Panorama – 1: Singularity
Selim R. Toprak, 22 Temmuz 2016Bugüne kadar Her-An’da paylaşılmış bazı düşüncelere toplu bir bakış
Yazının başlığından da anlaşılabileceği gibi, bu seride bugüne kadar (yaklaşık 4 senedir) Her-An’da farklı yazarların farklı zamanlarda yayınlanan makalelerinde paylaştıkları düşüncelerin, önermelerin, tezlerin, saptama ve analizlerin bir bölümünü, farklı konu başlıkları altında bir arada bulabileceksiniz. Böyle bir çalışmanın resmin bütününü görmeyi kolaylaştırmak, Her-An’la yeni tanışıp da geriye dönük içerik taraması için fırsatı olmamak, bugüne kadar paylaşılan önemli noktaları bir kez daha hatırlamak gibi birçok nedenle faydalı ve işlevsel olacağını düşündük.
Seriye başlarken, bu çalışma hakkında bir ön bilgi vermek gerekirse: Yayına başlandığı günden bu yana üretilen içeriğin hacmi, makalelerde paylaşılan bütün konuları (ki hayli geniş bir yelpazede olduğu söylenebilir) ele almayı zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla bu platformun yani Her-An’ın kurulmasına neden olan konulara öncelik verilmiş ve çalışma hayatî önemde olduğunu düşündüğümüz bu konularla sınırlandırılmıştır.
Okumayı kolaylaştırmak için, alıntı yapılan pasajlar/düşünceler farklı konu başlıkları altında gruplanarak toplanmıştır. Fakat doğal olarak, (her ne kadar mümkün olduğunca dikkat edilmeye çalışılsa da), aynı alt konu başlığı altında toplanmış olsa da alıntı pasajlar arasında kesin bir mantık örgüsü, kronolojik düzen, nedensellik, öncelik-sonralık gibi unsurlar aranmamalıdır. Yani bazen bir satır, bazen birkaç satır, bazen de genişçe bir paragraf şeklinde bulacağınız aynı konu altındaki alıntı bölümleri de birbirinden bağımsız olarak değerlendirmek daha isabetli olacaktır.
9 bölüm olarak paylaşmayı düşündüğümüz bu seride bulacağınız alt başlıklar: Singularity, Ray Kurzweil, Bilinç Kıyameti, Transhümanizm, Kozmizm, Omega Point, Evreni Uyandırmak, Yapay Zekâ, Robotlar, Zihin Nakli, Ölümsüzlük Vaadi, Bulut İletişim, Holywood, Ye’cüc – Me’cüc, Modern Birey ve Modern Toplum, Teknoloji/Etik/Hukuk, Sanal Gerçeklik ve Sanal Âlemler, Neo-Sofestaîlik, Simülasyon Hipotezi ve diğer bazı başlıklar.
Bugüne kadar Her-An’da yayınlanan makalelerde paylaşılan etkileyici görselleri, ilginç linkleri, genişçe yapılan delillendirmeleri, verilen somut örnekleri, yazıların altında yer alan okuyucu yorumlarını ve makalelerin iç bütünlüklerini göz önünde bulundurarak, bu çalışmanın yukarıda paylaşılan konularla ilgili yayınlamış makalelerin yerini tutamayacağını göz ardı etmemenizi rica ediyoruz. Diğer taraftan, inanıyoruz ki bu panoramik derleme çalışma ile Her-An’ın misyonu, yakın – uzak gelecek projeksiyonları, elinden geldiğince farkındalık oluşturmaya çalışarak mücadele etmeye çalıştığı fikir, akım ve gelişmelerin ana hatları biraz daha belirginleşecektir.
Faydalı olması dileğiyle..
