Farklı Bir Perspektiften Singularity – 8: Arasöz veya Bir Hatırlatma

, 20 Aralık 2016

Serinin bundan önceki yedi yazısında Nursî külliyatının temel eseri olan ve 33 Söz’den meydana gelen Sözler isimli kitabın Birinci Söz’ünü Singularity ile bağlantılı olarak ele almaya çalıştık. Burada şunu bir kere daha hatırlatmak da fayda var, bu seri kendi ölçeğinde, mütevazi ve bir yönüyle iddiasız bir çalışma. Paylaşılan düşünceler ve analizler sübjektif, spekülatif paylaşımlar olarak ele alınabilir. Dolayısıyla bu yazı serisi, kendi mütevazi ölçeğinde Nursî külliyatını farklı bir pencereden okuma gayretidir.

Bununla birlikte ele alınan konular, değinilen noktalar ve gözümüzün önünde günden güne insanlığın geçirdiği değişim, evrilme, savrulma.. ve koşar adım gittiği nokta o kadar büyük ve o kadar tarihî ki.. meselenin biraz farkında olan kalbi ölmemiş, hisleri modern dünyanın uyutucu ve uyuşturucularıyla iptal olmamış hiçbir insanın kayıtsız kalması mümkün değil. Kaldı ki bu eserlerin (külliyatın) müellifinin ahirzaman insanına (dolayısıyla deccalizim devrine) hitap etmek gibi bir iddiası olduğu gibi, insanı/insanlığı (bizim düşünce ve inancımıza göre) negatif anlamda dönüştürmekte olan transhümanizm akımının, şu an için sahne önündeki temsilcisi deccalizme ait sıfatlar ortaya koyan Singulariteryen Hareket gibi durmakta. Yani her ne kadar bu yazı serisi kişisel bazı yorumlar gibi ele alınabilirse (ki bu yaklaşım doğrudur), üzerinde durulmaya çalışılan konu ve analiz edilmeye çalışılan noktalar kesinlikle kişisel düşünceler olarak görülemeyecek objektiflikte karşımızda durmakta. Gönül ister ki, yaklaşan korkutucu tsunamiyi az çok sezmiş herkes (hangi inançtan veya inançsızlıktan, hangi dünya görüşünden, hangi etnik kimlikten olursa olsun) evrensel insanî değerleri korumak adına, elinden geldiğince bir gayrette bulunsun. Hatta bu çalışmada üzerinde durulmaya çalışılan külliyattaki metinler, başkalarınca daha derinlikli olarak ele alınsın, yorumlansın, analiz edilsin. İnsanlık olarak içine girmekte olduğumuz girdapta, aidiyetleri ve önyargıları bir kenara bırakıp, çocuklarımız ve gelecek nesiller için dalgakıran işlevi görecek (küçük de olsa) bir liman oluşturmaya çalışmaktan başka çaremiz yok gibi.. 

Burada şunu da ifade edeyim, insanlık çapındaki bütün bu devasa negatif gelişmelere karşın, ben şahsen ümitsiz değilim. Bencilliğine hapsolmayarak insanlık hakikatine uyanmış, kalbini (dolayısıyla şefkat, merhamet, fedakarlık, cömertlik, paylaşım, adalet gibi duygularını) öldürmemiş, hırslarına ve hayvanî dürtülerine esir olmamış, yeryüzündeki bütün insanlara ve hatta varlıklara kalbî alaka ve sevgi duyan insanların samimi gayretlerinin dua yerine geçip, insanlığı içine girmekte olduğu bu bataklıktan çıkartacağına inanıyorum. Fakat gerçekçi olmak gerekirse (dünyada câri bulunan fiziksel ve sosyolojik kanunlar da gözönüne alındığında) bunun birkaç senede olması çok mümkün gözükmüyor.  

Önemli olan ümitsizliğe düşmeden, bu realiteyi bir süreç olarak kabul edip, bir gayret ortaya koyabilmek. Zira insana aslî değerini kazandıran niyetleri ve gayretleridir.. Her-An’ı yeni takip etmeye başlayan okuyucularımız, yukarıda geçen “insanlığa yaklaşmakta olan devasa tsunami” veya “içine girilmekte olan girdap, bataklık”gibi kavramlardan tam olarak neyi kastetmiş olduğumuzu (doğal olarak) anlayamamış olabilirler. Çok kısaca ifade etmek gerekirse: (teknolojiye karşı olmamakla birlikte) şu andaki pusulasız, etik değerlerden yoksun, kutsanmış, sorgulanamaz ve hayatlarımızı her geçen gün kuşatmakta olan teknolojinin, insanlığı hızla büyük bir felakete doğru sürükleyebileceğine inanıyoruz. Daha doğrusu buna hergün gözümüz önünde şahit oluyor ve insanlığını kaybetmemiş her insan gibi üzülüyoruz. Zaten Her-An platformunun kuruluş amacı da edebî paylaşımlar yapmak, okuyucularını ilgi çekici bazı bilimsel gelişmelerden haberdar etmek vb. değil, Her-An’ın kuruluşundaki niyet; samimi bir şekilde, elden geldiğince, insanlığın başına bela olacak gibi gözüken pusulasız teknoloji, transhümanizm ve Singularity konularında bir farkındalık oluşturmaya ve kuzu postuna bürünmüş kurtlara karşı uyarma görevini yerine getirmeye çalışmak. Şayet daha önce okumadıysanız, bu linklere bakmanızı tavsiye ederim:

Başlarken – Biz Kimiz?

Singularity Tehlikesine Karşı Duruş Bir Hobi Değildir

Söz uzadı,dolayısıyla İkinci Söz’e giriş yapamamış olduk.Bir sonraki yazıda devam edelim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.