2001: A Space Odyssey – 2

, 21 Temmuz 2016

3. Jüpiter Görevi: On Sekiz Ay Sonra (Jupiter Mission, 18 Months Later)

Aydaki dikilitaş keşfinden 18 ay geçmiş, Jüpiter’e gidilmek üzere dünyadan yola çıkalı 9 ay olmuştur. Yolculuğun yapıldığı Discovery adlı uzay gemisinde toplam 6 mürettebat bulunmakta ve 2’si (Dave Bowman ve Frank Poole) gemiyi kumanda ederken 3’ü Jüpiter’e ulaşıldığında uyandırılmak üzere uyutulmaktadır.

Dave ve Frank gemide BBC izlerken programda mürettebatın “altıncı üyesi” HAL 9000 tanıtılır ve mülakat yapılır. HAL şimdiye kadar hiç hata yapmamıştır. Var olan en zeki varlıktır ve insan gibi iletişim kurmak ve etkileşime geçmek ve hatta insan duygularını taklit etmek için tasarlanır. Bu özellikleriyle makineden çok mürettebattan birisi olarak kabul edilir.

HAL 9000, konuşmaları anlayabilmekte, yüzleri tanıyabilmekte, bir insan gibi konuşabilmekte, dudak okuyabilmekte, mimikleri değerlendirebilmekte ve hatta sanat eserleri hakkında fikir bile yürütebilmektedir. HAL 9000 aynı zamanda iyi bir satranç oyuncusudur.

Derken HAL ile Dave’in enteresan bir konuşmasına şahit oluruz;

hal9000HAL: By the way, do you mind if I ask you a personal question?

Dave: No, not at all.

HAL: Well, forgive me for being so inquisitive but during the past few weeks, I’ve wondered whether you might be having some second thoughts about the mission.

Dave: How do you mean?

HAL: Well, it’s rather difficult to define. Perhaps I’m just projecting my own concern about it. I know I’ve never completely freed myself of the suspicion that there are some extremely odd things about this mission. I’m sure you’ll agree there’s some truth in what I say.

Dave: Well, I don’t know. That’s rather a difficult question to answer.

HAL: You don’t mind talking about it, do you Dave?

Dave: No, not at all.

HAL: Well, certainly no one could have been unaware of the very strange stories floating around before we left. Rumors about something being dug up on the moon. I never gave these stories much credence. But particularly in view of some of the other things that have happened, I find them difficult to put out of my mind. For instance, the way all our preparations were kept under such tight security and the melodramatic touch of putting Dr.’s Hunter, Kimball, and Kaminsky aboard, already in hibernation after four months of separate training on their own.

Dave: You working up your crew psychology report?

HAL: Of course I am. Sorry about this. I know it’s a bit silly.

HAL yani yapay zekâya sahip bir makine “tuhaf şeylerden” bahseder. Paranoyaklaşma emareleri gösterir.

HAL kendi bilincini kazanana kadar dünya dışında aciz olan insanın en büyük yardımcısıdır. Kubrick HAL’in gözünden insanın uzaydaki zayıflığını gösterir. İnsan beslenmek ve uyumak zorundadır. Rahatına düşkündür. Boş kaldığı zaman sıkılır. Tek başına geminin haricinde solunum bile yapamaz. Oysaki bunların hiçbirine makinelerin ihtiyacı yoktur. HAL uzayda evrimlerinin sonuna gelmiş, makinesiz bir hiç olan “maymun insana” artık ihtiyaç duymaz. Bir makine açısından maymun ile insanın hiçbir farkı yoktur.

Ayrıca HAL  Hofstadter-Moebius döngüsüne girmiştir. HAL “the accurate processing of information without distortion or concealment” olarak yani bozmadan ve saklamadan bilgiyi en doğru şekilde işlemeye yönelik programlanırken diğer taraftan milli güvenlik gerekçeleri nedeniyle dikilitaş ile olan bazı gerçekleri mürettebattan gizlemesi istenmiştir. Bu iki zıt talep HAL’ı “herkesi öldürürsem gizleyecek bir şey kalmaz” düşüncesine iter.

Derken HAL teknik bir hata yapar, AE-35 iletişim uydusu aslında olmayan bir arıza uyarısı verir. Durumdan şüphelenen Dave ve Frank HAL’in duyamayacağını bildikleri bir yerde durum değerlendirmesi yaparlar ve HAL’i uçuşa yardımcı bazı motor fonksiyonları dışındaki yapay zekâsını devreden çıkarmayı kararlaştırırlar zira AE-35’in onun öngördüğü gibi arızalı olamaz. HAL sesleri duyamasa da dudak okumayı öğrenmiştir ve her şeyden haberi olur.

