Dopingle Mücadele: Çölde Bir Vaha Mı?

, 8 Mart 2017

MEHMET BUĞRA YEŞİL – İnsan ile spor arasındaki ilişkiyi transhümanizm perspektifinden incelediğimizde elde ettiğimiz sonuçlar beklenenin aksine insanın ufkunu açan türden. Ancak bu sonuçları değerlendirebilmek için öncelikle sporun insan hayatındaki yerini ve geçmişten bugüne gelişimini değerlendirmemiz gerekiyor. Sporun hayatımızdaki yeri nedir? “Modern tıp” gözüyle yapmak zorunda olduğumuz birtakım egzersizler, izlemek zorunda olduğumuz ama aslında anlamlandıramadığımız popüler ögeler mi? Spor insan için bir ihtiyaç haline nasıl geldi? Spor, duygusal bunalımlarımızı ertelemek adına bir araç olarak, tamamen kazanma ve kaybetme güdümünde gerçekleştirilen bir rekabet sahası mı?

Spor yüzyıllar önce de hayatımızdaydı. Tarihlendirmesini bilindik Yunan olimpiyat kültüründen çok daha gerilere götürmek mümkün. İlk insanların dahi bugüne çok yakın formlarda sportif faaliyetler içerisinde olduğuna ilişkin bulgulara rastlamak mümkün. Elbette spora bakış bugüne göre oldukça farklı şekillerde tezahür etmekteydi. Elbette sporu bugün hayatımızdaki yeri üzerinden değerlendirdiğimizde sporla ilgili olumlu bir sonuca ulaşabilmek ne yazık ki çok zor. Diğer birçok şey gibi spor da hayatımızda eksik bırakılan yerlerin yarattığı rahatsızlıkları dizginleyebilmek adına bize dayatılan ögelerden sadece biri. Ancak bu geçmişte böyle değildi, bu nedenle sporu sadece bugün özelinde değerlendirip kategorize etmek de çok doğru bir tutum değil.

İnsan neden spor yapar? Sağlıklı olmak, hastalıklara karşı direnç kazanabilmek için spor yapmak bugünün modern aklının söyleyeceği şeylerdir. Spor asli olarak bir oyundur, insan oyuna neden ihtiyaç duyarsa bu yüzden spor yapar. Bilhassa çocukların gelişiminde oyun oynamak, yaşıtları ile rekabet etmek büyük önem taşır. Kendi başına da olsa oyun oynamayan bir çocuğun gelişimi önemli ölçüde geri kalır. Oyun, insan için psikolojik, fizyolojik ve sosyal bir olgudur. Çocuk kendisini en iyi oyun oynarken ifade edebilir, sosyal becerilerinin önemli bir kısmını da böyle geliştirir. Yetişkin bir insan için de oyuna bakış çocukluktan gelen alışkanlıklarla şekillenir. Çocuk için olduğu kadar kısıtlayıcı olmasa da oyun oynamak yetişkinler için de özellikle günümüzde bir ifade, iletişim biçimidir ki çoğu insanın karakteri bu yolla şekillenir.

Sporla sağlıklı bir ilişki kurabilmek için öncelikle sporun profesyonel olarak yapılsa dahi bir oyun olduğunu anlayabilmek gerekir. Sporcu, problem çözmek, kritik düşünmek, strateji geliştirmek, konsantrasyon toplamak ve korumak, bireysel ve grup çalışmaları için gerekli sosyal becerileri geliştirmek ve bunları eğlenerek öğrenmek zorundadır. Kısıtlı ve yanlış bir kaynaktan etkilenmiş olsa da sporun arkaik yapısı sporcuyu bu alanlarda geliştirerek sosyal hayatta başarılı kılabilir.

Hakikatten uzaklaştığımız bu günlerde elbette fıtratımıza da sırtımızı dönüyoruz. Bugün bozulmaya yüz tutan neredeyse her şeyde samimi, sahici bir yön bulmak mümkün. Spor da yukarıda belirtilen özelliklerden farklı olarak insanın fıtratını değiştirmeyi öngören “bilimsel” çalışmalarla arkaik yapısını terk ediyor. Ancak bu alanda mücadeleyi yürüten World Anti-Doping Agency ( WADA ) çabalarıyla sporun ve insanın temel yapısını korumak adına önemli atılımlar yapma gayreti içinde. Tıpkı transhümanizme karşı verilen mücadelede olduğu gibi, insanın insan olarak yaptıkları, başardıkları ile var olabilmesini öngörüyor. Bir insanın doğuştan gelen ve sonradan geliştirdiği saf insan özellikleri ile yapabildiklerinin sportif değer ifade ettiği, insan olmaktan çıkmış bir varlığın sporun doğasına aykırı olduğu belirtiliyor.

