Seveneves – 8: Calico
Akif Manisalı, 28 Ekim 2016Bilim kurgu yazarı Neal Stephenson’ın son eseri Seveneves romanını incelemeye çalıştığım yazı dizisinin son iki bölümünde genetik mühendisliği bilimi çerçevesinde kurgulanan hikaye arkına ve günümüz bilim camiasındaki mevcut yansımalarına değinmeye çalışmıştım. Serinin okuduğunuz yeni yazısında geçtiğimiz hafta incelediğim 23andMe ve Ancestry şirketleri ile de bağları olan Google’un Calico şirketini incelemeyi planlıyorum.
CALICO
Time dergisinin Eylül 2012’de “Google Ölümün Üstesinden Gelebilir mi?” başlığı ile kapak yaptığı bir makale ile ilk adını duyuran Calico’nun resmi sloganı “Hayatın en büyük gizemlerinden biri olan yaşlanmanın üstesinden gelmek için yola çıktık.” olarak Türkçe’ye çevrilebilir. Calico, ismini California Life Company’nin (Kalifornia Yaşam Şirketi) kısaltılmasından alan şirketin resmi sayfalarındaki açıklamaya göre misyonu, gelişmiş teknolojilerden insan ömrünü kontrol eden biyolojiyi anlamamızı arttıracak şekilde faydalanmak olarak sunulan bir araştırma ve geliştirme şirketi. Edindiği bilgileri insanların daha uzun ve daha sağlıklı yaşamlar sürmelerini sağlayacak müdahalelerde bulunmak için kullanacağını ifade eden şirket, bu misyonu hayata geçirebilmenin eşi benzeri görülmemiş bir disiplinlerarası çaba ve uzun vadeli odaklanmayı gerektireceğini ve bütün bunlar için yeterli sermayeleri olduğunu da eklemeyi unutmuyor.
Singularity Hareketi’nin en öndeki isimlerinden olan Ray Kurzweil, orta yaşlı bir insanın 120 yaşına kadar yaşadığı takdirde beyninin dijitize edilerek makinelere yüklenebileceği günlere ulaşarak sanal ölümsüzlüğe ulaşabileceğini iddia etmişti. 2012 senesinde Google kurucularından Larry Page’in kişisel olarak Google’un mühendislik bölümünün başına getirdiği Kurzweil, yeni işvereninin kendine sunduğu geniş imkanlardan sonra tahminini 2029 yılına çekse de her gün aldığı 150 civarı destekleyici hap ile 150 yıl civarında bir biyolojik ömür sürme iddiasına ve çabasına devam ediyor. Google’un Calico şirketini kurması da ömrünü uzatmak konusunda hatırı sayılır bir çaba gösteren Kurzweil’in şirkette önemli bir konuma getirilmesinden kısa bir süre sonra gerçekleşiyor.
Bir diğer ilginç bağlantı da 23andMe genetik şirketinin kurucusu ve mevcut CEO’su olan Anne Wojcicki’nin şirketini Google’un kurucu ortaklarından Sergey Brin ile evli iken kurması ve kuruluşundan kısa bir süre sonra Google’un 23andMe’ye 3.9 milyon dolar yatırım yapması. Google’un Calico girişimi, Wojcicki ile Brin’in ayrılmalarından kısa bir süre sonraya denk geliyor ve Time dergisinin konu ile ilgili bir makalesinde ifade ettiği gibi, Calico şirketinin “ölümü çözme” iddiası 23andMe’nin “sağlığı çözme” iddiasının esrarengiz bir yankısı gibi duruyor.
2015 sonunda Google Calico’ya hisseleri karşılığında 240 milyon dolar verdiğini ve ihtiyaç halinde verilmek üzere 490 milyon dolar söz vererek toplam 730 milyon dolarlık bir yatırım yaptığını açıklamış durumda.
Bir önceki yazıda kısaca bir girişten sonra bir tanıtım videosunu paylaştığım Ancestry şirketinin genetik bilgi havuzuna erişim için 2015 senesinde bir anlaşma yapan Calico, böylelikle bir milyon kişinin genetik bilgisine ve yüzlerce yıl geçmişe giden soy ağaçlarına da erişim hakkı kazanmış durumda.
