Teknoloji ve Politika – 2
B. Sadık Ünal, 14 Eylül 2016Ulaşımın hızlanması ekonomik değer taşıyan ürün ve hammaddenin mübadelesini hızlandırır ve genel olarak ekonominin büyüme hızına katkı sağlar. “Akdeniz Dünyası”, ulaşımın zor olduğu yıllarda kıyılar boyunca yerleşmiş şehirlerin arasında kolay bir ulaşım sağladığı için dünya ticaretinde önemli bir yere sahipti. Ticari mallar, şarap, çeşitli cevher ve minareller, Akdeniz’de herhangi bir noktaya ulaştıklarında bütün bir Akdeniz’e ulaşmış sayılırlardı çünkü ulaşım dünyanın diğer coğrafyalarından çok daha hızlı ve ucuzdu.
Burada ulaşımın hızlı olmasını Akdeniz’in elverişli akıntıları ve hava akımlarına ilave olarak o günün gemi teknolojisi sağlıyordu. Akdenizliler’in malzeme bilgisi de iyiydi. “Techne”, yani alet bilgisi/zanaat ile malzeme bilgisini birleştirip kendi devirlerinin şartlarına göre bir avantaj elde ediyorlardı. Bu avantaj başlangıçta zengin site devletlerinin ve sonrasında ticaret oligarşilerinin yönettiği imparatorluklara sebep olacaktı.
Fenikeliler resmin bir tarafını gördülerse Romalılar da resmin diğer yarısını görmüştü. Fenikeliler hızlı ve yük taşıma kapasitesi yüksek, kıyıdan uzaklaşabilen, dalgalara dayanıklı gemilerle, devirleri açısından üstün bir teknolojiyi kullanmış ve Akdeniz çevresindeki tüm ticareti bir süre egemenlikleri altına almışlardı. Bu durum, ekonomik egemenlik merkezli başlasa da yıllar içinde bir ticaret oligarşisi tarafından yönetilen ve siyaseten de egemen bir iktidar yapısına/imparatorluğa dönüştü. Ancak Romalılar sadece mevcut pazarların birbirine bağlanması ile değil yeni pazarların da oluşumunu sağladılar. Bu amaçla yeni şehirler kuruldu ve mevcut şehirlerin hinterlandı ile olan ilişkisi geliştirildi. Romalılar da bu amacı mümkün kılmak adına devrin üst düzey malzeme bilgisi ve yol inşa bilgisini/teknolojisini kullanıyorlardı. Romalılar kara ticaret yollarını her yönde geliştirdiler. Böylelikle hinterlandı ile ilişkisi gelişen şehirler zenginleşti. Ayrıca yeni ekonomik bölgeler, ulaşımın imkanlarıyla oluştu. Mal, köle, hizmet mübadelesi, karasal bölgeler arasında hızlanırken pazarlara ulaşan hammaddenin artması ucuzluğu da sağladı.
Fenike örneğinde olduğu gibi Roma örneğinde de önce teknik olan bir bilgi, ekonomik üstünlük sağlıyor, daha sonra bu üstünlük siyasi üstünlüğe dönüşüyordu. Roma’nın yapmış olduğu yollar büyük bir orduyu ekonomik olarak mümkün kılarken orduların hızlı bir şekilde hareket etmesine imkan sağladığı için, egemenliğin ordu manevraları ile kendini hissettirdiği coğrafyanın genişlemesini de sağlıyordu.
Karasal hakimiyet alanını genişleten ve bu alanlardaki üretimi, nehir sistemlerini kullanan gemileri inşa ederek ve yollar yaparak liman şehirlerine bağlayan Roma, Akdeniz’deki ticarete konu olan malların tedariğindeki payını yükseltti. Ancak diğer yandan gemi yapımcılığında/teknolojisinde kendisinden çok daha ileri bir güç olan Kartaca İmparatorluğu yükselmekteydi.
İkinci Pön Savaşı
İkinci Pön Savaşı’na, Kartaca’nın deniz hakimiyeti ile Roma’nın karasal hakimiyetinin veya birbirinden bağımsız iki bilgi türünün – yol yapım tekniğinin ve gemi yapım tekniğinin – mücadelesi olarak bakabiliriz. Savaşın sebebini ve safhalarını, iki tarafın elinde tuttukları bilgi türleri ve bilgiyi tekniğe, sonrasında ekonomik güce ve nihai olarak da siyasi egemenliğe çevirme yarışının bir tezahürü olarak yorumlamak mümkündür.
Savaşın başlangıcında Kartaca’nın deniz hakimiyeti Roma’nın Kartaca’yı istila etmesini imkansızlaştırmış ve Roma şehirlerinin yollar ile genişlemiş ve birbirine bağlanmış hinterlandı yüzünden Hannibal bu düzeni dağıtmak için savaşı Roma topraklarına taşımak zorunda hissetmiştir. Özetle; savaşın ilk stratejik tercihleri iki tarafın teknik bilgileri ve bu teknik bilginin uzun vadede savaş ekonomisi üzerindeki etkileri ile ilgilidir.
