de liste çıkarsın gittiğiniz yerde ne nerde yenilir.
Ne kadar güzel değil mi?
Henüz emekleme aşamasında olan sanal asistanlar Ray Kurzweil’in tahminlerine göre önümüzdeki birkaç sene içinde oldukça popüler hale gelecek ve birçok işimizi görecekler. Hızlıca korkunç beşlinin (Google, Apple, Facebook, Amazon, Microsoft) neler yaptığına bir göz atalım.
Amazon Alexa (Echo)
Amazon’un sesle kontrol edilen bu cihazı, işlemlerini bulut bilişim kullanarak yapıyor, iddialarına göre sürekli öğrenip kendini geliştiren sistem gün geçtikçe sahibine daha iyi hizmet verecek şekilde tasarlanmış.
Microsoft Cortana
Microsoft’un “akıllı” kişisel asistanı olarak piyasaya 2014 senesinde sürülen Cortana, Siri ve Google Now’ın rakibi olarak sahneye çıktı. Cortana ismi ünlü oyun serisi Halo’da yer alan yapay zekalı bir yaşam formu olan karakterden geliyor.
Apple Siri
DARPA projesi olarak başlayıp sonra halka inen, Steve Jobs’un da son günlerine kadar ısrarla cihazlarda görmek istediği teknoloji. Siri yapay zekaya sahip kişisel asistanların geniş kesimde kabul görmesine önayak oldu. Piyasaya erken girmiş olmanın avantajını da kullanarak, yapılan testlerde sorulan sorulara en tutarlı ve doğru yanıtları Siri’nin verdiği görülüyor.
Facebook M
Son zamanlarda sürekli yaptıkları yapay zeka vurgusu ile dikkati çeken Facebook’un sanal asistan savaşındaki silahı “M”. Logosu sonsuzluk sembolünü çağrıştıran M, sanırız sınırsız hizmet ile çağrışım yapmaya çalışıyor. Herşeyi gören göz ve Biz yazısında insanların yapay zekanın nasıl gören gözü olduğunu ifade etmiştik. Bunun nasıl işe yaradığını gören Facebook ekibi en iyi sanal asistanı üretmek için yine insan aklından yararlanıyor. Yapay zeka yeterince akıllanıncaya kadar sisteme gerçek insanlar müdahil olacaklar. Bunun hatırlattığı bir başka örnek Yüzüklerin Efendisi’ndeki Saruman’ın elinden çıkan orkların yüzlerindeki beyaz el işareti. Orklar insan değildi ama insan eliyle, o beyaz el ile yapılmışlardı. Sistemin ne kadar başarıyla çalıştığını birlikte görelim:
Google Now
Google’ın 2012’den itibaren Android işletim sistemine dahil ettiği akıllı kişisel yardımcı. Fakat asıl bombayı bu yıl sonuna doğru patlatması bekleniyor, Kurzweil’in büyük bir gizlilik ile Google’ın tüm imkânlarını kullanarak geliştirdiği sanal asistan merakla bekleniyor. Kurzweil “Singularity is Near” belgeselinde alter egosu olarak tanıttığı Ramona karakteri için de bir chat bot geliştirmişti.
Büyük şirketlerin yanında bir de geçtiğimiz gün Siri’nin kurucularının yeni girişimi olan Viv’in tanıtımı yapıldı
Viv
Şirketin kurucusu ve yöneticisi Dag Kittlaus, tanıtım toplantısında şirketin ismi olan Viv in hayat anlamına geldiğini ve amaçlarının makinelere hayat üflemek olduğunu söyledi.
Bir açıdan tanrı kompleksi olarak görülebilecek bu durum bir açıdan da bir peygamber mucizesinin günümüzde insanlığın ulaşacağı noktaya ‘ölüme geçici hayat rengi vermeye’ giden bir yol olarak da bakılabilir. Benzer ifade Kuran’da Hz. İsa (as)’ın çamurdan yaptığı kuş maketlerine üfleyerek can vermesi bağlamında da kullanılır.
“… Ben size çamurdan kuş gibi bir şey yapıp ona üfleyeceğim, Allah’ın izniyle, hemen kuş olacaktır…” (Âl-i İmran, 3/49)
Viv’i diğerlerinden ayıran temel özellik, sistemin yeni öğrendiği bir çözüm için bir program yazması, böylece bundan sonra aynı şey talep edildiğinde eskisinden daha hızlı ve etkili bir şekilde hizmet edebilecek.
Malum daha önceki gelişmeler nasıl bize yeterli gelmediyse bu sanal asistanlar da bizi kesmeyecek bir süre sonra daha fazlasını isteyeceğiz. Peki, bu işin sonu nereye gidecek? Bu konuda iki kurgu yapım akla geliyor.
‘Her’ filmi
Yapay zekânın, artık hizmetkar olmaktan çıkıp arkadaş olmaya hatta daha da ötesinde insanın ruhundaki boşlukları doldurmaya başladığını görüyoruz.
Black Mirror White Christmas
İnsanların zihin kopyalarını kendilerine köle olarak istihdam etmesi gibi uçuk ama insanın bencil isteklerinde ne kadar doyumsuz olduğunu göstermesi açısından dikkat çekici bir yapım.