Calico, araştırma ve ilaç geliştirmesi için soy bilimi/jeneoloji şirketi Ancestry’nin yanısıra, aralarında University of Texas Soutwestern, Massachusetts Institute of Technology ve Harvard’ın kurumlarının, bir kamu yararına çalışan kurumun ve AbbVie gibi büyük bir ilaç firmasının da bulundu altı ortaklığa gidildiğini duyurmuş durumda. Google’ın çatı şirketi Alphabet altında bulunan diğer sağlık şirketi Verily gibi Calico da, ilaç şirketi ortaklarının piyasaya taşıyacağı sağlık ürünleri üreten bir yüksek teknoloji araştırma ve geliştirme laboratuarı olarak çalışıyor gözüküyor.
CALICO’NUN KADROSU
Calico’nun en öne çıkan ismi, CEO’su Arthur D. Levinson. Levinson, 23andMe genetik firmasının da eski yöneticisi Richard Scheller’a kadrosunda önemli bir yer verdiği köklü biyoteknoloji ortaklığı Genentech’in eski CEO’su ve yönetim kurulu başkanı. Calico’ya hem yatırım yapan hem de başına geçen Levinson, Princeton’da doktorasını tamamlamış bir biyokimyacı olarak Genentech’in baş bilimadamı ve tecrübeli bir araştırmacısıyken hiçbir iş tecrübesi olmamasına rağmen 1995 senesinde şirkete CEO olarak atanıyor ve son çeyrekte 918 milyon dolarlık satış rakamıyla aldığı Genentech’i 2009 senesinde ayrılana kadar son çeyrekte 2.45 milyar dolarlık bir satış rakamı ile başarılı bir şekilde yeni CEO’suna devrediyor. 2009 senesine kadar Google’ın da yönetim kurulunda bulunan Levinson, Steve Jobs’ın ölümünden sonra atandığı Apple’ın yönetim kurulu başkanlığını halen sürdürmekte. Levinson’ın ismi aynı zamanda Google’ın kurucusu Larry Page gibi Singularity Üniversitesi’nin büyük destekçilerinden biri olarak da geçmekte.
Google’ın bir diğer sağlık şirketi Verily’nin aksine Calico, Google bünyesinden ziyade akademi camiası ve Levinson’ın eski şirketi Genentech’den gelenlerle bir kadro oluşturmuş durumda. Genentech’in eski başkan yardımcısı genetik uzmanı David Botstein, uzun ömürlü memeliler üzerine çalışan fizyoloji uzmanı Shelley Buffenstein ve hücre biyolojisi uzmanı Dan Gottschling’in de aralarında bulunduğu kadroya daha sonraki dönemlerde yeni gelişen ve deneysel yöntemleri de içeren sentetik biyoloji ve optogenetik gibi alanlarda da uzmanlar dahil olmuş durumda. Hücre biyolojisi, genetik bilimi uzmanlıklarıyla hayvan ve insanlarda uzun ömür ile ilişkili genleri manipüle etme ve ortaklarından Ancestry’nin geniş genetik bilgi havuzundan faydalanma imkanına sahip olan Calico’nun insan ömrünü uzatmak, yaşlanmayı geri çevirmek adına hedeflerinin büyüklüğünü anlamak adına Google’un kurucularından Larry Page’in şu sözleri açıklayıcı olacaktır diye düşünüyorum: “Hayret verici bulduğum bir şey, kansere çözüm bulduğunuzda insanların ortalama yaşam sürelerine yaklaşık üç yıl ekliyor olmanız. Kansere çözüm bulmanın dünyayı değiştirecek muazzam bir şey olduğunu düşünüyoruz. Ama geriye bir adım atıp baktığınızda, tabiki çok çok sayıda trajik kanser vakası var ve bu çok, çok da üzücü bir durum ama bütüncül bakarsanız düşündüğünüz kadar büyük bir ilerleme olmadığını göreceksiniz.” Anlaşılan Ray Kurzweil’in yönlendirmesindeki Google, Time dergisindeki makalede konu edildiği gibi “ölümsüzlük”ten pek de aşağıya bir hedefi kabul edecek gibi görünmüyor. Singülaritecilerde sıkça gördüğümüz bu kibirli tavırlar ve cüretkar hedeflerin ortaya ne koyacağını zaman içinde göreceğiz.
