Panorama – 6: Hollywood, Ye’cüc – Me’cüc

, 24 Ağustos 2016

Bugüne kadar Her-An’da paylaşılmış bazı düşüncelere toplu bir bakış – 6

Hollywood

  • Özellikle yeni neslin zihnî kalıplarının ve gelecek projeksiyonunun oluşmasında yadsınamaz bir tesiri ve teshiri (etkisi ve büyüleme gücü) olan sinema-televizyon endüstrisinde singülariteryen/transhümanist  temalara yer veren yapımların sayısı ve etkinliği her geçen gün artıyor. Bilimden çok pseudo-science (bilimsi) kategorisine giren düşünceleri; büyük bütçelerin, küresel network’lerin, kurgunun ve teknolojinin imkânlarının da yardımıyla Hollywood prodüksiyonlarıyla ihtişam kazanıyor.
  • Bir yönüyle Hollywood, “kendini gerçekleştiren bir kehanet” için üzerine düşeni yapmaktadır. Milyarlarca dolar kaynak harcayarak, büyük kablolu kanallar, ulusal televizyonlar, yükselen (yükseltilen) yönetmenler, henüz ortaya mantıklı bir çerçeve çıkmasını dahi beklemeden, Singularity’yi (ve hatta Singularity Düşüncesi ve gelecek projeksiyonlarında olan felaketleri dahi)  kaçınılmaz kaderî bir sonuç gibi kabullenmekte ve kabul ettirmeye çalışmaktadırlar.
  • Hakikatini bilmeyen insan,  hakikatsiz halinden nefret etmiş ve bu nefret ettiği kişiden kurtulmak için herkese ve her yere para ve zaman harcamaya başlamıştır.  Adeta kendi benliğinden kurtulmak için suikastçı arayışına girmiştir.  Çağımızda, Hollywood veya daha geniş anlamıyla tüm görsel hikâye anlatıcılığı,  insanların bu zaafına/”ihtiyacına” göre hareket eder. Dolayısıyla Hollywood büyüsünün özü: (1)Karakter ile Özdeşleşme/Benzeşme ve bunun sonucu olarak, (2)Karakterin Dünya Görüşünü benimseme üzerinedir.
  • Birçok Amerikalı, 1950 sonrası “Amerikan Rüyası” peşinde bir maceraya nasıl sürüklendiğini hiçbir zaman anlayamayacak.  Hollywood Filmleri’nde gördüğü hayatları ve karakterlerin tercihlerini, nasıl benimsediğini de anlayamayacak,  çünkü bütün bunlar bir anda dayatılmadı.  O rüyaya/büyüye, yavaş yavaş kendini kaptırdı ve duygularının, düşüncelerinin nasıl manipüle edilip yönlendirildiğini anlayamadan, bir köleye dönüştürüldü.  Bu noktada Hollywood, Amerikan orta sınıfını tüketime sürükleyen ve Amerikan Rüyası imgesini yaratan bir merkez olarak günah keçisi olmayı hak eder. Eğer bu ve benzeri örnekler iyi analiz edilirse,  Singularity ve Hollywood ilişkisinin, geleceğin trendlerini belirlemede ne derece etkin bir rol oynayabileceği ortaya çıkar.  Bir zamanlar Amerikan Rüyası’nı satanlar; şimdilerde aynı usul ile Singularity Rüyası’nı satıyorlar. Ne yazık ki bu rüya öncekinden farklı olarak, en başından beri bazı varoluşsal kâbus senaryolarını içeriyor.
  • Bilimkurgu yapımları bu devrin insanına göre yeniden uyarlanmış transhumanizm, yapay zeka, uzay, humanoid..vs. gibi ileri teknoloji kavramlar üzerinden bir gelecek tasavvuru çiziyor, kehanetler ortaya atıyor ve alametlerini betimliyor.  Bunlar biraz gizemli, biraz kutsal, biraz ezoterik ama ana fikirde tanrısızlığın egemen olduğu yapımlar ve inanç problemi yaşayan günümüz insanı üzerinde ciddi bir etkisi var. Maalesef en büyük etkisi ise, inanç sistemi henüz oturmamış çocuklar üzerinde oluyor. Çocuklar aynı zamanda bilimkurgu geleceğini inşa etmeleri bakımından da en ideal küme olma özelliğini taşıyor. Hızlı anlıyorlar, çabuk tepki veriyorlar, detayları yakalıyorlar, iyi-kötü hakkında bilinçleri gelişmemiş ve ayrıca hayal güçleri henüz kafeslenmediği için sınırsız. Eğer Hollywood’a yeraltı okült (gizli) bir yapı hâkim ise ve bunlar tek bir amaç üzere hareket ediyorlarsa A sınıf müşterileri şüphesiz ki çocuklardır.
