Savaşçı – 6

, 16 Mayıs 2017

Efendimiz (sallallahu aleyhi vessellem):

“Ruhlar dizi dizi, saf saf, bölük bölük dizilmiş askerlerdir.”  buyurmuşlardı. Dolayısı ile her bir ruh savaşçıdır. Bunun farkında olmayan ruhlar ise esirdirler. Farkına vardıklarında onları bir mücadele beklemekte; geçmişte techiz edilmiş oldukları (Dünyaya “teklif sırrı” gereğince unutmuş olarak geliyorlar) kendilerine mahsus silahlarla onlar da yara açacak, zarar verecek ve düşmanları hedeflerine (hakikat/esma-i hüsna) giden yolda def edeceklerdir.

Furkan ve Kur’ân

Dost ile düşmanı; doğru ile yanlışı; iyi ile kötüyü; güzel ile çirkini ayırmak için bir “Furkan”; yani bir fark ettirici/ayırdettirici gerekmektedir. Ayırdettiklerini ise kendine uygun, ahenkli bir şekilde toplaması, cem etmesi, çatması gerekmektedir. Bunun için ise rehberi “Kur’ân”dır. Zira Kur’an, cem edilen, toplanan; yani okunan manasına gelmektedir. Okumak, birleştirmek/cem etmektir çünkü. Harfleri birleştirir hece; heceleri birleştirir kelime; kelimeleri birleştirir cümle (cümle zaten cem’den gelir); cümleleri birleştirir paragraf.. bu böyle kitap ve külliyat ve kütüphaneye kadar gider. Bizim kutsal kitabımız Kur’ân-ı kerim, kâinat çapındaki hakikatleri kendinde barındıran mukaddes bir kütüphanedir bu yüzden. O kadar sıkıştırılmış bir dosyadır ki; açsan kâinat onun ancak bir rafı olabilir.

“Eğer yeryüzündeki ağaçlar hep kalem olsa, deniz de arkasından yedi deniz daha kendisine destek olduğu halde mürekkep olsa, yine de Allah’ın kelimeleri yazmakla tükenmez. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” Lokman / 27

“De ki: “Eğer Rabbimin sözlerini yazmak için deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, deniz muhakkak tükenecekti, bir mislini daha yardımcı getirsek bile.”” Kehf / 109

İşte böyle bir rehber olur bu okuma/cem etme işinde bu savaşçıya/ruh askerine… Ama rehberlik için bir şartı var Kur’ân’ın…

Bir makalemizden alıntı yapacak olursak:

“Bilinç Kıyameti”nin, kendisinin nihai bir hedefi olduğunu bildiğimiz Singularity’nin deli gömlekleri bir tane değil. Bu deli gömleklerini üzerinde taşımak istemeyenler, o gömleklerin ilk düğmeleri konusunda; yani bazı yabancı kavramlar konusunda dikkatli olmalılar. Vizesi var mı yok mu, basiretleri ile kontrol etmeliler. Dıştan gelebilecek tehlikelere karşı tetikte olmanın karşılığı olarak Kur’an’da, her şeyin temeli olabilecek bir kavram var: “Takva”. Arapça vikaye kökünden gelen bir kelimedir ve “korunma” manasındadır. Niye “her şeyin temeli olabilecek bir kavram” dedim? Çünkü Müslümanların kendilerine rehber kabul ettikleri Kur’an-ı Hakîm, enteresandır ki bütün Müslümanlara yol göstermez. O, sadece takva sahiplerine doğru yolu gösterir:

Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn(muttekîne).

“İşte bu Kitap ki, O’nda hiçbir şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.” Bakara / 2”

Zihnimize Atılan Yeni Bir Tohum: Google’lamak

Evet, O (Kur’ân), sadece takva sahiplerine doğru yolu gösterir. Bu rehberin şartı bu.

Peki “Furkan” denilen bir başka önemli şey daha vardı bu savaşımızda/yolculuğumuzda. Enteresan, savaşçıya verilecek bu özel rehber varlığın da kendisi için aradığı şart takva:

Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız (takvalı olursanız), O, size bir furkan (hakkı batıldan ayırdedecek bir anlayış) verir ve günahlarınızı örtbas eder, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.” Enfal / 29

Anlaşılıyor ki, savaşçımız için; ruhumuz için bu takva meselesi çok önemli. Nasıl ki askeriyede, normal sivil hayattaki gibi serbest ve dilediğimizce giyinemeyiz. Oranın kendine mahsus bir giysisi vardır ki biz ona üniforma diyoruz. Sanki “takva” bu ruh askerinin/savaşçının üniforması. Zaten bunun böyle olduğunu Araf Suresi’nin 26. Ayeti ile Kur’ân’ın kendisi bize bildirmiyor mu?

Ruhun Üniforması Takva

“Âdem’e ruh üflenmişken, üflenen ruh hiç örtülmez miydi? Hiç saygısızlık yaparak açıkta kalır mıydı?

“Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve takva elbisesi yarattık” Araf / 26

Takva, ruhun giysisidir. Ruhun örtünmesidir. Diğeri ise suretin örtünmesidir. Ona da “Haya” denir. Suretin örtünmesi edep ve hayadır. Ama biz ne bilelim, onun takva elbisesi de giydiğini? Sureten kapalı diye, ruhunu da acaba giydirmiş midir Âdem? Nice sureti açıklar gördük, takva elbisesi şöyle dursun, suretinin içine girmiş Şeytan…” Ant / Bir Meczubun Rüyası-6 / s.38”

(Devam edecek)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.