Singularity
- Yaşadığımız zaman dilimi insanlığın; bir nev olarak insanlığın yaşayacağı en büyük ikinci “düşüş”e gebe. İlkini aslî memleketimiz olan cennetten çıkarılarak yaşadık. Tüm bu dünya sahnesi zaten bu yüzden inşa edildi. Şimdi ise hem en büyük ikinci düşüş ve hem de bu sahnenin (perdelerin değil sahnenin) tamamen kapanması tehlikesi ile karşı karşıyayız. Zaman ivmeli bir şekilde gittikçe hızlanmakta. Peygamber Efendimiz (sallalahu aleyhi vessellem)’in “Nuh (as)’dan beri bütün peygamberlerin ümmetlerini onun şerrinden korkuttuklarını” söylediği bir tehlikenin; yani “Deccal”ın ortaya çıkışının hemen öncesindeki bir dönemi yaşamaktayız. İnsanlık olarak binlerce yıl içinde yaşanılmış olan tüm tehlikelerden daha büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız. Ayrıca tarihte ilk defa yaşanacak bir göçün bu çağda yaşanma ihtimali var. Biz bu göçe “Ontolojik Exodus” diyoruz. Böylesi bir göç daha önce hiç yaşanmadı. Bütün bu tehlikeleri kendi adı altında toplayan bir kavram var: Singularity (Tekillik)
- Singularity insanları değil, hatta çevre ve tabiatı da değil, tamamı ile bir nev (tür) olarak “insanlığı” tehdit eden, bugüne kadar benzeri daha önce yaşanmamış bir görüş/akım/dindir.
- Singularity bize başdöndürcü bir ilüzyon dünyası vaad eden, mutlak şerre (kötülüğe, yokluğa) en yakın bir şerdir.
- Dünyamızı, gelecekte (tehlikesini fark edemediği virüslere direnemediği için bazı hayati fonksiyonları durmuş) ama oksijen çadırında, beynine verilen sinyaller ile “sanal bir cennet”te yaşatılan bir insanlık bekliyor. Gezegen olarak değil, hayat mertebesi olarak dünya “aşağı, düşük” ve dolayısıyla “dünya hayatı” tabiri “deni hayat”; yani “düşük hayat” demektir. Singularity ise düşük hayatın da düşüğü bir yaşam vaat ediyor. Yani dünya hayatı mertebe olarak zemin katsa, singularity bodrum ve hatta eksi katlara karşılık gelmektedir. “Alice Harikalar Diyarında” isimli çocuk romanında(!) geçen “beyaz tavşan”ın rehberi olduğu bir düşüş ve yaşam mertebesi gibi.. Deccalî bir “harikalar diyarı”. Adeta tadılan her bir mantar ile halden hale geçilen ve sureti sık sık değişen, dönüşen bir diyar.. Mantarlara, psikedelik ilaçlara, LSD’lere ve şamanik deneyimlere çok önem vermeleri, düşürülen bu kapkaranlık dünyanın ezici, boğucu, sıkıntılı kâbuslarının farkına varılıp uyanılmaması içindir.
- Singularity ve transhümanizm akımlarının ilerleyişini ve hayata ait bütün birimlerde kendisine günden güne nasıl yer açtığını görmekteyiz.
- Bilim ve teknolojideki baş döndürücü üstel (eksponansiyel) hızı sembolize eden “Singularity Merdiveni” özünde, insanlık için bir baş aşağı gidiştir ve varacağı yer, değil barışın savaşın bile mânâsını yitirdiği bir karadeliktir.
- Singularity ve Transhumanizm insanlığın ilk defa karşılaşacağı gelmiş geçmiş en büyük hastalıktır. Bir yönüyle benzeri AIDS’tir. AIDS’in özelliği insanın “savunma sistemi”ni ortadan kaldırmaktır. Savunma sistemi çöken bir vücut, en ufak bir nezle mikrobu ile mahvolabilecektir. AIDS, HIV virüsü ile vücudu kendi başına çökerten bir hastalık değildir. O, sadece “savaş” konseptini ortadan kaldırır. Gerisini nezle mikrobu halleder. Singularity de insanların iradelerini felç edecek, karşı koyma/direnme gücü bırakmayacaktır.
- Bunun için “savaş” konsepti, mücadele ruhu, farkındalık ve irade gücü önemlidir. Gelecekte de Müslümanlar, Hristiyanların, Musevilerin ve diğer din müntesiplerinin olacaktır. Kendi kültürümüz açısından; yani Müslümanlık açısından bakarsak; bazı öngörülere göre, zihnindeki “savaşçı” konseptini unuttuğundan dolayı hakiki Müslümanların sayısı elli milyon kadar olabilecek. Hayalî (sanal) dünyasında, gerçek İslam’dan farklı, “çakma” (kurgu, sanal) bir Müslümanlık yaşayanlar ise milyarlar olabilir.
- Singularity düşüncesi ateist bir düşünce gibi gözükse de, derinliklerinde “kendince” bir Tanrı’yı kabul etmektedir.(Bkz: Omega Point)
- Singularity’nin evveli ateist, ahiri teisttir.
