Prematüre Düşünceler ve Sorular – 2

, 23 Mart 2017

Feridun B. Kaya’nın dile getirdiği, KYZF(Kendi Yapay Zeka Felsefemiz) üzerine düşünürken, yine kendisinin ortaya koyduğu bir diğer kavramı da hatırlamakta fayda var. Kendisi, Homo Faber ve Hayvana Hamile Olmak-2 yazısında, henüz bulanık bir kavram olduğu notunu da düşerek “fıtrîmsi teknoloji” kavramına değinmişti.

 

“‘Fıtrîmsi teknoloji’ fıtrîlik kısmını, insanın mazhar olduğu ve bir elbise gibi üzerine giydiği ‘Sanî”’ isminden alır. İnsanın ‘yarattığı’ bu ‘alet’ (mesela gözlük), insanın ‘yaratılış’ ve ‘fıtratı’ ile uyumludur. Holistik; yani bütüncül ve küllî ahengi bozmaz; tam tersi ona hizmet eder.”

 

Bir önceki yazıda nükleer bilimleri, YZ ile belli açılardan karşılaştırırken, bir teknolojinin kullanım şekline göre iyi ya da kötü yanları olabileceğini ortaya koymaya çalışmış, ancak bu karşılaştırmanın zayıf bir yanı olduğunu da not olarak düşmüştüm. Bunu açmak, “fıtrîmsi teknoloji” kavramını da derinleştirmeye bu yazıda olmasa da ilerleyen yazılarda hizmet edecektir diye düşünüyorum.

 

Alet

Sıradan bir taş, bir insanın elinde ölümcül bir silaha dönüşebileceği gibi, ateş yakmaya yarayan bir alete ya da çekiç benzeri bir alete de dönüşebilir. Taş benzeri, doğada varolduğu şekilde alet gibi kullanılan bir çok şey bulmak mümkündür; insanoğlunun bu seviyedeki alet kullanma becerisine, insan ile aynı düzeyde olmasa da başka hayvanlar da ortaktır. Ancak insanı hayvandan ayıran farklardan birisi ve insanın batı geleneğinde Homo Faber olarak adlandırılmasının ana nedeni, insanların doğada buldukları materyalleri sadece oldukları gibi değil, dönüştürerek, başkalaştırarak, birleştirerek, sıraya koyarak vs. bir amaca yönelik kullanmasıdır.

 

İnsan hiç bir alet kullanmasa da, yaratılışında kendisinde var olan maddi aletleri, örneğin ellerini bir alet gibi kullanmaktadır. Ancak ortada yaratılıştan gelen aleti tehdit eden bir risk varsa, örneğin bir ateş varsa, insan ateş ile uğraşmak için ellerini kullanmayacaktır. Çünkü bu insanın holistik yapısını bozacak, yani insanın elini kaybetmesine yol açacak kadar büyük bir risktir. İnsan bunun yerine elinin bir uzantısı olan bir alet kullanmayı tercih eder. Bu tercih ile insa aleti tasarlamak ve üretmek için gerekli amacı oluştururken, üretilecek olan aletin gerekliliklerini de ortaya koyar. Amaç, ateş ile pişen bir yemeği almaksa bu tasarım bir maşa olabilir ya da Ay’a ayak basmaksa bu bir uzay gemisi olabilir. Amaçlar ve aletler farklılaşsalar da, Homo Faber olarak adlandırılan insan, kendi sürdürülebilirliğini sağlamak ve erişimini genişletmek için alet yapmayı sürdürüyor.

 

İnsanoğlunun ürettiği aletler ne kadar sofistike olurlarsa olsunlar, kullanılabilmek için bir iradeye ihtiyaç duymaktadırlar. Klavyeler tuşlarına basmadıkça yazı yazmazlar, arabalar gaza basmadıkça ilerlemezler, uzay mekikleri fırlatma prosedürü yerine getirilmedikçe uzaya doğru olan yolculuklarına başlamazlar. Verdiğim örnekler, ilerleyen zamanlar içerisinde değişebilir. Örneğin sürücüsüz bir araba gaza basmadan da ilerleyebilir, ancak bu sürücüsüz arabanın gidilecek yer ile ilgili bir komut aldığı gerçeğini değiştirmez, bu komut ilerleyen dönemlerde telapatik bir komut bile olabilir. Yani alet, irade sahibi bir varlık tarafından kendisine verilen bir girdiyi, kendi kurulumu içersinde işleyip, ortaya bir çıktı veren şeydir.

 

İrade olarak ortaya koyduğumuz kavram da, girdi kavramı da, çıktı kavramı da günümüzde oldukça karmaşık hale gelmiştir. Belki de teknolojiyi ve aleti bu kadar önemsememizin/kutsamamızın sebebi, her zaman bu sıralamayı yapamamamıza neden olan bu karmaşadır. Bu manada iradenin tezahürü, kırmızı bir düğmeye basmak da olabilir, duvara bir mala ile harcı sürüp tuğlayı koymak da olabilir.

