Nanoteknoloji

, 12 Mayıs 2017

Tarih boyunca insan yaptığı aletlerle çevresini ve yaşamı değiştirdi. İnsanoğlunu hayvanlardan ayıran en büyük farklarından biri belki de birincisi ihtiyaçlarının sonsuzluğu. Hayvanlar bu dünyaya adeta yaşamın ustası olarak geliyorlar ve çok kısa bir sürede çevreye uyum sağlayıp ihtiyaçlarını karşılamaya başlıyorlar. Bu onlar için insana oranla çok daha kolay bir iş. Hayvanların ihtiyaçları ve arzuları sınırlı ve bu yüzden de doğal ortamlarında bulundukları sürece asla sıkılmıyorlar. Her gün tıpatıp aynı şeyleri yapmak onlar için sorun değil. Hayvanlar arasında da alet edevat yapanlar var ama bunlar çok temel gereksinimleri karşılamak amacıyla yapılan şeyler. İnsan ise sonsuza baktığı ve istekleri sınırlandırılmadığı için sürekli arayışta. Bu arayış onu gerçek anlamda aletlerin ustası haline getirmiş durumda.

 

Yeni Paradigma

İnsan, doğası gereği daha iyiyi inşa etme, fiziki-biyolojik sınırların dışına çıkma dürtüsüyle sürekli yeni cihazlar geliştirmek için uğramakta ve bu konuda özellikle son iki yüz yıldır epeyce yol aldı. Bu çabanın sonucu olarak otomobilden, televizyona, uçağa, çamaşır makinasından mutfak robotuna ve son olarak bilgisayardan  akıllı telefona kadar hayatı kökten değiştiren ve büyük ölçüde kolaylaştıran araçlara sahibiz. Ancak Michio Kaku gibi geleceğin teknolojisi üzerine çalışan ve düşünen insanların anlatımlarına bakarsak bunlar sadece başlangıç. Bir bakıma son elli altmış yıllık döneme baktığımızda en şaşırtıcı gelişim bilgisayar alanında oldu. Geleceğe dair uçan araba hayali kuran çok olduysa da interneti kimse öngöremedi. Bugün ise internetin olmadığı bir dünya düşünmek çok zor. Ama bunu bir yana koyarsak teknolojinin umulduğu kadar gelişemediği görülüyor. İnsanları sorunları birikirken ve mevcut paradigma sıkışmış haldeyken taze bir soluğa ihtiyaç duyulmakta. Şu andaki model, teknolojinin sürekli aynı yönde gelişmesi üzerine kurulu, bu da Moore yasasıyla ilintili. Bugün artık Moore yasasının sonuna gelindiğini ve kısa bir süre içinde çökeceğini düşünen pek çok uzman var. Kaku ise böyle bir durumda dünya ekonomisinin kaosa sürükleneceğini, nanoteknolojinin bu sorunun çözümü olabileceğini söylüyor.

Hiçlikten Her Şeye

Kaku aynı zamanda daha önce görmediğimiz güçte bir alet geliştirmenin eşiğinde olduğumuzu bahsetmekte. Eğer başarılı olunursa maddeye atomik düzeyde müdahale etmek mümkün olacak. Kaku bunun ikinci bir endüstriyel devrim olacağını ve moleküler üretimin bugün sadece hayalini kurabildiğimiz materyalleri ortaya çıkaracağını iddia ediyor. Nanoteknoloji insanlığa mikroskobik boyutta makinalar, robotlar hediye edecek. Bu makinalar ile neredeyse her şey inşa edilebilecek. Kaku bu fikirlerin sadece birkaç adanmış idealiste ait olmadığını, bu iş için Amerikan hükümetinin milyarlarca dolar kaynak ayırdığını söylüyor. Bilim adamlarına göre nanoteknoloji insan performansını arttırma, sürdürülebilir enerji, yiyecek, su kaynakları sağlama hatta bilinmeyen virüs ve bakterilere karşı insanlığı koruma potansiyeli taşıyor. Bu ucu o kadar açık bir gelişme ki bu yüzyılın sonuna kadar yapılacak bir makina ile neredeyse hiçlikten her şey yapılabilecek!

Bugün gördüğümüz her şey canlı ya da cansız atomlardan oluşuyor. Eğer atomlar kontrol edilebilirse olasılıklar sınırsız hale gelecek.  Fakat atomik boyutta makinalar yapmak, atomları şekillendirmek hiç kolay bir iş değil. Micro alemin kanunları makro boyuttakinden epey farklı ve karmaşık hatta belirsiz. Bu ayrıca üzerinde durulması gereken bir konu.  Ama eğer belirsizlikler bir ölçüde aşılır ve nanoteknoloji düşünüldüğü gibi hayatımıza girerse sağlık alanında çok sevindirici gelişmeler olabilir.

 

Medikal Devrim

Uzun bir süreden beri ölüm sebeplerinin ilk sırasında kalp hastalıkları gelirken ikinci sırada kanser yer alıyor. Kanser tedavisi hastalığın kendisi kadar zor ve acı verici olabiliyor. Bunun sebebi kanserli hücre yok edilmeye çalışılırken sağlıklı hücrelere de zarar verilmesi. Hastalığın tedavisinde kullanılan kemoterapi yöntemi bu nedenle çok büyük yan etkilere yol açmakta. Saç dökülmesi, aşırı kilo kaybı, ağrılar gibi nedenlerle hastaların bir bölümü tedaviye başvurmaktansa ölümü bile tercih edebiliyor. Kemoterapi acılı ve uzun bir süreç ve çözüm garantisi yok. İşte nanoteknoloji sayesinde uygulanacak tedavi bu sorunu kökten çözme potansiyeline sahip. Molekül kapları biçiminde nanobotlar dolaşım sistemine sokulduğunda kanserli hücreyi tespit edip aktifleşecek ve sadece kanser hücresine saldıracak. Bu şekilde sağlıklı hücreler hiçbir zarar görmeyecek. Bu yöntem sayesinde kanser erken teşhis edilip kanser hücrelerinin tümöre dönüşmesi de önlenmiş olacak.

Bu başlı başına büyük ve heyecan verici bir gelişme. Bu yolla kanser ve benzeri hastalıklar tarihe karışabilir. Büyük ihtimalle iş burada da kalmayacak ve insan ömrünün uzatılması için nanoteknoloji bir araç olarak kullanılacak. Ölümsüzlük fikrinin beslendiği önemli kaynaklardan biri burası olacak gibi görünüyor. Yani insanlığın önünde şimdiye kadar olanlardan çok daha büyük, kapsamlı, paradigmayı kökten değiştirecek bir devrim varmış gibi görünüyor.

Ancak bunların olabilmesi için kuantum dünyasının belirsizliklerini aşmak gerekmekte. Daha önce söylediğimiz gibi bu konu ayrıca üzerinde durulmayı hak ediyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.