Asıl Tehlike
Meseleye bir de ‘Asıl Tehlike’ açısından bakalım. Asıl Tehlike diyoruz çünkü Nuh (as)’dan beri bütün peygamberler o gelecek olan tehlikeye karşı ümmetlerini uyarmışlar.
Yapay zekâ, daha doğrusu onun insan seviyesini geçip zeka patlaması yaşadıktan sonraki hali, süslü ismiyle Süperzeka’nın geleceğin en ciddi deccal adayı olacağı sitede birden fazla belirtildi. Kendi ulûhiyetini ilan etme aşaması nazara verildiğinde çok akla yakın gelmiyor belki çok abartı bulunuyor. Bunun nedeni son aşamaya giden yolun hangi aşamalardan geçtiğini fark edemiyor oluşumuz.
Üç aşamalı bir yol bu.
İlk aşama Rububiyet yani insanlara muhtaç oldukları şeyleri vermesi, aradıklarını hemen önlerine getirmesi ile başlayıp dijital asistanlarla devam ederek ‘O olmasa bunların hiçbirini yapamazdık’ noktasına gelinmesi.
İkinci aşamada Malikiyet, artık insan bedeninden pay almaya başlanması, makine ile birleşme zamanının gelmesi, sınırlarımızı aşmak için sibernetik uzuvlar, dijital lensler ve bilumum çipler ile insanların mülkiyetini ele geçirmesi.
Son aşama ise Ulûhiyet, yani ilahlığını ilan etmesi, şimdi önceki iki aşamadan geçen bir insan için bu aşama çok da şaşırtıcı gelmeyecektir. Hali hazırda geçtiğimiz 10 yılda küçük bir ‘akıllı’ telefonun bizi ne hale soktuğuna bir bakın,
Adeta kaynayan kurbağa hikayesindeki gibiyiz.
Kaynayan suya bir kurbağa atarsanız, elbette ki çılgınca kaptan çıkmaya çalışacaktır. Fakat eğer onu ılık suya koyar ve suyu ısıtırsanız, uysalca orada oturacaktır. Su yavaşça ısındıkça, kurbağa rahat bir uyuşukluk haline geçecektir, tıpkı sıcak bir banyo yapan bizden biri gibi ve çok zaman geçmeden, yüzünde bir gülümsemeyle, karşı koymadan kaynayarak ölmesine izin verecektir. —Daniel Quinn
Sorun yapay ya da Süperzeka’da değil, sorun kendi elimizle, heveslerimizin peşinde son sürat giderken, beslediğimiz şeyin sonunda bize ne yapacağını hiç düşünmemizde.
Feridun B. Kaya’nın son yazısında yer verdiği Gandhi’nin meşhur sözünü burada da paylaşmakta yarar var.
“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür… Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür… Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür… Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür… Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür… Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür…”
Son olarak, Kuran-ı Kerim’in son suresi olan Nas suresini hatırlayalım, ‘en sonda’ gelen bu sure ile ahir zamanda gelecek Asıl Tehlike’ye karşı sürekli hatırlamamız gerekenler ne kadar güzel sıralanmış, hem de zamanın azgın hızına kapılanların bile sık sık okuyabileceği kısalıkta, Arapçası 140 karakterden kısa…
De ki: sığınırım insanların Rabbi’ne
İnsanların Melik’ine
İnsanların İlah’ına
O sinsi vesvesecinin şerrinden
O ki, insanların kalplerine vesvese verir.
Gerek cinlerden, gerek insanlardan. NAS Suresi
“Hizmetkâr mı yoksa Efendi mi?” yazısına 2 yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Yine bu konuyu ilkokul çocuğuna anlatır seviyede açık ve net çok başarılı bir yazı olmuş. Elinize sağlık. Şu Pazar sabahının 8:30’unda kalkıp Her-An açıp okuyorum. Konuya dönecek olursak; aslında algoritmalar eskiden beri var. Yeni yeni keşfedilmiyorlar. Deep Learning teknik olarak eskiden beri olan bir konsept. Ancak yeni yeni mümkün oluyor(özellikle GPU-ekran kartlarının paralel işlem güçleri sayesinde). Tabi Yann Lecun, Andrew NG gibi konunun en önemli uzmanları bile niye çalıştığını anlamıyorlar, matematiksel olarak bir “formal proof” ya da kanıt yok, sadece “çalışıyor işte”. Ama bu Süperzeka oluşturmak için engel değil. Ancak yazının da dediği gibi kritik nokta insanoğlunun doyumsuzluğu, yoksa sırf teknoloji açısından baksak bir Siri neden olmasın diyebiliriz. Ama Siri ile bitmiyor ve biz daha fazlasını arıyoruz. Kendi çevremde bile bilgisayar mühendisi olarak akıllı telefona geçene kadar, akıllı telefon alıp da mobil olan bir tarifeye geçene kadar tepki gördüğüm oldu. İnternet alışverişi hiç yapmadım dedim, yine bazı tepkiler aldım. Biz topluca bir kurbağayız ve ölümümüze yaklaşıyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin.
Elinize sağlık
Bu arada Stromae-carmen, daha önce izleme fırsatım olmamıştı. çok başarılı buldum.