  • Konforumuzun artması elbette bizi geçmiş insanlardan farklı kılıyor ve insanî çerçevede kalınabildiği sürece bu hiç de kötü bir şey değil elbette, ancak şu an olan zihnimizin yeniden şekillenmesiyle (şekillendirilmesiyle) bazı temel insanî vasıfların kaybolması ya da en azından zaafa uğraması. Asıl korkutucu olan ise, bunun bizi pek de rahatsız etmiyor oluşu.. çünkü seyrettiğimiz dizi ve filmler bizi buna hazırlıyor. Bu şekilde insanın başka bir şeye (?!) dönüşeceği döneme geçişin şok etkisini azaltıyorlar.
  • İnsan seyrettikleri yoluyla sürekli telkin altındadır ve bu uzun süreli telkin karşısında boyun eğmesi kaçınılmazdır. Yani ille de verilmek istenen bir mesaj varsa tekrar yoluyla bu mesaj bir şekilde mutlaka verilir. İnsan farkında olmadan hatta bazen de farkında olarak bu mesaj doğrultusunda davranışlarını, kabullerini değiştirebilir. Özellikle günümüzde TV yapımlarının insan zihnini şekillendirmek, fikir aşılamak amacıyla hazırlandığı yolunda kuvvetli bir kanaat pek çok araştırmacı tarafından paylaşılmakta. Fakat artık mesele insanların ne giyeceği, nerede ne yiyeceği olmaktan çıkmış durumda. Artık filmler ve özellikle TV dizileri yoluyla yeni cinsel kimlikler inşa ediliyor. Herkesten bu durumu kabullenmesi hatta en küçük bir itirazda bulunmadan onaylaması isteniyor. Bu gelişmeyi transhümanizm akımının bir parçası olarak görebiliriz. Geçiş insanı yoluyla yeni bir insan/insanlık tasarlanıyor ve “cinsel kimlik karmaşası” bu tasarımın bir parçası. Süreç bu şekilde devam ettiği takdirde yirmi yıl içerisinde bambaşka bir toplum ortaya çıkabilir. İnsanın en temel kabullerinden birinin böylesine sarsıldığı ve hatta yıkıldığı, kadın ve erkek imajlarının yeniden çizildiği, hatta cinsiyetin neredeyse anlamsızlaştığı bir yeniçağ! Nereye doğru gittiğimizin (sürüldüğümüzün) gerçekten farkında mıyız?

 

Ye’cüc – Me’cüc (Gog -Mogog)

 

  • “Yecüc-Mecüc” ve “Zülkarneyn” meselelerinin küllî hakikatleri ve bu hakikatlerin her çağda yansımaları vardır, bu hakikatler bir yuvarlak plak gibi dönen zaman şeridine bir plak iğnesi gibi değerek, zamanın ruhuna uygun formlarda ses verirler. Bu perspektifle bakınca, tarihte hapsedilen Ye’cüc ile günümüzdeki formları olan Singulariteryen kişiler arasında ve tarihte deforme edilmiş Me’cüclerle de günümüzde DARPA gibi yerlerde inşa edilen robotlar arasında irtibat vardır.
  • “Saat yaklaştı.” Son kulvara girdi hak ve batıl taraftarları. Bayraklar son atletlere el yordamı ile emanet ediliyor. Hak ve batılın en sıkı koşucuları sona saklanmış. Ye’cüc denilen bir topluluk, Me’cüc denilen diğer bir topluluğu ortaya çıkarmak için azami bir gayret içerisinde. Yani, Ye’cüc bayrağını Me’cüc’e vermek çabasında..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.