Kaku ve Geleceğin Dünyası – 3
Murad Ünal, 21 Nisan 2017Kaku’nun tıbbın geleceğine dair öngörüleri içinde gen terapisi, insan ömrünün uzatılması ve yaşlanmanın önlenmesi de var. Yalnız bu gelişmeler için en az birkaç on yıla daha ihtiyacımız olduğunu söylüyor. Kaku tüm öngörülerin gerçekleşmesinin önündeki bir tehlikeye de işaret ediyor. Bu da Moore yasasının sona ermesi.
Moore yasasına göre bilgisayar teknolojisi geometrik bir hızda gelişiyor. Bunun da temelinde çip teknolojisindeki gelişme var. Çipler sürekli küçülüyorlar ve özellikleri artıyor. Ancak bu gelişmenin sonuna gelmiş olabiliriz ve tüm gelecek beklentisi ve buna bağlı olarak ekonomi Moore yasasına bel bağladığı için yasanın çökmesi çok büyük krizlere yol açabilir. Kaku bilgisayar teknolojisinin nihayetinde eksponansiyel gelişimini sürdüreceğini ama bugün olduğu gibi her on sekiz ayda bir gücünü ikiye katlayamayacağını bunun için yıllara ihtiyaç olacağını söylüyor.
Gerçek ve Sanal gerçekliğin karışımı (Mixing Real and Virtual reality)
Kaku yakın gelecekte gerçek ve sanal gerçekliğin iç içe geçtiği bir dünya da yaşayabileceğimizi söylüyor. Özel gözlükler veya kontak lensler aracılığıyla çevreyle farklı bir ilişki kurulabilecek. Aslında orada olmayan objeler görüş sahasına girerken mevcut objeler görüntüden silinebilecek. Bu teknoloji hayatı kolaylaştıracak pratik uygulamalar içeriyor. Örneğin, sürücüler gözlüklerini taktıklarında araba kullanırken 360 derecelik görüş açısına sahip olacaklar ve böylece kör nokta diye bir şey kalmayacak ve bu sayede trafik kazaları da azalacak. Aynı şekilde pilotlar altlarındaki, üstlerindeki nesneleri bile görüp ona göre hareket edebilecekler. Başka meslek grupları için de çok kullanışlı uygulamalar mevcut. Bir mimarı veya dekoratörü ele alalım; boş bir mekânı eşyalarla donatılmış halde görmek ya da eşyalarla dolu bir alanı onlar olmadan görüp tasarım yapmak mümkün hale gelebilecek. Aynı zamanda yapılması düşünülen bir bina da üç boyutlu haliyle görülebilecek. Bunun için maketler yapmaya gerek olmayacak. Bir mekânı daha inşa edilmeden gezip hissedebileceğiz.
Bu teknolojinin daha ileri bir uygulaması ise çok daha geniş imkanlar sunuyor. Hatta fantezi dünyaların ve zamanda yolculuğun kapılarını açıyor ve burada karşımıza çoğaltılmış gerçeklik (Augmented reality) kavramı çıkıyor.
Çoğaltılmış gerçeklik (Augmented Reality)
Çoğaltılmış gerçeklik sayesinde her türlü bilgiye özel gözlükler veya kontak lensler sayesinde anında ulaşılabilecek. Bunun için akıllı telefon ya da laptop üzerinden araştırma yapmaya bile gerek kalmayacak. Bu ise bilgiye ulaşmada müthiş bir zaman tasarrufu sağlanması anlamına geliyor. Ancak bilgiye bu kadar yakın olmanın insan hafızasını zayıflatması kuvvetli bir ihtimal. İnsanlar bilgiyi zahmetsizce gözlerinin önündeki sanal ekrandan elde edeceklerinden hiçbir şeyi akıllarında tutmak için çaba harcamaları gerekmeyecek -ki bu durumun zihni tembelleştireceğini ve makinalara daha da bağımlı hale getireceğini görmemek imkânsız. Bu kaygı verici ve üzerinde durulması gereken bir mesele olsa da teknolojinin sağladığı rahatlıktan vazgeçmek epey zor.
Mesela yabancı bir ülkede dolaşırken rehbere ihtiyaç olmayacak, kimseye bir şey sormak gerekmeyecek. Çünkü yön bulmak için gerekli olan tüm bilgi gözlük veya lens aracılığıyla iletilecek. Bir müze gezerken görülen tüm eserler hakkındaki bilgi sahibi olunabilecek. Hatta kalıntı halindeki eski eserlerin bile orijinal görüntüleri gözlerimizin önüne gelecek. Daha da ötesi sanki eski çağlarda yaşıyormuş gibi o devrin şehir ve binalarında devrin insanları arasında dolaşılabilecek. Elbette bu sadece görüntüden ibaret olacak ama bir ölçüde zaman yolculuğu yapıldığı hissi verecek.
Çoğaltılmış gerçeklik insan algısını tamamen başka bir yere taşıyor ve bu sebeple sosyal yaşamı bütünüyle değiştirebilir. İnsanlar bu teknoloji sayesinde çok uzaklarda olan arkadaşlarıyla ve akrabalarıyla bile yanlarındaymış gibi iletişim kurabilirler. Başka dünyalara yolculuk edebilir hatta uzaylı yaratıklarla savaşabilir, masal diyarlarında dolaşabilirler. Tüm bunlar için sadece bir gözlük veya lens takmak yeterli.
Çoğaltılmış gerçekliğin öğrencilerin ve çeşitli meslek gruplarının işlerini kolaylaştırıcı uygulamaları da var. Mesela bir öğrenci kaçırdığı bir dersi özel gözlüğüne indirip izleyebilir ve görsel öğretmene soru sorup cevabını alabilir. Bir cerrah hassas bir operasyon sırasında hastanın içini görebilir, eski dosyalarındaki bilgilere ulaşabilir.
Sağladığı imkanlarla iştah kabartan bir teknoloji ama sosyal hayat üzerindeki etkileri ve insanın gerçekle olan ilişkisini etkileme potansiyeline bakıldığında ihtiyatlı olmak gerekiyor. Zaten yeni teknolojiler hakkındaki şüpheler en çok iki noktada toplanıyor. Bunlar insanın gerçek algısının zedelenmesi ve insanı köle edebilecek yapay zekâ. Tarihte Hasan Sabbah insanların gerçeklik algısıyla oynayarak, sahte cennetler bahşederek onları köleleştirmiş, canavar katiller haline dönüştürebilmişti. Bunu bazı uyuşturuculardan yardım alarak ama temelde güçlü bir telkin kullanarak yapıyordu. Bugün insan zihni üzerinde çok daha büyük etkisi olabilecek telkin araçlarına sahip olmaktayız. İnsanın gerçek algısının kırılması, sonunda gerçek ve sanal olanın eşit hale gelmesine yol açabilir. Böyle bir durum insan şuurunda tamiri zor bir hasara yol açacaktır.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017