Stanford 100 Yıllık Yapay Zeka Araştırması

, 22 Eylül 2016

Amerika’da Stanford Üniversitesinde 2014 yılında başlatılan 100 Yıllık Yapay Zeka Araştırması (AI100)’nın söylenene göre her 5 yılda bir yayınlanacak olan raporunun ilki 2016’nın Eylül ayında yayınlandı. Araştırmanın amacı yapay zekanın uzun vadede insanlar ve toplum üzerindeki etkilerini araştırarak ileride her alanda karşılaşabileceğimiz zorlukları ve fırsatları tespit etmek.

Yayınlanan ilk raporda, yapay zeka alanında günümüze kadar kaydedilen ilerleme ele alınmış ve odak noktası olarak 2030 yılında ne halde olacağımız üzerine odaklanılmış. Yapay zekanın Ekonomi, Hukuk ve Etik gibi alanlarla ilgisi ve etkisine ilişkin değişik çevrelerde önemli tartışmalar ve karşıt fikirler söz konusu iken 52 sayfalık bir raporda bütünsel bir yaklaşım yakalanmaya çalışılmasını zorlaştırmış ve bunun sonucunda raporda varılan yargılar oldukça soyut, fazla objektif ve hatta yüzeysel kalmış gibi gözüküyor. Böyle bir yaklaşımın ise söz konusu gelişmelerin potansiyel sonuçları açısından hakettiği ilgi ve inceliği karşılamakta yetersiz kaldığını düşünüyorum. Yine de yapay zekanın ne kadar fazla alanda etkisinin olduğunun ve olacağının incelenmesi açısından toplu bir çalışma arzetmesi takdir edilebilir. Biz de raporda öne çıkan bazı noktaları özetlemeye çalışalım.

Rapora göre varoluşsal riskler açısından yapay zekanın yakın gelecekte bir tehdit olduğunu düşünmeye itecek somut bir neden gözükmüyor. Bir terminatör senaryosundaki gibi yapay zekanın bir noktaya erişip programlanmış amacına ulaşmada insanları tehdit olarak görmesi ve yok etmek istemesi için kendini besleyen ve sürekli olarak kendini geliştiren sofistike bir yapıya sahip olması gerekiyor ve henüz böyle bir makina geliştirilmiş değil. Bununla birlikte toplum ve ekonomi açısından, özellikle insan gücünün yerini almada sorunsal olacak gibi gözüküyor (Tabi varoluşsal riskler açısından bu görüşün aksini iddia edenlerin argümanları da böyle bir durumun tehdit olarak belirmesi halinde müdahale etmek için zaten çok geç olacağı ve bu yüzden friendly AI üzerinde şimdiden ciddi çalışılması gerektiği ve dolayısıyla şimdiden yapay zekanın, varoluşsal risk tanımı itibariyle şimdiden en büyük varoluşsal risk olduğu yönünde; raporda bu düşünce tamamen baypas edilmiş gözüküyor).

Nöronsal ağlar (neural networks) ile çalışan deep learning (derin öğrenme) metoduna ve yapay zekanın algısal yeteneklerinin geliştirilmesinde bunun önemli etkisine özellikle değinilmiş, ve bunun ileride insanlarla ve çevreyle etkileşimlerinde önemli rol oynayacağı savunulmuş. Derin öğrenme metoduyla birlikte başka yapay zeka öğrenme ve geliştirme metodlarına da değinilmiş.

Özel ve kamusal harcamaların arttırılması gereğine değinilmiş. Bununla beraber yapay zekanın değerinin, insanlar için ortaya koyduğu değerle paralel olduğu ve yapay zeka araştırmalarının bir avuç insanın faydasına değil de demokratik toplum anlayışına ve eşitliğe hizmet etmesi gerektiği belirtilmiş. Bu noktada, yapay zekaya erişime sahip kişilerin yeteneklerinin ve veriminin artacağına, dolayısıyla erişimin olabildiğince fazla kişiye sağlanması gerektiği savunulmuş. (Elon Musk’ın OpenAI projesinin anafikriyle de paralellik gösteren bu düşüncenin müspet ve üzerinde durulması gereken bir konu olduğuna da şahsen katılıyorum).

