Zirvedeki Son Savaş

, 1 Şubat 2017

İşimiz kolay değil. Çünkü reaksiyoner değiliz. Varlık sebebimizi üzerine bina ettiğimiz bir tehlikenin içinde, yeryüzü vârislerini bekleyen fırsatları da görüyoruz/görmeliyiz.

“Andolsun, Zikir’den sonra Zebur’da da: “Yeryüzüne iyi/Salih kullarım vâris olacaktır.”  Enbiya/105

Singularity taraftarlarının dile getirdikleri bazı temel meseleler, bizim olduğu kadar bütün insanlık için de fırsatlar taşımakta. Stefan Zweig’ın aynı isimli kitabına mevzubahis ettiği “Yıldızın parladığı anlar”ı gözetmeliyiz. İkbal yıldızı her zaman göz kırpmaz. Ve içine girmiş olduğumuz bu yeni çağ, antagonistleri barındırdığı gibi protagonistleri de barındırır.

Tehlikenin ve fırsatların beraber zirve yaptıkları bir mesele var. Sanki, bir dağın zirvesindeki iki büyük düşman savaşçı gibi. Singularity’nin üzerine temellendiği mesele de o zaten. Ray Kurzweil’a göre Singularity, 2045 yılında, O’na; yani o meseleye ulaşıldığında erilmiş olacak. Son kitabının konusu da o zaten.

AI’dan; Yapay Zeka’dan bahsediyorum.

Bu makalenin ve belki de Her-an platformunun en çarpıcı ve mühim bir yönüne değinmek istiyorum. Bazı okuyucularımızı şaşırtacağım belki de… “Dağın zirvesinde savaşan iki büyük savaşçı” dedim. Gandalf ve Balrog’un, Zirakzigil’deki çarpışması (Battle of the Peak) gibi… Singulariteryenler için bu zirvenin AI/YZ (Yapay Zeka) olduğunu söylüyorum. Yeni olan ise, onun karşıtlarının da o zirvede; yani YZ meydanında ne işi olduğu… İşte burası dananın kuyruğunun koptuğu yer.

Kendi Yapay Zeka Felsefemiz

Biraz geçmişe gidelim. Bir makalemizde;

“Herhangi bir sebep ile robot yapmanın dinen “haram” olduğunu; AI hakkında çalışmanın ve inşa etmenin fıkıh açısından “caiz olmadığını” iddia edebilir misiniz? Hele bir de geleceğin muhtemel savaş senaryolarında DARPA’nın, Boston Dynamics (Google X)’in inşa etmiş olduğu Terminatör benzeri Petman/Atlas şeklinde robot askerlerin ve Cheetah, BigDog/AlphaDog, LittleDog, Rise, SandFlea, RHex gibi “yeni varlıkların” daha gelişmiş halleri ile oluşturulmuş bir ordu karşısında, insanî zaafları ile (fiziksel, psikolojik) bizim ordumuzun karşı karşıya gelmesini ne kadar mantıklı bulabiliriz? Duymamazlıktan gelerek robot teknolojisine bigâne kalmak insafsızlık ve biraz da aptallık değil mi? “Düşmanın silahı ile silahlanmayı” salık veren bir dine müntesip değil miyiz? Askerlik bakış açısından sakıncalı olmayan (tartışılması gerek) robotik çalışmaların, dinî açıdan niye sakıncalı olduğu hakkında kim ne diyebilir?… Sorumu açık bir şekilde tekrar edeyim:

“Robot inşa etmek ve bu robotik teknolojide ilerlemenin İslam açısından haram olduğunu söyleyebilir miyiz?”

demiştik.

Evet, geleceğin muhtemel savaşlarında konvansiyonel silahların yerlerini, bir çok insanın şu an hayal bile edemeyebileceği bazı robotların aldığını ve bu robotların, fiziksel olarak insan ile kıyas kabul edilmeyecek kadar çok yeteneklere; güç, sürat, kıvraklık ve hareket kabiliyetine sahip olduğunu.. silahların bazılarından etkilenmediklerini.. etkilense bile hemen bir yenisinin edinilebileceğini.. hemen replikasının üretilebileceği.. ve bunların korkunç bir kemmiyet/sayısal çokluğa sahip olabileceklerini düşünün. Zaten kıyamet ile ilgili haberlerden Yecüc ve Mecüc’in sayısal çokluğuna özellikle dikkat çekilir. (Yecüc ve Mecüc’ün robotlar ile irtibatı meselesi için bu makaleye bakmanızı tavsiye ediyoruz.) Bu robotların, askerlikteki en mühim etkenlerden olan psikolojik engellerden, rehabilite ve motivasyon ihtiyaçlarından azade olduğunu da hesaba katın. Ordumuzun bu konulara karşı bigane kalmasını hangi selim akıl kabul edebilir? Bu, düşman kuvvetlerine “Gelin, bizi öldürün! Gelin, bizi işgal edin! Zaten biz de sizi intizar ediyorduk.” demek gibi bir saçmalık değil mi? Milletimizin de DARPA gibi bu konulara yatırım yapan; Boston Dynamics gibi sivil yada devlete ait girişimleri olması gerekmiyor mu?

(Robotlar konusunda ciddi bir şekilde tartışılması gerektiğine inanıyorum. İlahiyatçılar ve ahlakçılar da içinde olmalı… İslam’ın gölgeli ve gölgesiz resme karşı bakışı; heykel ile alakalı görüşler bu konu ile alakalı. İnsanın sanat ile ilişkisi (Homo Faber yazısı), canlı ve cansız tasvirlere bakışındaki farklılıkların hikmeti gibi konular zengin fikir açılımlarına vesile olacaktır.)

Mevzumuza geri dönelim. İlgili makalede şunu da demiştik:

“Yapay Zeka inşa etmenin haram olduğunu, İslam’ın bu konuya müsbet bakmayacağını kim söyleyebilir?”

Evet; dananın kuyruğunun koptuğu yer burası. Gandalf ve Balrog’un savaştığı zirve ve meydan burası…

Açıkça ifade ediyorum:

“Bizim bir Yapay Zeka Felsefesine ihtiyacımız var.”

“Kendi Yapay Zeka Felsefemize” (KYZF)

Bu meseleyi, gönül ehli bir büyüğümüze sorduğumuzda aynen tasdik etmiş ve çok önemli olduğunu ifade etmişti.

Yapacak çok işimiz var.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.