Panorama – 4: Omega Point ve Evreni Uyandırmak

, 9 Ağustos 2016

Bugüne kadar Her-An’da paylaşılmış bazı düşüncelere toplu bir bakış – 4

Omega Point ve Evreni Uyandırmak (Waking Up the Universe)

  • Gökten gelen bir robot el. Ve bu robot el geçmiş çağların birine taş tabletler bırakıyor. Yani Hz. Musa (as)’ya verilen 10 emir. Arkasından bu robot el bazı kutsal kitaplar bırakıyor. Belki İncil ve belki Kur’an. Zaman ötesi bir yerden… Bu zaman-mekân üstü yere “Omega Noktası” diyorlar. İnsanlar zihinsel ve teknolojik evrimlerini tamamlayarak Tanrı’yı; yani “Omega Noktası”nda bulunanı gerçekleştirsinler diye bu kutsal mesajları yolluyor. Kim yolluyor? Robot el ile sembolize edilen ve Omega Noktası’nda bulunan yapay Tanrı. Bize gülünç gelse de, teknoloji bağımlısı ve teknolojiyi kutsalları olarak algılayan gelecek nesiller için bu düşünce “heva”larına çok hoş gelebilecek ve “kendi içinde tutarlı” bir senaryodur.
  • Ray Kurzweil “Transcendent Man” belgeselinde “Yani, Tanrı var mı?” sorusuna “Henüz değil, diyebilirim” şeklinde cevap vermekte, bir diğer röportajda ise Tanrı’yı bir varlık olarak değil de evrimin sonucunda gelişen insanın ulaşacağı nihai ideal olarak gördüğünü belirtmektedir.
  • Singularity ve bu akımın sahte peygamberi Kurzweil’i anlamak için Neoplatonizm’i, Spinoza’yı ve İslamî kültür içine sızan şekliyle “Ukûl-u aşere” (on akıl) düşüncesini bilmek gerekir. Singularity, eski bir düşüncenin güncellenerek, çağımıza uyarlanmış yeni bir formudur. Dikkatlice bakanlar, süslü, dijital bir perdenin ardındaki o eski yüzü görebilirler. (bkz: pan-panteizm veya neo-panteizm)
    (Panteizm ya da tüm tanrıcılık, her şeyi kapsayan içkin bir Tanrı’nın, Evren’in ya da doğanın Tanrı ile aynı olduğu görüşüdür. Panteistler kişileştirilmiş ya da antropomorfik bir Tanrıya inanmazlar. Panteizm, genellikle monizm ile ilişkili bir kavramdır. Panteizmde her şey Tanrı’nın bir parçası olarak kabul edilir, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı’dır. Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında vardır. Panteizm, 17. yüzyıl filozofu olan Baruch Spinoza’nın çalışmalarına dayalı bir teoloji ve felsefe olarak modern çağda popüler oldu. Monizm, Spinoza’nın felsefesinin temel bir parçasıdır. Spinoza, terim ölümünden sonrasına kadar icat edilmemesine rağmen panteizmin en ünlü savunucusu olarak kabul edilir. Vikipedi)
  • “Omega Point” (Omega Noktası) ve “Waking Up the Universe” (Evreni Uyandırmak) konularını gün geçtikçe daha sık duyabiliriz.
  • Bilinç (şuur, farkındalık) kavramı Singularity tartışmaları açısından ayrı bir öneme sahip. Eğer cansızların da kendisinin farkında olabileceği tezi kitlelere kabul ettirilebilirse, robotların ve yapay zekânın haklarını savunmak, bunları insana tercih etmek kolaylaşacak. Ayrıca yine Singularity’cilerin rüyalarından biri olan “evrenin bilinç kazanması” yani uyandırılması gibi meselelerin de taraftar toplamasının ne kadar kolaylaşacağı açık. Tekten çoğa giderken nasıl tüm bilinçlerin tek bir Mutlak Bilinç Sahibi’nden (yani kâinat cinsinden olmayan, zaman ve mekândan münezzeh, hem Kendini/Zâtını ve hem de yarattıklarını bilen, kuşatıcı/aşkın/sonsuz ilim sahibi Hz.Allah’tan) kaynaklandığını kabul ediyorsak çoktan teke ulaşmaya çalışanlar da bilinççik sahiplerini bir araya getirip bir Tanrısal Bilinç oluşturma peşinde. Bileşik ve sonradan olmayan, parçalardan oluşmayan Allah anlayışımıza karşı Singularity’cilerin kompleks, parçalardan oluşan bir Tanrı tahayyülleri var. Böyle çarpık bir anlayışa sahip oldukları ve yanlış nazarla baktıkları için de Tanrı’yı inşa edebilecekleri bir şey sanma yanılgısına düşüyorlar.
  • Bazıları (!) Omega Point (Omega Noktası) ismini verdikleri zaman ötesi bir noktada, zamanın ötesinde ve üzerinde bir varlık vehmediyor. Zamanın ötesinde, geçmiş ve gelecek kendisi için tek bir noktadan ibaret olan bu “vehmî varlık” aslında onlar için inşa edilmiş bir tanrıdan başka bir şey değil. Bu inanışa göre böyle bir varlık geçmişe de müdahale edip kendisini yaratacak koşulları hazırlayabilir, paradoksal bir şekilde kendisini yoktan yaratır, hatta hâlihazırda yaratmıştır. Bu yaklaşımla ortada hiçbir şey mevcut değilken bir vehim/kuruntu üzerinden sahte bir ilah oluşturulmuş ve bir ilüzyonla ona ezeliyet verilmiş olacak. Değişen, dönüşen, başkalaşan, halden hale giren bir varlığın ezelî olamayacağı hakikatine rağmen Allah’a ait sıfatlar bu kez gerçekten de -neredeyse hâşâ- Allah olarak tarif edilen bir “kuruntu”ya verilecek. Münafıkça yapılan bir el çabukluğu, göz bağcılığı, demagoji..
  • Panteizm, “aslında her şey tanrının bir parçasıdır ve her şey (evren) tanrıdır” anlayışının adıdır. Panteizm iddiası için bir destek bulma imkânı da tasavvuftaki vahdet-i vücut ekolünün kasıtlı olarak çarpıtılmasından doğabilir. İlk bakışta benzer gibi gözüken ve özellikle müslüman olmayanlar tarafından yapılan analizlerde sıklıkla aynı şeymiş gibi değerlendirilen bu iki fikir arasındaki fark gündüz ve gece gibidir ve aslında çok açıktır: Panteizm (vahdet-i mevcut) adeta varlık adına Allah’ı inkâr ederken vahdet-i vücut anlayışı ise adeta Allah adına kâinatı inkar eder. Çünkü Allah’ın varlığının sabitliği, gerekliliği, şiddeti, ezeliyeti yanında sonradan yaratılmış kâinat adeta bir hayal gibi kalmaktadır. Ama bu açık fark herkes için bu kadar açık olmadığından vahdet-i vücut ve genel olarak tasavvuf, çarpıtma ustası Deccal için çok elverişli bir argüman olarak kullanılabilir.
  • “Evrenin Uyandırılması” teorisi kendi içinde mitolojik yönü de ola, din sosu bulandırılmış, manevi bir öğretidir. Paradoksal biçimde bir nevi “dinsizliğe maneviyat katma”.. Fakat özellikle doğu mistisizminin ifrata (aşırılığa) kaçan inanç reflekslerine doğrudan hitap etmesi, yadsınamaz şekilde geniş kitleleri peşlerinden sürükleme potansiyellerinin olduğunu gösteriyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.