Raporun büyük kısmı alan bazında yapay zekanın etkileri üzerine yazılmış. Bu alanlardan başlıcaları ulaşım, ev-hizmet robotları, sağlık hizmetleri, eğitim, düşük gelirli topluluklar, kamusal güvenlik, iş olanakları ve işyerleri, ve eğlence şeklinde. Bunlardan kısaca bahsetmek gerekirse:

Ulaşım

Rapora göre yapay zekanın ulaşımda önemli etkileri olacak ve trafikte otonom arabaların gezmesi sıradan hale gelecek. Otonom arabalar insanlardan daha iyi sürücüler haline gelecek, şehirde yaşayan, otomobil sahibi insanların sayısı azalacak, insanlar işinden daha uzakta yaşayabilecek ve şehir yapıları bu çerçevede değişecek. Ayrıca şehrin her yerinde park yerlerini gören, trafik durumunu ölçen ve paylaşılan arabaların konumunu bildiren sensörler artacak. 2000 yılından beri GPS’ler ve bu sensörlerle trafikte yaşanan olumlu gelişmeler katlanarak artacak. 

Bugüne kadar yolda yayalar ve beklenmedik birçok durum otonom (sürücüsüz) arabalar için fazla kompleks olmasına karşın bugün Google’ın tam otonom ve Tesla’nın yarı otonom arabaları birçok şehirde trafikte geziyor. Otonom arabaların bugün yolda algılama seviyesi near-human seviyesinde ve gelecekte bu super-human seviyesine ulaşacak. Sadece arabaların değil otonom taşıma tırlarının ve dronlar gibi uçan araçların da trafikte yeri, yapay zekaya bağlı olarak artacak. İnsanlar işe giderken arabada işleriyle meşgul olabilecek.

Bugün Uber’in örnek olduğu ride-sharing olayı çok daha yaygınlaşacak ve büyük ihtimalle ride-share araçları otonom araçlar olacak. Bunlarla birlikte araçların hacklenmesi gibi güvenlik sorunlarının da söz konusu olabileceği raporda yer alıyor (Bu konudan daha önce Martin Ford’un yapay zeka ve işsizlik sorunu ile ilgili görüşlerinden bahsederken değinmiştik ki otonom araçlarla toplu taşımanın tekelleşmesi de ayrıca büyük bir sorun. Ford, Google’ın başından beri amacının bu olduğundan söz ediyordu).

Ev-Servis Robotları

Bugüne kadar bunların gelişmesi, algısal yeteneklerinin yetersizliği sorunundan dolayı oldukça yavaş oldu. Önceki yazılarda bahsettiğimiz evde kullanılan bu robotların her birinin bilgi depoladığı ve işlediği hafızası olması yerine bir merkezden yönetilen Cloud sisteminin, bu robotların her birinin topladığı bilginin toplanması, işlenmesi ve robotlara feedback verilmesi suretiyle bu robotların kapasitesi arttırılarak büyük işlevsellik kazanacağı ve geleceğin ev robotlarının yüksek ihtimalle bu şekilde olacağı öngörülmüş. Ayrıca gelişen ve artan üç boyutlu sensörlerin rolünden bahsedilmiş.

Sağlık Hizmetleri

Bugün sağlık hizmetlerinde yapay zekanın uygulamaları teşhis koymada doktora destek, hastaların gözlemlenmesi, ameliyatlarda kullanılan akıllı makinalar, risk analizi ve sağlık hizmetleri yönetimi vs. şeklinde.  Diğer alanlardaki gibi yeterli datanın olması bu alanda da yapay zekanın gelişmesi için anahtar konumunda. Rapor, datanın toplanması için gereksiz düzenlemelerin kaldırılması görüşünde. Eğer düzenlemeler yeterince data toplanmasına elverişli hale getirilirse gelecekte kliniklerde doktorların, yine sürecin içinde dahil olmak suretiyle, yapay zekanın desteğiyle çok daha doğru  analizler ve teşhisler koyabileceği savunulmuş. Ayrıca milyonlarca insanın analiz kayıtlarıyla makinaların, her bireye ve hastalığa özel teşhis koymada etkili olabileceği öngörülmüş. Sadece hastaların iyileştirilmesinde değil, hasta ve yaşlıların bakımıyla ilgili uygulamalardan da bahsedilmiş.

