Biçim Değiştirme (Shape-Shifting)

, 26 Mayıs 2017

Terminatör 2: Judgment Day bilimkurgunun kilometre taşı filmlerden biridir. Daha gösterime girdiği anda klasik mertebesine ulaşmış hem ele aldığı konuya yaklaşımı hem de teknik alandaki yenilikleriyle sinemayı, özellikle bilim-kurgu türünü yeni bir eşiğe taşımıştır.

 

1991 yapımı filmin üzerinden yirmi beş yılı aşkın süre geçti. T2 ve ondan yedi yıl önce gösterime giren orijinal film güncelliklerinden bir şey kaybetmediler. Hatta bugün daha da güncel olduklarını söyleyebiliriz. O tarihlerde bu filmler sadece bilim-kurgu fantezisi olarak görülüyordu. Perdede gördüklerimizin gerçekleşebileceğine ihtimal veren her halde pek az insan vardı. Günümüzde ise yapay zekâ ve robotik alanındaki gelişmeler meseleyi uçuk bir bilim-kurgu fantezisinin ötesine taşımış durumda. O zaman için gerçekleşmesi imkânsız gibi görünen yapay zekanın hayat bulması, robotların insandan ayırt edilemez hale gelmeleri artık sadece zaman meselesi olarak görülüyor. Bugünden yarına gerçekleşecek bir gelişme olmasa da çok da uzak olmayan bir gelecekte bu noktaya ulaşacağımıza inanan pek çok saygın bilim insanı var. Yani artık bunlar yalnızca bilim kurgunun değil bilimin konusu olan şeyler.

 

Büyülü Dünya’ya Doğru

Teknoloji hakkında konuşurken ünlü bilim-kurgu yazarı Arthur C. Clarke’ın “Yeterince gelişmiş bir teknoloji büyüden ayırt edilemez” sözüne atıf yapmak zorunlu hale geldi. Geldiğimiz ve yakında geleceğimiz noktayı ifade etmek için daha iyi bir söz bulmak zor. Bu yüzden bu söze çok sık atıf yapılmakta. Nesnelerin, insan ve hayvanların şekil değiştirmesi sadece fantezi veya bilim-kurgu edebiyatında ve sinemada göreceğimiz bir şey olmaktan çıkma yolunda.

Başta söz ettiğimiz Terminatör 2 filminde insanları en çok etkileyen şekil değiştirme özelliğine sahip katil robottu. Michio Kaku Geleceğin Fiziği kitabında filmden bahsettikten sonra biçim değiştirmenin nasıl olabileceğine dair izahlarda bulunuyor. Katil robot örneği hala çok uzak olsa da daha yakın bir gelecekte cisimlere şekil değiştirme özelliği verilebilecek. Artık kullandığımız eşyalar programlanabilir olacak ve yeniden programlanarak biçimlerini değiştirebilecekler. İşin sırrı nanoteknolojide saklı. Kaku, görüştüğü İntel firması uzmanlarının bu konuda ciddi bir uğraş içinde olduklarını söylüyor. Bunun için tek yapılması gereken kum tanesi büyüklüğünde bilgisayar çipleri üretmek. Bu yapılabildiği takdirde akıllı kum taneciklerinin üzerindeki elektrik akımını değiştirerek onları belli bir düzende sıraya sokmak mümkün olacak. Bu kum taneciklerine catoms(claytronic atoms) adı veriliyor. Bu akıllı tanecikler kendilerini yeniden programlayabilecekler, böylelikle günlük yaşam çok kolaylaşacak. Eşyalar artık taneciklerden oluştukları için değişik biçimler alabilecekler ve böylece birçok eşyayı atmaya gerek kalmayacak. Artık kullanmak istemediğiniz bir eşyayı istediğiniz başka bir şekle sokup yeni bir eşya edinmiş olacaksınız. Mesela cep telefonları farklı biçimlere dönüşüp, değişik işlevler edinecekler. Böylece tek bir elektronik cihaz pek çok cihazın yerine geçebilecek. Oldukça heyecan verici, masallardaki büyüleri akla getiren bir teknoloji. Ancak bunun olabilmesinin önünde bazı sorunlar var. Milyonlarca catom’un yönetilebilmesi ve yeniden programlama yapmak için gereken alan (bant genişliği) gibi.

 

Kaku ve bilim adamları programlama ve yönetim sorunun yüzyılın sonuna kadar aşılabileceğini ve bu olduğunda trilyonlarca catom’un hareketi sağlanarak binaların hatta şehirlerin bile adeta yoktan var edilebileceğini söylüyorlar. O kadar ki catomların bir araya gelip insan görünümü alabilmesi bile mümkün olabilecek. Çok tuhaf, büyüsel ve insanlığın kafasını bayağı karıştıracak bir gelişme.

 

Kadim Zamanlar, Büyü ve Teknoloji

Bu noktada akla eski medeniyetler ve büyü geliyor. Eski Mısır, Sümer, Babil medeniyetlerinde büyü oldukça revaçtaydı. Öyle anlaşılıyor ki büyü bu toplumlarda inancın temelini oluşturuyordu. Burada sadece basit anlamda illüzyondan söz edildiğini ve kitlelerin bu şekilde manipüle edildiğini kabul etmek tatmin edici değil. Herhalde bu toplumları bunca etkileyen basit, göz aldanmasına dayalı numaralar değildi. Belki bizim bugün bilim yoluyla ulaşmaya çalıştığımız yere onlar farklı bir bilgi türü ile ulaşıyorlardı. Tam olarak günümüzün teknolojisinin karşılığı olmasa da eşya üzerinde tasarrufta bulunmalarını sağlayacak yöntemlere sahip olmuş olmalılar. Kim bilir belki de bu sayede zamanımızın teknolojisiyle bile yapılması çok güç olan piramitleri yapmışlardır.

Kutsal kitaplarda geçen Hz. Musa kıssasında Musa ve Firavun’un büyücüleri arasındaki mücadele eşyaya biçim verme ile alakalıydı. Büyücüler asalarını yılana dönüştürüyorlardı. Musa’nın karşısında aciz kalmaları sonucu, kendi bildikleri dışında bir bilginin, kudretin olduğunu anlayıp teslim oldular. Büyücülerin cisimlerin şeklini değiştirmeleri nanoteknoloji temelli biçim değiştirmeye ne kadar da benziyor.

 

Elbette eski zaman büyülerinin teknolojiyle aynı şey olduğunu söylemek istemiyoruz. Ancak Arthur C. Clarke’ın ünlü sözünü hatırlayıp arada bir bağlantı olup olmadığını merak etmemek elde değil.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.