Yapay Zekâ: Watson – 3
Ali Fevzi, 15 Eylül 2016“Robotlar sadece filmlerde dünyayı ele geçirmeye çalışır. Gerçek hayattaysa, IBM Watson bize rakiplerimizi, karşılaşabileceğimiz zorlukları ve limitleri anlamamızda yardımcı olur” IBM Türkiye
IBM (International Business Machines; Uluslararası İş Makineleri), yazılım ve donanım çözümleri, servis hizmetleri ile dünyanın en büyük bilişim teknolojisi şirketidir. 2000 yılından buyana 140’ın üzerinde şirketi bünyesine katmış. Bu firmaların çalışma alanlarına baktığımız zaman; 1- Şirketlere özel sunucu ve bulut tabanı sunan ya da bulut tabanlı veri tabanı, insan kaynağı ya da danışmalık hizmet veren şirketler. 2- Büyük veri, mobil ve içerik yönetimi üzerine çalışan firmalar. 3- Yapay zekâ ve makine öğrenme teknolojilerinde faaliyet gösteren yapılar olduklarını görüyoruz. Bulut bilişim, büyük veri (şeylerin interneti) ve yapay zekâ (akıllı makineler), sanayi devrimi 4.0 dediğimiz, ülkeler ve şirketlerin küresel boyutta yaşanan değişimlere ayak uydurması ve artan rekabette ayakta kalabilmeleri için yatırım yapması gereken, stratejik 3 önemli alan. Zaten yazı serimize konu olan ve IBM firmasının son yıllardaki en iddialı ürünü Watson, bulutta çalışan, uygulamalara hizmet veren, inanılmaz büyüklükteki ve yoğunluktaki, herhangi bir sınıflandırma yapılmamış büyük veri havuzundan, anlamlı bir şekilde isteğinize uygun, sonuç üreten, gelişmiş bir semantik yapay zekâ sistemi. İnsanlarla interaktif bir şekilde iletişime geçebilen yazılıma, firma IBM olunca, 2001: Bir Uzay Destanı filmindeki HAL 9000 ya da Terminatör filminde ki Skynet benzetmesini yapanlar çok oluyor. Belki de bu yüzden IBM Türkiye ana açılış sayfasında yukarda ki gibi bir açıklama yapmaya gerek duymuş. IBM’in veri işleme alanında çok güçlü donanımlar, işlemciler ürettiğini ve aynı zamanda kuantum bilgisayarlar üzerinde çalıştığını da anti parantez belirtelim.
Watson’un 2011 yılında kamuoyuna ilk tanıtıldığı Riziko adlı yarışmada gösterdiği başarıdan sonra ilk istidam edildiği alan sağlık sektörü oldu. Doktorların tanı koyma ve tedavi önerilerine yardımcı olacak bir teşhis aracı olacak şekilde ABD’nin en büyük sağlık yardım kuruluşu olan Wellpoint ile vardıkları anlaşmanın detayları duyuruldu. Daha sonra ise Memorial Sloan-Kettering Kanser Merkezinde göreve başladı. Watson göreve başladığında, 600.000 adetten fazla tıbbi bulguyu, 42 tıp yayınından gelen 2 milyon sayfa yazılı bilgiyi ve onkoloji araştırmalarındaki klinik denemelerini bünyesine alarak özümsemişti. Watson tıbbi kayıtlar, hasta sonuçları gibi on yıllarca geriye giden kanser tedavilerini, 25.000’in üzerinde test vaka senaryosunu ve 1,5 milyon kanser hastasının kayıtlarını analiz ederek, hekimlere sadece saniyeler içerisinde kanıta dayalı tedavi olanaklarını sunabilecek seviyede. Doktorlarda ki oranı %50 olan kanser teşhisinde, kendisinin başarı oranı %90. Amerika’da her 5 tıbbi teşhisten bir tanesinin yanlış olduğu, her yıl 1,5 milyon insana yanlış reçete verildiği ve yılda 50 bin kişi yanlış teşhisten öldüğü söyleniyor. Bu noktada, kişiselleştirilmiş ve kanıta dayalı tedavi seçenekleri ile Watson, teknolojinin insan hayatı için sunabileceği kolaylıklar açısından bir dönüm noktası olarak görülüyor. Peki siz, konulan teşhiste iki farklı sonuca gitmiş, Watson’a mı güvenirdiniz yoksa insan doktora mı? Kendinizi hangisinin çözüm yöntemine bırakırdınız?
Bir adım daha ileri gidip, gelecekte Watson’ın sizin gen haritanızı, vücut yapınızı, protein zincirlerinizi bildiğini, bebekliğinizden itibaren kalp ritminizden uyku düzenine, kan değerlerinizden, egzersiz programınıza sürekli takip ettiğini, hangi besinin nasıl reaksiyon verdiğini ve size özel ilaç tasarlayabildiğini düşünün. Belki bu soruya bile gerek kalmayacak çünkü doktor dediğiniz zaman sadece Watson-sağlık hizmetinden bahsediyor olabiliriz. Çünkü Genetik testler gerçekleştiren San-Diego merkezli Pathway Genomics Corp. ve şeker hastalığı ilaçları üreticisi Novo Nordisk gibi firmalar ile bu çalışmalar başlamış durumda. IBM Watson Sağlık’ın hamilelik takip uygulamasından tutun, diyabet değerlerini kontrole, sanal mobil hekim uygulamasına kadar pek çok ürün hali hazırda satışa sunuluyor.
IBM 2015 yılında, Merge Healtcare’i 1 milyar USD ye aldı. 7500 sağlık şirketi ile çalışan firma X-ray, MRI, CT taramalarından elde edilen görüntü işlemede uzman. (Medikal verilerin %90 ı bu görüntüleme cihazlarından elde ediliyor.) Bu sene ise, Truven Health Analytics‘i 2,6 milyar dolara satın alacağı haberleri var. Firma sağlık sektöründe veri analitiği hizmetleri sunan bir girişim, Amerikan devlet kurumları da dâhil olmak üzere 8 bin 500 müşteriye hizmet sunuyor ve 300 milyon hastanın verilerini kontrol ediyor. 2013 yılında tıp fakültesi ikinci sınıfı bitirmek üzere bir doktor ile eşdeğer seviyede tutulan Watson, sanırım mezun olmuş ve kurucu babası olan firma ona çalışması için sağlık kuruluşları alıyor. Nanoteknoloji, biyoteknoloji, genetik ve nano-robotlar gibi alanlarında katkısıyla sağlık sektöründe, baş döndürücü değişmelerin yaşanacağı, hastalığa karşı bakışımızın değişeceği bir gerçek. IBM satın almaları ile yeni endüstriyel devrimin farkında görünüyor.
Yapay zekâ, tekno put, bilgisayarlar ve deccaliyet ile ilgili sitemizde yayınlanmış pek çok yazı var. Peygamberlere verilen mucizeler genellikle o toplumun alışkanlıklarına ve ilerleme kat ettikleri alanlara göre değişiklik arz etmektedir. Hz. İsa (A.S.) döneminde toplum tıp alanında çok ilerlemeler kat etmişti. Bu nedenle Hz. Mesih’e verilen mucizelerin çoğunluğu tıp nev’inden olmuştur. Feridun B. Kaya’nın, Çekirdekler 2 yazısında bitirdiği gibi; Acaba bu yüzden mi dualarımızda istiaze ettiğimiz (Allah’a sığındığımız) şeylerden biri de “Mesih ül Deccal”; yani “Deccal Mesih”dir? Allah’ım; “Yalancı Kurtarıcı’nın” şerrinden sana sığınırız.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017