NEDEN GOOGLE ve GENETİK?
Larry Page’in facebook sayfasından Calico’nun kuruluşunu duyurduğu ilk açıklamasında neden bir arama motoru şirketinin genetik işlerine girdiğini açıklamaya çalışırken kıvrandığını görüyoruz: “Tamam, …muhtemelen “wow” diyorsunuz! Bu iş Google’ın bugün yaptığı işlerden çok farklı bir iş. Haklısınız da. Ama hissedarlarımıza ilk gönderdiğimiz mektupta açıkladığımız gibi, teknolojinin genel anlamda insanların hayatlarını daha iyileştirmek adına muazzam bir potansiyeli var. Bu yüzden mevcut internet işlerimizle karşılaştırıldığında garip ya da spekülatif gözükecek projelere yatırım yaptığımızı görürseniz şaşırmayın.” 2013 senesinde kaleme alınan bu satırlar Google’un o tarihten bu yana yatırım yaptığı ve gizliliğine çok önem verdiği pek çok açıklanamaz yatırımın habercisi gibi gözüküyor.
Genetik özelinde baktığımızda ise “ölümsüzlük” gibi “fantastik” bir hedef peşinde koşan Google’ın, yaşam bilimleri (life sciences) ile ilgilenmesinin pratik sebepleri de var. Yaşam bilimleri araştırmaları genel anlamda genetik bilimi merkezli gelişmekte ve genetik ise her geçen gün bilgisayar gücüne ve makine öğrenimi (machine learning) ilişkili bir araştırma konusuna dönüşmekte. 2008 senesinden beri yaşam bilimlerine akan risk sermayesi fonu hızlı bir düşüşe geçtiği için Google’ın muazzam yatırım gücü aynı büyüklükteki bulut ve bilgi merkezleri ve bilişim gücü ile birleştiğinde genetik alanında hatırı sayılır bir oyuncu olmasının önü açılmış durumda. Michio Kaku’nun ifadesiyle “Biyoloji bilgisayar bilimine indirgendiğinde ölümsüzlüğün genetiğini insanlara sunabileceğiz.” mottosu Google için de ulaşılması gereken bir hedef olarak belirlenmiş gibi gözüküyor.
AUBREY de GREY’in İTİRAZLARI
Yaşlanmayı durdurmak üzerine araştırmalar söz konusu olduğunda akla gelen önemli isimlerden biri olan Aubrey de Grey, kurucularından olduğu SENS Araştırma Vakfı üzerinden Oracle’in CEO’su milyarder Larry Ellison’dan 445 milyon dolar, PayPal’ın kurucu ortağı ve Facebook yatırımcısı Peter Thiel’den de 3.5 milyon dolar yatırım almış, Singularity ve Transhümanizm söz konusu olduğunda hep ön planda olan bir biyomedikal gerontoloji uzmanı. Calico üzerine fikri sorulduğunda “Şu andaki en büyük hayal kırıklığım!” sözleriyle üzüntüsünü ifade eden Aubrey de Grey, Google’ın muazzam finansal imkanlara sahip olduğunu ve kurucuları Sergey Brin ve Larry Page‘in de kendisini kişisel olarak 10 senedir tanıdığını ekleyerek yaşlanmayı geri döndürme amaçlı bir yatırım söz konusu olduğunda kendisine danışılmamasına açıktan sitem ediyor. Aubrey de Grey’e göre esas problem Calico’nun araştırma odağının yanlış olması. Calico’nun araştırma ekibinin, hala yaşlanmayı, bir terapi geliştirecek şansları olacak kadar anlamadıkları varsayımı ile hareket ettiğini ifade eden bilim adamı, durumun böyle olmadığını ve yaşlanmayı sadece prensipte değil, ayrıntıda da iyi bildiklerini ve bu yüzden de yaşlanmayı geri döndürme imkanlarının olduğunu iddia ediyor. Calico’nun yaptığı işlerlerle ilgili esrar perdesine de değinen Aubrey de Gray, Calico’nun özel bir şirket olduğunu ve bu yüzden de tam anlamıyla ne yaptıklarını bilmediklerini ama işe alımlarına bakarak araştırmaları üzerine yorum yaptığında gözükenin Calico’nun yaklaşımının doğru olmadığı gösterdiğini ifade ediyor.