- Günümüzde dünyada yeni bir ateizm furyası yükselmektedir. Richard Dawkins’in peygamberi(!) olduğu ve Daniel Dennett gibi başka misyonerlerinin de bulunduğu dalga dalga gelen bir furya bu. Türk insanı için de tsunami etkisi yapacak bir birikim ve hızda geldikleri söylenebilir. Bazı yayınevleri, arka arkaya, Batı’da güncel olan bu görüşteki eserleri tercüme edip, yayınlamaktalar.
- Ateizmin evveli evrim, ahiri Singularity’dir.
- Yeni Ateizm dalgası maçın ilk yarısını sürdürebilir daha çok. Kitleleri arkasından sürükleyebileceği bir coşkunluğa ulaşması imkânsızdır çünkü bir toplumda reaksiyoner ve muhalif olabileceklerin sayısı sınırlıdır. İnsanların büyük çoğunluğu, sesli olarak tepki vererek “diğeri” ile kavga etmeyi göze alacak kadar cesaretli değildir. Ona, itaat edebileceği “trend” bir şey gereklidir. “Trend” bu şey, teknoloji alaşımlı olursa başarı ihtimali çok daha yüksektir. Zira yeni gelen her bir nesil, bir öncekine göre daha çok teknolojiye bağımlı olmaktadır. Teknoloji kölesi olmuş ve kendi kültürel değerlerinden gerekli vitamini alamayan bu genç ruhların akabilecekleri mecra, yatak Singularity’dir. Yeni Ateizmin, kendisinin de gidip dahil olacağı, (büyük resmin tamamlanması için muhtaç olduğu) gelecek ideolojisi Singularity olacaktır.
- Zincirin her iki ucu da yalancı birer peygamber tarafından temsil edilmektedir. İlk ucun peygamberi(!) Richard Dawkins, diğer ucun peygamberi(!) Ray Kurzweil’dır. Vakti gelince bu iki alakasız görünen insan muhtemelen aynı tabloda daha sık bir araya geleceklerdir.
- Şu anda Singularity tehlikesinin perde önünde; yani “zahir”inde, bilimsel ve teknolojik meseleler durmaktadır. “Batın”ında yani perde arkasında duran konular ise, kendisini Singulariteryen (Singularitici) olarak tanımlayan birçok insanı dahi zorlayacak “uçuk” (şeytanî) fikirleri içermektedir.
- Nasyonal Sosyalizm ile (mesela Hitler Nazizmi) evrim arasındaki ilişki, Singularity ile transhümanizm arasındaki ilişkidir. Yani, Singularity ideali ve Dünya görüşü, transhumanizm felsefesi üzerine kondurulacak bir son nokta; belki bir çatı düşüncedir. Singularity içinde sadece evrim ve onun bir uzantısı olan transhümanizm yoktur. Kendi felsefesi, metafiziği, kozmolojisi, inisiyasyonu ve hatta tanrı anlayışı vardır. Kısacası : “Transhumanizm, Singularity Nazizminin üzerinde temellendiği Darwinizmdir.”
- Singularity’nin dolaylı bir şekilde değil; direkt olarak “Deccaliyet” ile ilgili bir oluşumdur. Deccal, kıyamete yakın bir dönemde ortaya çıkacak ve insanları gerçekten uzaklaştırma yoluyla ve yalanla çok büyük ve görülmemiş tahribatlar meydana getirecek bir antagonist yani anti-kahraman bir baş kötüdür. En büyük ve ürpertici iddiası ise, harikalar(!) göstererek, kendisinin Tanrı olduğunu iddia etmesi ve bu iddiasına da çok büyük kitlelerin inanması olacaktır. Daha önce de elbette, kendisinin Tanrı olduğunu iddia edenler olmuştur, fakat ya ciddiye alınmamışlar ya da kitlesel ve küresel ölçekte bir başarı elde edememişlerdir. Deccal ise kitlesel ve küresel ölçekte bir başarı elde edecek. Bunu Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) Deccal’le ilgili hadislerinden biliyoruz. Hristiyanlıkta da “Antichrist”dan bahsedilir. Hatta şu anda Hristiyan dünyada, bu konuya; yani antichrist’ın Singularity ve transhümanizm ile irtibatı konusuna uyanmış ve her geçen gün de uyanmakta olan Tom Horm gibi bir hayli insan mevcut.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017