Kaku Ve Geleceğin Dünyası

, 7 Nisan 2017

Michio Kaku ünlü bir fizikçi. Teorik fizik gibi anlaşılması çok zor olan ve çoğu eğitimli insanın bile sadece kulaktan dolma bilgi sahibi olduğu bir alanda çalışmasına rağmen popüler bir figür haline gelebilmiş bir bilim adamı.

Michio Kaku

Belgesel kanallarına ara sıra göz atan birine büyük ihtimalle tanıdık gelecektir. Onca bilim insanı içerisinde onu öne çıkaran şey yaptığı çok büyük buluşlar değil alanıyla bir ölçüde bağlantılı olan fütürist kimliği. Fütüristler genellikle sosyal, siyasal ve ekonomik gelişmeleri inceleyerek gelecek hakkında öngörülerde bulunurlar. Kaku bunlardan daha farklı bir fütürist. O teknolojinin insan yaşamını nasıl değiştireceğini, insanı nasıl bir varlığa dönüştüreceğini öngörmeye çalışıyor. Yazdığı birçok kitaptan biri olan Geleceğin Fiziği (Physics of THE FUTURE) 2100 yılına kadar insanlığı bekleyen gelişmeleri tarih aralıkları belirleyerek açıklıyor. Öngörüleri ve bunun insanlığa ne getireceği üzerinde durmak gerekiyor.

 

 Yakın Gelecek(Günümüz-2030)

Kaku öngörülerine bilgisayarın geleceğinden bahsederek başlıyor. Bu çok mantıklı bir tercih, bilgisayar yaklaşık altmış yıl önce hayatımıza girdiğinden beri çok şey değişti. Bilgisayar modelleri küçüldükçe kabiliyetleri arttı ve bugün artık onların olmadığı bir hayatı hayal dahi edemeyiz. Özellikle son yirmi beş otuz yıl içinde internetin hayatımıza girmesiyle bilgisayar artık sadece iş için kullanılan bir alet olmaktan çıkıp hayata şekil veren zevkleri, beğenileri, sosyal yaşam alışkanlıklarını etkileyen bir unsur haline geldi. İnternet çağında doğan bir çocuğun internetsiz bir dünya hayal etmesi imkânsız hale geldi. Öyle ki internetle geç yaşlarda tanışan insanlar bile bu durumdalar. Sanki bu teknoloji her zaman hayatımızdaymış gibi hissediyoruz.

 

Kaku internetin kısa bir süre içinde her yerde olacağından bahsediyor. Yani sadece bilgisayarınızda veya cep telefonunuzda değil gözlüklerinizde ve kontak lenslerinizde bile internet olduğunu düşünelim. İnsanlar bu şekilde sürekli online halde olacaklar. Bunun için tek yapmaları gereken gözlerini açıp kapamak olacak. Sadece bu da değil, tüm eşyalar, mobilyalar hatta evlerin duvarları internet bağlantısı içerecek ve insanlar dört duvarı ekran olabilen evlerde yaşayacaklar. İstediğiniz anda istediğiniz bir filmi evinizin ekrana dönüşen duvarında seyredebileceksiniz. Sokakta dolaşırken online hale gelip etrafta gördüğünüz dükkanlar hakkında bilgi sahibi olabilecek, otobüs veya metroda yolculuk ederken gözlüğünüz ya da kontak lensinize indirilen videoyu izleyip, haberleri okuyabileceksiniz. Doğrusu iştah açıcı, heyecan uyandıran gelişmeler bunlar. Her türlü kaynağa erişimi olağanüstü hızlandırıyor ve zaman tasarrufu sağlıyor. Kimse böyle bir atılıma sırtını dönemez, ilgisiz kalamaz.

 

Bunu kabul etmekle birlikte bu sürecin rahatsız edici bir yönü olduğunu hissetmemek zor. İnternet insanlığın bilgiye ulaşımını hızlandırdı. Eskiden kütüphaneler dolusu kitabı karıştırarak elde edebileceğimiz bilgilere sadece birkaç tuşa dokunarak ulaşabiliyoruz. İlk bakışta bu çok olumlu bir gelişme ama biraz daha dikkatli bakıldığında insanların kolay yoldan edindikleri bilgiye sahip çıkmakta, onu muhafaza etmekte pek başarılı olamadıklarını görüyoruz. İnsanlar bilgi kaynağının her an ellerinin altında olmasının verdiği rahatlıkla hafızalarını zorlamıyorlar. Bunun bazı yararları da var. Artık istatistik verileri veya çok da gerekli olmayan rakamları bir takım teknik ayrıntıları akılda tutmak gerekmiyor. Ancak insanlar bunu aşan biçimde neredeyse hiçbir bilgiyi akıllarında tutmama eğilimindeler. Hafıza neredeyse hiç kullanılmadığı için zayıflıyor. Bu gidişle online olmadığı takdirde evinin adresini bile söyleyemeyecek bir nesil yetişmekte. Hesap makinalarından sonra dört işlemi makina yardımı olmadan yapan insan sayısının sürekli azalması gibi bir durum söz konusu.

 

Düşünce Tembelliği

Daha büyük ve ciddiye alınması gereken sorun ise düşünce tembelliğinin giderek yayılması. İnsanlar düşünmüyorlar ve okumuyorlar çünkü bunun için ayıracak zamanları yok. İşlerinden artan zamanda bir köşeye çekilerek kitap okumak ve okunanlar üzerine düşünüp analiz yapmak internetin neredeyse her şeyi sunan renkli dünyasıyla karşılaştırıldığında çok sıkıcı bir iş.

 

Medeniyetin sunduğu oyuncaklar arttıkça insanlar düşünmeden yaşamanın yolunu buldular. Modernite zaten her şeyin pratik bir cevabını vermiş, insanları bir yaşam biçimi ve algılama şekline hapsetmişti. Modern insan zaten derin düşünceleri ve kadim meseleleri elinin tersiyle bir kenara itmiş, pratik çözümlerle hayatını idame ettirmiş, bilimi kutsayıp lezzete odaklanmıştı. Kompüterize olmuş bir hayat mevcut düşünce kırıntılarını bile silip süpürecek bir potansiyel taşıyor. Daha az düşünen bu yüzden de daha az yaşayan ama bunun farkında bile olmayan yaratıklara dönüşüyoruz. Tabii ki burada kastettiğimiz biyolojik yaşamın kısalması değil, tam tersine insan ömrü öngörüldüğü gibi uzayabilir ama bu içi boşalmış anlam içermeyen ve sonuna gelindiğinde hiç yaşanmamış hissi veren bir yaşam olacaktır.

 

Geliştirdiği teknolojinin oyuncaklarıyla oyalanırken derinliğini kaybeden sığ, yüzeysel bir insan tipolojisi oluşmakta. İnsanların internet kullanma alışkanlıklarına bakarak, ne tür içeriklerle ilgilendiklerini göz önüne aldığımızda gelecek için endişelenmek çok makul görünüyor. Kaku gibi fütüristler bu konuları dert etmiyorlar hatta böyle bir konu olduğunu düşünmüyorlar bile. Onlar için gelişim süreci sadece olumlu içerik taşıyor. Kaçınılmaz olanın karşısında durulamayacağını kabul edersek haklılar. Şaşırtıcı pek çok gelişme kapıda, kitap üzerine devam edeceğiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.