 

YZ ve Nükleer Bilimler

İlk yazıda yer alan, nükleer bilimler ve potansiyel bir YZ arasındaki kıyas, pragmatik olarak faydalı olsa da, kıyaslanan iki unsur arasındaki temel bir ayrım nedeniyle aslında yerli yerinde bir kıyas olmayabilir. Nükleer bilimdeki ilerlemeler ve bu ilerlemelerin teknolojiye dönüşmesi sonucu ortaya çıkan ürünler/aletler de, bildiğimiz diğer tüm aletler gibi, kullanılmak üzere hazır bulundukları andan itibaren, bir iradeye ihtiyaç duymaktadırlar. Ancak bizim beklediğimiz, öngördüğümüz, kendimizi hazırladığımız ya da en azından ‘olabilir mi?’ dediğimiz potansiyel YZ’nin temel özelliği bir iradeye sahip olması olacaktır. Öğrenen ve gelişen bir karar verme yetisine sahip olacağı için, diğer aletlerden farklı olarak kendi doğru gördüğü çıktıyı, her zaman bir insan iradesi ile tetiklenmeye ihtiyaç duymadan, çevreden aldığı girdileri işleyerek ortaya koyabilecektir.

 

YZ zeka sahibi bir taksiye binen bir kişinin, henüz kalp krizi geçirme aşamasında olduğunu düşünelim. Göz bebeklerindeki oynamalar, yüz kızarması, kan basıncının artması vs. gibi verileri gören ve işleyen bir YZ, bu kişiyi talep ettiği yere değil de, en hızlı bir biçimde tıbbi destek alabileceği bir noktaya götürmeye karar verebilir. YZ daha önce öğrendiği bilgileri, elindeki vaka üzerinde değerlendirmiş, belki diğer uzman YZ sistemleri ile iletişime geçmiş ve bir insanın hayatını kurtarmış olabilir. Aynı seviyedeki bir YZ ile ilgili biraz düşünüldüğünde olumsuz örnekler de bulunabilir. Bunun yanında örnek verdiğimiz bu YZ dahi tam anlamıyla irade sahibi midir, bu bile tartışmaya açıktır. Ama faydalı görünmesine rağmen kendi hesaplamalarını, insan iradesinin üzerinde tutması, YZ’ye bakışımızı değiştirecek bir unsurdur. Bu noktadan bakıldığında Asimov’un dünyası da, Terminatör’ün dünyası da benzeşir.

 

Homo Faber için yapılan tanımda şu vardır, ‘alet yapan ve bu aletler ile kaderini ve çevresini şekillendiren insan’. YZ’nin temel olarak bir varoluşsal probleme dönüşmesini sağlayacak şey de bu tanımdır aslında. YZ’nin kendi kaderini ve geleceğini şekillendirme algısı ile insanoğlunun algısı arasında çıkacak olan ikilem, hesaplama, erişim ve hareket kabiliyeti insanlardan daha geniş olacak bir YZ’nin avantajlı olacağı bir durum oluşturma potansiyeline sahiptir. Yani insanın alet olarak kullanabildiği her şey (maddi), YZ’nin de potansiyel aletidir. Buna atom bombası ya da bir nükleer reaktör de dahildir. Bu nedenle YZ için şu soruları sormak yerinde olacaktır:

 

Yapay Zeka (AGI) bir alet midir?

 

YZ nereye kadar bir alet olarak değerlendirilebilir, nereden sonra alet olmaktan çıkar?

 

Asimov’un 3 robot (ya da 4) kuralının işlediği düşünülürse, YZ Fıtrîmsi teknoloji olarak değerlendirilebilir mi?

 

 

Ek : Burada bir tartışma konusunu da ortaya koymak gerekir diye düşünüyorum. Teknoloji kelimesi, geçmiş yazılarda değinildiği gibi, ‘alet yapma bilimi/bilgisi’ anlamına gelmektedir. Anlamı biraz daha genişletirsek ‘tekniklerin bilimi’ olarak da tanımlayabiliriz. Anlamını düşündüğümüzde, teknoloji, bilimin alt başlığı olması gereken bir başlıkken, günümüzde genellikle eşit düzeyde, yani Bilim ve Teknoloji şeklinde kullanılmaktadırlar. Bu tarz bir kullanımı, yani Bilim ve Fizik ya da Bilim ve Astronomi gibi bir kullanımı görmüyoruz ancak teknoloji kelimesinin böyle bir ayrıcalığı var. Bu ayrıcalığın sebebi nedir?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.