Sutu Boğda Yolculuğu’na Dair Küçük Bir Giriş
Misafir Yazarlar, 11 Mayıs 2017TARIK KAYA – “Vira Bismillah…” dedik ve yola çıktık. Bu seyahata “Sutu Boğda Yolculuğu” dedik. Arayışımız, ilk makalemizde ifade edildiği gibi, J.R.R. Tolkien’in izlerini takip ederek, hayatını adadığı ve peşinde olduğu o büyük muammayı keşfetmek… Böylece, kendisi de müşkülküşâ (anlaşılması ve açılması zor) bir gizem olan J.R.R. Tolkien’in aslında kim olduğunu/misyonunu bulmak… Zira Hz. Mevlâna’nın dediği gibi, “Neyi arıyorsan, O’sun sen…” Tolkien’in kim olduğunu/misyonunu bulmak da, onun peşinde olduğu/aradığı şeyi bulmaktan geçiyor.
1892 yılında doğdu ve ömrü oğlu Christopher ile devam ediyor. Çünkü notları tashih edilmeye devam ediliyor, yeni kitapları yayınlanıyor, ara sıra gizemli bir şekilde bir yerlerde şiirleri, ses kayıtları ortaya çıkıyor… Tolkien uzmanlığı hiç olmadığı kadar popüler ve artan bir itibara sahip… Yazar ve eserleri hakkında yeni araştırma kitapları yayınlanıyor…
Tolkien’in sadece şu son 5 senede yayınlanan kitapları:
- The Fall of Arthur. Ed. Christopher Tolkien. HarperCollins, London 2013.
- Beowulf: A Translation and Commentary, together with Sellic Spell. Ed. Christopher Tolkien. HarperCollins, London, 2014.
- The Story of Kullervo. Ed. Verlyn Flieger. HarperCollins, London, 2015.
- A Secret Vice: Tolkien on Invented Languages. Ed. Dimitra Fimi and Andrew Higgins. HarperCollins, London, 2016.
- The Lay of Aotrou and Itroun. Ed. Verlyn Flieger. HarperCollins, London, 2016.
- Ve bu sene 4 Mayıs’ta yayınlanacak olan, kendi ve eşi Edith’in mezar taşlarına isimlerini yazdıracak kadar ehemmiyet verdiği (Benim için muammalardan biridir. Sadece aralarındaki aşk ile benzeşim kurduğu için mi yoksa başka bir mana mı var; bilmiyorum.) Beren and Lúthien. Ed. Christopher Tolkien. HarperCollins, London, 2017.
“Bu adam halen yaşıyor ve üretiyor.”
Sutu Boğda’nın Diğer Meşguliyetleri
Sutu Boğda ekibi olarak okumalarımız, yazılarımız devam ediyor. İleride neşretmeyi düşündüğümüz öyle sürprizlerimiz var ki, siz de göreceksiniz bu yolculukta ellerimizin hiçbir zaman boşta kalmadığını. Ama yolculuk devam ediyor. Hem bizim hem Tolkien’in…
Tolkien ile uğraşmak bizi daha başka ufuklara da taşıdı/taşıyor. Sutu Boğda olarak bizler, mitler, destanlar, efsaneler, masallar; yani “Rivayet okuyuculuğu” ile de…
Tolkien gibi “Garbın (batı) diğer garipleri” ile de; özellikle en büyük gariplerden biri olan ve Tolkien gibi bir başka müşkülküşâ (anlaşılması ve açılması zor) gizem olan Saint-Exupéry ile de hemhal oluyoruz. Özellikle aramıza yeni katılan Elif Kaya’nın; bir dalgıç misali hassas ruhuyla, derinliklerden çıkartmış olduğu mücevherlerin, bir çok insanın zihin ve ruhlarını süsleyeceğini düşünüyorum. İleride Saint-Exupéry gibi daha başka gariplerin de -inşallah- bu araştırma silsilesine ekleneceği temennisini de ifade etmiş olayım.
Çağın Ruhundan Bir Nebze: Makine ve Yapay Zeka
Tolkien’i anlamak, onun içinde bulunduğu çağın ruhunu anlamadan mümkün değildir. Şunu tekrar ifade edeyim ki, Tolkien 1973 yılında toprağa girmiş ama eserleri ile halen misyonunu devam ettiriyor. Dolayısı ile Tolkien’in içinde bulunduğu çağın ruhu sadece 20. Yüzyılı değil, 21. Yüzyılı da kaplıyor.
İnsanlık olarak -bilebildiğimiz tarihin- en çetin bir çağını yaşıyoruz. Helâket ve felaket asrı bitmiş değil; meyvelerini vermeye devam ediyor. Muhtemel dünya savaşlarını bırakın, elimizle ürettiğimiz varlıkların birgün bizler ile savaşması artık kurgu bilimcilerin söylemi olmaktan, ciddi araştırmacıların üzerinde makaleler yazdıkları bir mevzu haline geldi. Robot savaşları/cihadı, insan ve robot savaşları,… Yapay Zeka ve onunla gelmesi muhtemel tehlikeler hakkında neredeyse her gün yeni bir haberle karşılaşıyoruz. Tabii “Genel Yapay Zeka”yı kastediyorum burada (AGI: Artificial General Intelligence). Yoksa, Yapay Dar Zeka yada Zayıf Yapay Zeka (Narrow AI/Weak AI) günlük hayatımızın bir parçası. Hatta varolan en büyük YZ’ı; Google’ı hergün kendi ellerimizle, kendi tıklarımızla besliyoruz. Bazen bu beslemeyi, 1986 yapımı “Little Shop of Horrors” filmindeki bir bitkiye; mini bir saksı çiçeğiyken ilk defa sahibinin parmağından küçük kan damlaları ile beslenen, bir zaman sonra gittikçe büyüyüp canavarlaşan bitkinin devamlı daha fazla kan istemesine ve bir felakete gidilmesine benzetiyorum. Tabii şu an mevzumuz bu değil ama şunu demeden de geçemiyeceğim; J.R.R. Tolkien’in “Tek Yüzük” ile anlatmaya çalıştığı ve “makine”ye karşı olan o meşhur olumsuz tavrı, bizim bu yazdıklarımız ile birebir alakalı. Sitemiz yazarları bu konu hakkında makaleler yazdılar ve bunun devamı da gelecek inşallah. Ben de Necip Fazıl’ın 2. Abdülhamid Han ile alakalı o çok bilinen sözünden mülhem şunu diyorum:
“Tek yüzüğü anlamak her şeyi anlamak olacaktır.”
(Devam edecek)
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017