Modern Yüzükler: Bilim ve Teknoloji
Misafir Yazarlar, 9 Mayıs 2017YUSUF KENAN KUTLUAY – İnsan pek çok şeye ihtiyaç duyan bir varlıktır. İstediği bir şeye sahip olduğunda başka bir şey ister. Ona sahip olduğunda ise bir başkasını. Bu durum böyle sürer gider. Ancak çoğu zaman istediğini elde edemez. Arzuları sınırsız ama gücü sınırlıdır. Bu gerçek, insan nefsinin/egosunun çok kolay kabul edebileceği bir şey değildir. Bu nedenle insanlık dünyanın mahiyetini( özünü, esasını) kavrayamadığı durumda ölümsüzlük düşleri görmüş, her şeyi kontrol edebilecek kadar güçlü olmanın hayallerini kurmuştur. Yüzüklerin Efendisi’nin kahramanlarının yaşadıkları sınav da budur. Onlara sonsuz bir hayat verebilecek ve her şeye hükmedecek bir yüzükle sınanırlar. Bu kolay bir sınav değildir. Yüzük kardeşliği bu sınavı içlerinde nitelik olarak en yetersiz ve aciz görünenler sayesinde geçebilmiştir. Şunu kabul etmemiz gerekir ki asla mutlak güce sahip olamayacağız. Bunun aksini düşündüren her şey sadece bir yanılsamadan ibaret. Ancak bilindiği gibi insan çok yanılan bir varlıktır. Geçmişi, tecrübeleri bir süre sonra küllenir ve aynı hatalar biraz biçim değiştirmiş halde tekrar edilir. Önceki yazıda söz ettiğimiz, Orta Dünya’nın gerçek olma ihtimali söz konusuysa ve tarihin tekerrür ettiğini biliyorsak, bu durumda önümüzde kadim zamanlardakine benzeyen yeni bir sınav var demektir. Güç Yüzüğü bu kez başka bir şekilde ortaya çıkacaktır. Yaşadığımız çağın bilim ve teknoloji çağı olduğunu düşünürsek yüzüğün nerede vücut bulacağını kestirebiliriz.
Zamanımızda aklın almakta güçlük çekeceği bilimsel çalışmalar yapılıyor. Henüz ucunu gördüğümüz bu gelişmeler biraz daha hız kazandığında insanların kabullerini alt üst edecek büyük bir dönüşüm başlayabilir. İnsanlar aslında asla sahip olamayacakları şeylere kavuşmak üzere olduklarını, hatta kavuştuklarını sanabilirler. Ne demek istediğimizi biraz açarsak, insanlar bilimin ve teknolojinin onları ölümden ve acizlikten kurtaracağını düşünebilirler. Çok saçma görünen bu düşünce aslında yüzüğün aldatıcı gücüyle pek çokları tarafından kabul edilebilir. Son dönemde bilim adamlarının uğraştığı dudak uçuklatan çalışmalara baktığımızda neyin gelmekte olduğuna dair fikir edinebiliriz. Genetik alanında yapılan çalışmalarda insanın ömrünün nasıl uzatılabileceği ve genlerine müdahale ile insanların nasıl daha üstün özellikler kazanabileceği araştırılıyor. Ayrıca robot teknolojisinde yaşanan gelişmelerle insan ve makine karışımı bir organizma meydana getirmek üzerinde duruluyor. Kol ve bacak gibi bazı vücut parçalarının üretimi ve kullanımı şu an gerçekleşmiş durumda. Öte yandan bilgisayar teknolojisi, yapay zeka çalışmaları, insan zihninin kopyalanarak sanal ortama aktarılması ve bu şekilde ölmüş insanların sanal ortamda bilinçleriyle varlıklarını sürdürebileceklerinin düşünülmesi, bizi ne kadar çılgın ve akıl karıştırıcı bir dünyanın beklediğini gösteriyor.
Aslında tohumları çok önceden atılmış, edebiyat ve sinemayla işaretlerini vermiş gelişmeler bunlar. Mary Shelly üç yüzyıl önce Frankenstein’ı, H.G. Wells ise yüz yirmi yıl önce Dr. Moreau’nun Adasını yazdıklarında bu tohumları atmışlardı. Bu romanlar sadece yazarlarının derin hayal güçlerine dayanmıyordu, aynı zamanda bazı önemli insanlar tarafından da paylaşılan bir dünya görüşünün ürünüydüler.
Sinema klasikleri arasına çoktan girmiş olan Terminatör, Matrix gibi yapımlarda yaklaşmakta olanı haber veriyordu. Sadece bilimkurgunun konusu olduğu düşünülen meseleler artık en ciddi mecralarda çalışılmakta. Teknoloji bize çağın yüzüklerini sunmakta. Tabi daha önce olduğu gibi esas yüzük diğerlerine hükmedecek. Teknolojinin sunduğu imkanlardan yararlanmanın, güç talebinin bir karşılığı olacak. Kadim zamanlardaki gibi her şeye sahip olmak isterken köle olma tehlikesi kapımızda. Yine o zaman olduğu gibi birilerinin bununla mücadele etmesi gerekiyor. Tabii ki burada bilim ve teknolojiye karşı savaşmaktan söz etmiyoruz, sadece insanları yüzük tayflarına dönüştürecek tehlikeye dikkat çekmek istiyoruz. Teknoloji ve bilim insana hizmet eden unsurlar olmaktan çıkıp insanı köleleştiren mekanizmalar haline geliyorsa, insanı aslından uzaklaştırıp başka bir varlığa dönüştürmeye çalışıyorsa burada ciddi bir tehdit söz konusudur. Yüzük bir kez daha ayartıcı vaatleriyle farklı bir biçimde karşımıza çıkmıştır.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017