Kartaca Generali Hannibal, Roma Şehirleri’nin birbirleri ve hinterlandları ile ilişkisinin kesilmesi üzerine savaşı uzun süre avantajlı pozisyonda sürdürür. Hannibal’in bir diğer üstünlüğü de – her ne kadar teknoloji ile ilişkili olmasa da – savaş bilgisine/stratejisine dayalı üstünlüğüdür. Hannibal’in savaş meydanındaki stratejisi ordusunun manevra hızına bağlıdır. Çok hızlı hareket edebilen bir ordunun tansiyon noktalarına kolayca ulaşıp yığılarak sayı dezavantajına rağmen düşmanı kolaylıkla manipüle edebildiğini görmüş ve Pön Savaşları boyunca bu avantajını kullanmıştır. Romalılar ise hız yerine niceliği tercih ederek; ordularının sayısal üstünlüğünü arttırarak bu stratejiye cevap vermeye çalışır ama sonuçta başarılı olamaz. Bir diğer açıdan Hannibal’in hız/nitelik ile ilgili stratejisi Romalılar’ın nicelik/sayısal üstünlük ile ilgili stratejisine galip gelir.
Hannibal’in savaş meydanlarındaki taktiği genel savaş stratejisinin de bir yansımasıdır/benzeridir. Genel Strateji, Roma’nın, şehirleri ve hinterlandı birbirine bağlayan, ulaşımı mümkün kılan ve Roma’yı rakiplerine oranla avantajlı duruma yükselten “hızını” elinden almak üzerinedir.
Roma’nın en büyük başarılarından ve avantajlarından biri, pazar (şehir) ile ticarete konu olan malları üreten çiftlikleri, madenleri, taş ocaklarını birbirine bağlamasıydı.
Roma’nın teknik bilgisi ekonomisine hız veriyordu ve savaşın Roma Topraklarına taşınması bu “hızı”, avantajı tamamen ortadan kaldırmıştı. Feodal ekonomilerde olduğu gibi Roma, kapalı küçük bölge ekonomilerinin oluşturduğu zayıf bir konfederasyon yapısına dönüştü. Yolları kullanamadığı için merkezi yapısı zayıfladı ve her bölge izole olmuş bir savunma hattına dönüştü.
Diğer yandan Kartaca’nın gemi filoları büyümeye devam etti. Gemi yapımı tekniği/teknolojisi ile hızını arttırmaya devam etti. Ticaretteki hızları onları Akdeniz’de Roma’nın alacakaranlığa dönüştüğü bir dönemde rakipsiz kıldı ve Hannibal’in savaş taktiği sayesinde zenginlikleri artmaya devam etti.
Kartaca, ticari ve teknik becerisini siyasi alana taşıma konusunda Romalılar’dan daha başarısızdı. Hannibal’den istediklerini elde ettiklerini düşündüler ve 12 yıla yakın süredir galibane süren bir savaşı desteklemeyi reddettiler. Sonuç olarak; Hannibal, Roma’dan geri çekilmek zorunda kaldı ve Roma, yolları ile elde ettiği avantaja tekrar sahip oldu. Roma tekniğinin bir ürünü olan yollar, Roma’yı tekrardan kusursuz işleyen bir savaş makinasına çevirdi ve Kartaca İkinci Pön Savaşları’nı kaybetti.
Kartaca’nın İkinci Pön Savaşları’nı kaybetmekten çıkardığı bazı dersler de oldu. Bunun sonucu olarak, ticarete konu mal arzını arttırmak gibi bir yöntemi benimsediler ve zaten Akdeniz’de yeterince büyümüş olan ticaret filolarının mekik dokuduğu şehirlerin hinterlandında yer alan bölgeleri Roma’nın yaptığı gibi su kemerleri ve yollarla genişlettiler. Savaş sonrası Kartaca, Roma’ya 40 yıl boyunca ödemekle yükümlü olduğu vergiyi 10 yıl içinde tamamen ödemeyi başardı. Bu hazin başarı Üçüncü Pön Savaşları’nın sebebi ve Kartaca’nın sonunun başlangıcı olacaktır.
Teknolojinin – insan hayatı üzerinde çok daha az etkili olduğu bir dönemde dahi – temel savaş stratejilerini ne derece etkilediğini göstermesi açısından İkinci Pön Savaşları mutlaka çarpıcı bir örnek sunmaktadır.
NOT: Bir sonraki yazıda Üçüncü Pön Savaşları aynasında teknoloji/ekonomi ve politika arasındaki ilişkileri değerlendirmeye çalışacağız
“Teknoloji ve Politika – 2” yazısına bir yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Hocam yazının devamı neden yok yahu :))