Eğitim

Raporda öğretmen görevi gören robotlar ve programlardan, yapay zeka destekli online learning programlarından, öğrenme analizlerinden ve konuşma algılama gibi yapay zeka işlevlerinin bunlara katkılarından bahsedilmiş. Bunların gelişimi de daha fazla datanın toplanmasına ve yeterli finansal kaynakların sağlanmasına bağlı görülmüş. Bunlarla ileride klasik eğitim şeklinin kaybolmayacağı, ancak yapay zekanın eğitim alanına entegre olacağı öngörülmüş.

Düşük Gelirli Topluluklar

Raporda, düşük gelirli insanların hayatının iyileştirilmesinde yapay zekanın sunduğu birçok imkan olacağının söylenmesine karşın çok kapsamlı bir analiz yapılmamış. Genel olarak devletin düşük gelirlilere gıda ve sağlık yardımlarının yapay zeka yardımıyla optimize edilebileceğinden bahsedilmiş. Fikrimce yapay zekanın gelişmesinin yol açmakta olduğu işsizlik, gelir eşitsizliği ve orta sınıf insanın kendini içinde bulduğu ve gelecekte bulacağı sosyo-ekonomik yapı yapay zeka tartışmalarının en önemlilerinden. Raporda bu konuya yaklaşımın bu şekilde olmasının neredeyse komik derecede yüzeysel olduğunu düşünüyorum.

Kamusal Güvenlik

Kamera ve sensörlerin yaygınlaşmasıyla ileride suçla mücadelede yapay zekadan önemli ölçüde yararlanılacağı öngörülmüş. Yine yapay zekanın vereceği kararların adaletin daha iyi sağlanmasında önemli olacağı savunulmuş. Bu konu raporda nisbeten önemli bir yer tutmuş.

İş Olanakları ve İş yerleri

Özellikle son yirmi yılda iş olanaklarının azalmasında yapay zeka dışında etkenlerin ağırlıklı olduğu tartışılmış ve gelecekte yapay zekanın iş olanaklarını yok etmekten ziyade bugün insanların etkin olduğu bazı görevleri üstleneceği, hatta iş olanaklarını arttıracağı söylenmiş. Yapay zekanın etkileyeceği meslek gruplarına ve bunların nasıl etkileneceğine örnekler verilmiş. Yapay zekanın, büyük ölçüde bilişsel yetenekleri gerektiren işlerde insanların yerini alacağı korkusunun muhtemelen yersiz olduğu, buna karşın yapay zekanın yine de her alanda kullanılacağını ve işlerin yapısında farklılaşmalar olacağı savunulmuş.

Raporun son bölümünde  yapay zekanın kısa tarihi tanıtılmadan önce bazı tespitler yapılmış ve benimsenmesi gereken ilkelerden söz edilmiş. Bunlardan önemli bazı noktalar şu şekilde:

Yapay zekanın amacı insanlık için değer üretmek olmalı. Eğer yapay zekaya erişim toplumun farklı kesimlerine oransızca dağılırsa eşitsizlik giderek tırmanabilir. Bununla gizliliğin ortadan kalkması gibi başka sorunlar da ortaya çıkabilir. Bunun için hükümetin de yapay zeka üzerinde uzmanlaşmak ve uzmanlar istihdam etmek suretiyle yapay zeka teknolojilerinin programlı bir şekilde bu teknolojilerin amaçlarını belirlemesi gerekir.

Hükümetin, adalet, gizililk, güvenlik ve yapay zekanın etkileri gibi konularda araştırmalara engel olan gereksiz engelleri kaldırması gerekir.

Yine hükümetin, yapay zeka üzerine disiplinler arası çalışmaları finanse etmesi gerekir. Yapay zekanın büyük ölçekte toplumu nasıl etkileyeceğini anlamak ve bunu yönlendirmek.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.