İkinci Düşüş – 6: Halüsinasyon

, 28 Şubat 2017

Bir önceki yazıda gerçeklik dediğimiz algının nasıl kolayca farklı gösterilebileceğine dair bazı örnekler vermiştik. İllüzyon ya da yanılsama dediğimiz bu durum ortada bir uyarıcı varken geçerli yani fiziki alemden gelen uyarıcıların farklı algılanması durumu. Halüsinasyon (Varsanı) ise dış uyarıcıya ihtiyaç olmadan bilincin farklı bir gerçeklik algısına girmesi durumuna verilen isim.

Bilimin Kutsal Kasesi: Bilinç

Bilinç batının bir türlü kilidini açamadığı insanın iç dünyasına ait en önemli kavramlardan biri. Daha kavramın kesin bir tanımı bulunmamakla birlikte insan zihnine ait “fiziki olarak ölçülemeyen” ne varsa hepsi bilinç torbasına atılmış durumda. Beynin herhangi bir noktası “bilinç şurada” diye gösterilemiyor fakat beyin dalgalarındaki değişimlere göre insanların farklı bilinç halleri yaşadığı ölçümlenebilmiş durumda.

“Bizim uyanık bir haldeyken yaşadığımız bilincimiz, bilinç denilen bütünün sadece bir yüzüdür. İncecik bir zar arkasında bu bilinç, tamamen farklı başka bilinçlerle sınır halindedir. Bir ömür boyu, bu farklı bilinç hallerinin varlığından habersiz yaşayabiliriz. Ama gerekli uyaran sağlandığında, bir çırpıda tüm bütünsellikleri ile onlarla temas kurabiliriz.

… Bütün bu eğitim sürecinin sonunda edindiğim bilgi, halihazırdaki bilincimizle oluşan dünyanın aslında, var olan birçok bilinç dünyasından sadece bir tanesi olduğu, öte yandan diğer dünyaların da bizim açımızdan anlamlı deneyimler içerdiğidir.”

Willian James’in 1850’lerde yazdığı bu ifadeleri o zaman için anlayıp araştıracak bilim insanları çıkmamıştı. 1950’lerden sonra ise Maslow ve Tart gibi önemli isimler James’in bahsettiği çoklu bilinç hallerini araştırıp kendi modellerini ortaya koydular. James’in fark ettiği bu durumu Melekler Ağlarken kitabında İlhami Abi şu şekilde açıklıyor:

“Bizler için; yani insan için yaratılış âlemi tektir. Fakat bu tek âlemin içerisinde âlemler vardır diyerek böleriz. Bu doğru bir ibaredir; ama aslında bütün âlemlerin toplamı tektir ve tek âlemi işaret eder. Bu sırra ulaşmamış insanlar suret âleminde takılıp kaldıklarından, sadece suret âlemi vardır; yani madde âlemi derler. Kimileri suret âlemi vardır, ama metafizik âlemler de vardır derler. Tek âlem olan evin odaları diğer âlemlerdir. Şu oda, bu oda vesaire… Odaları birer âlem gibi görürsen de tüm odalar bir evin içindedir. Tek bir ev, tek bir âlemden kastım buydu. İnsan bir evin içerisinde doğar, can bulur. Eğer bulunduğu odadan hiç ayrılmazsa, “benim evim bu odadır.” der. Diğer odaları keşfetmediğinden hem diğer odaları inkar eder, hem de bulunduğu odayı her şey sayar.” – Melekler Ağlarken

Sinirbilim ile ilgili ilk tıbbı bulgular eski mısıra ait papirüslere dayanmakta ve o zamandan beri bilincin sırrı teknik olarak çözülmeye çalışılmış. 1820lerde nöronlar arasında tespit edilen elektrik akımı ile beyne gönderilen sinyallerle belli motor reflekslerin çalıştırıldığı gözlemlendi.

İşin ezoterik tarafında ise insanda üçüncü gözün açılması için benzer yöntemlerle insanlar üzerinde birçok deney yapıldığı iddia edildi. Fakat fazla zorlayarak bunu yapmaya çalışmak çoğu zaman deneklerin aklını yitirmesin ya da yaşamlarını yitirmesine neden oluyordu. Bunun bir alternatifi ise daha az hasarlı ve daha çok insan üzerinde uygulanabilen halüsinojenlerdi.

Alamut Kalesi ve Haşhaşiler

Yalancı cennete halüsinojenlerle ulaşmaya çalışmak deyince akla Hasan Sabbah geliyor. Kendi müridleri ile Alamut Kalesinde izole bir yaşam süren Sabbah haşhaş gibi uyarıcılar sayesinde kendi sahte cenneti ile insanları büyülüyor ve düşmanlarına da göz dağı veriyordu.

