Neal Stephenson – 4 : NASA ve Karışık Gerçeklik
Akif Manisalı, 29 Temmuz 2016AKİF MANİSALI –Neal Stephenson ve eserlerini incelediğim yazı dizisinin bir önceki bölümünde, Stephenson’ın baş fütürist olarak görev yaptığı gizemli karışık gerçeklik şirketi Magic Leap’i incelemiştim. Bu bölümde ise Amerika Birleşik Devletleri’nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) sanal ve karışık gerçeklik teknolojileri üzerine çalışmalarına değinerek, Stephenson’ın Snow Crash romanında kurguladığı sanal dünyası Metaverse’ün gerçeğe dönüşmesine adım adım hizmet eden bu yeni gelişmeleri okuyucularımızla paylaşmayı planlıyorum.
NASA’nın 60’lı yıllardaki uzay programının, nihayetinde Ay’a insanlı ilk inişi gerçekleştiren Apollo 11 görevi ile zirveye ulaşan başarılarının sonraki yıllarda vizyon kısırlığı olarak tabir edilebilecek bir süreç ile duraksamaya geçmesi, Neal Stephenson’ın makalelerinde ve konferanslarında hüzünle itiraf ettiği bir gerçek. Anlaşılan o ki NASA’nın yetkilileri de hem diğer ülkeler nezdinde hem de belki de daha önemlisi halk nezdinde bu duraksamanın farklı anlamlar ifade ettiğinin farkına varmış olacaklar ki NASA’nın gelecek adına yapmayı planladığı açılımları halka anlatmak ve daha da ötesinde halkı da bu gelişmelere dâhil edebilmek için somut adımlar atmaktalar.
Bunun ilk adımlarından biri NASA’nın Amerikan Ordusu ile ortaklaşa geliştirdiği, 2010 senesinde piyasaya çıkan simülasyon oyunu Moonphase Alpha. Moonphase Alpha oyuncularına 2032 senesinde Ay’daki bir istasyonda görev yapan bir astronotun hayatını yaşamasına imkan veren gerçekçi bir simülasyon oyunu. Oyunun resmi fragmanını aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz:
NASA oyun sektörü üzerinden gençleri uzay ve evrenin keşfi konusunda heyecanlandırma çabalarına 2012 senesinde Microsoft’ın X-Box platformu için geliştirdikleri Mars Rover Landing ile devam ediyor. X-Box oyun konsolunun kullanıcısının hareketlerini algılayan ve onu komutlara dönüştüren sistemi Kinect’in imkânlarını kullanan oyunda, sistemin size verdiği direktiflere göre hareket ederek keşif aracının Mars’ın atmosferine girdiği andan güvenli bir şekilde yüzeyine indiği ana kadarki macerasını yakinen tecrübe etme imkanını yakalıyorsunuz:
NASA’nın yukarıda örneklendirdiğimiz oyunlarının, NASA’nın görev operasyonları inovasyon sorumlusu Jeff Norris’in “Apollo 11’in Ay’a inişi 60’larda tarihteki en fazla izlenen televizyon yayınıydı. Bu olay insanların evlerinin salonlarında yaşanmıştı. Biz de işte tekrardan bu salonlara geri dönebilmek istiyoruz.” ifadesiyle anlatmaya çalıştığı halkla yeniden irtibata geçme çabasının büyük bir parçası olduğunu söyleyebiliriz.
NASA’nın uzay görevlerini gerçekçi simülasyon oyunlarına dönüştürmesi ve bu oyunların oynama dinamiklerini Kinect gibi yeni nesil arayüz kontrölleri üzerine inşa etmesinin gelecek öngörüleri çerçevesinde attıkları bilinçli adımlar olduğu anlaşılıyor. Jeff Norris, 2013 senesinde San Francisco’daki Oyun Geliştiricileri Konferansı’nda (Game Developers Conference / GDC), 6 ayaklı, 1 tonluk Athlete keşif aracını Leap Motion arayüz kontrol teknolojisi ile uzaktan kontrol etmelerini tanıtan sunumları sonrasında yaptığı etkileyici konuşmasında, insanların Leap Motion veya X-Box oyun konsollarının Kinect teknolojileri gibi basit arayüzler aracılığıyla robotik astronotlar ve keşif araçları ile evreni uzaktan keşfedecekleri bir gelecek öngörüleri olduğunu ifade ediyor.
