Enerjinin Geleceği

, 16 Haziran 2017

Yüz yılı aşkın süredir Dünya’nın enerji ihtiyacı petrol, kömür, doğal gaz gibi fosil bazlı yakıtlardan sağlanıyor. Fosil bazlı yakıtların devreye girmesiyle dünya bambaşka bir yer haline geldi. O güne kadar yapılamayan makinalar yapıldı, uzaklar yakın oldu. Ulaşım olağanüstü gelişirken dev şehirler kuruldu. Üretim ise daha önce hayal edilemeyecek seviyelere ulaştı. Günümüzde hala enerji kullanımının yüzde seksene yakın kısmı fosil yakıtlardan sağlanmakta.

Fosil bazlı yakıtlar insanlığa çok hizmet etti ama bu bedelsiz bir hizmet değildi. Yakıt kaynaklarını kontrol edebilmek için karanlık ve kanlı mücadeleler yaşandı. Haritalar buna göre belirlendi. Hali hazırda işleyen dünya sisteminin fosil yakıtların eseri olduğunu söyleyebiliriz. Geçen zamanla bu yakıtların başlangıçta düşünülmeyen yan etkileri ortaya çıkmaya başladı.

Fosil yakıtlar ciddi oranda çevre kirliliğine yol açıyorlar. Bu kirlilik zamanla doğal afetleri ve buna bağlı olarak öngörülemeyen büyüklükteki felaketleri tetikleyebilir. Pek çok uzman eğer ciddi önlemler alınmazsa bu ihtimalin giderek artacağını söylüyor. Bugün bile doğanın tahrip olmasının sonuçlarını yaşamaya başladığımızı düşünürsek uyarıları dikkate almak gerekiyor. Bu durum kalkınma ve çevreyi koruma arasında tercih yapmayı gerekli hale getiriyor. Elbette yeni ve temiz bir enerji kaynağı bulunmazsa.

Fosil Yakıtların Ömrü

Bir başka sorun ise fosil yakıtların tükenmekte olması. Petrol kaynaklarının çok kısa bir sürede bitmeyeceğini, daha on yıllar boyunca yetecek ölçüde petrole sahip olduğumuzu düşünenler var. Onları haklı çıkaracak bulgulara da sahipler. Aynı şekilde dünyaya daha üç yüz yıl yetecek kömür kaynakları olduğu da ifade ediliyor. Bu ifadeler büyük ölçüde doğru olsa da gerçeği tam olarak yansıtmıyorlar. Yeni yataklarda sondaj yapıp petrol çıkarmanın ve bunu işleyip kullanılır hale getirmenin maliyeti çok yüksek. Diğer sorun ise Hindistan, Çin gibi çok büyük nüfuslu ülkelerin kalkınma yarışında yer almaları. Bu ülkeler çok fazla enerjiye ihtiyaç duymaktalar ve söz konusu ülkelerin halkları Amerikan tarzı yaşamı düşlüyorlar. Bu ise çok daha fazla petrol talebi demek. Eğer alternatif kaynaklar bulunup devreye sokulamazsa büyük ölçüde petrol ve doğalgaza dayalı olan dünya ekonomisini çok büyük sıkıntıların bekleyeceği anlaşılıyor. Bağımlısı olduğumuz kaynaklara alternatif üretmek gerekmekte.

Pek çok uzman uzun süredir bu konunun farkında ve yenilenebilir temiz enerji kaynakları üzerinde çalışıyorlar. Öyle görülüyor ki fosil yakıtlarla ilerleyebileceğimiz sınıra yaklaştık; bundan sonra oyunu değiştirecek yeni enerjilere ihtiyacımız var. Michio Kaku kitabında halihazırda kullanılan ve giderek yaygınlaşan enerji kaynaklarından bahsederek konuyu masaya yatırıyor.

Rüzgâr Çiftlikleri

Rüzgârdan enerji sağlanabileceği uzun süredir biliniyor ve bunun için giderek artan sayıda rüzgâr çiftlikleri kurulmakta. Belirlenen bölgelerde kurulan rüzgâr türbinleriyle elektrik üretimi gerçekleşiyor. Şu anda Amerika ve Avrupa rüzgârdan enerji elde etme konusunda epey mesafe almış durumdalar. Bu alanda yatırımların artacağı da anlaşılıyor. Tüm bunlar umut verici olmakla birlikte yalnızca rüzgârdan elde edilecek enerjinin ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalacağını da herkes kabul ediyor. Rüzgâr, sadece enerji gereksinimini karşılamada kullanılacak bileşenlerden biri olabilir. Çünkü bu yolla ancak aralıklı bir şekilde enerji elde edilebiliyor. Her şey rüzgârın esmesine bağlı olduğu ve dünyada buna uygun bölgeler kısıtlı olduğu için bu kaynaktan sınırlı bir fayda sağlanabiliyor. Bir başka sorun ise üretilen elektriğin aktarılmasında yaşanan kaybın ortadan kaldırılması. Bunun için rüzgâr çiftliklerinin şehirlere yakın olması gerekiyor, ancak dünyada gerekli rüzgâr gücüne sahip ve şehirlere yakın sadece bir kaç anahtar bölge var.

