Düşüş

, 2 Haziran 2017

Black Mirror dizisinden daha önce bir kaç yazıda bahsetmiştik. Bu dizi teknolojinin insanlığı götürdüğü yer hakkında mükemmel çıkarımlar sunuyor. Bir süredir Michio Kaku’nun kitabını eksene alan değerlendirmeler yapıyoruz, Black Mirror üçüncü sezonunun ilk bölümü Geleceğin Fiziği kitabında anlatılan kontakt lenslere değiniyor. Kaku geleceğe çok iyimser bakarak, her gelişmenin olumlu taraflarını görüyor. Black Mirror ise konuya tam ters açıdan yaklaşıyor. Sınırları her gün genişleyen dijital ortamın insanlığı nasıl eksilttiğini, insani ilişkilerin ruhunu nasıl kemirdiğini resmediyor. Kaku’nun sözünü ettiği kontakt lens teknolojisi ve giderek artan dijitalleşmeye dizi nasıl bakmış, incelemekte yarar var.

Nosedive

Dizinin ilgili bölümü ani düşüş anlamına gelen Nosedive adını taşıyor. Bugüne çok benzeyen, muhtemel bir yakın gelecekte geçen hikayede insanlar aynen şu anda olduğu gibi cep telefonlarını ellerinden düşürmüyorlar. Ancak işler biraz daha ileri gitmiş ve herkes digital kontakt lensler kullanmakta. Bu lensler sayesinde insanların isimlerini, ve popülerlik derecelerini görebiliyorsunuz. Böylece tanımadığınız insanlar hakkında bilgi edinip sanki onları uzun süredir tanıyormuş gibi hal hatır sorabiliyorsunuz. İnsanlar birbirlerine sürekli cep telefonlarıyla puan veriyorlar. Bu sadece basit ve eğlence amaçlı bir puanlama değil, insanlar aldıkları puanlara göre değerlendirilip, her türlü hizmetten sahip oldukları puan ölçüsünde yararlanabiliyorlar. Adeta tüm insanlar bankada kredi kuyruğundalar ve istedikleri parayı almaları sahip oldukları kredi notuna bağlı. Bu sistemde kötü not almak, popülerlik kaybı yaşamak size dibe çekebilir. Son zamanların moda tabiriyle sosyal ölüme terk edilebilirsiniz. Bu yüzden insanlar suni bir kibarlık içinde hareket ediyorlar. Çünkü oturacağınız evden kullanacağınız arabaya kadar sahip olmak istediğiniz her şey ne kadar beğeni topladığınıza bağlı. Eğer yeterli puana sahip değilseniz istediklerinizi elde edemezsiniz. Bölümün kahramanı genç kadın bu sistemle mükemmel bir uyum içinde yaşıyor. Bir gün hayalindeki eve sahip olmak için yeterli puana sahip olmadığını görüp notunu arttırmanın yollarını aramaya başlıyor. Hatta bunun için danışmanlık yapan günümüzün diyetisyenlerine benzeyen bir uzmanla bile görüşüyor. Tam bu sırada popülerliği kendisinden fazla olan eski bir kız arkadaşı onu arayıp nedimesi olmasını ve düğününde konuşma yapmasını istediğinde aradığı fırsatı ele geçirdiğini düşünüp çok seviniyor. Böylece insanlardan yüksek not alacak ve eksiğini tamamlayacaktır. Aslında bu iki kadının birbirlerinden hiç de hoşlanmadıklarını ve geçmişte sorunlar yaşadıklarını öğreniyoruz. Ancak artık bunların bir önemi kalmamıştır. İkisi de bu işten kazançlı çıkacaklardır. Fakat kahramanımız için işler yolunda gitmez ve yolculuğu sırasında notu çok düşer. Bunun sonucu olarak artık düğünde istenmemektedir.

Beğenilme Arzusu

İnsanlar her zaman dış görünüşe önem vermiş, güce ve zenginliğe eğilim göstermişlerdir. Çoğu insan için servet, güzellik her şeyin önünde gelir. Her insan beğenilmek, takdir edilmek ister. Aslında insan bu duyguları kontrol ettiği, bunların kölesi olmadığı ölçüde gelişim gösterir. Varlıktaki güzellik kişiye güzelliğin kaynağını düşündürüyorsa, servet paylaşılıyor ve kibire değil teşekküre ve tevazuya dönüşüyorsa anlamlıdır. İnsanlar sahip olduklarını birbirlerini ezmek ve hakimiyet kurmak için kullanıyorlarsa bunun sonuçları herkes için yıkıcı olacaktır.

Dijital dünya insanın beğenilme arzusunu kamçılıyor. Bugün bir çok insanın twitter, facebook, instagram gibi sosyal medya mecralarında takipçileri var. Bu insanların çoğu sanatçı falan değil, önemli bir kısmının ise dişe dokunur bir özelliği bulunmuyor. Ama yaptıkları paylaşımlarla beğeni toplayıp kendilerini yıldız gibi hissediyorlar. Hiç bir değer taşımayan paylaşımlar övgü alıyor, karşılıklı anlamsız övgülerle insanlar birbirlerinin egolarını şişiriyorlar. Böyle bir resimde gerçekten önemli ve değerli olanın görülmesi zorlaşır. İnsanlar övgü almak için övgü düzerler. Zaten şu an olan da budur. Çoğu zaman ortada anlamlı ve gerçekten takdir edilmesi gereken eylem yokken saçmalıklar üzerinden övgüler kol geziyor. Maalesef yeni teknolojilerin insanların arazlarını büyütmek, derinleştirmek gibi bir işlevi var. Teknoloji ağır bir bedel karşılığı geliyor. Samimiyet ve gerçeklik kaybolurken, sahtelik ve mana yoksunluğu yayılmakta.

Dizinin sonunda genç kadın hezimete uğramış bir halde, lenslerinden olmuşken aynı durumdaki yabancı bir adamla hakaret dolu bir diyaloğa girer. Ancak ikisinin de mutlu ve rahatlamış oldukları bellidir. Çünkü gerçek ne kadar kaba olursa olsun sahte olandan üstündür. Yaşadıkları düşüş onları uyandırmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.