Google’ın Yeni Projesi Daydream (Hayal)

, 3 Haziran 2016

Sanal gerçekliğin hakikat ile aramızda perde olması meselesinden önceki birkaç yazımızda bahsetmiştik. Bu kez de bu teknolojinin hayal alemi ile aramızda perde olmasından bahsetmeye çalışacağız.


Hayal ve Rüya

Bilindiği üzere İngilizce’deki dream kelimesi hem rüya hem hayal anlamlarında kullanılıyor. Hayal olanı rüyadan ayırmak için daydream (kelimesi kelimesine bir çeviri ile “gündüz rüyası”) kelimesi de mevcut.

Hayal insana verilmiş bir alet. Hayal aletiyle ışık hızından hızlı seyahat edebilir, zamanda yolculuk yapabilir veya her gün göremeyeceğimiz varlıkları -mesela bir ejderha?- görebiliriz. Belki daha latif ve geniş ruhlar hayali de kullanmadan bunları hakikatte yapabiliyor olsa da biz avamın da elinde hayal gibi büyük bir imkan var.

Rüya ise insanın ilham için en açık kanallarından birisi. Bazıları için günlük meşguliyetlerin gece de devam etmesinden ibaret olan rüyalarda aslında seviyesine göre her insan başka bir alemde gezebilir, ilhamlar alabilir ve hakikatlere dair birçok işareti misaller suretinde görebilir.

Hayalde insan daha aktif ve hayali yönlendirici konumdayken rüyada daha pasif ve alıcı konumda. Bu genelde böyle fakat her zaman değil. İnsanı sürükleyen ve neredeyse izleyici konumuna sokan hayaller hiç de az olmadığı gibi lucid rüyalar denen bilincin açık olduğu ve rüyanın rüyayı gören tarafından yönlendirilebildiği rüyalar da var.

Aslında rüya ile hayalin aynı kelime ile karşılanması çok temelsiz değil. Filibeli Ahmed Hilmi’nin A’mak-ı Hayal (Hayalin Derinlikleri) adlı eserinde hayal denenler aslında Raci’nin ney sesi eşliğinde daldığı rüyalarda gördükleri. Eser bu hayal / rüyalarda yaşanan hikayelerden oluşuyor. Bir de bu hayal / rüya aleminin hakikatle olan ilişkisi var. Ahmed Hilmi de kitabın başındaki “Birkaç söz” başlıklı kısımda “Hikmet karilerine takdim ettiğimiz bu hikaye (acaba hikaye mi?!) mazhar-ı teveccüh olursa kendimizi bahtiyar sayarız, (…)” diyerek bu hikaye(ler)deki hakikat yönüne dikkat çekmiş.

Demek ki hayallerden ve rüyalardan da hakikate giden yollar var.

 

Google Daydream ve Ejderhalar

Google kısa süre önce, yeni sanal gerçeklik projesi olan Daydream’i duyurdu. Aşağıdaki bağlantıdan tanıtım videosunu izleyebilirsiniz.

Teknolojinin teknik detayları, mevcut sanal gerçeklik teknolojilerinden farkı gibi malumatlar burada bahsetmek istediğimiz şeyler değil. Detaylar zaten internette mevcut. Kısaca söylemek gerekirse bu projenin telefonlarımızdaki uygulamaları sanal gerçekliğe taşımayı amaçladığını belirtip geçebiliriz.

Bunun yerine burada subjektif bir çağrışımdan bahsedeceğiz.

Videoda çok kısa olarak tanıtılan bir oyun dikkat çekiyor. Klasik Yılan oyununa benzer olduğu anlaşılan bu oyunda gökteki bir ejderhayı elimizdeki kumanda ile yöneterek havada asılı taşları yemeye çalışıyoruz. Yani hayalimizde canlandırabileceğimiz bir ejderhanın hazır canlandırılmışı var. Hayal denen şey aslında bir çeşit sahte-rüyaya dönmüş. Ancak bu ilhama da kapalı bir rüya. Sanatçıların modellediği ve renklendirdiği bir ejderha sureti var. Programcıların öngördüğü hareketleri yapabiliyor. Onların çizdiği sınırlar içinde bu yaratığı sağa sola hareket ettirebiliyoruz. Ve -niyeyse- havada asılı taşları yemeye çalışıyoruz.

dragon_daydream

Tüm bu eleştirilerin mevcut video oyunları için de yapılabileceği, sanal gerçeklik kullanılarak oynanan oyunların bunlardan temelde bir farkı olmadığı söylenebilir. Aslında bu doğru. Tek fark daha kuşatıcı (immersive) bir deneyim yaşatan bir teknolojinin kullanılması.

Ama sanal gerçeklik teknolojisi, sağladığı bu kuşatıcı deneyim sayesinde birçok insan tarafından hayale ve rüyaya bir alternatif sanılacak. Google’ın son projesine bu adı seçmesi de bu konuda çarpıcı bir örnek. Hayal aletimizi kullanabileceğimiz vaktimiz bu sahte-hayallerle geçecek. Şu anda bile telefonda şeker patlatmayı hayal kurmaya tercih edenler çok daha leziz bir abur cubura hayır diyemeyecekler. Ejderhaların –belki aslını değil ama- hayal alemindeki misallerini görebilecek gözler, aletler ve teçhizatla donanmış olmalarına rağmen bunun ne olduğunu asla bilemeyecek ve ellerinde kumandalar ve gözlerinde perdelerle rengarenk ejderhaları oradan oraya sürecekler. Hakikatte bazı ejderhaları kesebilecek bazılarına ise binebilecek donanımda olduklarını bilmeden oyuncak suretler peşinde hayatlarını geçirecekler.

Daha kötüsü ise onlar görmese de bu hakiki ejderhalar her zaman yanı başlarında, arkalarında, önlerinde ve üzerlerinde olmaya devam edecek. Sorunu görmedikleri için kurtulma çaresi de aramayacaklar. Halbuki “Eğer yakınlarında bir yerlerde bulunuyorsanız canlı bir ejderhayı hesaplarınızın dışında bırakmaya gelmez.” – J.R.R. Tolkien, Hobbit

Raci ise Aynalı Baba’nın rehberliğinde hayal aleminin derinliklerinde yaptığı yolculukta hakikatte mevcut pek çok ejderhanın misalini gördü; binilebilen, dönüştürülebilen, yenilebilen ejderhalar. Bunları nasıl öldürebileceğini veya bazılarına nasıl binebileceğini öğrendi. Tüm bunları hayal aletini kullanarak ve ruhunu ilhama açık tutarak elde etti.

tolkien_smaug

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.