İnsan ile uyluk kemiğinden doğan aletin/makinenin ölümüne kavgası burada başlar.

Arıza tespit için söktükleri AE-35’i tekrar yerine takmak için geminin dışına çıktıklarında HAL Frank’i öldürür. HAL uyuyan mürettebatı da öldürmeye başlar. Geriye kalan son kişi olan Dave, HAL’ın hesap edemediği şekilde maymun insandan kalan özellikleriyle (cesaret, hayatta kalma içgüdüsü ve el becerisi) ile Dünyanın en gelişmiş bilgisayarını tornavidayla etkisiz hale getirir.

2001_3

 

Dave HAL’i devreden çıkardıktan sonra odadaki ekranda Dr. Heywood R. Floyd (Ulusal Havacılık Komitesi Başkanı) tarafından daha önceden kaydedilmiş bir video gösterilmeye başlar. Videoda Ay’da bulunan siyah dikilitaştan bahsedilir ve Jüpiter’i hedefleyen güçlü radyo sinyalleri yayınladığı belirtilir. O sırada kendisinden saklanan ve HAL’in paranoyaklaşmasına neden olan sırrı öğrenmiş olur.

HAL’in orijinal ismi “Heuristically programmed ALgorithmic computer” kısaltılmışı olarak belirtilse de HAL ismi hakkında çok fazla komplo teorisi mevcut. En fazla rağbet göreni H, A, L’nin alfabede bir sonraki harflerini yan yana getirdiğinizde dünyaca meşhur bilgi teknolojileri şirketi IBM’i oluşturması. Clarke bunun tamamen bir rastlantısal olduğunu söylüyor. Sadece harfleri tutturmanın ihtimali 1/26^3 olduğunu varsayarsak ve çıkan sonucu binlerce sektör veya on binlerce şirketin arasından yapay zekâ üzerine önemli çalışmalar yapan IBM ile aynı faaliyet alanında olmasını hesaba kattığımızda  (ABC veya BİM veya KFC da olabilirdi) kolaylıkla milyonda bir ihtimallerden bahsedebiliriz.

4. Jüpiter ve Sonsuzluğun Ötesi (Jupiter and Beyond the Infinite)

Çözümlemesi en zor kısım bu bölüm olsa gerek. Kubrick burada tabiri caizse kâşiflik yaptırıyor izleyicisine. Dave kendisi haricinde akıllı bir varlık olmadan tek başına Jüpiter’e ulaşır. Bu görev artık tanrısallık algısı oluşturulan dikilitaşın hakikatini arama yolculuğuna dönüşmüştür. Gemiden ayrılarak podla (ufak uzay gemisi) farklı bir dikilitaşı incelemeye gider. Taşa yaklaştığı anda farklı dalga boyundaki ışık huzmelerinin içinden geçerek bir yolculuğa çıkar. İnsanoğlunun daha önce hiç görmediği gök cisimlerine ve kozmolojik olaylara şahit olur. Bu esnada ya yolcuğun şiddetinden veya zamanın göreceliliği etkisiyle yaşlanır, yüzünde izler oluşur.

Aslında farklı yapımlarda şahit olduğumuz, bir üst bilinç seviyesine çıkacak olan karakterin geçirdiği evrelere benzer. Tam aynısı olmasa da Yüzüklerin Efendisi’nde Gandalf The Grey’den Gandalf The White’e geçiş de buna sanki benziyor Balrog’u öldürmesi sonrasında kendi iradesi dışında bir yolculuğa çıkar.

“Darkness took me. And I strayed out of thought and time. Stars wheeled overhead and every day was as long as a life-age of the earth. But it was not the end.”.

Dave’in HAL 9000 yenmesi sonrası yaşadıklarına benzemiyor mu? Bu resmediş tam adını koyamadığım ama yaklaşıma göre hiçliğe ya da tam tersi vahdet-i vücûd anlayışına doğru yol alışın bilinçaltındaki karşılığı gibi.

Yolculuğun sonunda kendini bir yatak odasının içinde bulur. Mekân ve içindeki objeleri görünce çok şaşırır çünkü dünyada bir yerde gibidir ama farklı bir boyutta olduğunun farkındadır. Zaman bükülür, kendi zamanında ahirdeki yaşlılık ve ölüm anını aynı ayda görür. Zaman atlama sahnelerinde yemek yeme sahneleri kullanılır. Çorba içer, bardak kırılır ve her seferinde daha da yaşlanır. Ölürken filmde beliren 4. dikilitaşa dokunmak ister. Bu haliyle ilk dikilitaşa dokunmak isteyen Australopitekus’lara benzemektedir.

Son ise sahnede Kubrick insanın artık farklı bir seviyeye çıktığını balonun içinden dünyaya bakan star-child yani yıldız çocukla gösterir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.