Güneş Enerjisi

Güneş muazzam bir enerji kaynağı ve kullandığımız fosil yakıtların bile kökeninde güneş enerjisi yatıyor. Ölü hayvan ve bitkilerin güneş ışığına maruz kalmaları sonucunda meydana gelen çürümenin bu yakıtların temelini oluşturduğu düşünülüyor.

Bugün güneş pilleri (Solar cells) yoluyla enerji üretimi sağlanmakta. Sorun şu ki bu yöntem istenilen verimi sağlamıyor. Uzun yıllar süren çabalardan sonra bu şekilde elde edilen elektrik, ihtiyacın yüzde on beşini ancak karşılayabiliyor. Daha etkin güneş pilleri yapabilmenin kolay olmadığı, bu konuda ciddi bir teknik sorun olduğu belirtiliyor. Büyük güneş parkları (Solar parks) inşa etmek için maliyetleri düşürmek gerekli.

Belki bu ara dönemde nükleer enerji ve füzyon enerjisi soruna çözüm olabilir.

Elektrikli Otomobil

Günümüzde yakıt tüketiminin en önemli kaynağı otomobiller; hibrit araçların yaygınlaşması, Elon Musk’ın sahip olduğu sadece elektrikle çalışan ve çok uzun menzillere sahip Tesla marka araçların kullanımının özellikle Amerika’da artmasıyla büyük otomotiv markaları bu alanda çalışmalarını hızlandıracaklarmış gibi görünüyor. Kısa bir zaman dilimi içinde benzin yerine elektrikle çalışan, atmosfere zarar vermeyen arabalar yolları doldurabilir. Böylece önemli ölçüde petrol tasarrufu sağlanacaktır. Hibrit araçların benzin kullanmadan ulaşabilecekleri menzil yaklaşık seksen kilometreyi buluyor. Bu pek çok insanın günlük kullanımı için yeterli. Tesla araçlarında ise menzil beş yüz kilometreye kadar çıkabilmekte. Elektrikli araçların hız ve performans sorunu da çözülmüş görünüyor. Anlaşılan o ki elektrikli otomobiller yolların geleceği olacak. Yalnız bir sorun var; elektrik üretimi çoğunlukla kömür kaynaklı santraller yoluyla olduğu için yine fosil yakıtlar işin içine giriyor.

Dünya Dışına Yolculuk Ve Enerji

Tüm çabaların birleşiminde bile henüz enerji sorununu tam olarak çözecek bir sonuca ulaşılamamakta. İnsanlığın maddi planda ilerlemesi bir yandan bilgisayar teknolojisine bağlanmışken diğer belirleyici etkenin enerji olduğu görülüyor. Elimizdeki kaynaklarla sınıra ulaşmış durumdayız. Eğer dünya dışına çıkmak, dünya dışı koloniler kurmak, yani şimdiye kadar sadece bilim kurgunun konusu olan hayalleri gerçekleştirmek istiyorsak bunun için sahip olduklarımızın dışında yeni bir güç kaynağına ihtiyacımız var. Mevcut kaynaklarla uzun mesafeli yolculukları gerçekleştirmek mümkün görünmüyor. Bu şekilde en yakınımızdaki gezegenlere bile ulaşmak çok uzun yıllar almakta. Değil galaksinin dışına çıkmak, güneş sisteminin sınırlarına bile ulaşmamız imkânsız. Eğer sonsuz bir enerji kaynağı bulamazsak insanlık için uzay yolculukları, evrenin uzak köşelerine ulaşmak sadece bilim kurgu filmlerde görülebilecek bir şey olarak kalacak. Eğer dış uzayda güneş enerjisini kullanmanın yolu bulunursa durum değişebilir. Ancak öyle görünüyor ki eğer radikal bir değişiklik olmazsa bunun olabilmesi için yüzyılın sonunu beklemek gerekecek.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.