TEKNOLOJİK AHLAKÇILIK
Singularity Hareketi söz konusu olduğunda sıkça karşılaştığımız bir yöntem olarak, kendilerine hedef seçtikleri “yapay zeka”, “robotlar” ve “ölümsüzlük” gibi uçuk ve bilim kurgu gibi gözüken konuları meşrulaştırmak için, hedeflerine ulaştıklarında bir yan ürün olarak faydalanabilecek insani bazı problemleri ön plana çıkarıp kendilerini bir “insanlık yararı” kalkanına büründürme telaşını gözlemliyoruz. Robotlara ulaşmalılar ki yürüyemeyen insanlar bu teknolojilerle tekrardan ayağa kalkabilsinler, ölümsüzlüğe ulaşmalılar çünkü şu anda kanserden acı çeken pek çok insan artık rahata ulaşabilsinler gibi propagandalar yoluyla insanlığı derinden etkileyen sosyal ve sağlık problemleri Singüleriteryenler için bir sömürme alanına dönüşmüş durumda. Engelli insanlar ve kanser hastalarının durumları kesinlikle hafife alınamayacak dramlar gerçekten de ama Singülariteryenler bu dramları bir araç olarak kullanma şekilleri maalesef samimiyetten fersah fersah uzak gözüküyor.
Bununla beraber, ölümsüzlüğe erişilmesi durumunda karşı karşıya kalınacak yoğunluk artışı krizi ve kaynakların kısıtlılığı problemlerine hiç girmeden ifade etmeliyim ki, günümüzde bir milyar insanın en temel sağlık hizmetine erişim imkanına sahip olmadığı ve 795 milyon insanın açlık sınırında hayatlarını devam ettirmeye çalıştıkları düşünüldüğünde, Google ve benzeri büyük yapılardan kendilerini ölümsüz kılma yarışına girip bunu da insanlık adına yapıyorlarmış gibi bir ahlak gösterisi ortaya koymalarından ziyade, öncelikli olarak dünyanın şu anda boğuştuğu ve isterlerse kolayca çözebilecekleri “gerçek” sıkıntılara çözüm bulmak için imkanlarını kullandıklarını görmek istiyor insan.
Not: Seveneves romanını incelemeye çalıştığım yazı dizisine, bu yazıda değineceğimi duyurup Calico şirketi ve genetik konusu genişleyince fırsat bulamadığım Amerika Savunma Bakanlığı’na bağlı Darpa ajansı ve genetik mühendisliği üzerine yatırımlarını inceleyerek önümüzdeki yazıda devam etmeyi planlıyorum.
“Seveneves – 8: Calico” yazısına 2 yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Hem bu yazı dizisi, hem bir önceki yazı dizisi keyifle okunan, ufuk açıcı çalışmalar.. umarım önümüzdeki dönemde akif manisalı’dan bu tarz birçok yazı okuma şansımız olur.. satıraralarında ciddi bir kültürel birikim ve yorum yeteneği kendini hissettiriyor.. ayrıca üslup da çok akıcı ve doğal. elinize emeğinize sağlık
Yazılarınızı zevkle takip etmekteyim.
Yazınızın son kısmına belki bir konuyu genişletme adına bir ilave gerekmekte.
Her ne kadar kurgusal bir önerme olsa da;
Genetik,kültürel,mental, keyfi kriterler ile filtreleyerek toplam nüfusun %0.02’sini ‘insan’ geriye kalan % 70’i hizmetli/köle, kalan kısmını köleleştirilmesi/avlanması gereken vahşi hayvanlar olarak tanımlarsanız bahsi geçen firmanın tutumu anlam kazanmaktadır.
İki asır öncesine kadar insana nefesi kadar yakın olan Atlar, sanayi devrimleri sonrasında müzelerde/çiftliklerde numunelik olarak kalmıştır.
Bahsi geçen Singularity meraklısı/müridi kişiler/şirketler, farklı filtreleme metotları kullansa da, modern ve post modern dünyanın mutlkak hakimi/kurgulayıcısı durumundaki ezoterik ve muhafazakar yapılarla insan tanımında hemen hemen hemfikirler.