Neo Sofestaîlik ve Simülasyon Hipotezi – 1
Feridun B. Kaya, 8 Haziran 2016Elon Musk günümüzde hakkında en çok konuşulan insanlardan biri. Yaptıkları ve söyledikleri ile insanlara ilham veriyor. Steve Jobs’dan daha öte bir vizyoner olduğunu düşünüyorum. Ama daha ömür senaryosunun sonunu görmedik. Dolayısı ile bütün tespitlerimiz “şimdilik” kaydı ile mukayyet. İleride bir gün, “Vay be! Bir Elon Musk vardı. Ne oldu ona?” gibi de olabilir.
Ben herkese ve özellikle genç arkadaşlara Elon Musk’ı tanımalarını, hakkındaki kitapları okumalarını ve videolarını seyretmelerini tavsiye ediyorum. Yakın gelecek çağın ruhunu -nispeten- iyi yansıttığını düşünüyorum. Gariban -maalesef- bir kısım ülkem gençliğinin, baba işini devam ettirme; baba müteahhit ise müteahhitliği; eski tip bir sanayici ise, onun veliahdı olma gibi dar düşüncelerini görünce ve Silikon Vadisi hikayelerinin kimi meyveleri de müşahede edince, gariban memleketimin ve gariban gençliğinin durumu karşısında perişan oluyorum. Lütfen Cüneyt Özdemir’in ufuk açıcı “Silikon Vadisi’nin Kalbine Yolculuk” serilerini izleyin. Perişanlığımızı paylaşalım.
Neyse… Bu makalenin mevzusu girişimcilik ve Elon Musk değil. Elon Musk artık pop bir figür. Bir manada her pop figürün hitap ettiği genel kitlelere uygun görüşler ve fikirler serdetme tuzağına düşüyor. Ben onu takip etmelerini özellikle gençlere tavsiye ediyorum. Ama Her-an okuyucuları gibi, daha entelektüel ve çağın ötesinde müşahedelere varmak ve geleceği inşa edenlerin içinde yer almak rüyasındakiler için Elon Musk’ta kalmak, geri kalmak demektir. Fikir mimarları farklıdır, fikir işçileri farklıdır. Kurmay zihin olmak farklıdır, icracı olmak farklıdır. İlk saydıklarım, sistemi bilmek ile beraber, “sistem labirenti”nin dışında da düşünebilen; düşünmek ile birlikte hayal kuran ve hayal duygusunu çalıştırdığından dolayı kınandığı zamanda “kınayıcıların kınamasından korkmayan” kişilerdir. Elon Musk bunlardandır. Elon Musk’ı takip edenler ikincilerdir. William Shakespeare olmak farklıdır, Shakespeare uzmanı olmak farklıdır. Çok kıymetli olan “akademik zihnin” handikaplarından biri de budur.
What is The Matrix Mr. Musk?
Elon Musk sahip olduğu firmalarından başka, farklı konularda da fikirleri öğrenilmek istenen bir kanaat önderi haline geldi. AI konusundaki endişelerini ifade etmesi, ilgili tartışmalarda en çok ismi geçenlerden birisi olmasına yol açtı. Code Conference 2016’da seyircilerinden birinin sorduğu soru benim bu makalemin temelini teşkil ediyor:
“Sizce bir simülasyonun; yani bir bilgisayar oyununun içinde mi yaşıyoruz?”
Sorulan, benim yorumumla kabaca buydu. Eğer bir soru, umuma açık bir toplantıda Elon Musk’a tevcih ediliyorsa, ilgili konu geniş kitlelere ya mâl olmuştur ya da olma istidadındadır. Elon Musk hakkındaki ufak girizgâhımın sebebi, sorulan bu sorunun içerdiği tehlike konusunda dikkatleri çekmek içindi.
Deccaliyet’in Farkına Varanlar
Bu sitenin daha “Başlarken-Biz Kimiz?” yazısından başlayarak, Her-an’ın temel konusu olan Singularity’nin, Deccal ve Deccaliyet ile ilgili olduğunu ifade ettik. Bu bizim sübjektif kanaatimizdir.
