Neil Stephenson – 9: Hiyeroglif Projesi
Akif Manisalı, 1 Eylül 2016AKİF MANİSALI – Neal Stephenson, 2011 senesinde World Policy Journal için kaleme aldığı Yenilik Kıtlığı (Innovation Starvation) makalesinde bilim kurgu edebiyatının vazifesi ve faydası üzerine iki önemli teori üzerinde duruyor.
1. İlham Teorisi: Bilim kurgu edebiyatı okuyucularına bilim ve mühendislik dallarında bir kariyer yolu tutmak için ilham verir. Stephenson’ın kanaatine göre bu kadarı şüphesiz doğrudur ve bir parça da bariz bir gözlemdir.
2. Hiyeroglif Teorisi: İyi bilim kurgu eserleri okuyucularına; tesirli yeniliklerin hayata geçtiği, makul, tamamen kurgulanmış bir alternatif gerçeklik resmi sunuyor. İyi bir bilim kurgu evreninin özellikle bilim insanları ve mühendislere anlamlı gözüken bir tutarlılığa ve iç mantığa sahip oluyor. Bu alternatif gerçekliğin faydasının da bilim adamlarının ortak bir hedef olarak heyecanlandıkları ve içgüdüsel olarak hayata geçmesi istikametinde uyumlu bir şekilde çalışmalarını sağlayacak bir vizyon sunuyor olması olduğunu ifade ediyor Stephenson. Bilim kurgu edebiyatının sunduğu bu vizyon da vazifesini bilime ve kültüre malolmuş çarpıcı ikonlar/simgeler sayesinde gerçekleştiriyor. Microsoft Araştırma Bölümü’nden Jim Karkanias bu simgelerin “hiyeroglif” vazifesi gördüklerini iddia ediyor. Nasıl Mısır ya da Maya yazıtlarında kullanılan hiyeroglifler basit ve kolayca tanınabilir semboller olarak bir anlam ifade ediyorsa, iyi bilim kurgu edebiyatının ortaya koyduğu bazı ikonik/simgesel buluşlar da toplumun, özellikle de geleceğin bilim insanları ve mühendislerinin, önemleri konusunda hemfikir olduğu, basit ve kolayca tanınabilir semboller olarak zihinlerinde yer buluyorlar. Stephenson, bu modern hiyerogliflere örnek olarak da, Isaac Asimov’un yapay zeka sahibi insansı robotlarını, Robert Heinlein’in kanatları üzerine dikey iniş yapabilen roketlerini ve William Gibson’ın siberuzayını (cyberspace) veriyor.
Neal Stephenson’ın, Yenilik Kıtlığı makalesi modern bilim kurgu yazarlarına yaptığı, kitleleri harekete geçirecek ve ilham verecek eserler vermek adına bir çağrı olarak okunabilir. Yazarın aynı sene katıldığı Gelecek Zaman (Future Tense) konferansında Arizona Devlet Üniversitesi rektörü Michael Crow’un, biz bilim insanları ve mühendisler olarak tüm donanımımızla sizlerin bizleri yönlendireceğiniz bir vizyon ortaya koymanızı bekliyoruz diyerek ortaya attığı meydan okuması yeni bir oluşumun ilk kıvılcımı oluyor. Neal Stephenson ve Arizona Devlet Üniversitesi’nin Bilim ve Hayal Gücü Merkezi (Center for Science and Imagination) 2011 senesinde Hiyeroglif Projesi’nin ilk temellerini atıyorlar. Projenin amacı modern bilim kurgu yazarlarını harekete geçirerek bilim kurgu edebiyatına, edebiyatın “Altın Çağı”nı (Golden Age) oluşturan eserlerde olduğu gibi, yeni nesillere “büyük işler”i başarmaları/hayata geçirmeleri için ilham verecek bir optimizm aşılamak.