Bir sporcu insan olmaktan nasıl çıkabilir? Günümüzde olimpik düzeyde spor yapma ihtimali olan gençler üzerinde yapılan anketlerde bir olimpiyat madalyası için bu çocukların %78’i ömürlerinden on seneyi vermeye hazır oldukları görülüyor. Yine aynı anket çalışmalarında sporcuların daha iyi birer biyonik uzva sahip olabilmek adına mevcut uzuvlarından kolaylıkla vazgeçebileceği de elde edilen sonuçlar arasında. Bu çocuklar geleceğin sporcuları olarak zehirlenmiş zihinleriyle yarının spor algısını oluşturuyorlar. Genel olarak doping olarak açıklayabileceğimiz, anabolik steroid kullanımına ise olimpik düzeyde olmasına gerek olmaksızın sporcularının çok büyük bir ekseriyeti sıcak bakıyor.

Egemen sporcu tanımı zaferle açıklanır. Başarı değerlendirmesi ahlaki ölçütlerden fedakarlığa doğru eviriliyor. Bir sporcunun hikâyesinde zafer, eskiden olduğu gibi ahlaki ölçütler yerine yapılan fedakârlıklar neticesinde değerlendiriliyor. Başarı için insanlığından vazgeçebilme parodisi sporu da esir almak üzere. WADA, tam da bu zihniyetle mücadele ediyor.

WADA, dopingin bir tanımını yapmak yerine sporcu tanımı üzerinde duruyor. WADA’ya göre sporcu, dışsal etkilerden bağımsız şekilde sağlıklı ve karakteriyle örnek bir kişiliğe sahip olmalıdır. Etik değerlere zaferden fazla önem veren, tüm ayrımcılıklara karşı eşitliği savunan, sporun temelinde yer alan rekabeti kardeşlikle özdeşleştiren bir sporcu tanımıdır bu. Çizilen bu çerçevenin dışında kalan her türlü eyleme de açıkça savaş açılmış, oluşturulmaya çalışılan robot sporcu zihnini ikame edebilecek bir karakter etrafında sporcuları birleştirme çabası içine girilmiştir. WADA bunların yanında sporcuların kişisel haklarını, teşebbüs hürriyetlerini ve ekonomik gelişimlerini korumayı da amaçlar, bu açıdan liberal ve hümanist bir temele de sahiptir. Örneğin Londra Olimpiyatlarda müsabakaların göz bebeği sayılabilecek 400 metre yarışlarında engelli olmasına rağmen biyonik bacaklarla yarışan Oscar Pistorius en çok WADA tarafından desteklenmiştir. Ancak günümüzdeki birçok sahte kimlikli kurumda gördüğümüz oksimoron tavrı WADA’da çok daha nadir görebiliyoruz.

İnsanı temele koyan liberal söylemler bugünün gözdesi popülizm ile birleştiğinde hayatımızın yıkılmaz dediğimiz birçok sosyal yapısını yıkmayı başardılar. WADA ile aynı statüye sahip birçok kurum korumakla yükümlü oldukları düzenlerin çöküşüne tanıklık etti. Ancak WADA’nın neredeyse tek başına bütün bu kanlı ve çürümüş iradeye karşı duruşu takdire şayan. İnsanın fıtratını değiştirmek diyerek basitçe tarif edebileceğimiz tüm bu şeytani oyunların tam ortasında onurlu bir duruş sergileyen örgütü görmezden gelmemiz mümkün değil.

Sporla biraz ilgilenen ve modern dünya düzeninin farkında olan insanların çoğu gibi ben de WADA’nın benzeri kurumlar gibi haksızlığı meşrulaştırdığını, aslen söylediklerine ihanet ederek sporun ve insanın değiştirilmesine yancılık ettiğini düşünenlerdendim. Başka konular üzerine çalışırken farklı kaynaklarda WADA’nın söylemleri ve söylemlerini destekleyen uygulamaları dikkatimi çekti. Kısa bir araştırma ile WADA’nın birçoğumuzun bildiği şeytani planların farkında olduğunu ve bunlara tüm sistemin ortasından savaş açtığını gördüğümde ise şaşırdım. WADA hiç de düşündüğüm gibi bir meşrulaştırma kurumu gibi çalışmıyor, aksine yapılan tüm haksızlıkları zamanın ötesinden gelerek çözme konusunda olağanüstü bir gayret sarf ediyordu.