“Yaşadığımız zaman dilimi insanlığın; bir nev olarak insanlığın yaşayacağı en büyük ikinci düşüşe gebe. İlkini aslî memleketimiz olan cennetten çıkarılarak yaşadık. Tüm bu dünya sahnesi zaten bu yüzden inşa edilmedi mi? Şimdi ise hem en büyük ikinci düşüşü ve hem de bu sahnenin (perdelerin değil sahnenin) tamamen kapanması tehlikesi ile karşı karşıyayız. Bu yüzden zaman gittikçe hızlanıyor. İvmeli bir şekilde… “Eksponansiyel” tılsımı ile… Peygamber Efendimiz (sallalahu aleyhi vessellem)’in “Nuh (as)’dan beri bütün peygamberlerin ümmetlerini onun şerrinden korkuttuklarını” söylediği bir tehlikenin; yani “Deccal”ın zuhurunun sathı mailinde olduğumuz bir dönemi yaşıyoruz. Yani binlerce yıl içinde yaşanılmış olan tüm tehlikelerden daha büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız. Ayrıca tarihte (ileride değinilecek) ilk defa yaşanacak bir göçün bu çağda yaşanma ihtimali var. Biz, ileride bahsedeceğimiz bu göçe “Ontolojik Exodus” diyoruz. Böylesi bir göç daha önce hiç yaşanmadı.”
Bunları ifade ederek başlamıştık Her-an yolculuğumuza… Evet; Singularity’nin dolaylı bir şekilde değil; direkt olarak “Deccaliyet” ile ilgili olduğunu düşünüyoruz.
Deccal, kıyamete yakın bir dönemde ortaya çıkacak ve insanları gerçekten uzaklaştırma yoluyla, yalanla çok büyük ve görülmemiş tahribatlar meydana getirecek bir antagonist. En büyük ve ürpertici iddiası ise, kendisinin Tanrı olduğunu iddia etmesi ve bu iddiasına da çok büyük kitlelerin inanması olacak. Daha önce de elbette, kendisinin Tanrı olduğunu iddia edenler olmuş. Ama ya ciddiye alınmamışlar yada kitlesel ve küresel ölçekte bir muvaffakiyet elde edememişler. Deccal ise kitlesel ve küresel ölçekte bir başarı elde edecek. Bunu Peygamber Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) biliyoruz. Hatta Hristiyanlıkta da “Antichrist”dan bahsedilir. Hatta şu anda Hristiyan dünyada, bu konuya; yani antichrist’ın Singularity ve transhümanizm ile irtibatı konusuna uyanmış ve her geçen gün de uyanmakta olan bir hayli insan var. Tom Horn gibi… “Inhuman: The Next & Final Phase of Man is Here” belgeselini seyretme imkânı olanlara tavsiye ederim. Belki Bir gün kendisi ile de röportaj yapmamız ve fikirlerini sizlerle paylaşmamız mümkün olur.
Bir insanın ve onun ideolojisinin Tanrı olduğuna inanmak… Bazı faşist liderler elbette ilahlaştırılmış ve putlaştırılmıştır. Ama “içinde yaşamakta olduğumuz kâinatı yaratmak” manasında bir “Yaratıcı Tanrı” olduğuna inanılmış mıdır o liderlerin? Hayır; Hiç zannetmiyorum. Günümüzde bilim ve teknolojinin bu kadar ilerlediği bir dönemde nasıl olur da Deccal diye bir yalancı zuhur eder peki? Nasıl olur da, insan denilen türün bir ferdinin kâinatı yarattığına inanılabilir? İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer burası. Elon Musk’a bu sorunun sorulabilmesi ve insanların da bunu yadırgamaması, direkt bu varlığın ayak sesleridir.
“Neo Sofestaîlik ve Simülasyon Hipotezi – 1” yazısına 2 yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Sorduğun soruyu tekrar oku Şükrü Nebioğlu cevabı soruda zaten
Bu yazıdan çıkardığımız kronolojiye göre şu an zaman kötüye doğru geri sayıyor gibi bir tablo çıkıyor. Yani Deccal çıkacak, sonra onu öldüren taife zuhur edecek ve sonra dünya altın çağlarına girecek gibi. Yoksa farklı bir kronoloji mi yapmalıyız önce Altın Çağ yaşanacak sonra bunun küfrü zuhur edecek ve bu küfür sonrası dünya kıyameti kopacak gibi? Burayı açabilseniz ne güzel olurdu.