“Assasin’s Creed” isimli oyun ve bu sene vizyona giren aynı isimli filmde günümüz teknolojisi ile haşhaşilerin tarihine ilginç bir yöntemle nüfuz ediliyor, bu yöntem ataları haşhaşi olan birinin zihnine girerek zamanda geriye doğru gidip olayları tekrar yaşaması isteniyor. Bu sadece bir senaryo mu yoksa ezoterik deneylerin modern hali mi bilmek zor, ama bilinç üzerinden zamanla kaydı olmayan ruha doğru giden bir arayış söz konusu.

İnsanın içindeki kutsalın uyanışı: Entojen

Dini ve şamanik ritüellerde, manevi/mistik tecrübeleri tetikleme amacıyla çeşitli şekillerde kullanılan, psikoaktif maddeler içeren bitkilerin genel adı Entojen. Bu maddeler, sinir sistemini doğrudan etkileyen moleküllere sahip bitkilerden elde edilir. Eski yunancada “içsel kutsallık” anlamına gelen (entheos) ve “üretmek” anlamna gelen (genesthe) kelimelerinden “insanın içindeki kutsallığı uyandıran” anlamında türetilmiştir.

Dimetiltriptamim (DMT) insanı günlük bilinç durumundan farklı bilinç hallerine geçirmeyi sağlayan bir çeşit halüsinojen kimyasal bileşke. Ezoterik inanışlarda (M. Blavatsky) üçüncü göz, Descartes’ın çalışmalarında ruhun insan bedeninde oturduğu yer ve günümüzde bazı araştırmalarda rüya görme anında epifizde salgılandığı edilen DMT, özellikle orta ve güney amerika’daki şamanik ritüellerde kullanılan “ayahausca” içeceği ile birlikte literatürde yer almaktadır. Karışım DMT nin uyarıcı etkisini 8 saate kadar çıkararak kullanan kişiler için ruhsal bir “yolculuk” sağlar. Bu metod özellikle Peru’da binlerce yıllık Şamanist geleneğin ilaç olarak kullandığı ve ehli tarafından belli ritüeller eşliğinde kullanılan bir tedavi biçimi olarak görülmekte.

Merry Pranksters

Dünya savaşları sonrası, yeni savaşların eşiğinde olduğunu hisseden insanlık gerçeklikten kaçma arayışlarını hızlandırdı. Bu etkiyi fantezi ve bilim kurgu edebiyatının hızlı yükselişinde görmek mümkün. 1960’lara damgasını vuran karşı kültür hareketi ile birlikte bu akımın etkisi ile entojen içeren LSD ve benzer kimyasalların kullanımı da yaygınlaşmaya başladı. LSD 1938 yılında İsviçre’de Albert Hofmann tarafından sentetik olarak üretilmişti. Daha sonra halüsinojen etkileri keşfedilen LSD 1947 yılında ticari bir ilaç olarak piyasaya sürüldü. Bunu bir fırsat olaraka gören CIA (soğuk savaşın da etkisiyle) LSD kullanımını teşvik edici projeleri özellikle zihin kontrolü ve kimyasal savaş çerçevesinde değerlendirmek istedi (Proje MKULTRA). Bu projeye gönüllü olarak katılan Ken Kesey, projede tecrübe ettiği bilgileri kitaplaştırdı ve “Merry Pranksters” isimli arkadaş grubu ve meşhur otobüsleri “Further” ile bol bol LSD tüketip Amerika turu yaptılar. Karşıt-kültür oluşumunda büyük etkisi olan bu grubun içindeki bir isim bizim için önemli. Stewart Brand. Kendisine sonraki yazılarda da değineceğiz. CIA’in yürüttüğü bu projenin dahilinde süper asker yetiştirilmesi ve benzer halüsinojenlerden yararlandıkları da iddialar arasında. (Bu da ayrı bir yazının konusu)

Stewart Brand ve Ken Kesey

Yalancı cennete giden yöntemlerden biri olan halüsinojenler kendisinden beklenen seviyeye gelememişti. Özellikle tecrübelerin kontrolden çıkması ve “bad trip” olarak adlandırılan yan etkiler sebebiyle birçok insan için bu cennet arayışı kabusa dönüyordu.

Bu arada batı dokunduğu herşeyi “altına” çevirdiği gibi ayahausca ve benzeri şamanik deneyimleri de ticari bir meta haline getirdi, aynı hint maneviyatının bir “pazara” dönmesi gibi. Gittikçe yozlaştırılan ve batılılar için hızlı bir çıkış kapısı / kurtuluş olarak sunulan bu gibi yöntemler kimileri için hayata anlam katsa da yaşanan kötü tecrübeler bu yöntemlerin kendileri için genel geçer bir çözüm olmayacağını ortaya koydu.

Burada gördüğümüz ilginç bir detay 1960-70 arasında yaşananlar gelecek adına yalancı cennetin nereye ve nasıl kurulacağını tayin ediyordu adeta. Cennet mühendisliği üzerine gelecek yazımızda devam edeceğiz.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.