Elbette hırsız ile polisin bitmeyen mücadelesinde olduğu gibi hırsız her zaman bir adım öndedir. Polis olarak WADA’nın amacı dopingin tamamen ortadan kaldırılması değil minimize edilmesi, ancak daha da önemlisi sporcuların bulanan zihinlerinin onarılması, yeni beyinlerin eski anlayışlarla zehirlenmesinin önüne geçilmesidir. Aslında WADA dopinge karşı değil, yasaklı madde kullanımını özendiren algıya karşı savaşmaktadır. Dünya çapında çıkarılan uluslararası yayınlar, sürekli revize edilen ve spor ile bilimin gelişimine paralellik gösteren yasal düzenlemeler ve elbette son teknolojiyi kullanan tetkikler ile bu mücadele sürdürülmektedir.

Dopingle mücadele, en az mücadele ettiği kesimler kadar bilim ve hukuktan beslenir. Tüm sistemin gönüllülük esasına göre kurulmuş olması, yani müsabakalara katılımın zorunlu değil gönüllü olması ve WADA prosedürlerinin de sporcu tarafından müsabakalara katılım halinde kendiliğinden kabul edilmesi WADA’ya bu mücadelesinde geniş bir manevra alanı kazandırıyor. Doping kullananlar yaşadıkları ana, WADA ise zamana yatırım yapar. Sporculardan alınan kan ve idrar örnekleri on sene sonra dahi incelenebilir, on sene önceki teknoloji ile tespit edilemeyen ögeler tespit edilebilir. Adalet geç de olsa yerini bulur. Daha da önemlisi WADA yetkililerinin sık sık dile getirdiği gibi “Doping kullanan sporcuların rahat uyumasına müsaade edilmez.” Teknolojik gelişimler de efektif bir şekilde denetim mekanizmalarında yerini alır. Biyolojik pasaportların oluşturulması, tetkik sonuçlarının daha verimli değerlendirilebilmesi için sporculardan saatlik raporlar talep edilmesi gibi uygulamalar daha büyük perspektiften etik değerler, sporcular arasında fırsat eşitliğine atıf yapan yayınlarla desteklenir.

Günümüzdeki oluşturulmaya çalışılan insan portresi ile WADA’nın mücadele ettiği sporcu algısı bire bir benzerlik gösterir ki WADA’nın mücadelesini bizim için önemli kılan da zaten budur. Sadece zafer kazanmayı ve ekonomik getirilerini hedefleyen, yalnızca yaşadığı anı düşünen bir sporcu algısı yerine kendisini ve yaptığı işi olduğu gibi kabullenebilen, zor kazanılmış zaferlerin değerini bilen bir “insan” algısı oluşturmak bu mücadelenin temelini oluşturur. WADA benzerlerinden farklı olarak bu mücadeleyi gerçekten ciddiye alıyor ve bulunduğu konum itibariyle sürekli maruz kaldığı baskılar nedeniyle toplumsal desteğe ihtiyaç duyuyor.

Transhümanizm ve oluşturduğu algı, hayatımızı ne denli sarsa ve bizi teslim almak adına ne kadar mücadele etse de insanın tüm baskılara, tüm algı çalışmalarına rağmen hakikate olan düşkünlüğü burada da gözlerimizin önünde. 1978 yılında denenen dopingin serbest bırakıldığı olimpiyatları kimse izlemedi, bugün yapıldığında da kimsenin izlemeyeceğinden emin olabiliriz. Haksızlık, sahtelik bulaşmış bir müsabakanın insanların ilgisini çekmesi mümkün değil. WADA’nın bu mücadeleyi nereye kadar devam ettirebileceğini bilemiyoruz, niyetinin ne kadar sarih olduğu da tartışılabilir. Ancak bu mücadeleye dışarıdan baksak dahi insanın hakiki olmayan bir şeyi kabullenemeyeceğini görebiliyor olmamız bile bunu değerli kılıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.