Kavram olarak temelini Neal Stephenson’ın da başarısının tekrardan yakalanamamasından çok üzüntü duyduğu Ay’a ilk insanı indiren Apollo 11 projesinin dönemine göre aşırı derecede akıl almaz bir girişim olmasından alan Ay Atışı/Moonshot, teknoloji bağlamında ele alındığında, kısa vadede hiçbir kar ya da fayda beklemeden girişilmiş iddialı bir keşif ya da çığır açan bir proje olarak değerlendiriliyor.
Hiyeroglif Projesi kendisini; yazarları, bilim insanlarını, mühendisleri, teknoloji uzmanlarını, sanayicileri ve diğer yaratıcı düşünürleri, yaratıcı oyun, bilim ve hayalgücü için ayrılmış korunaklı bir alanda, cesur fikirler üzerinde işbirliği yapmak için bir araya getiren bir “Ay Atışı Ekosistemi” için bir yayın/neşriyat, toplu bir fikir alışverişi ve bir fikir kuluçkası olarak tanımlıyor.
Hiyeroglif Projesi’nin Tanıtım Videosu
Proje ilk eserini Hiyeroglif: Daha İyi Bir Gelecek için Hikayeler ve Öngörüler (Hieroglyph: Stories and Visions for a Better Future) kitabı ile 2014 senesinde veriyor. Cory Doctorow, Gregory Benford, Elizabeth Bear, Bruce Sterling ve projenin kurucusu Neal Stephenson gibi günümüzün öncü düşünürleri, yazarları ve vizyonerlerinden yirmisini bir araya getiren eserin amacı, yeni nesilleri hayal kurmaya ve “Büyük İşler” başarmaya iten “tekno-optimist” bir antoloji ortaya koymak. Sanat ve teknolojinin kesişimindeki bu antoloji, ileri görüşlü ve ufuk açıcı yaklaşımı ile gelecek nesillere yatırım yapan bir eser olarak karşımıza çıkıyor.
“Hiyeroglif: Daha İyi Bir Gelecek için Hikayeler ve Öngörüler“ kitabının lansmanı
Antolojide Neal Stephenson’ın özellikle başını çektiği bir başlık ise uzayın kıyısına kadar yaklaşan 20 kilometre uzunluğunda “yüksek kuleler”in tasarlanması projesi. Stephenson, 2012 senesinde “We Solve for X” Forumu’ndaki konuşmasında kendi ifadesiyle Babil’e kadar dayandığını ifade ettiği bu fikir ile uzaya roket göndermenin maliyetini ve zorluklarını büyük ölçüde azaltılabileceğini iddia ediyor. İnsan tarafından inşaa edilmiş en yüksek yapı olacağı ifade edilen bu kule vasıtasıyla insanların bir asansör yolculuğu ile atmosferin stratosfer tabakasına kadar çıkabilecekleri öngörülüyor.
“Yüksek Kuleler” projesinin tanıtım videosu
Hiyeroglif Projesi’ndeki gelişmelerin bir özeti
Not: Neal Stephenson’ın 2015 senesinde yayınlanan son kitabı Seveneves romanını incelemeye başlamadan önce yazarı, hayatını ve eserlerini tanıtmaya çalıştığım okuduğunuz yazı dizisini bu bölüm ile noktalıyorum. Önümüzdeki hafta yazarın, insanlığın büyük bir felaket sonucu yok olma tehlikesine karşı mücadelesi sürecinde “büyük işler” ortaya koyduğu yeni bir medeniyet modeli kurguladığı romanı Seveneves’i incelemeye başlamayı planlıyorum.
“Neil Stephenson – 9: Hiyeroglif Projesi” yazısına bir yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Yüzüklerin Efendisi filmindeki Deccal Kulesini akıllara getiriyor kule projesi denilen yapı. Hologram ile tepesine göz koydumu, içinede “yapay zeka(!)”nın yönettiği merkez ağ server kuruldumu tam olur.