“Hepimiz büyük bir heyecanla Star Trek’in gerçek olmasını istiyoruz.” yorumu ile bilim kurgunun kilit eserlerinden birine atıfta bulunan Jeff Norris, “Herkesin robotik avatarlar aracılığıyla, sadece bir ekrandaki sayılara ve resimlere bakarak değil, holodeck’in içine girip o uzak dünyalarda adım attığı, ortak ve kapsayıcı bir tele-keşif geleceği kurmamızı istiyorum.” sözleriyle de insanlığı kâinatın gizemlerini keşfe davet ediyor.
Star Trek dünyasındaki Holodeck, kapsayıcı bir sanal gerçeklik tecrübesi yaşayabileceğiniz holografik bir yapay gerçeklik odası olarak tarif edilebilir. Holodeck’in bir başka yorumu olarak da X-Men çizgiroman ve filmlerindeki Tehlike Odası’nı (Danger Room) örnek gösterebiliriz. Prensip olarak Neal Stephenson’ın Metaverse evrenine çok benzeyen Holodeck örneğinin bir Nasa yetkilisi tarafından uzay keşifleri bağlamında kullanılması ilk etapta şaşırtıcı gibi gözükse de, NASA ve Microsoft yaratıcı ortaklığında geliştirilen projeler göz önüne alındığında pek çok uzay sevdalısı için heyecan verici bir gelişme olduğu söylenebilir.
Bu ortaklığın ilk ürünlerinden biri, uzmanların, uzay araçları daha tasarım aşamasındayken Microsoft’un HoloLens karışık gerçeklik gözlükleri sayesinde ortak bir alanda üzerinde çalışabilmelerine ve daha inşa etmeden tasarım problemlerini interaktif ve ortak olarak çözümlemelerine imkan sağlayan yeni programları ProtoSpace:
Diğer bir heyecan verici ürün de HoloLens kullanıcılarını doğrudan Mars’ın yüzeyine götüren ve Nasa araştırmacılarının Mars’ta atmayı planladıkları yeni adımları sahada çalışıyormuşçasına verimli bir şekilde Dünya’daki ofislerinden tecrübe etmelerine imkân veren programları OnSight:
Sidekick Projesi de Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki (International Space Station / ISS) astronotların görevleri boyunca onlara destek vermek ve eğitim zamanlarını azaltmak amacıyla tasarlanmış bir HoloLens projesi:
NASA’nın görev operasyonları inovasyon sorumlusu Jeff Norris, 2013 senesinde GDC’de verdiği konuşmasına şu ilham verici kelimelerle devam ediyor:
“İnsanlığın kaderinin yıldız gemilerine binip evreni keşfetmek olduğuna inanıyorum.”
Kapanış mesajında insanlığın mevcudiyetini güneş sistemi ve ötesine taşıdığı bir uzay keşfi öngören Norris, ilk hedef olarak Jupiter’in uydusu Europa’yı gösterdiği “Europa’ya iniş yapmamız gerekiyor. Bunu başardığımızda ve robotik avatarlarımız artık var olduğunda bu çorak toprakların yüzeyinde milyonlar toplayalım.” sözlerinin ardından insanlığı kendi heyecanlarını paylaşmaya davet ediyor:
“En güçlü teleskoplarımızın bile göremediği bir dünyaya hep beraber bakacağız. Hadi bir milyar insanı bir holodeck’e sokalım ve evrende hayat arayışına onları da dâhil edelim!”
Not: Bilim kurgu yazarı Neal Stephenson’ın hayatı ve eserlerini incelediğim yazı dizisine, Stephenson ve Magic Leap şirketi özelinde sanal ve karışık gerçeklik teknolojilerinin vaatlerinin insanlığın geleceği üzerine çağrışımlarını inceleyerek devam etmeyi planlıyorum.
“Neal Stephenson – 4 : NASA ve Karışık Gerçeklik” yazısına bir yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Ufuk açıcı bir seri oluyor gerçekten, elinize sağlık.